• Sonuç bulunamadı

ÇALIŞMANIN YÖNTEMİ VE KAPSAMI

5.1. Restorasyon Müdahaleleri

5.1.4. Yeni İşlev Önerisi 1

İstanbul tarihi kent merkezinin dışında, Bahçelievler İlçesi, Kocasinan Mahallesi’nde, yoğun konut alanlarıyla çevrili Milli Egemenlik Parkı içinde konumlanan Siyavuş Paşa Köşkü, günümüzde işlevsiz ve bakımsız bir haldedir. Maliye hazinesi mülkiyetinde ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca Bahçelievler Belediyesi’nin kullanımına tahsis edilmiş olan Siyavuş Paşa Köşkü için, Belediyesi kafe-çay bahçesi gibi kullanımlar düşünürken ilgili Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, yapının kamu eli ile kamu yararı gözeterek bir işlev verilmesini uygun görmüş ve 2004 yılına kadar kütüphane olarak kullanılmış olan yapının bu işlevini gelecekte de sürdürmesi yönünde bir karar alınmıştır (Belge D.2.16).

Bu çalışma kapsamında ise, Siyavuş Paşa Köşkü’nün Osmanlı klasik dönem (16.yüzyıl) sivil mimarisinin özelliklerini yansıtması ve günümüze ulaşabilmiş nadir örneklerden biri olması nedeniyle mimarlık tarihimiz açısından önemi göz önünde tutulmuş ve köşkün mimari olanakları da değerlendirilerek yapının kendisinin sergi nesnesi olması gerektiği sonucuna varılmış ve müze işlevi uygun görülmüştür. Siyavuş Paşa Köşkü’nün, yapının kendisini ve döneminin sivil mimari özelliklerini sergilediği müze işlevi yanında, dönem dönem de kullanım hakkına sahip olan Bahçelievler Belediyesi’nin özel toplantıları ya da geçici sergilerine ev sahipliği ile farklı işlevler üstlenmesi önerilmektedir.

Siyavuş Paşa Köşkü’nün bugün mevcut olmayan ya da kullanılamaz durumda olan bazı yapı öğelerinin, restitüsyon önerisi doğrultusunda, özgün durumuna uygun olarak geleneksel malzeme ve tekniklerle yeniden yapılması önerilmektedir.

Bir havuzun ortasına, geniş ayaklar üzerinde oturtulmuş olan Siyavuş Paşa Köşkü’nün, su ile kurduğu bu ilişkisi bağlamında da mimarlık tarihimizde önemli bir yeri bulunmaktadır. Yapının su ile kurduğu bu özellikli ilişkinin devamlılığının sağlanmasının önem arz ettiği düşünülmektedir. Bu nedenle, yapıda zemin, taşıyıcı sistem ve malzemelerden kaynaklanan yapısal sorunlar çözüme kavuşturulduktan ve gerekli alt yapının oluşturulmasından sonra havuz bölümünün özgününde olduğu gibi su ile doldurulması önerilmektedir (Çizim F.5.3).

Yapıda kullanılan ahşap malzemelerin tamamı 1965-70 yılları arasındaki kapsamlı onarım uygulaması sırasında eklenmiş olup bazı öğelerin yok olması, bazılarında tasarımlarından kaynaklanan oran hatalarının bulunması ve birçoğunun da kullanılamaz duruma gelmiş olması nedeniyle tüm ahşap öğelerin yapıdan ayıklanarak yeniden yapılması uygun olacaktır. Yapının iç kapı kanatları ve pencere kapaklarının, analoji çalışmalarına göre önerilen kapı ve kapak tipine göre özgün boyutta ahşap malzeme kullanılarak yeniden üretilmesi önerilmektedir (Çizim F.5.16-5.18).

Yapının pencerelerinde, demir lokma parmaklıkların hemen arkasında yer alan ve kullanılamaz durumda olan ahşap doğramaların, restorasyon projesi detayına göre yeniden yapılması önerilmektedir. Yapının özgün durumunda bulunmadığı bilinen bu öğelerin, dışarıdan gelebilecek olumsuz etkilerden yapıyı koruyarak iç mekânların doğal ışık ile aydınlatılabilmesinin sağlanması amacıyla eklenmesi gerekli görülmektedir (Çizim F.5.18).

