• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: YAZIN ve YAZINSAL ÇEVİRİ

1.2. Çeviri ve Yazınsal Çeviri İlişkisi

1.2.2. Yazın Çevirisi

1.2.2.2. Metin Türlerinin Tespiti ve İşlevi

Göktürk, Schleiermacher’in metinleri genel olarak iki öbekte gördüğünü belirtir; ilki sanat metinleri ile bilimsel metinler, diğeri ise gündelik iş yaşamını ilgilendiren metinlerdir. Bu metin türlerini işlevleriyle belirlemeye çalışır Schleiermacher. İş yaşamında, konu ya da nesne öncelik taşıdığı için, anlam her zaman tektir, yorumlara açık değildir. İş yazışmalarında belli edimleri yansıtan kalıp sözler, bu tür metinlerde dilin, ancak belirli bir anlamın taşıyıcısı olduğuna kanıttır. Bilim ile sanat metinlerinde ise yazar, konusunu, nesnesini, özgün dil kullanımıyla, kendisi oluşturur (Göktürk,1998: 19).

Metnin türünün tespit edilmesi, o metnin çevrisinde uygulanacak yöntemin belirlenmesi açısından da önemlidir. Schleiermacher’in yaptığı ayrımda da görüldüğü gibi sanat metinleri ile bilimsel metinlerde kullanılan dil ile günlük yaşamı ilgilendiren metinlerin çevirisinde de kullanılan dil farklı olacaktır. Okurun yazara ve yazarın okura götürülmesine dair iki yöntemden bahseden Schleiermacher, bilimsel ve sanat metinlerinde okurun yazara götürülmesinin uygun olduğunu belirtir.

Romanlar, öyküler, şiirler ve düzyazılar bu başlık altında incelenebilir. Yazın çevirisinde şiir çevirisi çok ön plana çıkmış ve onun çevrilebilirliği ve çevrilemezliği üzerine olan tartışmalar yazın dünyasının gündemini bir hayli meşgul etmiştir. Romanlar, öyküler ve diğer düzyazı türleri çok ön plana çıkmamıştır; fakat yine de bu alandaki çeviri faaliyetleri devam etmiştir.

Roman ve öykü dili, günlük dilden farklı bir şekilde kullanılarak ve yazarın kendi duygu ve düşüncelerini, ideolojilerini ve değer yargılarını bir kurgu kurarak anlattıkları yazın türleridir. İlk bakışta şiir kadar kısa ve etkileyici görünmeyen bu türlerde de yazarın oluşturduğu kurguyu ve dilsel zenginliği yakalayabilmek oldukça zordur. Bu zorluğun en büyük nedeni ise bu türlerin genelde uzun yapıtlar olmasıdır. Bu bakımdan kurguyu bozmadan bütünü aktarabilmek önemli bir iştir ve yetenek ve dikkat gerektirmektedir.

Roman ve öykü çevirisinde, yazın çevirmeni çevireceği eserin dönemini ve yazarını tüm yönleriyle tanımalıdır (Aksoy,2002:103). Eserin dönemini ve yazarını iyi tanıyan çevirmen, o dönemin ruhunu çevirisinde yansıtmaya çalışır, ayrıca yazarın dilini, dinini, hedefini bilmesi de ona yol gösterir. Örneğin savaş sonrası edebiyatla uğraşan bir

38

yazarın eserlerini çevirecek olan çevirmen, savaşın getirdiği yıkıntıları, toplumun üzerindeki etkilerini, toplumda yok ettiği değerleri ve çöküşü tam anlamıyla kavradığı takdirde, başarılı bir çeviri eser ortaya çıkacaktır. Bu da çevirmenin dönemin ruhunu özümsemesi, yazarını çok iyi tanıması ve eğer yazar, o dönemde yaşamış ise onun hissettikleri üzerine kafa yormasıyla mümkün olacaktır.

Şiir, anı, deneme, öykü, roman gibi yazın metinleri, sanatsal metin türlerine girmektedir. Bu metinlerin çevrilmesinde, çevirmen bunlardaki dil kullanımının hem anlatımsal hem de işlemsel niteliğini görmek çeviri edimini ona göre yönlendirmek zorundadır. Yazın metinleri çoğunlukla, yalnız anlatım değil, büyük ölçüde bir sesleniş, birer çağrıdır da. Seslendikleri alıcıya göre, yazarın yenilik, yaratıcılık eğilimine göre biçimlendiklerinden, bu metinler, tek tek metinleri belirleyecek genel geçer kalıplar sağlamazlar (Göktürk,1998: 34). Tek tip olmaktan uzak metinlerdir. Yazarın yaratıcılığının etkin rol oynadığı gibi çevirmenin yaratıcılığının da etkin rol oynadığı metinlerdir. İki kez iki farklı bakış açısıyla iki farklı kalemden çıkar. Ama özü, vermek istediği aynı kalır. Okur içinde geniş bir bakış açısı ve hayal dünyası gerektirir.

