• Sonuç bulunamadı

3.4. Zorluklarının Gözetilmesi Gerekliliği

3.4.1. Yeni Stratejik Çevre (Ortam)

Bazı sorgulamalar (tartışmalar) olsa da dördüncü nesil savaş, “yeni bir stratejik

çevre” ortaya çıkarmıştır ve onun dünyanın çevresini değiştirmesiyle ilgili olarak bazı

kaygılar ve tahminler söz konusudur. Gelecekteki savaşlarla ilgili araştırmacılar (uzmanlar), yeni savaş modelinin günümüzün karmaşık ve dinamik ortamında gerçekleşeceğine inanmaktadırlar. Genellikle devlet, devlet dışı ve bireysel süjelerin (aktörlerin), siyasi ve ideolojik hedeflerini sürdürmek için şiddete başvurduğu ve çatışma risklerinin arttığı çoğunlukla dile getirilmektedir. Araştırmacılara göre önümüzdeki on yıllar boyunca belirli küresel eğilimler, mevcut yerel ve bölgesel gerginlikler, dünyadaki çatışma potansiyelini, yoğunluğunu ve kapsamını artırmaya götürecektir (Williamson, 2009 : 13).

Küreselleşen çevre 1990'lardan itibaren güçlü bir şekilde ve kapsamda önemli ölçüde artmıştır. Bilgisayarlaşma yoluyla iletişim ağı, Dünya Çapında Ağ ve ulusal sınırların ötesindeki uluslararası ticaret ve suçlardaki büyüme, savaşın temel ortamını değiştirmiştir. Değişim, ulus devletin egemenliğinde ve uyguladığı güçte ya da özneden talep ettiği sadakatte bir düşüşü içerir. Bu, sosyal sınırların, devlet sınırlarının,

163

sınırlarından bağımsız olarak dinlere, klanlara ve etnik kökenlere doğru kaymasına yol açmıştır. Bu değişimlerle birleşen kentleşme olgusu ve artan kaynak eksikliği etkili olmuştur. Çevredeki değişim, savaş yöntemleri de dahil olmak üzere tüm insan çabalarını etkilemektedir. Aslında dördüncü nesil savaş, evrimleşmiş ortama uyum sağlamada evrim geçirmiş bir savaş biçimidir (Katoch, 2005 : 33).

Yeni tehdit çevresi olarak da ifade edilen dördüncü nesil savaş ortamı, olası tarafları, özellikle devlet dışı aktörleri, kültürel ve ideolojik özellikleri, hareket halindeki unsurları, asimetrik yapısı ve sair hususları iyi algılanıp, analiz edilmeli, olası çatışma türleri irdelenmeli, küresel eğilimleri gözetilmelidir (Nofi, 2006 : 81).

En öne çıkan küresel eğilimlerden birisi, küresel bağlantının ve bilimsel gelişmelerin dünya çapında (refah oluşturma ve diğer) etkilerine neden olan küreselleşmenin ve teknolojinin hızla mesafe kat etmiş olmasıdır; bununla birlikte insanlar ve toplumlar arasındaki zenginlik (gelir dağılımı) ve güç farklılıkları da belirginleşmektedir. Bu iki ayrı fenomenin (yani küreselleşmenin ve teknolojinin) bir araya gelmesi, farklı yapılarda dünya çapında aşırılıklara, terör olaylarına ortam sağlamıştır. Ayrıca çeşitli kültürlerde, ırkçılığın artma eğilimi görülmektedir. Günümüzün post-modern dünyasında küreselleşmenin kültürel ve ekonomik etkileriyle tehdit edilen ve mağduriyet hisseden çeşitli kişi ve grupların radikal yapılara kaydığı (yöneldiği) görülmektedir (Williamson, 2009 : 13-14).

Dördüncü nesil savaş, klasik ayaklanma ve gerilla savaş biçiminde geleneksel düşük yoğunluklu çatışmalar ile çok fazla benzerlik gösterebilir. Bu küçük savaşlarda olduğu gibi çatışma, zayıf konumdaki "saldırgan" taraftan eylemler yoluyla başlatılır. Aradaki fark, dördüncü nesil savaş muhaliflerinin bu geleneksel konseptleri günümüz koşullarına uyarlama biçiminde yatar. Bu koşullar teknoloji, küreselleşme, ideolojiler ve daha önce savaşın yürütülmesiyle ilgili kısıtlamalar olarak görülen belirli konulara meşruiyet getiren ahlaki ve etik normların değiştirilmesi ile şekillenmektedir. Bu birleşim ve metamorfoz, hem hücumdaki hem de savunmadaki yeni savaş yolları üretir (Katoch, 2005 : 24).

