2.3 CEZA YARGILAMA PROSEDÜRÜ
2.3.1 Yargılamada Temel Haklar
Federal Anayasanın değişik 6’ncı maddesi; “bütün ceza yargılamalarında suçlanan hızlı yargılanma (right to a speedy trail) ve aleni yargılanma hakkına (right to a public trial) sahiptir” hükmünü içermektedir. Birleşik Devletler kurucuları hızlı yargılanma hakkı terimini özellikle kullanmışlardır. Çünkü onlar suçlananın yargılama öncesi süreçte hapiste çürüyüp gitmesini ya da o kişinin kaderi ile ilgili verilecek kararın boş yere uzun süreler boyunca ertelenmesini istememekte idiler. Bu durumda “hızlı” olarak belirtilen süreç ne kadar sürecek bir zaman dilimini ifade etmektedir? Birleşik Devletler Anayasa Mahkemesi “hızlı” terimi ile ilgili çeşitli tanımlamalarda bulunmuş ise de Birleşik Devletler Kongresi 1974 yılında kabul ettiği Seri Yargılama Kanunu ile “hızlı” terimine günümüzdeki anlamını
kazandırmıştır268. Bu kanun ceza yargılamalarında esas alınması gereken zaman
sınırlamalarını ortaya koymaktadır269. Birçok eyalet kanunu benzer düzenlemeler
içermekte ise de her eyalette belirlenmiş olan zaman sınırlamaları farklılıklar göstermektedir.
Birleşik Devletler kurucuları, Federal Anayasa’da ortaya koydukları “aleni yargılanma hakkı” ile hakkında suç isnadında bulunulan kişinin gizli yargılanma yöntemleri ile ve kamuoyundan habersiz bir şekilde yargılanmasını ve sonrasında da
bilinmeyen bir tecrit yerine bırakılmasını önlemeye çalışmışlardır270.
Birleşik Devletler Anayasa Mahkemesi, Federal Anayasa’nın 1’inci maddesini
yorumlarken, basın mensuplarının yargılamaları takip edebileceklerine
268
Outline of the US Legal System, sf: 105.
269
1974 Tarihli Seri Yargılama Kanunu 18 USC 3161-3174’ncü maddeleri arasında yer almaktadır. Seri Yargılama Kanunu Federal Ceza Soruşturmalarının hangi zaman sınırlamaları içerisinde sonlandırılması gerektiğine yönelik kurallar içermektedir. Örneğin 18 USC 3161 (b) maddesi uyarınca yakalamanın yapıldığı ya da yakalama emrinin çıkarıldığı tarihten itibaren 30 gün içerisinde iddianamenin hazırlanması gerekmektedir.
18 USC 3161 (c) (1) maddesi uyarınca iddianamenin düzenlendiği tarihten itibaren 70 gün içerisinde yargılama başlamalıdır.
18 USC 3161 (c) (2) maddesi uyarınca iddianamenin düzenlenmesi ile birlikte sanığın yargılamaya yeterince hazırlanmasını sağlamak bakımından ilk 30 günlük süre içerisinde yargılama başlatılamamaktadır. Bu süre sanığın yargılamaya hazırlanması için kullanabileceği süredir. Sanık bu süreden feragat ederek yargılamanın daha erken başlamasını sağlayabilmektedir.
270
hükmetmiştir271. Duruşmaların basına açık olması sanıkların lehine bir durum olarak algılanmalıdır. Duruşmaların aleni olmasını düzenleyen Anayasanın 6’ncı maddesi, adil bir yargılamanın kapalı kapılar arkasında yapılamayacağı temeli üzerine inşa
edilmiş bir hükümdür272.
Federal Anayasanın 6’ncı değişik maddesi Amerikan vatandaşlarının “tarafsız bir jüri önünde yargılanma hakkını” da garanti altına almaktadır. Bu garanti en azından seçilmiş jüri üyelerinin yargılama başlamadan önce önyargılı bir tutum takınmamaları anlamını taşımaktadır. Örneğin; savcının ya da sanığın akrabası yahut arkadaşı olan bir kişinin potansiyel jüri üyeleri arasında bulunmasına müsaade edilmemekte; sanığa yalnızca ırkı ya da etnik yapısı nedeniyle suç isnadında bulunulduğunu düşünen bir kişinin jüri üyesi olarak görev yapmasına izin
verilmemektedir273.
