• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: YAZIN ve YAZINSAL ÇEVİRİ

1.2. Çeviri ve Yazınsal Çeviri İlişkisi

1.2.2. Yazın Çevirisi

1.2.2.6. Yazın Çevirisinde Eşdeğerlik

Farklı metinlerin birbiriyle karşılaştırılması, eşdeğerlik kavramını akla getirmektedir. Geçen elli yıl içerisinde eşdeğerlik kavramının tanımı, kapsamı ve uygulanabilirliği enine boyuna tartışılmasına rağmen eşdeğerlik kavramı konusunda tek bir yaklaşımdan bahsetmek mümkün değildir (Suçin, 2007: 19).

Eşdeğerlik kavramının tanımı konusunda bir anlaşmaya varılamadığı gibi çeviride eşdeğerlik yaklaşımına da farklı yaklaşımlar olmuştur. Kimileri eşdeğerliği dilbilgisel düzeyde değerlendirmiş, kimileri ise anlamsal eşdeğerlik bağlamında değerlendirmiştir. Fakat her durumda eşdeğerlik kavramı eksik kalmış, tam bir sonuç ve neticeye ulaştırılamamıştır.

Örneğin Catford, eşdeğerlik yaklaşımını neredeyse tamamen dil bilimine dayandırmıştır. Catford, kaynak ve erek dildeki dilsel birliklerin yalnızca birbiriyle yer değiştirmesi gerektiğini, sistemsel dilbilimde nadiren aynı anlamı taşısalar bile eş değer

44

olmaları için aynı durumda işlev görmeleri gerektiğini belirtir. Bu bağlamda Catford’a göre çeviri, mevcut durumdaki bir metin materyalinin eş değer bir metin materyaliyle yer değiştirmesidir. Catford için durum bağlamı oldukça önemlidir. Çünkü anlamın, bir dilden öbür dile aktarılırken metin bağlamında değer kazandığını belirtmiştir (Stolze,2005: 56).

House ise kaynak ve erek metni detayları ve bütünüyle karşılaştıracak, eş değerliklerini tespit edecek bir teknik arayışı içine girmiştir. Eş değerliliği açık (overt) ve kapalı (covert) çeviri doğrultusunda incelemiştir. Açık çeviride, kaynak metnin, kendi dil ve kültür dünyasındaki işlevinin erek metnin okuru için de işlevsel hale getirilmesi ve yabancı kültürün dilsel özelliklerinin oraya taşınması amaçlanır. Kapalı çevirinin işlevi ise orijinal işlevin yani kaynak metindeki işlevin farklı bir çerçevede taklit edilmesidir.

İşlevsel eş değerliği başarmak ise kültürel filtreden geçirilerek yapılır (Stolze,2005: 58).

Koller ise eşdeğerliliğin çeviri ile bağlantısını kurmuş, çevirinin kaynak dilde kaleme alınmış bir metnin erek dile aktarılmasının ve metinsel bir işlemin sonucu olduğunu belirtmiş ve kaynak ve erek dildeki metinler arasında çeviri (ya da eşdeğerlik) ilişkisinin kurulduğunu vurgulamıştır. Kısacası ona göre eşdeğerlik, kaynak dildeki metin ve erek dildeki metin arasında bir çeviri ilişkisinin olmasıdır (Koller,1992:215).

Farklı yaklaşımlardan hareketle tespit edildiği kadarıyla da tam bir eşdeğerlik tanımından bahsetmek mümkün gözükmemektedir. Yukarıdaki yaklaşımlardan da anlaşıldığı gibi eş değerliliği dilbilgisel bağlamda değerlendiren Catford, çevirinin sadece dilsel aktarım olduğunu varsaymıştır. Fakat aktarım sırasında yaşanacak olan kültürel farklılıkların ya da kültürel boyutta eşdeğerliğin nasıl sağlanacağı üzerinde yoğunlaşmamıştır. House da eşdeğerliliği yine dilbilimsel düzleme dayandırmış fakat dilin yanı sıra kültüre de dikkat etmeye çalışmıştır. Koller ise eşdeğerliliği kaynak metnin erek metne çevrilmesi olarak görmüştür. Bunların yanı sıra Jakobson farklılkta eşdeğerlik kavramını ortaya atmış, Nida biçimsel uyuşma ve dinamik eşdeğerlikten bahsetmiştir.

