• Sonuç bulunamadı

2.2. Üniversite-Sanayi İş Birliği

2.2.5 Teknoparklar/Bilim Parkları

2.2.5.3. Performans Temelli Çalışmalar

Üniversitelerin girişimcilik kapsamındaki en önemli faaliyetleri, üniversite- sanayi iş birliğidir. Bu vasıta ile kurulan bilim ve teknoloji parkları, hem üniversite ile iş dünyası arasında etkileşimi sağlamakta hem de bölgesel ve yenilikçi gelişmeyi teşvik ederek kendi bünyesinde ilerlemeyi vadetmektedir.

Sung (2002: 240) çalışmasında, kapsamlı bir bilgi ve teknoloji transferi çerçevesi önermeyi amaçlamıştır. Kore’de, son 30 yıl içerisinde teknoparkların gelişimini, bazı veri setlerini inceleyerek irdelemiş ve bu kapsamlı literatür taraması sonucu, dört aşamalı bilgi ve teknoloji transferi modeli önermiştir. Önerilen modelde birinci aşama, bilgi ve teknolojinin oluşumu, ikinci aşama paylaşma, üçüncü aşama uygulama ve dördüncü aşama ise ticarileştirmedir.

Phan vd. (2005: 190-180) çalışmalarında, teknoparklar ve kuluçka merkezleri ile ilgili mevcut literatürdeki sorunları, dört analiz düzeyinde incelemişlerdir. Bunlar, teknoparklar ve kuluçka merkezlerinin kendileri, teknopark veya kuluçka merkezlerinde kurulmuş olan işletmeler, bu işletmelerdeki girişimciler veya girişimci ekipler ve son olarak ise sistematik düzeydir. Araştırmacıların önermeleri, teknoparkların ve kuluçka merkezlerinin dinamik yapılarını hatta bünyelerinde kurulan firmaların yapılarını anlamakta sistematik bir çerçevenin olmadığıdır. Bunun birincil sebebi ise, performanslarının değerlendirilmesinde netlik olmayışıdır. İncelenen çalışmalardan yola çıkılarak, daha geniş bir araştırma gündemi önerilmiştir.

Keleş’in (2007: 197-210) yüksek lisans çalışmasında ise, TGB verilerinden faydalanarak, Ar-Ge temelinde mevcut durumun ortaya çıkarılması amaçlanmıştır.

Ek olarak, teknokent paydaşlarının karşılaştıkları temel sorunlar ve teknokentlerin üniversite-sanayi iş birliğini ne derece karşılıyor oldukları da, çalışmada öğrenilmek istenen sorular arasındadır. TGB yöneticilerinden toplanan veriler ışığında, üniversite-sanayi iş birliğinin etkin olduğu ancak bazı alanlarda (teşvik mekanizmaları, Ar-Ge, akademisyen sayısı, kuluçka merkezi sayısı, risk/girişim sermayesi danışmanlığı vb.) iyileştirmeler yapılması gerektiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca, teknokent yöneticilerinin en yoğun karşılaştıkları sorunlar arasında, finansman yetersizliği, 4691 sayılı TGB Kanunundan kaynaklanan birtakım sorunlar ve fazla bürokrasi ön sıralardadır.

Keleş ve Tunca’nın (2010: 18) çalışmalarında ise, teknokent kavramı açıklanmış ve Türkiye’de o döneme kadar olan teknokentler incelenerek, Türkiye’nin mevcut durumu resmedilmek istenmiştir. Ayrıca, o tarihte aktif olarak faaliyet gösteren 20 teknokentin yöneticisi ile anket araştırması yapılmış ve kapsamlı bilgiler sunulmuştur. Yöneticilerin, teknokentlerin kuruluş amaçlarını önem derecesine göre sıralamaları istenmiş ve ilk beşe giren amaçlar şöyle sıralanmıştır: 1- üniversite - sanayi arasında iş birliği yaparak bilgi ve teknoloji transferini sağlaması, 2- Ar-Ge çalışmalarının ekonomik değere dönüşmesine katkı sağlaması, 3- ileri teknolojiye yönelik girişimciliği teşvik etmesi, özendirmesi ve desteklemesi, 4- ülke çapında katma değer yaratarak ekonomiye katkıda bulunması ve 5- akademik bilgiyi ticarileştirmesi.

