• Sonuç bulunamadı

2.4 CEZA YARGILAMASI SONRASI PROSEDÜR

2.4.2 Temyiz

Hem eyalet hem de federal düzeyde herkesin felony tarzındaki işlemiş olduğu suçtan dolayı en azından bir kez temyize başvurmak hakkı bulunmaktadır. Bununla

360

Outline of the US Legal System, sf: 116.

361

Outline of the US Legal System, sf: 116.

362

Bazı durumlarda ABD başkanının ya da eyalet valisinin suçluyu affetme ya da cezasını değiştirme, cezayı hafifletme yetkileri bulunmaktadır.

birlikte temyiz hakkının anayasal bir hak olmadığını belirtmek gerekmektedir363. Fakat uygulamada yalnızca çok az suçlu temyize başvurmaktadır. Kişinin temyiz hakkını mahkûmiyet kararının tebliğinden itibaren 14 günlük süre içerisinde

kullanması gerekmektedir364. Bu süre, hak düşürücü süredir. Eyalet mahkemeleri

açısından temyiz süresi değişebilmektedir. Örneğin Pensilvenya eyaletinde temyiz

süresi kararın tebliğinden itibaren 30 gün olarak uygulanmaktadır365.

Sanık müdafiinin temyiz müracaatında bulunabilmesi için yargılama sürecini oldukça iyi takip etmesi gerekmektedir. Federal ve tüm eyalet mahkemeleri açısından önemli bir durum olan “eş zamanlı itiraz kuralı (contemporaneous objection rule)” bunu gerektirmektedir. Bu kurala göre; sanık müdafiinin yargılama esnasındaki ya da yargılama öncesi aşamada meydana gelen bir hukuksal hata nedeniyle temyiz müracaatında bulunma düşüncesinde olması halinde hatanın meydana geldiği anda bu hataya karşı usulüne uygun olarak itiraz etmesi gerekmektedir. Bu tür bir itirazın yapılmaması halinde, itiraza konu olabilecek bu hukuksal hata temyiz müracaatına konu edilememektedir.

Sanık müdafiinin yaptığı hata nedeniyle sanığın hükmü temyiz edememesini önlemeye yönelik bazı hukuksal düzenlemeler de bulunmaktadır. Bu düzenlemeler hem federal mahkemeler için ve hem de eyalet mahkemeleri için geçerlidir. “Basit hata kuralı (plain error rule)”, eş zamanlı itiraz kuralına istisna teşkil etmektedir. Basit hata kuralı, sanığa yargılama esnasında yapılan hataya itiraz etmemesine rağmen, anayasal haklarının ihlal edilmesi halinde temyiz müracaatında bulunabilme

hakkı sağlamaktadır366. Bununla birlikte sanığın temyiz müracaatında

bulunabilmesinin, temyiz mahkemesinin onayına bağlı olduğu ifade edilmektedir367.

Temyiz, yargılama sürecinde hukuki bir hata yapıldığı temeline dayanmaktadır. Bu hata tersine çevrilebilecek türden bir hata (reversible error) olmalıdır. Eğer

363

Scheb-Scheb, sf: 601.

364

Federal Temyiz Usulü Kanunu; madde: 4 (b).

365

Hickey, sf: 390.

366

Span, Girerdau A.; “A Functional Analysis Of The Plain Error Rule”, Georgetown Law Review, 71, 1983, sf: 945-989.

367

yapılan hatanın yargılamanın sonucuna etkisi yoksa bu tür bir hata zararsız hata

olarak kabul edilmektedir368. Zararsız hale getirilebilecek yani tersine çevrilebilecek

hata ise hâkimin ya da jürinin kararını etkileyebilecek ciddi bir hatadır. Örneğin başarılı bir temyiz; karara etkili olan bir delilin hukuka aykırı bir şekilde delil olarak kabul edilmiş olduğu, hâkim tarafından jüriye verilen talimatın hatalı olduğu, ya da “suçluyum” kabulünün gönüllü olarak yapılmadığı temeline dayanabilir. Buna rağmen temyiz sanığın suçlu ya da suçsuz olduğu yönündeki esaslara değil, yargılama prosedürüne ve hukuksal yorumlara dayanarak yapılmalıdır. Daha da ötesi Birleşik Devletlerde birçok durumda kanunla belirlenen ceza aralığında olmak kaydıyla, kişiye verilen cezanın çok fazla olduğundan bahisle temyize

başvurulamamaktadır369.

