• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: TERÖR VE GENEL GÖRÜNÜMÜ

1.3. Terörün Sebepleri ve Etkileri

1.3.2. Ekonomik Sebepler ve Etkileri

1.3.2.1. Yoksulluk

Yoksulluk, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamama durumudur. Yoksulluğu dar ve geniş anlamda olmak üzere iki türlü tanımlamak mümkündür. Dar anlamda yoksulluk, açlıktan ölme ve barınacak yeri olmama durumu iken, geniş anlamda yoksulluk, gıda, giyim ve barınma gibi olanakları yaşamlarını devam ettirmeye yettiği halde toplumun genel düzeyinin gerisinde kalmayı ifade etmektedir (Uysal, 2007: 2).

XXI.yüzyıla girerken, dünyanın gündemini iştigal eden önemli tehditler arasında yoksulluk sorunu bulunmaktadır. Dünya nüfusunun sadece yüzde 20’sine sahip bulunan

Batı ülkeleri (Japonya dahil), doğal kaynakların yüzde 80’ini, üretilen toplam ürünlerin yüzde 86’sını, toplam et ve balık üretiminin yüze 45’ini tüketmektedir. Dünya nüfusunun yalnızca yüzde 4,5’luk bir bölümüne haiz bulunan ABD, dünya hammadde kaynaklarının yaklaşık olarak yüzde 40’ını tek başına tüketmektedir. Dünyada üretilen toplam enerjinin yüzde 25’i yine ABD’de tüketilmektedir. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF)’nun, 1998’deki raporuna göre, en yoksul 40-50 arasındaki ülkenin dünya toplam geliri içindeki payı sadece yüzde 1-1,5 arasında bulunmaktadır. Bu nedenle, söz konusu ülkelerde yaşayan 1 milyar 300 milyon çocuk yaşamlarını yoksulluk sınırının altında sürdürmektedir (Civelek, 2001: 106).

Gelecek 50 yılda nüfusun ikiye katlanarak 9,3 milyara ulaşması; XXI. yüzyılın sonunda yaklaşık 10 milyarda kararlı hale gelmesi; kır-kent nüfuslarının küresel düzeyde 2006 yılında eşitlenmesi; nüfus artışının düşük olduğu bölge ve ülkelerde kişi başına milli gelir artarken, yoksulluğun azalması; Afrika, Güney Asya'daki bir çok ülkede yoksul nüfus oranı düşerken 2030 yılına kadar yoksul nüfusun sayısal olarak artma eğiliminin sürmesi beklenmektedir (Uraz, 2006: 9).

Birleşmiş Milletler İnsani Kalkınma Raporu’na göre Türkiye, yoksulluk sıralamasında 177 ülke arasında 96. sırada bulunmaktadır. Türkiye’de 28 milyon insan günde beş buçuk Yeni Türk Lirası’nın altında bir para ile geçinmektedir. Özellikle 11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra, politikacılar ve akademisyenler, terörü sona erdirebilmek için yoksullukla mücadele edilmesi gerekliliği üzerinde durmuştur. Hatta ABD Başkanı George W.BUSH bir konuşmasında; “Umudun teröre karşı en iyi cevap olacağını, bu bağlamda yoksullukla mücadele etmenin terör ile savaşta oldukça önemli olduğunu” belirtmiştir.

Princeton Üniversitesi’nde ekonomist olan Alan KRUEGER, Ortadoğu uzmanı Jitka MALECKOVA ile ortak hazırladıkları tezde, terörizm ile yoksulluk arasında dolaylı bir ilişki bulunduğunu belirtmiştir. Söz konusu teze göre, 1980'lerin sonlarında ve 1990'ların başlarında çatışmalarda hayatını kaybeden Hizbullah militanları ile ilgili istatistiksel bir analiz sunulmuştur. Analize göre, bahse konu Hizbullah militanlarının yoksuluk sınırının üstünde oldukları, ortaokul veya daha yüksek okulları bitirdikleri sonucu ortaya çıkmıştır. Daha sonra iki uzman, yoksul ve eğitimsiz insanların özellikle İsraillilere karşı yapılan terör saldırılarını daha fazla destekleyip desteklemediklerini

