• Sonuç bulunamadı

Girişimci Üniversite Kavramı ve Konuyla İlgili Çalışmalar

1.6. Ekosisteme Katkısı Bakımından Üniversitelerin Rolü ve Girişimci Üniversite

1.6.2. Girişimci Üniversite Kavramı ve Konuyla İlgili Çalışmalar

Günümüz yükseköğretim kurumlarının birçoğu, daha girişimci bir üniversite olmak için, ya var olan stratejilerini günümüz gereklerine göre yenileyip şekillendirmekte, ya da buna uygun strateji geliştirme sürecine dâhil olmaktadırlar. Bu yolda ilerlemenin en temel taşlarından birisi ise, hem fakülte hem de öğrenci düzeyinde girişimci bir zihniyet oluşturmaya çalışmaktır. OECD (2012:6), bu konudaki en temel olguları, örgütsel kapasite, insan kaynağı, teşvikler, bilgi alışverişinde paydaşlar ile dış ilişkiler olarak belirlemiş ve girişimciliğe giden çeşitli yolların ise, desteklenmesi üzerinde durmuştur. Girişimci üniversite üzerine yapılan çalışmalar son yıllarda artış göstermekle birlikte bunlardan bazıları aşağıdaki gibidir:

Burykhina (2009: 86) çalışmasında, girişimci üniversite olmanın faydalarına gelmeden evvel, girişimci üniversite olabilmenin yollarına değinmiş ve bu kapsamda, Etzkowitz’in geliştirdiği üçlü sarmal model üzerinde durulmuştur. Çalışmada, girişimci üniversite olmanın üçlü sarmal model için olmazsa olmaz anahtar unsur olduğuna ve bölgesel gelişmede üniversitelerin rolüne değinilmiştir. Çalışmada, bölgesel girişimci bir üniversite için örgütsel ve yönetsel yeteneklerin kavramsal bir modelini oluşturmak amaçlanmış ve seçkin bir grup üst düzey üniversite yöneticisi ve uzmanının görüşleri alınmıştır. Sonuç olarak, devlet-sanayi-üniversite ayaklarına sahip üçlü sarmal modelin, bilgiye dayalı ekonomilerde bölgesel kalkınmayı gerçekleştirmesi bakımından en etkin model olduğu ortaya çıkmıştır.

Derya Kula (2013: 189-191) çalışmasında, Türkiye üniversitelerinin girişimcilik eğilimi ve öğretim elemanlarının girişimci üniversite ile ilgili görüşlerini araştırmıştır. Araştırmada öğretim üyelerinin algılarını ölçmek üzere 22 soruluk bir ölçek geliştirilerek kapsam, 29 devlet, 14 vakıf üniversitesinden ve toplanan 907 anketten oluşmaktadır. Ayrıca, açık ve yarı açık uçlu sorular ile öğretim üyelerinin girişimci üniversiteye dair algıları ölçülmüştür. Araştırma sonuçlarına göre, birçok paydaşı içinde bulunduran girişimci üniversite kavramının, tek boyutta incelenmesinin mümkün olmadığı, ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra, girişimcilik faaliyetleri olan, öğrencilerin staj imkanı bulabildiği ve araştırma projelerinde yer alan öğretim üyelerinin algıları, çalıştıkları üniversitenin girişimcilik eğiliminin yüksek olduğu yönündedir. İdari görevi olan öğretim üyeleri de benzer görüş bildirmişlerdir. Katılımcıların çoğunluğu girişimci üniversite kavramına olumlu bakarken, özellikle Türkiye’de bu konunun önünde YÖK, üniversitelerin özerk olmaması ve kayırmacılık gibi engellerin olduğunu düşünmektedirler.

Çelik vd. (2014: 122) ailesel faktörlerin, öğrencilerin girişimcilik eğilimleri üzerine bir etkisi var mıdır sorusu ile yola çıkarak, öğrencilerin girişimcilik niyetlerinin birçok faktörden etkilendiği yönünde sonuçlara ulaşmışlardır. Örneğin, girişimci bir kişiliğe sahip olduğunu düşünen öğrencilerin, girişimcilik eğilimleri yüksektir. Ayrıca, ailede veya yakın çevrede bir girişimcinin olması ile öğrencilerin girişimcilik eğilimleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Öte yandan, ailede

kararlara katılma düzeyi ile yine girişimcilik niyeti arasında anlamlı bir ilişki söz konusudur. Bunların tersine, ailede anne babanın eğitim durumu gibi bazı değişkenlerin de öğrencilerin girişimcilik eğilimlerini etkilemediği sonucuna ulaşılmıştır.

