• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: EDEBİYATTA, SİNEMADA VE ÇEVİRİDE KÜLTÜR

2.1. Kültür

2.1.5. Kültür ve Toplum İlişkisi

Birey ve grupların bir araya gelerek oluşturdukları toplum, maddi ve manevi değerleri bulunan ve üyelerince kabul edilmiş olan bir kültüre sahiptir. Toplumda belli bir düzen ve bireyler arasında farkında olmadıkları bir anlaşma sağlayan kültür, toplumun ürünüdür ve toplumun, izin verdiği oranda değişir, gelişir.

71

Toplumsal yaşantı, kültürel olguların ete kemiğe büründüğü bir zemindir (Köktürk,2011:22). Bu yüzden de toplumun üyelerinin eylemlerinde kültürün yansımalarını görmek mümkündür. Çünkü kültürü tam manasıyla kültür yapan söz konusu toplumun bireylerinin hal ve hareketlerinde kültürel değerlerine göre hareket edip etmemeleridir. Toplum tarafından benimsenmiş ve kabul edilmiş değerlerin ömürleri, böylece belirlenir. Kültürel bir değerin ölmesi ya da sonraki kuşaklara aktarılması mevcut olan toplumun aldığı karar neticesinde gerçekleşir.

Bireyleri, grupları bir başlık altında toplayan ve toplumu toplum yapan kültür, sosyal yapıyı oluşturan bu birey ve gruplar arasındaki etkileşimin ve iletişimin bir sonucu olarak ortaya çıkar.

Bir toplumdaki insanların içselleştirerek birlikte paylaştıkları ve nesillerden nesillere aktardıkları adetlerin, alışkanlıkların, fikirlerin genel yaşama biçimi olan kültür, toplumsal hayatın varlığının temellerinden birisidir (Akın, 2011: 126). Kuşaklar arasında köprü kurma niteliği olan kültür, toplumsal değerlerin aktarılmasını ve yaşatılmasını sağladığı gibi kuşakların birbirine yabancı olmamasını da sağlar. Aynı soydan, ırktan ve toplumdan gelen kuşakları birleştirici güç olan kültür ve değerlerin varlığıdır.

Kültür-toplum ilişkisinde kültür, toplumsal olanı belirleyen ve üreten temel unsurlardan birisidir ve sürekli bir toplumsal üretim süreci olması bağlamında, belli bir toplum düzeninde yaşayan insanların, kurdukları her türlü sosyal ilişki dâhilinde ortaya çıkar, var olur. Toplumsallık ilişkilerinin karşılıklı ve birbirini var eden bir yapıda olması dolayısıyla kültürün varlığının temel şartlarından birisi, o kültürü yaşayan dolayısıyla da yaşatan insanların var olmasıdır (Akın,2011: 128). Böylece toplumsal bir olgu olan kültürün kaderi, kendi toplumunun ellerinde bulunmaktadır. Kültürel değerlerin yok olması ya da varlığını farklı zaman ve mekânlarda olsa dahi sürdürebilmesi kültürel değerlerini önemseyen insanların var olmasıyla mümkündür ve mümkün olacaktır.

2.1.5.1.Milli Kültür

Bir millete aitlik ve kimlik kazandıran ve diğer toplumlardan farklı kılan “milli” kelimesi, kültür ile kullanılınca bir topluma ait olan değerlerin bütününü kapsar. Böylece milli kültür, bir toplumda bütünlük sağlayarak o topluma millet olma özelliği

72

kazandırır. Bir milletin yemeklerinden giysilerine, türkülerinden oyunlarına kadar bütün özelliklerini kapsayan milli kültür, ancak milletin fertleri tarafından muhafaza edilebilir. Ziya Gökalp’a göre bir millet medeniyet değiştirebilir ama kültürünü değiştiremez (Kayalı,2011:173). Bu da göstermektedir ki toplumlar her ne kadar değişim yaşarlarsa yaşasınlar tam manasıyla milli değerlerinden vazgeçemezler ve gittikleri her yere kendi kültürlerini götürürler. Fakat küreselleşmenin etkisi ve Batılılaşma çabaları ya da batılı gibi olma arzusu, onların kültürünü, dilini, medeniyetini öğrenme gayreti milli dil ve milli kültür bilincinin azalmasına ve bazı değerlerin yok olmasına neden olmaktadır. Oysa başka bir ülke içerisinde başka bir toplum olarak yaşıyor iken asimile olmayı önleyecek unsur milli kültür ve milli dil bilincini hatırlamak olacaktır. Çünkü “milli” kelimesi aynı dil, aynı din ve aynı ırktan insanları bir araya toplayan ve bütün bu özellikleri bir potada eriten bir kelimedir.

Her şeyin tüketildiği günümüz toplumunda milli değerlere sahip çıkılarak, küreselleşme sürecinde kaybolmamak kültürlerin uzun ömürlü olmalarını sağlayacağı gibi bir toplumun da kendine özgü değerlerini kaybetmesini de önleyecektir.

2.1.5.2.Toplumda Simge ve Sembollerin Önemi

Bir ifade şekli olan ve ancak kendi toplumunda anlam kazanan semboller, kültürel düzlemde önemli bir yer tutmaktadır. Toplumun ürünü olan kültürde o toplumun simgesi haline gelen kısacası o toplumu temsil eden semboller vardır. Bu semboller de kültüre dâhildir, sembolleri anlaşılır kılan, onlara anlam kazandıran toplumun bireylerinin o sembollere yükledikleri anlamlardır. Kimi toplum için anlamı olan, manidar gelen semboller bir başka toplum için anlamsız kalabilir. Bu bakımdan kültürün bir parçasını oluşturan sembollerin de kendi toplumu içinde anlamlı kaldığını söylemek yanlış olmayacaktır

İnsan sembol üreten tek varlık olduğundan ve kültür de ona has olduğu için, kültürel

hayatın sembol yaratma süreci olduğu söylenebilir. Kültürün önemli bir yapı taşı olan sembol, anlam yüklüdür ve doğrudan o hayata, o toplumsal bağlama işaret eder. Her toplum mutlaka sembol üretir (Alver,2011:76). Örneğin Hilal İslam’ın, Haç Hıristiyanlığın sembolüdür ve arkalarında derin ve karmaşık anlam dünyaları vardır (Aydın,2011: 63). Dini değerlere göre anlam kazanmış olan bu iki sembol, ancak kendi toplumu içerisinde önemlidir.

73

Sembollerin anlaşılır olması ve anlam kazanmasında bireylerin ortak duyguları paylaşması etkin rol oynamaktadır. Ayrıca duygular, kültürel bilincin oluşmasının önemli koşullarından biridir. Çünkü toplumun bütününde oluşan ortak duygu birliği kültürel değerlerin oluşumuna da olanak sağlar. Kısacası toplumu ve toplumsal bilinci oluşturmak, ortak duyguları yaşamaktan ve paylaşmaktan geçer. Çünkü bireysellikten çıkıp toplumsallığa dönüşen, topluma ait olan bir ortak duygu oluşur ve semboller gibi duygular da toplumda anlam kazanır.