Uygulamada temyiz sebebi olarak kabul edilen belli başlı sebepler şu şekilde

belirtilmektedir370:

1. Anayasanın değişik 4, 5 ve 6’ncı maddeleri ile garanti altına alınmış olan sanık haklarının ihlal edilmiş olması,

2. Yargılama aşamalarında mahkeme tarafından yapılan usul hataları,

3. Jüri heyetinin oluşturulması için yürütülen süreçteki hukuka aykırılıklar,

4. Jüri heyetine verilmesi gereken talimatın usul kurallarına aykırılık taşıması,

5. Savcının gerçeğe aykırı bildirim ve uygulamalarda bulunması (özellikle açılış ve kapanış bildirimlerinde),

6. Sanığın her türlü şüpheden uzak şekilde suçlu olduğunu ortaya koymaya elverişli delillin mevcut olmaması,

7. Kanun maddelerinin hukuka aykırı yorumlanarak uygulanması,

368

Zararsız Hata, Federal Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 11 (h) maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre; 11. maddede belirtilen hususlardan sapma eğer temel hakları etkilemiyorsa, bu hata zararsız hatadır.

369

Outline of the US Legal System, sf: 117.

370

8. Hükmolunan cezanın kanuna uygun olmaması,

9. Jüri heyetinin seçimi, teşkili ve uygulamalarındaki hatalar,

10. Yapılan iddia anlaşmasının gönüllü ve istenerek yapılmaması.

Ceza yargılamasında sanıklar temyizde %20 oranında bir başarı

sağlamaktadırlar. Temyiz mahkemesi bozduğu kararlar sonrasında yeniden yargılanmayı sağlamak için dava dosyasını alt derece mahkemesine göndermektedir. Bu noktada savcılık bozma sebebi olarak belirtilen nedenin yapılacak ikinci yargılama ile giderilebilecek nitelikte olup olmadığına ve yapılacak ikinci yargılamada harcanacak emek ve zamanın bu yargılamayı yapmaya değer olup

olmadığına karar vermek zorundadır371. Yapılacak ikinci yargılama aynı davadan

dolayı iki kez yargılama yapılamayacağı kuralına (double jeopardy) aykırılık olarak nitelendirilemez. Çünkü hakkında verilen kararı temyiz etmeyi sanığın kendisi seçmiştir.

Genel olarak temyiz müracaatının karara bağlanması 9-18 ay arasında sürebilmektedir. Sanık tarafından mahkûmiyet kararının temyiz edilmesi halinde sanığın serbest bırakılması söz konusu değildir ve dolayısıyla temyize müracaat edilmesi kararın yürütmesini durdurmamaktadır. Sanığın, hakkında verilen kararı temyiz etmesi halinde otomatik olarak kazandığı bir kefaletle serbest bırakılma hakkı

da bulunmamaktadır372.

Hemen hemen tüm sanıkların %90’ı “suçluyum” kabulünde bulunmaktadırlar. Bu kabul ile esasen temyiz hakkından vazgeçilmektedir. Geri kalan %10’luk grubun yaklaşık 2/3’ü yargılamada suçlu bulunmaktadır ve bunların çok azı temyize başvurmaktadır. Temyize başvuranların da ancak %20’si başarılı olabilmektedir.

Temyizde haklı bulunup hakkındaki karar bozulan kişilerin büyük çoğunluğu yapılan ikinci yargılamada suçlu bulunmaktadırlar. Temyizde haklı bulunup

371

Outline of the US Legal System, sf: 117.

