• Sonuç bulunamadı

3.3. Teorik Bileşenleri Bakımından Akademik Girişimcilik

3.3.1. Yeni Kurumsal Kuram

Yeni kurumsallaşma teorisi ya da kurumsal kuram olarak bilinen örgüt teorisi, özellikle 1970’li yılların sonlarından itibaren Meyer ve Rowan’ın (1977), Scott’un, ve Zucker’ın katkılarıyla gelişmiştir. Bu yeni yönelim, resmi örgüt yapısının sadece teknik talepleri ve kaynak bağımlılıklarını yansıtmadığını, rasyonel mitler, eğitim sistemi ve uzmanlaşma ile meşrulaştırılan bilgi, kamuoyu ve yasalar da dâhil tüm bu kurumsal güçler tarafından şekillendirildiğini önermektedir (Powell ve Colyvas, 2008: 975).

Kurumsal teorinin anlamaya ve açıklamaya çalıştığı örgütler için en önemli faktörlerden birisi de çevredir. Kurumsal çevre örgütlerin etkilenebileceği yerleşik kural, değer ve normları ifade eder. Bu çevre içinde örgütün kabul görmesi demek meşruiyetlerinin, verimliliklerinin ve varlıklarını devam ettirebilmelerinin artması anlamına gelmektedir. Kurumsal çevre içerisinde var olan kural ve uygulamalara olan adaptasyon dereceleri örgütlerin kalıcılıklarını belirlemede önemli role sahiptir. Aynı zamanda örgütlerin biçimsel yapıları, örgütlerin içinde bulundukları çevre ve bu çevrenin dinamikleri ile uyum içinde olmalıdır. Yapılan işin gereklerinden ziyade örgütlerin kurumsal çevre ile eşgüdümlü olması, örgütlerin adaptasyonu, kalıcılığı ve imaj kazanımı bakımından da onları birbirlerine benzetebilmektedir (Şimşek ve Çelik, 2017: 234: Meyer ve Rowan, 1977: 340-341).

From Vulnerable to Venerated, yani “savunmasız, kırılgan bir yapıdan saygıdeğer bir yapıya” diyerek, akademik girişimciliğin kurumsallaşması üzerine çalışma yapan Colyvas ve Powell (2007: 252-255), kavramın kökenini, kabulünü ve yayılımını incelemişlerdir. 1970-2000 yılları arasındaki çoklu veri kaynaklarından faydalanarak, akademik girişimciliğin nasıl kurumsallaştığını irdelemişler ve bunu yaparken de onu teşvik eden ve onu sürekli kılan faktörlerin ayrımlarını vurgulamışlardır. Araştırmacılara göre, akademik girişimciliğin oluşumunda motivasyon, tutum ve deneyim gibi bireysel özelliklerin yanı sıra yapısal bir bakış açısıyla fırsatlar, kaynağa erişim ve kurumsal destek açısından zengin bir çevrenin varlığı da, büyük öneme sahiptir. Çalışma sonuçları göstermektedir ki, akademik hayatta ticari manada oluşan bağlantılar arttıkça, kavrama ilişkin faaliyet algısı

farklılaşmıştır. Araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesi meşruiyet kazandıkça, akademik girişimcilik faaliyeti daha da kurumsallaşmış ve böylece bu faaliyet içinde bulunanlar korkmaktansa, daha da prestij kazanır olmuşlardır.

Provasi ve Squazzoni, (2006) akademik girişimcilik ile bilimsel yeniliği inceledikleri çalışmalarında, Schumpeteryan temellere ve kurumsal altyapıya dayanan bir teorik çerçeve belirlemişlerdir. Kapsamlı bir yazın taraması ve tartışma ile oluşturulan, düzenleyici ve kurucu kurumların, akademik girişimcilikte kurumsal özellikler boyutunda (ekonomik, örgütsel, yasal, üniversite teşvikleri) ne gibi etkileri olduğunu gösteren tablo, aşağıda mevcuttur.

Tablo- 21: Düzenleyici ve Kurucu Kurumların Akademik Girişimciliğe Etkisi

Kurumsal Özellikler

Düzenleyici Kurumlar Kurucu Kurumlar

Tanım: bireysel eylem üzerine teşvik seti Tanım: toplumsal ve kültürel düzeyde bireysel kavrayış ve kimlik üzerinde olasılıklar/kısıtlar seti

Taşıyıcılar: resmi kurumlar / resmi ödüller ve davranışa ilişkin yaptırımlar

Taşıyıcılar: değerler, sosyal normlar, bilişsel çerçeveler, sosyal olarak paylaşılan davranış modelleri / sosyal kontrol

Ekonomik Teşvikler Bilimsel bir buluş, mucitler tarafından, ekonomik kazanç veya mesleğin ilerleme düzeyinde sermayelendirilebilir mi?