bulmak için Filistin’de yapılan kamuoyu yoklamalarını incelemiştir. Bu araştırmanın sonucunda iki olgu arasında bir ilişki bulunamamıştır. Son olarak uzmanlar, Filistinlilere karşı saldırılar yürüten Yahudi yerleşimcileri incelemiş ve anılan yerleşimcilerin çoğunun ekonomik durumlarının yerinde olduğunu saptamıştır. Bir dünya bankası araştırması; büyümenin hızlanması, toplum üstündeki baskının azalması ve ekonomilerin çoğu zaman teröristleri besleyen örneğin elmas gibi doğal endüstrilerden uzaklaştırılmaları halinde, iç savaş veya devletin başarısız kalması gibi tehlikelerin azaldığını ortaya çıkarmıştır. KRUEGER’ın araştırmasına göre; yoksul insanlar ekonomik sebeplerden dolayı sıradan suçlar işleyebilirlerken eğitimli insanlar ise politik ihtiraslar geliştirebilecek kadar bilgili oldukları için terör girişiminde bulunabilmektedir (Mallaby, 2002: 14).

Türkiye’deki güvenlik güçlerinin, KONGRA-GEL/PKK terör örgütü ile yaptığı mücadelenin ülke ekonomisine maliyeti 100 milyar dolar civarındadır. Bahse konu meblağın, Türkiye’nin geri kalmış bölgeleri olarak belirtilen Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’ne aktarılması halinde bahse konu bölgelerde yaşanacak sosyoekonomik gelişmenin ölçüleri tartışmaz boyutları bulacaktır. Ancak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kişi başına düşen milli gelir halen 500 dolarla Türkiye ortalamasının çok gerisinde bulunmaktadır. Anılan bölgelerin Gayrı Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) oranı ise, Türkiye GSYİH'sinin yüzde 6,5'ini oluşturmaktadır. Yoksulluğun yok edilmesi ve sürdürülebilir kalkınmaya katkı sunmak amacıyla aralarında Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği, Baro, Tabip Odası, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Diyarbakır Ticaret Borsası gibi etkin kuruluşların katılımıyla kurulan “Sarmaşık Yoksullukla Mücadelede Sürdürülebilir Kalkınma Derneği”, Diyarbakır’da yoksulluk haritasının çıkarılması amacıyla alan çalışmalarına başlamış olup, mezkur çalışmaların ilki Haziran 2006 ayı itibarıyla tamamlanmıştır. Buna göre pilot bölge olarak seçilen Diyarbakır-Gürdoğan Mahallesi'ndeki 1120 hane üzerinde yapılan ekonomik ve sosyal araştırmaya göre; toplam nüfusu 6 bin 500'e yaklaşan 418 ailenin ayda 200 YTL ile geçindiği belirlenirken 272 ailenin çok acil yardıma gereksinimi olduğu belirtilmiştir. 1120 aileden 807'si 1990-1999 yılları arasında, 120'si ise 1980-1989 yılları arasında Diyarbakır'a göç etmiş olup, 206 ailede 296 çocuğun okuma çağında olmasına karşın okula gitmediği, 97 ailedeki 122 çocuğun ise sokakta çalıştığı belirlenmiştir.

Mahalledeki 602 ailenin evinde hasta veya özürlü birey bulunduğu dikkat çekerken yeşil kartı olan aile sayısı 822, herhangi bir sağlık güvencesi olmayan aile sayısı ise 179 olarak saptanmıştır. 418 ailenin aylık gelirinin 200 YTL, 486 ailenin gelirinin ise 400 YTL arasında olduğu ortaya çıkmıştır. 574 ailenin günlük yemek öğünlerini, düzenli karşılayamadığı vurgulanırken 1120 aile içinde herhangi bir iş becerisi olan aile sayısı 393 olarak bulunmuştur (Oral, 2006: 6).

Terör, bir insanlık suçudur. Ancak terör ortamını hazırlayan anlayış da sorgulanması gereken bir olgudur. Terörün daha örgütlü şekli olan asimetrik savaş ortamı; ekonomik sıkıntısı olan topluluk ve bölgelerde gelişmektedir. Günümüzde terörist örgütlerin eleman ve sempatizan bulma konusunda bu olgudan yararlandıkları ve çoğu kez örgüt mensuplarını maaşa veya terör amaçlı belli işleri yaptırmada ücrete bağladıkları bilinmektedir. Özellikle Irak'ta teröristlerce yapılan işlerin belli tarifesinin olduğu dahi söylenmektedir (Külebi, 2006: 7).