• Sonuç bulunamadı

4.2. Araştırma Verilerine İlişkin Bulgular

4.2.3. Araştırma Modelinde Belirlenen Boyutların Değerlendirilmesi

4.2.3.2. Üniversite Boyutu

4.2.3.2.6. Üniversite Yönetimi

Üniversite Yönetimi kategorisine ilişkin kodlama verileri Tablo 37’deki gibidir.

Tablo- 37: Üniversite Yönetimi Matriks Kodlama Verileri

Kategori A G 3 A G 4 A G 5 A G 6 A G 7 A G 8 A G 9 A G 10 A G 11 A G 12 A G 13 A G 14 A G 15 A G 16 A G 17 A G 18 A G 19 Üniversite Yönetimi 0 2 2 3 0 0 0 0 0 2 1 1 1 0 1 1 0

Üniversite yoluyla teknoloji transferi devletin çıkardığı yasa ve düzenlemeler haricinde üniversitelerin de önemli bir konusudur. Ancak bu konuda olası bir sorun, hem politika yapıcıların hem de üniversite yönetiminin beyan ettikleri stratejileri ile fakültenin girişimcilik faaliyetleri hakkındaki görüşleri arasında boşluklar olabileceğidir (Wright vd., 2004: 238-239). Mesela katılımcılardan AG4, her iki düzeyde de fazlasıyla destek olduğunu ancak akademisyenlerin risk alma eğilimlerinin düşük olması nedeniyle henüz bu iklimin oluşmadığını belirtmiştir. Öte yandan AG5’in görüşü ise, üniversite yönetimlerinin proje ve firma işleriyle uğraşma konusunda destekçi olduğu fakat profesörlüğe kadar makale zorunluluğu olmasının bu tip girişimler açısından engel teşkil ettiği yönündedir.

Üniversite yönetimlerinin izlediği politikalar farklılık gösterebilmektedir. Bunda yerel zenginliklerin etkisi olabileceği gibi mevcut yapıyı daha yukarıya taşıyacak adımlar atılmasında radikal çözümlerin de etkisi olabilmektedir. Dolayısıyla üniversite yönetimlerinin birbirlerinden ayrıldıkları önemli hususlardan birisi de destek verdikleri ve önemsedikleri alandır. Ancak bazen bu konuda ilk olan

akademisyenlerin sıkıntı çektikleri görülmektedir. Aşağıdaki katılımcımızın deneyimi buna örnek teşkil edebilir.

… Mesela bizim kendi üniversitemizde hizmet kalitesi ölçümü yapması gereken bilimsel araştırma projesi vardı. Bunun için işte biliyorsunuz BAP projelerinde hizmet alımları yapılıyor. Böyle bir hizmet alanında o akademisyenlerin daveti üzerine teklifimizi verdik. Fakat yönetim bizi kabul etmedi. Düşünün, kendi üniversitesinin Teknoparkında faaliyet gösteren bir işletmeye sahip kendi üniversitesinin akademisyeniyim. Ve bir başka akademisyenin bilimsel araştırmasının bir ayağı benim geliştirmiş olduğum yazılımla çok ekonomik bir şekilde halledilebilecek. Ama sadece o üniversitenin personeli olduğum için bu projeye teklif vermem aşırı derecede aykırı karşılandı. Bizim yazılımımız ile hem kesin ve net sonuçlar alabilecekler, hem de personelleri tarafından geliştirilmiş bir ARGE projesinin çıktısı kullanılmış olacaktı. Sonuçta iş, analog kâğıtlarla ölçüm yapan bir firmaya verildi. Sonuçlar yanlış oldu. Tekrarlandı ve bir sürü kaynak boşa gitti (AG6).