Yazarın amaçladığı işlevi gerçekleştirmek için nasıl bir anlatıma yöneldiği, konuyu abartarak pireyi deve yapması ya da bir sorunu küçümsüyor olması, açık ya da dolaylı bir övgüyü, yergiyi, eleştiriyi amaçlaması, dil kullanımı açısından önem taşır (Göktürk,1998: 22). Metnin anlaşılması ve çevirmen tarafından rahatça çevrilebilmesi için, metnin içindeki ileti ve yazarın amacı tespit edilmelidir. Böyle bir tespit, çevirmenin işini kolaylar ve yazarın amacına yaklaşmasını sağlar.

1.2.2.2.1. Yazın Çevirisinde Uygulanılacak Stratejiler

Çeviri türleri içerisinde yazın çevirisinin kültürel farklılıklardan ötürü zor olduğuna öncesinde de değinilmişti. Yazın çevirmeni, yabancı diline ana diline hâkim olduğu kadar hâkim olduğunda ve kendi kültürünü çok iyi bilmenin yanı sıra diğer kültürü de çok iyi bildiği takdirde nitelikli çeviri yapmayı başarabilecektir. Fakat yine de çevirmen rastladığı dilsel zenginlik ve kültürel farklılıklardan ötürü bazı stratejiler kullanarak çevirisinin kalitesini artırmak için uğraşmak durumunda kalacaktır. Bu stratejiler, çevirmenin okurunun tadını bozmadan yani okuruna hissettirmeden farklılıkları çevirebilmesini sağlar.

39

Çevirmenin çevirisini kolaylaştıracağı stratejileri, Şehnaz Tahir Gürçağlar kısaca şöyle özetlemektedir;

Ödünç Alma: Kaynak metinde bulunan, ancak erek kültür ve dilde karşılıkları

bulunmayan sözcük ve deyişlerin çevrilmeden kaynak dilden aktarılmasıdır. Yani sözcük ve kelimelerin aynen erek metne alınmasıdır (Gürçağlar,2011:43).

Çıkarma: Metnin çevirmen ya da yayınevi tarafından sorunlu ya da gereksiz görülen

kısımlarının çeviriye dâhil edilmemesidir. Buna siyasi ve kültürel, dinsel nedenlerle yapılan sansür, oto sansür de dâhildir (Gürçağlar,2011:43).

Ekleme/Açıklama: Kaynak metinde örtük bırakılan kısımların çevirmen tarafından

açıklanması ya da netleştirilmesidir. Erek kültüre yabancı olduğu düşünülen tarihsel ya da kültürel unsurların metnin içine ya da dipnot olarak eklenmesidir (Gürçağlar,2011:43).

İkame: Kaynak metnin biçimsel özelliklerini oluşturan diyalekt, argo, atasözü gibi

kullanımların erek dilde benzer anlama sahip ya da benzer etki uyandıracağı düşünülen karşılıklarla ikame edilmeleridir. Örneğin Kuzey İngiltere lehçesinin Türkçeye aktarılırken Karadeniz lehçesine dönüştürülmesidir (Gürçağlar,2011:43).

Tarihselleştirme: Eski dönemlerde yazılmış olan ya da eski dönemlere özgü dil

kullanımına yer veren metinlerin erek dilin geçmiş dönemlerde yaygın olarak kullanılan yapı ve sözcüklerle çevirisidir. 19. Yüzyılda yazılmış bir İngiliz romanının Türkçeye çevirisinde Osmanlıca sözcüklerin yoğun olarak kullanılması örnek olarak verilebilir (Gürçağlar,2011:43).

Standartlaştırma: Kaynak metinde kaynak dildeki genel standartların dışında yer alan

argo, diyalekt, sosyolekt gibi kullanımların erek dilde standart bir dile çevrilmeleridir (Gürçağlar,2011:43).

Güncelleştirme: Kaynak metinde eski dönemlere özgü dil kullanımının güncel bir dile

çevrisidir (Gürçağlar,2011: 44).

Yerlileştirme/Uyarlama: Kaynak metni konusu, karakterleri ve olayın geçtiği yerlerle

birlikte erek kültüre taşımaktır. Olay örgüsünü korurken karakter isimlerini, yemek adlarını, adetleri, mekânları yerlileştirmektir (Gürçağlar,2011:44).

40

Bu önerilen stratejiler çevirmenin hem iyi bir çeviri yapmasını hem de çeviri esnasında sorunlara nasıl çözümler bulması gerektiğini göstermektedir. Çevirmenin bütün yetilerini kullanarak yapacağı yazınsal çeviri, böylece daha nitelikli bir düzeye ulaşacaktır.