Örgütsel Teşvikler Açık bir şekilde bilim adamlarının keşiflerini ticarileştirmesine yardımcı olabilecek finansal / beşeri / üniversite destekleri mevcut mu? Yasal Teşvikler Ulusal / yerel düzeyde yapılan düzenlemeler

mucitlerin özelliklerini, sınırlarını, sorumluluklarını ve ortaya çıkabilecek sonuçları açıkça tanımlıyor mu?

Üniversite Teşvikleri Yerel düzeyde, girişimci çabalar için zaman ve enerji harcama ihtimalini tanımlayan ve bunu teşvik eden düzenlemeler var mı?

Bilim insanlarının misyonunun toplumsal olarak tanınması

Bilim adamlarının girişimci misyonu toplumsal düzeyde onaylandı mı? Bilim adamları, akademik girişimciliğin misyonlarının bir parçası olduğuna inanıyor mu? Farklı boyutlardaki (bilim

adamları ve üniversiteler arasında) rekabet ilkesinin toplumsal olarak tanınması

Rekabet ve kaynakların farkı, üniversiteler ve bilim toplulukları üzerinde başkanlık eden kurumsal ortamlarda somutlaşan odak ilkelerini mi kullanıyor?

Piyasa teşviklerinin bilim içinde sosyal kabulü

Bilim adamlarının kar motivasyonu akranları tarafından resmi veya gayrı resmi olarak kabul edilir mi? Bilimsel toplulukların

girişimcilik çabalarına açıklık veya kapalılık derecesi

Bilim adamları, bilimin girişimci misyonunu paylaşan bilimsel topluluklara ait midir? Üniversitelerin akademik

kültürüne göre akademik girişimciliğin

kurumsallaşması derecesi

Üniversite düzeyinde akademik girişimciliğe yönelik kültürel ve örgütsel baskılar var mı?

Düzenleyici tarafta, yasal teşviklerin varlığı, icat sahiplerine üniversite düzeyinde ekonomik ödüllendirme ve kaynaklara erişimin yanı sıra, potansiyel çatışmaları yönetebilecek düzenleme ve yasaların mevcudiyeti de önemli faktörler arasındadır. Düzenleyici kurumların akademik girişimcilik faaliyetleri üzerindeki gücü, yadsınamaz bir gerçektir. Öte yandan, bilim insanlarının girişimci misyonlarının onaylanması, rekabet ilkesinin üniversite-birey düzeyinde tanınması, kâr motivasyonlarının kabulü, bilimsel girişimci topluluklarına aidiyet, üniversite düzeyindeki kültürel ve örgütsel baskılar da, kurucu kurumlar boyutunda önem arz etmektedir.

Yeni Schumpeteryan ekonomi literatürü, çağdaş ve bilgiye dayalı ekonomilerin köklerinin mikro düzeyde anlaşılabilmesi için, bilgi, yenilik ve girişimciliğe çok önem vermektedir. Çağdaş ekonomilerin ana itici güçlerinden biri, bilim temelli bilginin, toplumsal üretimin artan önemi ve ekonomik sistemlerin bunları piyasalardaki somut yeniliklere dönüştürme kapasitesinin artmasıdır (Provasi ve Squazzoni 2006: 42).

Akademik girişimciliğin daha geniş bir perspektif ile kavramsallaştırılmasında, mikro ve makro düzeylerin sentezlenmesi üzerine yapılan çalışmasında Wright (2014: 331-333), akademik girişimciliğin bağlamsal heterojenliğinin nasıl sağlandığı üzerine de odaklanmıştır. Mikro düzeyde, firmaların kaynaklarını ve yeteneklerini nasıl düzenlediği, özellikle kaynakların nereden geldiği ve biriktirip, kullanıp nasıl sürdürülebilir çıktılar elde edileceği üzerinde durmaktadır. Makro düzeyde ise, mevcut bağlam geçici, kurumsal, sosyal ve mekânsal olarak dört boyutta incelenerek araştırma gündemi sorularını, potansiyel temaların özetini yaparak oluşturmuştur. Wright, üniversitelerin rolü üzerine eğitim adına oluşan bakış açılarının uzlaşmasına ihtiyaç olduğunu düşünmektedir.