Yapının divanhanesinin kuzey duvarında yer alan ocağın, konuya ilişkin yapılan analoji çalışmaları sonucunda ulaşılan ocak tipi ve ebatları ile uyumlu olduğundan yeniden yapılması gerekli görülmemekle birlikte eksik olan döşemeden yaklaşık 10 cm kadar yükseltilmiş bir ateş sekisinin, projesi doğrultusunda yeniden yapımı uygun görülmektedir (Çizim F.5.19).

Yapının abdesthane bölümünün, niteliksiz eklerinden arındırılarak özgün mimari görünümüne kavuşması hedeflenmektedir. Abdesthane helâ holünden kurşunluğa çıkan ve muhdes olduğu düşünülen taş merdivenin mevcut halinin iyileştirilerek korunması uygun görülmektedir. Abdesthane zemininin mermer kaplanması, restitüsyon önerisi doğrultusunda helâ taşının mermer malzeme ile yeniden yapımı önerilmektedir (Çizim F.5.2).

Kubbe, tonoz ve iki yöne eğimli ahşap çatıdan oluşan yapının mevcut üst örtüsünde gerekli sağlamlaştırma işlemlerinin uygulanması ve örtü üzerinde açığa çıkmış niteliksiz şap kaplamanın yapıdan ayıklanmasının akabinde gerekli tamamlama işlemlerinin yapılması, üst örtü kaplamasının çamur sıva üzeri kurşun levhalarla kaplanarak yenilenmesi gerekli görülmektedir (Çizim F.5.5).

Yapının kuzey cephesinde yükselen kare kesitli, taş gövdeli, taş şapkalı bacası yerine, konuya ilişkin analoji çalışmaları doğrultusunda, sekizgen kesitli, taş gövdeli, kurşun

kaplamalı külah üzerinde altın varak kaplama alemi olan bir bacanın yeniden yapılması önerilmektedir (Çizim F.5.10).

Kubbe, tonoz ve baca alemlerinin analoji çalışmalarına göre hazırlanan detay çizimleri doğrultusunda, metal üzeri altın varak kaplama olarak yeniden üretilmesi önerilmektedir (Çizim F.5.19).

Köşkü çevreleyen istinat duvarlarının batı cephesinde, yapıya 1965-70 yılları arasındaki kapsamlı onarım sırasında ilave edildiği öncesinde ifade edilmiş olan güney uçta bulunan taş konsollu çıkmanın korunması ve yapının özgün durumunda bulunduğu düşünülen kuzey uçta yer alan taş konsollu çıkmanın üzerinde, 16. yüzyıl restitüsyon önerisi doğrultusunda detaylandırılan, bir sayebanın yapılması önerilmektedir (Çizim F.5.21).

Geleneksel malzeme ve teknikler ile tamamlanarak özgün durumuna getirilmesi öngörülen yapıya verilecek yeni işlev doğrultusunda, yapının özgünlüğünü zedelemeden minimum konfor koşullarının da sağlanması gerekli görülmektedir. Yapının mevcut su, elektrik ve aydınlatma tesisatları, gerek sistemlerin eski ve bakımsız olması, gerekse günümüz ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalması sebebiyle kullanılamaz durumdadır. Bu nedenle, yapıda ihtiyaç duyulacağı öngörülen elektrik, su, ısıtma, aydınlatma, güvenlik gibi alt yapıya ilişkin tesisat sistemlerinin çağdaş malzeme ve tekniklerle desteklenerek yeniden yapılması önerilmektedir. 5.1.5. Bakım

Restorasyon uygulamasının tamamlanması sonrasında, atmosferik etkiler, ısı etkileri, kullanım gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak yapıda meydana gelebilecek bozulmalara erken müdahalede bulunulmasını sağlayacak periyodik bir bakım programı belirlenmelidir. Periyodik olarak bakım yapılması, yapıda ağır müdahale gerektirecek bozulmaların oluşmasına engelleyerek korumanın devamlılığını sağlayacaktır.

Bakım yapılmadığı takdirde, sorunların tekrarı veya yeni sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Periyodik olarak yapılan bakım ve inceleme ile yapıda ortaya çıkan sorunlar erken fark edilerek ciddi zararlardan uzak tutulabilir. Böylece küçük müdahalelerle sorunlar büyümeden çözümlenirken, ekonomik kazanım da sağlanmış olacaktır (Güleç, 2009, s.180).