Günümüzde “savaş” olgusu gelişmekte olmasına rağmen, dünyanın sosyal, siyasi ve ekonomik koşullarındaki değişikliklere ve yeni teknolojilerin getirilmesine

164

tepki olarak, hâlâ farklı bir savaş olduğunu, özellikle farklı yöntemlerle normal şartlarda yapmayı tercih etmeyecekleri bir şeyleri yapmaya zorlamak şeklinde, bir başkasını (ya da bir grup insanı) zorlama girişimi olduğunu akılda tutmak önemlidir

(Richards, 25.2.2018 : 1).

Geleneksel savaşın altında kalan devletler veya gruplar ile devletler arasındaki rutin ve barışçıl rekabetin üstündeki siyasi-askeri çatışmalar, sıklıkla, rekabet halindeki ilkelerin ve ideolojilerin uzun süren mücadelelerini içerir. Dördüncü nesil savaş, yıkıcılıktan silahlı kuvvetlerin kullanımına kadar uzanabilir; siyasi, ekonomik, enformasyonel ve askeri araçlar kullanan araçların bir kombinasyonu ile yürütülebilir. Dördüncü nesil çatışmalar genellikle Üçüncü Dünya'da yerelleştirilir; ancak bölgesel ve küresel güvenlik sonuçları olabilir (Gilboa, 2010 : 91).

Bazı az gelişmiş ülkelerdeki nüfus artışındaki dengesiz görünüm kısa sürede nüfusu neredeyse iki katına çıkaracak bir boyuttadır. Diğer yandan dünya nüfusunda, 2025 yılına kadar kentsel nüfusta da % 60 oranında artış bekleyen bir oynaklık söz konusu olabilir. Dünyada pek çok devlet nüfus patlamasından muzdariptir ve bu olgu da, devletlerin iktidarlarında zafiyetlere, kontrol edemedikleri alanların çoğalmasına ve dolayısıyla dördüncü nesil savaştaki süjelere, ilgi çeken kesimler oluşturmaktadır. Özellikle bu alanlar suçlulara ve tehdit içeren gruplara hareket imkânı sağlayabilmektedir. Bir başka konu da dünyadaki su, enerji, emtia ve yiyecek gibi sınırlı kaynaklar için rekabetin her geçen gün artması ve buna bağlı olarak da çatışma potansiyelinin her geçen gün yükselmesidir. Bu temel kaynaklar için rekabetin varoluşsal özelliği şiddete yönelmeyi gittikçe daha sık ortaya çıkaracak ve bölgesel istikrarsızlık ihtimalini artıracaktır. Ayrıca, iklim değişikliği ve doğal felaketler istikrarı bozan olgulardır. Her ikisi de gelişmekte olan birçok ülkede altyapı zayıflığını artırmakta ve insani kriz ihtimalini, salgın hastalıkların potansiyelini ve bölgede nüfus göçünü istikrarsızlaştırma ihtimalini artırmaktadır. Kitle imha silahlarının her biçiminin yaygınlaşması veya artan erişim, felaket saldırıları olasılığını artırmaktadır. Bu tür saldırılar potansiyel mağdur sayısını ve hasar alanını önemli ölçüde artırdığından, bu saldırıların olasılığı bile istikrarı bozabilir. Bu tür saldırıları önlemek için ulusal liderler muhtemelen önleyici veya hatta önleyici askeri operasyonlarla yaptırımda bulunabilirler. Son olarak, kitle imha silahlarının tüm şekillerinin

165

çoğalması veya bunların yaygınlaşması, büyük kapsamlı saldırı potansiyellerini artırmaktadır (Williamson, 2009 : 14).

Asimetriler (asimetrik yapılar), günümüzde birçok çatışmada tartışmasız şekilde yaygınlık kazanmaktadır. Tarihsel olarak, bu tür çatışma kalıplarının benzeri görülmemiş ve yan etkileri tümüyle bilinmemektedir. Belirli bir çatışmada askeri dengesizlikler, zayıf savaşçılara, düşmanlıkların uygulanması için kabul edilmiş yasal standartların önüne geçmek suretiyle kısa vadeli bir avantaj aramak için her zaman teşvik edici olmuştur. Uluslararası silahlı çatışmalarda, giderek genişleyen teknolojik uçurum söz konusudur. Buna örnek olarak ABD'nin 2006 yılı için toplam 500 milyar ABD Doları savunma bütçesi ile dünyanın geri kalan kısmını geride bırakması gösterilmiştir. Böyle ezici bir durum, bu savaşlarda, dünya kamuoyunun gözünde

“inanılırlık ve meşruluğu” tartışmalı kılmaktadır. Çünkü bir taraf daha büyük askeri

üstünlüğünü ortaya çıkarabiliyorsa, zayıf rakibin kullandığı karmaşık taktikler askeri açıdan uygun olarak algılanır (Geiß, 2006 : 775-776).