Uygulamada jüri üyelerinin tarafsızlığının sağlanabilmesi için jüri üyeleri seçmen listeleri üzerinden rastgele seçim yöntemi ile belirlenmektedir. Giderek artan duruşmalar nedeniyle tamamlayıcı olarak araç kayıt listeleri üzerinden, sürücü ehliyet kayıt listeleri üzerinden ya da buna benzer şekillerde jüri belirlenmesi
yapılmaktadır274. Anayasa Mahkemesi, jüri heyetinin seçiminin gerçekleştirildiği
listelerin toplumun tüm kesiminden insanların homojen bir şekilde jüri heyeti
içerisinde yer almalarına imkân verecek yapıda olması gerektiğine hükmetmiştir275.
Her ne kadar uygulanmakta olan seçim sistemi toplumun her kesiminden homojen
bir yapı içerisinde seçim imkânı vermemekteyse de276 Anayasa Mahkemesi bu
sistemin yeterince iyi olduğuna ve uygulanabilir olduğuna karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi ayrıca belirli bir grup insanın sırf aidiyetleri nedeniyle jüri seçim sistemi
dışında tutulamayacaklarına da hükmetmiştir277.
271
Richmond Newspapers, Inc. v. Virginia, 448 U.S. 555, 100 S. Ct. 2814, 65 L. Ed. 2d. 973 (1980).
272
Pellegrini, Nicholas A.; “Extention of Criminal Defendant’s Right to Public Trial”, St. John’s University Law Review 611, 1987, sf: 277–289.
273
Scheb-Scheb, sf: 509.
274
Hickey, sf: 341.
275
Taylor v. Lousiana, 406 U.S. 404 (1972).
276
Çünkü seçmen listelerine kayıtlı olmayan kişiler bulunmaktadır.
277
Örneğin kişiler yalnızca bayan oldukları ya da Afro-Amerikan oldukları gerekçesiyle jüri seçim sistemi dışında bırakılamazlar.
Sanık suçun işlendiği yerde yargılanmak ve suçlamalar hakkında
bilgilendirilmek hakkına sahip olduğu gibi278, kendisi aleyhine tanıklık eden kişilerle
yüzleşmek hakkına da sahiptir279. Sanığın sahip olduğu bu hak, delillerin ilk elden
mahkeme huzurunda tartışılmasını sağlamaya yönelik önemli bir haktır. Sanık kendisi hakkında suçlamada bulunan kişileri ve bunların kendisine yönelttiği suçlamaları bilme hakkına sahiptir ve sanığın kendi adına doğru ve kapsamlı bir savunma yapabilmesi ancak bu hakkın tanınması sayesinde mümkün olabilmektedir.
Sanığın bu haklarından feragat etmesi de mümkündür280.
Sanık ayrıca savunmasını hazırlayabilmek için avukat yardımından yararlanma
hakkına da sahiptir281. 1960’lı yıllardan önceki dönemlerde bu hak, eyalet düzeyinde
yalnızca önemli görülen ve ağır cezalar içeren bazı suçlardan yargılananlar ile avukat tutabilecek ekonomik gücü olanlar bakımından kabul edilmişti. Birleşik Devletler
Anayasa Mahkemesinin bir dizi kararı sonrasında282 herhangi bir kişinin hapis cezası
ile sonuçlanabilecek herhangi bir suç nedeniyle yargılanması durumunda o kişiye avukat yardımından yararlanma imkânı tanınması ve maddi gücü yerinde olmayan sanıklar için avukat ücretinin devlet bütçesinden karşılanması esasları kabul
edilmiştir283. Bu esaslar hem eyalet hem de federal devlet uygulamaları bakımından
geçerli hale getirilmiştir284.
Birleşik Devletler Federal Anayasası’nın 5’nci değişik maddesi; “hiç kimse aynı suçtan dolayı iki defa ağır hapse mahkûm olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılamaz” hükmünü içermektedir. Bu hüküm, “aynı suçtan iki defa yargılama olmaz (double jeopardy clause)” kuralını ifade etmektedir.