Akademisyenlerin yönetim hususunda sıklıkla bahsettikleri bir başka mevzu izinlerle alakalıdır. Üniversitelerin genel vizyonu bunu destekleyebilecek bir yapıda olsa da pratik anlamda genelgeler ve mevzuatlar bazen akademisyenleri zor durumda bırakabilmektedir. Buna örnek olması bakımından aşağıdaki katılımcının ifadeleri şöyledir:

… Üniversitemiz mesela bu konuda vizyon sahibi ve teknoloji transfer ofisiyle birlikte belli konularda ödül almış genç araştırmacıların da akademik girişimci olması yönünde hem eğitimler hem de desteklerde bize yardımcı olmakta. Ben şirketimi kurdum. Teknoparkta işletmeye başladım ve bununla ilgili aldığım destek bünyesinde de benim teknoparkta bulunmam gerekiyor ve orada bir üretim yapmam gerekiyor. Çünkü ürünlerimiz hali hazırda piyasa da bulunan ürünler değil daha çok patent başvurusu yapılmış özel ürünler, dolayısıyla başında olmam gerekiyor. Bunun da getirmiş olduğu belli yükler ve sorumluluklar var. Akademisyenlikle birlikte ikisini aynı anda yürütmek bazen çok zaman isteyebiliyor ve bu zaman istediği durumlarda rektörümüzden bayağı bir destek aldım ve hafta içi bir gün ve hafta sonları teknoparkta bulunabiliyorum (AG12).

Akademisyenlerin yaptığı kimi araştırmalar kısa dönemde tamamlanabilmekte ancak kimi araştırmalar ise uzun soluklu, yıllara yayılan ve uzun Ar-Ge çalışmaları ile sonuçlanabilecek çalışmalar olabilmektedir. Bu kapsamda ister kısa ister uzun soluklu olsun, her çalışmanın farklı desteğe ihtiyacı söz konusu olabilmektedir. Ayrıca üniveristeler de özellikle rekabet ve başarılı bir imaj geliştirmek açısından bu araştırmaların olumlu, başarılı çıktılarına ihtiyaç duyarlar.

… Mesela geçen yıl bu çalıştığım konular hakkında uluslararası bir bildiriye katılmak istedim ve bununla ilgili destek istedim. Vermediler. Gidip geldim kendi imkânlarımla ve orada ödül aldım. En iyi bildiri ödülünü aldım, en iyi sunum ödülünü aldım. Bu ödül yayımlandı. O zaman Rektör Yardımcısı görüşmek istedi benimle bu akademisyenimiz kim diye. İşte o zaman destek başladı (AG13).

Teknoparklar ile üniversitelerin, birbirlerini desteklemeleri bakımından yönetimsel konularda paralel yollar izlemeleri de önemli bir husustur. Örneğin; üniversite yönetimlerinin, teknoparktaki girişimcilik faaliyetleri, katılımı mecburi toplantılar ve benzeri konularda akademisyene esneklik sağlaması gerekmektedir. Bu bakımdan kimi akademisyenler hem üniversite yönetimi hem de teknopark yönetimi açısından daha avantajlı olabilmektedir.

… Üniversitemizde Teknoparkın açılıp kurulması ve sonrasında iki ayrı yönetim görev yaptı, her iki yönetimin de teknopark girişimciliği ve teknopark danışmanlık konusunda kanunun vermiş olduğu yetkileri kullandığını müşahede ediyorum. Yani akademik çalışma yapan insanlara kanunun verdiği yetkilere dayanarak teknoparkta gerek değişim gerekse de danışmanlık faaliyetleri yürütme konusunda herhangi bir güçlük çıkarıldığını şu ana kadar görmedim, duymadım. O açıdan üniversitemiz şanslı, bizde şanslıyız (AG14). Üniversite yönetiminde söz sahibi akademisyenlerin özellikle araştırmacı ve piyasa ile içi içe bir alt yapıdan gelmeleri o üniversite için ayrıca bir avantaj da oluşturabilmektedir. Bu açıdan aşağıdaki katılımcının görüşleri bu konunun önemini ayrıca vurgulamaktadır.