372

hakkındaki karar bozulan kişilerin ancak %1’i yapılan ikinci yargılamada suçsuz

bulunarak serbest bırakılmaktadırlar373.

Misdemeanor tarzındaki suçlar ile ilgili yargılamada verilen kararın temyiz edilmesi halinde temyiz incelemesi yerine dava yeni baştan görülmektedir. Bunun sebebi ise misdemeanor tarzı suçlarla ilgili yargılamalarda davanın kayıt altına alınmıyor olmasıdır. Duruşma kaydı olmayan bir yargılama için temyize gidildiğinde, temyiz incelemesi yapılacak herhangi bir kayıt mevcut olmadığından

yargılama yeni baştan (trial de novo) yapılmaktadır374.

Birleşik Devletler eyalet mahkemelerinin eski kabullerine göre davanın iddia makamı tarafından temyize götürülmesi imkânı bulunmamakta idi. Bununla birlikte

Birleşik Devletler Anayasa Mahkemesi verdiği bir kararında375 eyalet

mahkemelerinin bu görüşünü kısıtlamış ve davanın iddia makamının ancak verilen beraat kararını temyiz edemeyeceğine hükmetmiştir.

Zaman içerisinde eyalet mahkemeleri belirli koşulların varlığı halinde iddia makamının da mahkeme kararını temyiz edebileceğini kabul etmişlerdir. Benzer şekilde federal hükümetin de mahkeme kararlarını temyiz etme hakkı

bulunmaktadır376.

373

Outline of the US Legal System, sf: 117.

374

Scheb-Scheb, sf: 605.

375

United States v. Sanges, 144 U.S. 310, 12 S. Ct. 609, 36 L. Ed. 445 (1892).

376

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İDDİA PAZARLIĞI “PLEA BARGAINING”

3.1 GENEL OLARAK

İddia anlaşması; savcı ve sanığın, mahkemeye sundukları ve üzerinde anlaşmaya vardıkları metinde yer alan hükümler doğrultusunda aralarındaki ihtilafı

çözdüklerini ifade ettikleri çift taraflı bir anlaşmadır377. Bu anlaşma, sanığın “suçunu

kabul etmesi” temeline dayanmaktadır. Anlaşmanın geçerli olabilmesi mahkeme

tarafından onaylanmasına bağlıdır378. Bununla birlikte mahkeme, iddia pazarlığının

ya da anlaşmasının yapılması sürecine dâhil olmamaktadır. Birleşik Devletlerde mahkemenin iddia anlaşması sürecine dâhil olması federal düzenlemeler ile

yasaklanmıştır379. İddia anlaşmasının hangi hükümler doğrultusunda yapılacağı

Federal Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 11. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

İddia pazarlığı Birleşik Devletler ceza adalet sisteminde önemli bir yer tutmaktadır. İddia anlaşmaları sanığa, savcıya, mahkemeye ve topluma yarar sağlamaktadır. İşlenen suç ile bozulan kamu düzeni, iddia pazarlığı sayesinde kamu kaynaklarının asgari ölçüde kullanılması ile en kısa sürede onarılmaktadır. İddia pazarlığı özellikle organize suçlarda savcılar açısından büyük fayda sağlamaktadır. Çünkü iddia anlaşmaları sayesinde savcı, sanığın işbirliğini elde edebilmekte ve organize suçla mücadelesini etkin olarak yürütebilmektedir.

Sanığa hukuksal destek sağlayan sanık müdafiileri de iddia pazarlığı sürecinden olumlu etkilenmektedirler. Birleşik Devletlerde “felony” tarzı suçların oldukça büyük çoğunluğu yargılanmaya gidilmeksizin iddia pazarlığı yolu ile çözüme kavuşturulmakta ve yargı sisteminin dışına çıkarılmaktadır.

377

Hickey, sf: 361.

378

Federal Ceza Muhakemesi Kanunu, madde: 11 (c).