Üniversitelerin çevresinde veya yerel bakımdan yakın bölgelerinde ticarileşmeyi teşvik eden bir mekanizma olarak görülen akademik girişimcilik, son yıllarda çarpıcı bir biçimde değişmiştir. Bu değişimin iki önemli sonucu ise, daha fazla paydaşın akademik girişimciliğe dâhil olmaları ve üniversitelerin bu faaliyetlere yaklaşımlarında daha “stratejik” hale gelmeleridir. Özellikle teorik ve ampirik

araştırmalar, bu alanda ileride yapılacak çalışmaların titizlikle yapılabilmeleri için bu değişimleri göz önünde tutmalıdırlar (Siegel ve Wright, 2015).

Akademik girişimcilik, yenilikçi mükemmellik ve bölgesel ve ulusal ekonomik büyümenin gerçekleştirilmesine odaklanan, daha geniş makro düzeyde girişimlerde kritik bir bileşen olarak kabul edilmektedir. Akademik girişimcilik literatürü son zamanlarda hızla genişliyor olsa da, kurumsal baskıların, üniversite öğretim üyeleri arasında ticarileştirme faaliyeti algılamalarına nasıl etki edeceği konusunda sınırlı sayıda araştırma mevcuttur. Organ ve Cunningham (2011: 22-23) çalışmalarında, kurumsal baskıların, algılanan fizibilite ve ticarileştirme faaliyetinin uygunluğu açısından akademisyenlerin davranışlarını etkilediği mikro süreçlerin araştırılması için bir araştırma gündemi oluşturmayı amaçlamışlardır. Mevcut kurumsal mantıkların, akademik araştırmacılar tarafından eylem ipuçları olarak yorumlanmasına ilişkin sürecin incelenmesi, teknoloji transferinin mikro temellerine benzersiz bir bakış açısı getirmek için önemli bir potansiyel teşkil etmektedir. Kurumsal mantık, meşruiyet ve anlamlandırma teorilerinden faydalanarak, üniversitelerdeki ticarileştirme faaliyetinin analizi ile kurumsal perspektifin akademik girişimcilik fenomeni hakkındaki mevcut algılamaları incelenebilmektedir.

Orijinali “Commercialization, Collaboration and Conflict of Interest: An Institutional Work Analysis of Academic Entrepreneurship in Canada” başlıklı ve Türkçesi “Ticarileştirme, İşbirliği ve Çıkar Çatışması: Kanada'da Akademik Girişimciliğin Kurumsal Yapıdan İncelemesi” olan doktora çalışmasında Axler (2015: 140-145), biyomedikal alanındaki akademik girişimcilerin girişimci faaliyetleri ve buna bağlı potansiyel çıkar çatışmalarını nasıl değerlendirdikleri ve ayrıca Kanada’daki akademik biyomedikal araştırmalar bağlamında akademik girişimcileri, bu girişimlerini meşrulaştırma konusunda nasıl bir yol izledikleri yönüyle araştırmaktadır. Kurumsal mantıklar, toplumsal gerçeklerin üretildiği ve çoğaltıldığı normlar, uygulamalar, değerler, inançlar ve kurallardan oluşmaktadır ve çalışmasında ilk olarak Axler, akademik girişimciliğin bir 'kurumsal mantık' varlığını oluşturmak, ya da ampirik olarak açıklamak istemektedir. Bunu başarmak için de neo-kurumsal teorilerden yararlanarak, Kanada'da kamu tarafından finanse edilen

biyomedikal bilim adamlarının, girişimcilik bilimini nasıl kurumsal bir mantık olarak konumlandırdıklarını incelemektedir. Ek olarak, akademik girişimcilerin ise, girişimci faaliyetleri meşrulaştırmak için nasıl akademik ve girişimci mantıklar arasında gezinerek kurumsal çalışma içinde var olduklarını ele almaktadır. Çalışmanın yönteminde karma bir yaklaşım benimseyen Axler, kamu tarafından desteklenen biyomedikal araştırmacılarına yapılan ulusal anket çalışmaları ve akademik girişimcilik aktivitelerinde bulunan bilim insanları ile yapılan derinlemesine görüşmelerden faydalanmıştır. Bu çalışmanın bulguları, akademik normların ve uygulamaların uyumlaştırılması ve sürdürülmesine ilişkin durumların, girişimci faaliyetleri meşrulaştırmaya hizmet ettiği ve bu iki kurumun yani normların ve uygulamaların bir arada bulunabileceği iddia edilen girişimci bilim insanlarının, kurumsal bir çalışma süreci olan değişimi başlattıklarını göstermektedir. Girişimci bilim adamları, akademik girişimcilikte aktif olarak meşruiyet yaratma ve çıkar çatışmalarıyla ilgili endişeleri giderme eğilimindedirler. Ayrıca çalışma, bu çatışmaların, bilim insanlarının normlarına ve uygulamalarına bağlı olarak biyotıp bağlamında girişimcilik biliminin meşruiyetini şekillendirdiğini ortaya çıkarmaktadır.