• Sonuç bulunamadı

ÇALIŞMANIN YÖNTEMİ VE KAPSAMI

2. BÖLÜM: SİYAVUŞ PAŞA KÖŞKÜ

2.6. YAPIDAKİ BOZULMALAR VE GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU 39

3.1.2. Günümüzde Mevcut Olan Köşkler

3.1.2.2. Davud Paşa Sarayı Hünkâr Kasrı (1596-7) 4

Davud Paşa Sarayı olarak bilinen yapılar topluluğu, İstanbul surlarının dışında, Topkapı’dan Edirne yönünde uzanan eski kervan yolunun kenarında, günümüzde de aynı adla anılan semtte bulunmaktadır.

Saray, II. Bayezid döneminde (1481-1512) sadrazamlık makamında bulunan Davud Paşa tarafından yaptırılmıştır. Etrafı bir duvarla çevrili, ağaçlarla kaplı çok geniş bir alana yayılan sarayı meydana getiren irili ufaklı çeşitli köşk, havuz, mescit, daire, hamam, hizmet binaları, ahır vb. yapılar zamanla ortadan kalktıktan sonra ayakta kalabilen tek bina Davud Paşa Kasrı ile Sancak Köşkü denilen yapının kalıntılarıdır (Eyice, 1994, s.8). Sarayı meydana getiren yapılar, bilinmeyen bir nedenden dolayı 16. yüzyılda ortadan kalkmıştır (Harita B.3.2, 3.3).

Davud Paşa Sahrası, Osmanlı devrinde ordu doğu batı yönünde sefere çıktığında ilk toplanma ve konaklama yeri olduğundan padişah bizzat sefere katılmıyorsa orduyu buradaki kasırdan uğurlar ve dönüşte de burada karşılar, yapılan törenler sırasında da burada kalırdı (S.Eyice, 1994, s.8) (Şekil C.3.43).

Eski kaynaklarda ‘’Taş Köşk/Kasır’’ olarak geçen Davud Paşa Sarayı, Hünkâr Kasrı, Sedad Hakkı Eldem’e göre, 1597 senesinde Safiye Valide Sultan tarafından yaptırılmıştır. Bu tarihlerde Hassa Mimar olan Dalgıç Ahmed Ağa kasrın mimarı olarak kabul edilmektedir (Duruçay, 1963, s.7). Semavi Eyice de kasrın, III. Mehmed zamanında (1595-1603) yapıldığına ve mimarının Dalgıç Ahmed Ağa olduğuna dair bir arşiv belgesini kaynak göstermektedir (Eyice, 1994, s 45). Ancak III. Mehmed’in 1603’te ölümü üzerine kasrın, ondan sonra tahta çıkan I. Ahmed zamanında (1603-1617) tamamlandığı ileri sürülmektedir (Eyice, 1994, s.8).

Davud Paşa Sarayı, Hünkâr Kasrı ve çevresindeki yapılar en parlak dönemini, IV. Mehmed zamanında (1648-1687) yaşamıştır. Kasır, padişahların kısa bir süre kalması için düşünülmüşken bu yıllarda uzunca süre içinde yaşanan bir saray kimliği kazanmıştır. IV. Mehmed döneminde, bir cami, kasır etrafına bazı hizmet binaları ile

bir de hamam yaptırılmış ve kasrın içi çinilerle bezemiştir (Eyice, 1994, s.8). Konum Özellikleri

Hünkâr Kasrı, Davud Paşa Sahrası içerisinde, saraya bağlı bağımsız bir köşk konumunda inşa edilmiş olup, Çırpıcı ve Haznedar dereleri arasındaki tepenin doğuya bakan yamacında, hâkim bir noktada yer almaktaydı (Şekil C.3.46). Günümüzde, Esenler ve Güngören İlçeleri sınırlarında kalan, Yıldız Teknik Üniversitesi, Davutpaşa Yerleşkesi içerisinde bulunmaktadır ( Fotoğraf E.3.55, 3.56). Plan Özellikleri

Hünkâr Kasrı, düzgün yonu kesme taş ile inşa edilmiş iki katlı bir yapıdır. Yapının her iki katı da aynı plan şemasında düzenlenmiştir. Plan sadedir ve büyük divanhane, giriş sofası ve küçük odalar, hizmet yerleri ve merdiven olmak üzere üç kısma ayrılmıştır. Yapının ortasından doğu-batı istikametinde bir eksen geçirildiği varsayılırsa, yapı bu eksene göre tam simetriktir ve T şeklinde bir plan tipine sahiptir (Şekil C.3.47, 3.48).