… Bizim üniversite yönetimi, hem rektörlük düzeyinde hem de dekanlıklar kademesinde baktığınızda, üniversite-sanayi işbirliğine ve akademik girişimciliğe önem veriyor. Bunun artırılması için gerekli faaliyetleri ve gayreti gösteriyoruz. Ben 2012 yılında Dekan atandığımda, bölümlerde öğretim üyeleri ile toplantı yaparak, TÜBİTAK ve SANTEZ projeleri yapmaları açısından onları teşvik ettim. Toplantılar yaptım, bunun önemini anlattım. Öğrencilerimizi piyasaya daha dönük yetiştirebilmek açısından özellikle akademisyenlerimizin teknopark bünyesinde şirketleşmelerini önemsiyoruz. Teknokent kiralarımıza baktığımızda hemen hemen en ucuz üniversitelerden biriyiz biz. Neden? Üniversite öğretim üyelerimiz, teknokentte şirket kursun diye, bu alanda faaliyet göstersin diye (AG15).

Akademik girişimcilik olgusunun henüz yeni olduğu Türkiye’de zaman zaman üniversitelerde de bu yeni olmanın verdiği bazı sorunlar yaşanabilmektedir. Mevcut mevzuatın özümsenmemiş olması ve çeşitli düzenlemelerin tam olarak hayata

geçirilememesi akademik girişimcileri bazı haklarından mahrum bırakabilmektedir. Bu kapsamda aşağıdaki katılımcının görüşleri şöyledir:

… Maalesef kararlı bir politikası yok üniversitelerin. Dönemsel olarak Teknokent yönetimlerinden fakülte dekanlıklarına kadar politikalarda değişiklik olabiliyor. Ben bunu bizzat teyit etmiş bir akademisyen olarak her üniversitede öyle kararlı bir kurumsal politika olduğunu zannetmiyorum. Örneğin ben teknokent aracılığı ile firma sahibi olarak bazı firmalara danışmanlık hizmeti verirken ve 18 ay, 24 ay gibi süreli sözleşmeler yapmışken teknokent yönetimi değişti ve denildi ki sözleşmeleriniz geçersizdir bu yapılan danışmanlık hizmetleri yapılamaz. Sonra gerekli kurumlar ile görüşüldü fatura kesilip kesilemeyeceği konusunda ve nihayetinde bunlar yapılamaz denildi. Fakat 4-5 yıl sonra tekrar aynı süreç başladı. Meğer belli bir kesintiyle yapılabilirmiş. Yani mevzuatın kalabalığı mı yoksa uygulamadaki kuralları kimsenin bilmeyişi mi bilemiyorum (AG17).

Akademisyenlerin projelerine kabul almalarıyla birlikte teknopark ile ilişkileri başlamaktadır. Proje kapsamında şirket kurularak Ar-Ge faaliyetleri teknopark bünyesinde başlatılmaktadır. Bu aşamada akademisyen, zamanının belli bir bölümünü proje üzerinde harcama ihtiyacı duyar, her ne kadar personel alımı yapılabilse de kimi projelerde inovatif insan kaynağı direkt projenin sahibi olabilmekledir. Projeye ilişkin ticari sırların açığa çıkmasını da engellediğinden, proje sahibi kendi işinin başında bulunmak istemektedir. Bu açıdan aşağıdaki görüş şöyledir:

… Benim üniversiteden teknokente görevlendirilmem için yönetmelikte aslında iki gün izin varken bana ısrarla bir gün hakkınız var diyerek bir gün izin verdiler. Benim şirketimle üniversite arası 1,5 saat. Bu işler iki ay boyunca çok yürümedi. Sonra ben yönetmelikleri araştırdım. Bir baktım ki üniversitenin aslında senato kararı var ve bize 2 gün izin hakkı vermeleri gerekiyormuş. Ama bundan haberleri yok. Sonunda 2 gün izin aldım ama bununla ben uğraştım. Aslında basit çözülebilecek şeyler (AG18).