Aynı suçtan dolayı iki kere yargılama yapılamayacağı kuralı sanık bakımından temel olarak üç esaslı koruma sağlamaktadır. Bunlardan birincisi; sanığın mahkûm edildiği bir suç nedeniyle tekrar yargılanamamasıdır. İkinci koruma; sanığın beraat
278
Birleşik Devletler Anayasası; değişik madde: 6.
279
Birleşik Devletler Anayasası; değişik madde: 6.
280
Hickey, sf: 350.
281
Birleşik Devletler Anayasası; değişik madde: 6.
282
Gideon v. Wainwright, 372 U.S. 335, 344, 83 S. Ct. 792, 796, 9 L.Ed. 2d 799, 805 (1963).
283
Outline of the US Legal System, sf: 106.
284
ettiği suçu nedeniyle hakkında tekrar soruşturma başlatılmasının mümkün olmamasıdır. Sonuncusu ise; sanığın aynı eylemi nedeniyle hakkında birden fazla
yargılama yapılmasının engellenmesidir285.
Bu kural hiç kimsenin aynı suç nedeniyle eyalet mahkemesinde ya da federal mahkemede iki defa yargılanamayacağı anlamını taşımaktadır. Fakat bu arada eğer bir kişi işlediği bir suç ile hem eyalet hem de federal kanunları aynı anda ihlal etmiş ise bu kişinin aynı suçtan dolayı iki defa yargılanamayacağı anlamı çıkarılmamalıdır. Şöyle ki; kişinin New Jersey eyaletinde faaliyet gösteren bir banka şubesinde hırsızlık yapması durumunda eylem hem New Jersey eyalet kanunlarının, hem de Federal Kanunların ihlaline sebebiyet vermektedir. Bu durumda suçu işleyen kişinin gerçekleştirdiği eylemi nedeniyle New Jersey mahkemelerinde yargılanması gerekmektedir. Yargılanan bu kişinin mahkûm edilmesi halinde yargılama süreci tamamlanmış olmaktadır. Ancak kişinin eyalet mahkemesinde yapılan yargılamada beraat etmesi halinde aynı eyleminden dolayı federal mahkeme tarafından yargılanması da mümkün hale gelmektedir. Federal savcının beraat eden bu kişinin federal mahkemede yargılanmasını istemesi durumunda kişi hakkında federal
mahkemede dava açılmaktadır286.
Sanık bakımından hem eyalet hem de federal düzeyde garanti altına alınmış
diğer önemli bir hak, sanığın kendisi aleyhine tanıklık yapmaya zorlanamamasıdır287.
Bu kural, “sanığın kendisi hakkındaki sorulara yanıt vermemesi ya da tanıklıkta bulunmaması hâkim ve/veya jüri tarafından sanığın aleyhine olarak yorumlanamaz” şeklinde anlaşılmalıdır. Bu kuraldan da anlaşılacağı üzere Birleşik Devletlerde ispat yükü devletin üzerindedir. İddia makamı, makul şüphenin ötesinde (beyond a reasonable doubt) sanığın suçlu olduğunu ispatlamadıkça sanığın masum olduğu kabul edilmektedir.
Birleşik Devletler Anayasa Mahkemesinin normal kanun yolunun işleyişinde hukuk dışı yollarla araştırılıp elde edilen delillerin sanığa karşı dava sürecinde
285
Samaha, sf: 571; Hickey, sf: 314.
286
Outline of the US Legal System, sf: 106.
287
kullanılmasının mümkün olmadığını belirttiğini ifade etmek gerekmektedir. “Hariç tutma kuralı (exclusionary rule)” olarak adlandırılan bu işleyişin temeli Birleşik Devletler Anayasası’nın 4’üncü değişiklik maddesine dayanmaktadır. Anayasa
Mahkemesi bu kuralın eyaletler açısından da bağlayıcı olduğuna hükmetmiştir288.
Anayasa Mahkemesinin burada yapmaya çalıştığı şey polisin şüpheliye/sanığa karşı
delil elde etmek için de olsa hukuk dışı yollara yönelmesini önlemektir289.