1910 yılında Gurlitt’in yapının içine girmeden çizdiği plan ve cephe çok az değişiklikle kasrın bugünkü durumunu yansıtmaktadır (Eldem, 1969, s.212) (Şekil C.3.44, 3.45).

Zemin kata karşılıklı iki cepheden (kuzey, güney) aynalı tonozla kapatılmış olan revaklardan girilmektedir. Ana ve tali mekânlar, uzun dikdörtgen planlı bir giriş sofası ile bölünmektedir. Giriş sofasının batısında, bir helâ ve yukarıya çıkışı sağlayan bir merdiven ile kuzey ve güney uç kısımlarda iki oda bulunmaktadır. Kuzeydeki oda, dışa açılan 6 adet pencere ile aydınlatılmakta olup, dikdörtgen biçimindeki mekânın tavanı kare olacak şekilde kısmi aynalı tonoz ile örtülüdür. Diğer uçta yer alan odada ise, güneye bakan pencereleri kapatılarak nişe dönüştürülmüştür. Pencere izleri hala duvarda mevcuttur. Bu iki pencere arasında bir ocak yeri bulunmaktadır. Diğer oda gibi, dikdörtgen biçiminde olan bu mekânın üzeri de aynalı tonoz ile örtülüdür (Şekil C.3.47).

Alt kat divanhanesi, giriş sofasının doğusunda, yaklaşık 10.50 × 10.50 m boyutlarında kare şeklinde bir mekândır (Şekil C.3.47). Bu mekânın üstü kâgir kaburgalı bir çapraz tonozla örtülmüştür (Fotoğraf E.3.69). Alt kat iki sıra pencere ile bol ışık alacak şekilde düzenlenmiştir. Alt sıradaki pencereler dikdörtgen biçiminde, düz lentolu ve söveli, üst sıradakiler ise sivri kemerlidir. Divanhanenin doğusunda

(manzara yönü) sivri bir kemerle ayrılmış bir çıkıntı olup, ana mekân zemininden yaklaşık 35 cm yükseltilmiş bir seki şeklindedir. İki mekânı ayıran kemerin alt uçları iki tarafta da üstünde kum saatleri işlenmiş sütunçelere oturmaktadır (Eyice, 1994, s.8-9). Bu eyvan da iki sıra pencereli olup üzeri aynalı tonoz ile örtülmüştür (Fotoğraf E.3.72, 3.73).

Divanhanenin giriş tarafındaki duvarda bir ocak (mevcutta kapatılmış), iki dolap ve I. Ahmed tarafından yaptırılan kitabeli bir çeşme vardır (Fotoğraf E.3.68). Pencerelerin aralarındaki duvarlarda da mermerden gözler bulunmaktadır (Fotoğraf E.3.70). Zemin kat, şeşhane (altıgen) tuğla ile döşenmiş olup özgün olmadığı düşünülmektedir (Fotoğraf E.3.73).

Üst kata çıkışı sağlayan merdiven L formunda olup iki sahanlıklıdır. Merdivenin üzeri basık tonoz ile örtülüdür (Fotoğraf E.3.74, 3.75).

Üst kat plan şeması da, alt katınkine benzemektedir. Üst kat planı, doğu tarafında yer alan divanhane, aksta yer alan bir orta koridor ve koridorun iki ucunda yer alan teraslar ile batı tarafındaki yardımcı mekânlardan oluşmaktadır (Şekil C.3.48).

Divanhane, kenarları yaklaşık 10.95 × 10.95 m olan kare biçiminde olup alt kat divanhanesi ile hemen hemen aynı plan şemasına sahiptir. Bu mekânın üzeri geçişleri pandantiflerle sağlanan yaklaşık 10 m çapında büyük bir kubbe ile örtülüdür (Fotoğraf E.3.85). Kubbe sekizgen biçiminde basık ve sağır bir kasnağa sahiptir. Alt katta olduğu üzere bu katta da divanhane, iki sıra pencere ile bol ışık alacak bir şekilde düzenlenmiştir (Fotoğraf E.3.79, 3.81). Üst sırada köşelerde bulunan pencereler, pandantife rastladığı için düzeni bozmamak adına aynı seviyede yapılmış ancak üst kısımları basık tutulmuştur. Cephede ise, pencereler diğerleri ile aynı ebatlarda yapılmış, aradaki fark ise pencere üstlerinin içeride şevli yapılması ile giderilmiştir (Eyice, 1995, s.9). Girişin yer aldığı batı duvarında bir ocak ve üç adet mermer niş mevcuttur (Fotoğraf E.3.78). Ana mekânın ortasında alt kattaki divanhanenin üzerini örten çapraz tonozun kilit taşları yer almakta olup kilit taşları demir kenetlerle bağlıdır (Fotoğraf E.3.89).