Fikirkoca ve Sarıtaş’ın (2012: 1082-1083) çalışmalarında, Ankara Üniversitesi bilim parkı için bir araştırma stratejisi ve iş modeli geliştirmek amaçlı bir öngörü uygulaması yapılmıştır. Bilim parkları, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için yenilik sistemlerinin önemli bir unsuru olmuşlardır. Aynı zamanda akademik camia ile işletmeler arasında da bilgi spill-over ve spin-out’ları sayesinde, köprü görevi görmektedirler. Bilimin önemi konusunda görüş birliği olmasına rağmen park konsepti, bilim parklarının fiili performanslarının, bu alandaki beklentileri ne ölçüde karşıladığı konusu tartışmalıdır. Çalışmalarında, bilim parklarının başarı faktörleri, üç boyutlu şekilde incelenmiştir. Bu boyutlar; tamamlayıcılık, ağ oluşturma ve stratejik konumlandırma olarak belirlenmiştir. Yeni kurulan Ankara Üniversitesi

bilim parkı için yapılan araştırma sonucu, bilim parklarının tasarımı ve işletilmesi aşamalarında, bu boyutların dikkate alınması önerilmektedir.

Küresel çapta, bilim ve teknoloji parklarının performanslarının değerlendirilmesinde çokça yöntem kullanılmakta iken, bazı araştırmalar da bunun mümkün veya etkin olmadığını savunmaktadır. Araştırmacılar Herrero-Villa vd. (2014: 80) SIGRID metodunu iki farklı bilim parkına uygulayarak, bu konuda bazı önermelerde bulunmuşlardır. Çalışılan 209 göstergeden ancak 92’si karşılaştırma yapabilmek için anlamlı bulunmuştur. Karşılaştırılan iki bilim parkı için, faaliyetler ve süreçler açısından farklılıklar göze çarpmaktadır. Dolayısıyla model, iki bilim parkının karşılaştırılması için uygun değildir. Uygulama, ancak her parkın, kendi ihtiyaçlarına göre göstergeleri geliştirerek adapte etmesi ile uygun hale gelecektir.

Weele vd. (2017: 18), altı Avrupa kuluçka merkezinden aldıkları nitel veriler sayesinde, kuluçka merkezi çalışanları ve girişimcilerinin algıları doğrultusunda, start-up firmalarının kaynak ihtiyaçlarını belirlemişlerdir. Dahası, algılayıcıdaki farklılıkların, kuluçka merkezinin atılganlığına olan etkileri de, araştırma konularıdır. Bulgulara göre, maddi olmayan kaynakların geliştirilmesinde, girişimcilerin kuluçka merkezlerinin kaynaklarını kullanmadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Girişimciler, kendi kaynak eksiklerinin farkında olmadıkları gibi, rahatlık bölgesinden çıkma konusunda tereddütlü ve aynı zamanda kısa vadeli bakış açısına sahiptirler. Weele vd. çalışmasında, start-up firmalarının kapsamlı bir kaynak tabanı oluşturmasını sağlamak amacıyla, erken start-up girişimlerini destekleyen kuluçka merkezlerinin, iddialı bir strateji izleyerek, girişimciler arasında benlik bilinci oluşturması ve onları kuluçka kaynaklarının kullanımına teşvik etmesi sağlanmıştır. Çalışma, mevcut kuluçka merkezi kaynaklarının düşük kullanımı için daha kapsamlı bir açıklama sağlayarak ve hangi durumlarda iddialı bir stratejinin arzu edileceğini ve iddialı stratejinin uygulanabileceğini keşfederek, mevcut kuluçka merkezleri literatürüne katkıda bulunmuştur.