Nida’nın biçimsel uyuşma ve dinamik eşdeğerliğinde, çevirmen okuyucunun özel koşullarına göre mesajın içeriğini anlayabilmesini sağlamak zorundadır. Nida’ya göre; Çocuklar için tasarlanmış bir çeviri uzmanlar için aynı olamayacağı gibi yeni okuma yazma öğrenmiş biri için hazırlanmış olanla da aynı olamaz. İlginç insanlar ve ilginç

45

yerler hakkında meraklarını gidermek isteyen kişiler için Afrika mitlerini çeviren bir çevirmen, aynı mitleri kültürel yenilikten çok çevirinin altında yatan dilbilimsel yapıyla ilgilenen dilbilimciler için çeviren çevirmenden farklı bir yapıt ortaya koyacaktır (Suçin,2007: 31). Nida’nın yaklaşımı diğer yaklaşımlardan biraz daha farklı olmakla beraber, Nida okur kitlesine ve bu kitlenin amacının ne olduğuna dikkat çekmeye çalışmış ve çevirinin de bu doğrultuda yapılması gerektiğine vurgu yapmıştır.

Eşdeğerlik kavramını daha anlaşılır kılmak için farklı yaklaşımlar benimsenerek fikirler yürütülmeye çalışılmış olduğunu görmek mümkündür. Yazıcı ise eşdeğerlik kavramının kaynak metinle erek metin arasında biçimsel olarak birebir eşitlik düşüncesini akla getirdiğini fakat dillerin yapısal, mantıksal farklılıkları yanı sıra kültürel farklılıkları da göz önüne alınınca zamanla yerini ‘benzerlik’ kavramına bırakmış olduğunu belirtir (Yazıcı,2007: 29). Çünkü çeviride eşdeğerlik kavramını kullanmaktan ziyade ‘benzerlik’ kavramını kullanmak çok daha esnek kalacak ve ‘eşdeğerlik’ kavramı kadar iddialı olmayacaktır.

Stolze de eşdeğerlik kavramının sürekli değiştiğini, ölçülebilirlik, eşitlik, aynılık, denklik uyuşma gibi kavramların ortaya çıktığını belirtmekte ve eşit çevirinin yapılamayacağını aksine erek metnin kaynak metne eş değer sayılabileceğini, farklı düzlemlerdeki öğelerin, dil ve kültürlerin çeşitliliğinden ötürü eşdeğer kabul edilemeyeceğini dillendirmektedir (Stolze, 2005: 103).

Çeviride eşdeğerlikten bahsetmenin zor olduğunu, bu zorluğu ortadan kaldırmak için metnin türüne ve amacına göre eşdeğerlik kavramının yapısının genişletildiği belirtilmişti. Eşdeğerlik kavramı, çevirinin yanı sıra bilhassa yazın çevirisinde incelenmeye çalışıldığında çeviri de karşılaşılan sorunlarla hatta çok daha fazlasıyla karşılaşmak mümkündür. Çünkü yazın çevirisinde kelime manasıyla tam bir eşdeğerlikten bahsetmek mümkün görünmemektedir. Öyle ki yazın, sadece bir milletin diline ya da sadece kültürüne özgü bir tür değildir. Bu bakımdan da yazın çevirisini, sadece dilsel bağlamda eş değer olarak görmeye çalışmak mümkün olmadığı gibi sadece o milletin kültürüne özgü olarak düşünmek de doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Yazın çevirisinde mühim olan iki dil ve iki kültür bağlamında çeviriyi gerçekleştirmek ve bu doğrultuda da eşdeğerliliği tespit etmek olmalıdır ve tam bir eşdeğerlik hayali kurmanın mümkün olmadığı görül

46