Divanhanenin doğusunda kubbeli kısımdan kemerle ayrılan çıkıntılı, ana mekân zemininden 35 cm yükseltilmiş bir seki yer alır. Bu bölümde uzun kenarda 3 adet, kısa kenarlarda 1’er adet, altta dikdörtgen biçiminde, üstte sivri kemerli olmak üzere

iki sıralı pencereler bulunmak olup tavanı aynalı tonoz ile örtülüdür (Fotoğraf E.3.80).

Ana aksta bulunan koridor, yapının ana girişleri üzerinde bulunan teraslara açılmaktadır (Fotoğraf E.3.80). Koridorun batı bölümünden, helâ ve abdesthaneye geçiş sağlayan ara mekânlara ve iki uçta yer alan odalara geçilebilmektedir. Bu odalarda da, duvar nişleri ve onların arasında yer alan ocak, mekânları iki cepheden aydınlatan 4’er adet dikdörtgen formlu pencere sırası mevcuttur ve mekân üstleri aynalı tonoz ile örtülüdür (Fotoğraf E.3.76, 3.77).

Cephe Özellikleri

Davud Paşa Sarayı, Hünkâr Kasrı’nın, divanhane üzerindeki kubbe ve küçük odaların ve divanhane çıkması üzerindeki aynalı tonozlar ile yapının planı cephelere büyük ölçüde yansıtılmaktadır. Yapının ana bölümü olan divanhanelerin bulunduğu kısımda, iki kat arasında geniş bir taş silme üç cephe boyunca dönmektedir (Fotoğraf E.3.57, 3.58).

Yapının duvarları, yanaşık derzli kesme taştan oluşturulmuştur. Dış duvarlardaki kesme Bakırköy taşı çok düzenli işlenmiş olup taşlar arası derzler 1-2 mm kadardır (Eldem, 1969, s.224).

Kasrın karşılıklı girişleri, baklavalı başlıklı tek sütuna binen iki sivri kemerin koruduğu birer giriş eyvanı şeklinde olup çapraz tonozla örtülü eyvanın üzerinde teraslar düzenlenmiştir (Fotoğraf E.3.65).

Her katta iki sıra halinde planlanan pencereler cephede eşit aralıklarla ve düzenli bir şekilde yerleştirilmişlerdir. Alt sıra pencereleri dikdörtgen biçiminde ve mermer söveli, üst sıradakiler ise sivri kemerli alçı dışlıklıdır. Alt katta, iç mekânda dikdörtgen olarak gördüğümüz pencerelerin, dış mekânda mermer söve üzeri basık hafifletme kemerleri cepheye yansıtılmıştır. Kasrın cephelerinde bol miktarda görülen pencereler bir ihtiyacı karşılamaktan çok kargir sistemin ağırlığını azaltmak, yapıya hafiflik hissi vermek amacı taşıdığı düşünülmektedir (Şekil C.3.50) (Fotoğraf E.3.57-3.60).

Yapım Sistemi ve Malzeme Özellikleri

Davud Paşa Hünkâr Kasrı, yanaşık derzli kesme taştan inşa edilmiştir. Dış duvarlardaki kesme Bakırköy taşı çok düzenli işlenmiş ve taşlar arası derzler 1-2 mm

kadardır (Eldem, 1969, s.224). İnşa tekniği olarak dolgu duvar tekniğinin kullanıldığı anlaşılmaktadır. Yapının merdiven ve tali mekânlarının bulunduğu batı cephesinin ortasında, duvar boyunca yükselen bir tuğla örgü sırası bulunmaktadır. Cepheyi ikiye ayıran bu tuğla duvar örgüsünün iki yanındaki kesme taş duvarın derzleri birbirini tutmamaktadır (Fotoğraf E.3.61, 3.62).

