• Sonuç bulunamadı

2 4 TARİH YAZIMINDA KAYNAK BİLGİNİN OLUŞTURULMA SÜRECİ Tarihte bilgi esas olup onun edinilmesi başlı başına büyük bir olaydır.

Araştırmanın en önemli işlerinden birisi bilginin bulunduğu yerler ve edinme imkanlarıdır. Burada öncelikle bilginin esasının kaynak olduğunu bilmek gerekir. Tarih araştırmacısı konusunu incelerken mutlaka kaynaklara yönelmesi gerekir.

2. 4. 1. Tarih Yazımında Kaynak Tenkidi

Modern Tarih yazımının öncülerinden olan ve tarih bilimine metodolojik bir anlayış kazandıran Seignobos ve Langlois(1937) kaynakların tenkidiyle ilgili aşağıdaki temaları ortaya koymuşlardır:

2. 4. 1. 1. Dış Tenkit (Bilgelik Tenkidi)

Dış tenkit büsbütün bir hazırlık işidir. Bu türlü bir tenkit bir gaye değil bir araçtır. Dış tenkite yapılacak şey ondan vazgeçmeye yetecek kadar yapılmasıdır.

Ancak lüzumlu bir iştir. Langlois ve Seignobos dış tenkitin aşamalarını sırasıyla şöyle bölümlere ayırmıştır:

a) Aslına Çevrime tenkidi (Kaynağı yazan kişinin yazdığıyla ortaya çıkan vesika birbiriyle aynı mıdır? Baskı ve yayın sürecinde değişime uğramış olabilir mi?)

b) Çıktığı yerin tenkidi(Bu vesika nereden gelmiştir? Onu yazan kimdir? Vesikanın tarihi nedir?)

c) Kaynakların tenkitle sınıflara ayrılması

d) Bilgelik tenkidi ve bilgeler (Olgunluk ve deneyime sahip midir?) 2. 4. 1. 2. İç Tenkit

a) Tefsir Tenkidi(hermeneutique): Vesikanın içindeki şeyleri analiz etmek ve yazarın ne demek istediğinden emin olmak için lüzumlu olan bir tefsir tenkidi ve müellifin söylediklerini kontrol etmek için lüzumlu olan vesika hangi şartlarda meydana gelmişse o şartları analiz etmek ve menfi(Olumsuz) tenkitten oluşur. Tefsir tenkidinde metnin yazarının gerçekten ne düşündüğünü unutmadan vesikanın içindeki şeyleri analiz etmekle başlar. Vesikada kullanılan dilin kelime manalarını tayin etmek, yazarın kullandığı terimlerin farklı anlamlarının olabileceğini düşünerek hareket etmelidir.

b) İçeriden ve menfi, samimilik ve doğruluk tenkidi: Vesikanın içeriği hakkından tarihçi şüpheci olmalıdır. Bir vesikanın içeriği bir bütün olarak düşünülmemelidir. Bir vesika birbirinden ayrı ifadelerden teşekkül etmiştir. Bu ifadelerden her biri ayrı ayrı olarak yalancı veya yanlış olduğu halde ötekiler doğru olabilir. Bunun için ilmi bir gerçek şahitlikle yerleşmez. Şahidin doğruluğuna inanılacak kanıtlar bulmak gerekir. Bir yazarın ifadesinin değeri o yazar hangi şartlar altında yazmışsa yalnız o şartlara bağlıdır. Yazarın gerçekten öğrenmiş olduğu şeyle ilgili aldanmış olabilir. Ayrıca yazarın gerçekten inanmış olduğu şeyle ilgili olarak da sözünde durmayan biri olabilir. Yazarın yalan söyleyip söylemediğini anlamak için samimilik tenkidi, yazarın aldanıp aldanmadığını anlamak için doğruluk tenkidi yapılır. Langlois ve Seignobos bir yazarın yalan söylemeye sevk eden nedenleri de şöyle sıralamıştır:

¾ Yazar kendisinin işine yarayacak bir fayda aramağa çalışır, vesikayı okuyanı bir iş yapmaya sevk etmek veya bir işten vazgeçirmek için onu aldatmak ister. Bile bile yanlış haber verir. Yazarın yalan söylemekte menfaati vardır.

¾ Yazar kendisini yalan söylemeğe mecbur eden bir vaziyette bulur. Herhangi bir yazarın bir takım kural ve adetlere uygun vesika yazması lazım olduğu zaman bu gerçekleşebilir.

¾ Yazar herhangi bir insan grubu için (millet,parti, mezhep, şehir, aile) veya bir takım ideoloji veya kurumların bütünü için bir meyil veya bir nefret duymuş olur da bu duygu kendisini sevdiklerine faydalı ve sevmediklerine zararlı olacak surette bir fikir vermek için olayların şeklini yanlış göstermeye sevk etmiştir.