Baş’ın çalışmasında (2015: 232-236) ise, girişimci üniversitenin oluşturulmasına ilişkin bir model önerisi yapılarak, uygulanabilirliği test edilmek istenmiştir. Araştırmada, yerleşke olanaklarının değerlendirilmesi, akademik ve idari yönetim, devlet boyutu, finansman boyutu, eğitim-öğretim faaliyetleri, sektörle iş birliği (ticarileşme) gibi altı tema mevcuttur. Önerilen modelin uygulanabilirliği, Türkiye Yenilikçi ve Girişimci Üniversite endeksinde ilk 50’de yer alan 12 üniversitenin öğretim üyeleri ile görüşme yapılarak test edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, önerilen modelin uygulanabilir olduğu incelense de Türkiye’ye özgü yasal, mali ve idari engellerin varlığı ortaya çıkmıştır.

Bienkowska vd. (2016: 56-67) araştırmalarında, girişimciliğe giden yolda üniversitenin önemi üzerinde durulmuş ve bu kapsamda, girişimci üniversite özelliklerine sahip bir üniversitede eğitim alan doktora öğrencileri üzerine bir çalışma yapılmıştır. 30 doktora öğrencisi ile yapılan pilot görüşmeler sonucu oluşturulan anket, toplamda 464 öğrenciye uygulanmıştır. Araştırmanın temelinde, öncelikle öğrencilerin demografik ve özgeçmişlerine ilişkin sorular yer almış, ikinci olarak öğrencilere araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesi üzerine fikirleri sorulmuş ve son olarak ise öğrencilerin ticarileşme konusuna ilişkin olarak algıladıkları destek boyutu ölçülmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak, araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesine ilişkin algılanan desteğin, farklı hiyerarşik seviyelerde ve üniversitenin farklı fakültelerinde değiştiği bulunmuştur. Buna göre üniversiteler, çok katmanlı birer yapı olarak görülmeli ve her katmanın ticarileşmeye katkısının farklı olabileceği üzerinde durulmalıdır. Öğrencinin danışmanından başlayarak en üst yönetime kadar uzanan bu katmanlı yapıda, kimi bölümler ticarileşme için sadece gerekli yasal düzenleme bakımından katkı sağlayabilecekken, kimileri ise, araştırmanın ticarileştirilmesine fiili bir katkı sağlayabilmektedirler. Bu çalışmanın en önemli çıktıları arasında, şu üç konunun özellikle altı çizilmelidir. Öncelikle,

üniversite boyutunda girişimciliği teşvik ederken, normlar ve kültürler açısından fakülte ve bölümler arasındaki farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır. İkincisi, akademik girişimcilik için destek sistemini geliştirirken, üniversite hiyerarşisinin her seviyesi göz önüne alınmalıdır ve ona uygun sistemler geliştirilmelidir. Sonuncusu ise, doktora öğrencilerinin, yakın zamanda üniversitede etkin konuma geçecek bir grup olarak görülmesi gerekliliğidir. Akademik kariyerinin üst basamaklarında olan akademisyenleri etkilemek zor olabilecekken, doktora öğrencileri araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesine yönelik iletişim konusunda istekli göründüklerinden, bu grubu üniversiteyi bir üst kademeye taşıyacak kaynaklar olarak değerlendirmek gerekebilir.

Özdemir (2016: 101-103), üçüncü nesil üniversitelerin en önemli özelliklerinin girişimci olmaları konusunu işleyerek, Türkiye’de, üniversitelerde verilen girişimcilik eğitimini araştırmıştır. Çalışmasında, 93 üniversiteden alınan verilere ilişkin olarak, Türkiye’de bu konuya verilen önemin son yıllarda arttığı bulgusuna ulaşılmıştır. Ayrıca, çalışmada girişimcilik eğitiminin alt boyutlarıyla incelendiği ve bu boyutlardan en önemlisi olarak strateji boyutunun görüldüğü ve veri toplanan üniversitelerde ise, stratejik bakımdan girişimcilik eğitimin varlığına önem verildiği görülmektedir.