Alt kat divanhanesinin üstü kâgir kaburgalı bir çapraz tonozla örtülmüştür (Fotoğraf E.3.69). Üst katın ise üzeri geçişleri pandantiflerle sağlanan bir kubbe ile örtülüdür. Kubbe onikigen biçiminde, basık ve sağır bir kasnağa sahiptir (Fotoğraf E.3.85). Divanhanelerin çıkmaları, giriş eyvanları ve küçük odaların üstleri aynalı tonoz ile geçilmiştir. Çatı kaplama malzemesi ise kurşun taklidi şaptır.

Yapının karşılıklı iki giriş eyvanda, birer adet baklavalı başlıklı mermer sütun bulunmaktadır (Fotoğraf E.3.65).

Yapıda her iki katta da, iki sıralı pencere düzeni tercih edilmiştir. Alt sıradaki pencereler dikdörtgen biçiminde, düz lentolu, içte ve dışta mermer söveli; üst sıradakiler ise, sivri kemerli alçı dışlıklar şeklindedir (Şekil C.3.50) (Fotoğraf E.3.58). Alt sıradaki pencerelerinin basık hafifletme kemerleri, cepheye yansıtılmış olup pencerelerin birçoğunda demir lokma parmaklıkları mevcuttur (Fotoğraf E.3.65).

Yapı içerisinde bazı kapı pencerelerde ahşap doğrama ve kapı kanatları bulunmakla beraber bu öğelerin özgün olmadığı, onarımlar sırasında ilave edildiği yapının eski fotoğraflarından anlaşılmaktadır (Fotoğraf E.3.63, 3.64).

Ana mekânlarda zemin kaplaması şeşhane (altıgen) tuğladır (Fotoğraf E.3.73). Pencere boşluğu zeminleri de kare formlu pişmiş toprak malzeme ile kaplanmıştır. Üst kat divanhanesinin ortasında, alt kattaki divanhanenin üzerini örten çapraz tonozun kilit taşları meydana çıkmış olup kilit taşları demir kenetlerle bağlıdır (Fotoğraf E.3.79, 3.89).

Yapıda pencere aralarındaki duvarlarda yer alan üç sıralı nişler (tembel delikleri) de mermer malzemeden yapılmıştır (Fotoğraf E.3.87).

Mevcutta 4 adet baca bulunan yapıda, bunlardan sadece divanhanelere ait olanı sekizgen kesitli gövdeli, diğer üçü ise kare kesitli gövdeli olup gövde ve şapkaları kesme taş malzemedendir (Fotoğraf E.3.60).

Bezeme Özellikleri

İlk yapıldığı ve rağbet gördüğü dönemlerde zengin bir şekilde bezenmiş olduğu anlaşılan Davud Paşa Kasrı, son yüzyıl içerisinde kötü kullanım ve bakımsızlık yüzünden bu özelliklerini yitirmiştir.

Alt kat divanhanesinde, sekili çıkıntının üzerindeki aynalı tonozda kalem işi kalıntıları vardır. Üst kat divanhanesinin pandantiflerinde ise, malakâri tekniğinde rumi geçmeler halinde bir bezeme bulunmaktadır (Fotoğraf E.3.82, 3.83).

Üst kat divanhanesinin kuzey duvarındaki mermer niş içerisinde özgün olduğu düşünülen çini parçaları mevcuttur (Fotoğraf E.3.91).

Bu izlerden, yapının kubbe ve tonozlarının kalem işi ya da malakâri süslemelerle kaplı olduğu, duvarlarında çinilerle bezenmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Bozulmaları ve Onarımları

1725’te, Davud Paşa Sarayı’nda yıkılmış olan bazı binaların taşları ve enkazı Bakırköy Baruthanesi tamirinde kullanılmıştır. Bundan da artık sarayın bazı bölümlerinin yıkılmaya başladığı anlaşılmaktadır (Eyice, 1995, s.8).

Sultan I. Mahmud zamanında Davud Paşa Sarayı, Hünkar Kasrı, 1737 tarihinde olasılıkla İstanbul’da meydana gelen deprem sonrası tamir ettirilmiştir (Çetiner, 1996).

Tarihçi Vâsıf, 1761’de harap durumda olan kasrın tamir edildiğini yazmaktadır (Eyice, 1995, s.8).