¾ Yazar, şahsi gururundan veya bağlı olduğu grupla övünmesinden dolayı kendisine veya grubuna kıymet vermek için yalan söylemeğe kadar gitmiştir.

¾ Yazar, halka hoş görünmek istemiş veya hiç olmazsa halkın fikrine karşı gelmekten çekinmek istemiştir. Kendisini okuyan halkın ahlakına yahut modasına uygun duygular ve fikirler ifade etmiştir.

¾ Yazar, edebiyat sanatları yaparak okuyanların hoşuna gitmek istemiş, kendisinin ne türlü anladığına göre olayları daha güzel göstermek için değiştirmiştir.

Langlois ve Seignobos, yazarın yalan söylemesinin dışında yanlış söylemesinin ihtimallerini de şu şekilde ele almıştır(1937:169):

¾ Yazar, olaya tanıklık edecek bir durumda bulunabilir ve onu gerçekten gözlemlemiş olduğunu hayal edebilir. Fakat yazarın bir kuruntusu, bir şüphe veya batıl bir inanç olaya gerçekten tanıklık etmesine engel olmuştur.

¾ Yazar, olayı iyi gözlemleyecek bir konumda veya durumda olmamış olabilir. ¾ Yazar, kendisinin görmüş olabileceği fakat bakmak zahmetine katlanmadığı olayları yazmıştır.

¾ İfade edilecek olay sadece gözlem veya tanıklıkla öğrenilmeyecek bir özelliktedir. Örneğin koca bir ordunun savaş esnasındaki tüm hareketlerine bir noktadan tanık olarak ifade etmek yanlışlığa sebep olabilir.

Günümüzden yüzyıl kadar önce tarih yazımına getirdikleri standartlar bugün de işlevsel olarak kullanılmaya devam etmektedir. Seignobos ve Langlois kaynak tenkidini en ince ayrıntısına kadar irdelediklerinin bir örneğini yine yazarın bakışının yanlı olmasının aksine ihtimaller dahilinde pekala samimi olabileceğini de şöyle sıralamışlardır:

¾ Olay yalana imkan vermeyecek bir niteliktedir. Yazar bir eğilimini göstermek için yalan söyleyebilir. Yazar her türlü yalanın etkisiz olacağını sandığı bir noktada yalan söylemek için artık bir sebep kalmaz. Bu ihtimallerin olup olmadığını anlamak için şu soruları sormak kaçınılmazdır:

1) Anlatılan olay yazarın yapmak istediği etkinin tersine doğru mu gidiyor?

2) Yazarın kendisinin veya bağlı olduğu grubun gözettikleri çıkarın, gururun,

duyguların tersine bir anlatım söz konusu mudur? 3) Yazarın hatırını gözetmek istediği düşüncenin, fikrin tersine bir anlatım söz

konusu mudur? İfade edilen olayı halk o kadar iyi bilir ki yazar yalan söylese bile yalanın meydana çıkacağından emin olduğu için yalan söylemez. İfade edilen olay yazar için çok önemsiz olursa bunun için olayın şeklini değiştirmek istemeyi düşünmez.

¾ Olay yanlışlığa ihtimal vermeyecek niteliktedir. Herkes tarafından görülmüş ve yayılmıştır.

¾ Olay ancak doğru olabilmek şartıyla ifade edilebilecek niteliktedir. Bir yazar beklemediği ve kendi adetlerinin tersine olan bir bir olayı ancak gözlemlerinin etkisiyle kabul etmeğe mecbur olduğu zaman gördüğünü iddia eder.

Bir olay hakkında bir sonuca gitmeden önce hiç olmazsa o zamanda yaşamış başka yazarları karşılaştırmak gerekir. Her gözlemde tanıklıkta yanlışlık ihtimalleri vardır. Bu ihtimal tamamen ortadan kaldırılamazlar fakat bir çok gözlem birbiriyle uyumlu ise onların aynı yanlışlığa düşmelerinin ihtimali çok zayıftır. Kişisel yanlışlıklar birbirinden ayrı ifade edilirler. Birbirine uygun gelenler doğru gözlemlerdir. Eğer bir olay hakkında tek bir kişinin tanıklığı söz konusuysa tarihçiler o zaman sadece kaynağı zikretmelidirler (örneğin Sezar diyor ki) . Aynı olay üzerine bir çok kaynak birbirinin zıddını ifade edebilirler. O zaman her ikisinin ortasını

bulmak ilmi değildir. Her kaynağı ayrı ayrı tenkit edip şüpheli olanı bir tarafa bırakmak gerekir (Langlois, Seignobos :195-200).

Benzer Belgeler