Sedad Hakkı Eldem, I. Abdülhamit’in 1784 senesinde kasrı, Hasan Baş Mimarı İbrahim’e tamir ettirdiğini ifade etmektedir (Eldem, 1969, s.212).

1810’da Kirkor, Foti ve Todori kalfalar tarafından sarayın bir tamir keşfi yapılmış olup bu belgeden sarayın çok büyük ölçüde tamire muhtaç olduğu anlaşılmaktadır. II. Mahmud, zamanla harap olmaya yüz tutan kasrı, 1812 ve 1827 senelerinde tamir ettirmiştir (Eldem, 1969, s. 212-214).

Yapı, 1840’lı yıllardan sonra depo ve sonrasında da askeri cephanelik olarak kullanılmıştır. Tahminen 1905’ten sonra sarayı koruyan duvarlar kaldırılarak ve ağaçlar kesilerek Davud Paşa Sarayı, Hünkâr Kasrı çıplak bir arazi ortasında bırakılmıştır (Eyice, 1995, s.8).

1938-39 yıllarında, Sedad Hakkı Eldem kasrın rölövesini yapmıştır. Aynı dönemde, Sedad Çetintaş da köşkün içinde biriken molozları ve sonradan eklenen duvarları kaldırtmış, örülü pencereleri açtırmıştır (Eyice, 1995, s.8).

Kasrın kapsamlı onarımı ise, 1950’li yılların sonunda yapılabilmiştir (Eyice, 1994, s.8). Bu onarımda, yapının birçok öğesinin yenilendiği onarım öncesini gösteren fotoğraflardan anlaşılmaktadır (Fotoğraf E.3.48-3.54). Çatı örtüsü tümden elden geçirilerek kurşun taklidi sıva yapılmış, bacalar yenilenmiştir. Kasrın, ocak, doğrama, kapı kanatları, dışlıklar, döşeme kaplamaları vb. mimari öğeleri yeniden yapıldığı, tüm iç yüzeylerin de sıvandığı düşünülmektedir.

Davud Paşa Kışlası’nın askeri bir tesis olarak kullanılması 1999 yılına kadar devam etmiş, bu tarihten sonra kışla yapılarıyla birlikte Yıldız Teknik Üniversitesi’nin kullanımına tahsis edilmiştir (İstanbul VII Numaralı K.T.V.K.B.K.M.A.). Günümüzde Hünkâr Kasrı kullanılmamakta olup uzun bir zamandır da işlevsiz kalması, yapıdaki tahribatları hızlandırmış ve kapsamlı bir onarıma gereksinim duyar hale getirmiştir.

Yapıdaki en önemli sorunlardan biri iklimsel ve doğal koşullardan kaynaklanan üst örtü problemleri ve bunun iç mekânlara yansımasıdır. Bu durum iç mekân yüzeylerinde malzeme kayıplarına neden olmuş, özellikle pandantifler üzerinde özgün oldukları düşünülen kalemişi süslemeler hasar görmüştür (Fotoğraf E.3.83). Bir diğer önemli sorun, üst kat divanhanesinin döşemesinin tamamen tahrip olarak alt katın kargir kaburgalı tonozunu oluşturan strüktürel elemanların ortaya çıkmış olmasıdır (Fotoğraf E.3.89).

1957 yılında yapılan onarımlarda yenilenen birçok mimari öğe günümüzde kullanılamaz duruma gelmiş veya yitirilmiş, özgün olmayan ilaveler yapılmıştır. Yapıdaki, ahşap doğrama, kapı kanatları, içlik ve dışlıklar, iç mekân yüzeylerindeki sıvalar, üst örtü vb. öğeler kapsamlı onarım kapsamında ele alınarak yenilenmelidir. Doğal ve çevresel nedenlerle, cephe yüzeylerinde bozulmalar ve malzeme kayıpları da mevcuttur.

Davud Paşa Sarayı Hünkâr Kasrı’nın 2008 yılında ilgili Koruma Kurulu’nca onaylanmış, koruma uygulamasına esas teşkil edecek projeleri mevcuttur. Kasrın, Yıldız Teknik Üniversitesince, eğitim, sanat ve kültürel amaçlı bir prestij yapısı olarak kullanılması düşünülmektedir (İstanbul VII Numaralı K.T.V.K.B.K.M.A.).