379

Birleşik Devletler ceza adalet sisteminde işlenen suça karşılık olarak mahkûmiyet elde edilmesinde en sık karşılaşılan yöntem “iddia pazarlığı” yöntemidir. Ceza davasının sonuçlanmasını sağlayan bu kolay, ucuz ve süratli

yöntem Birleşik Devletlerde uygulanmaya devam edecek gibi görünmektedir380.

İddia pazarlığı, suç işleyen kişinin suçunu kabul ederek bu suçun sorumluluğunu üstlenmesi temeline dayanmaktadır. Kişinin suçunu kabul etmesi karşılığında hakkında olması gerekenden daha düşük bir cezanın kararlaştırılması aslında bir nevi kişinin dürüstlüğünün ödüllendirilmesi anlamını da taşımaktadır. Suçlu kişinin ve toplumun (toplum adına savcının) karşılıklı iyi niyet göstermeleri sonucunda suçlunun topluma entegrasyon süreci de hızlandırılmaktadır.

Birleşik Devletlerde ceza yargılama sürecinde tüm aşamalarda ispat yükü devlete aittir. Bu anlamda sanığın kendi suçsuzluğunu ispatlaması gibi bir ihtiyacı bulunmamaktadır. Sanık, yapılan yargılamada mahkûm edilmediği, suçluyum kabulü ile iddia anlaşmasına girmediği ya da itiraz etmeme (nolo contendere) beyanında bulunmadığı sürece, ceza yargılama sürecinin tüm aşamalarında masum kabul edilmekte ve kendisine buna göre davranılmaktadır.

Savcının gücü, sanığa suç isnat etmesinden değil, elinde bulundurduğu delillerle söz konusu suçun sanık tarafından işlendiğini ortaya koyabilmesinden kaynaklanmaktadır.

Ceza yargılamaları hem sanık hem de savcı açısından risk taşımaktadır. Savcı açısından her zaman için sanığın yargılama sonucunda beraat etmesi riski bulunmaktadır. Yargılama sonucunda sanığın beraat etmesi savcı açısından itibar kaybı anlamına gelmektedir. Seçim yoluyla göreve gelen ya da seçilen yöneticiler tarafından göreve getirilen savcılar açısından bu itibar kaybının politik sonuçlar doğurabileceği de açıktır.

Sanık açısından davasının yargılama yolu ile çözümlenmesi, hakkındaki suçlamalar nedeniyle beklemediği yüksek cezalar ile cezalandırılabilme ihtimali

380

anlamına gelmektedir. Sanık cezai geçmişine, işlediği suçun ağırlığına ve daha birçok faktöre bağlı olarak değişebilen cezalarla yüz yüzedir.

Yargılama aynı zamanda hem kamunun hem de kişilerin bütçesi açısından yıpratıcıdır. Devlet, iddialarını ispatlamak için bütçeden pay ayırmak zorunda olduğu gibi sanık da (ekonomik durumu elverdiği ölçüde) hukuksal yardım alabilmek için bütçesinden pay ayırmak zorundadır.

İddia pazarlığı teklifi ile karşılaşan sanık bakımından muhtemel yargılama masraflarını asgari düzeye indirebilmek düşüncesi, sanığın iddia pazarlığına evet

demesi için kuvvetli bir motivasyon kaynağı oluşturmaktadır381.

Savcı, soruşturma sürecinde bütçe bakımından ihtiyatlı hareket etmek

zorundadır382. Savcıya soruşturma işlemleri için ayrılan kamu kaynakları her şüpheli

bakımından tam manasıyla bir soruşturma yürütülmesi ve tüm delillerin elde

edilmesi bakımından yeterli değildir383.

İddia pazarlığı savcıya elindeki tüm dosyaları kontrol altında tutarak davalar için ayrılması gereken bütçe miktarını belirleyebilme imkânı tanımaktadır. İddia pazarlığı sayesinde sanığın davasının beraatle sonuçlanma riski de ortadan kaldırılmaktadır. Bu sayede bütçe imkânlarının doğru şekilde harcanmış olması da

sağlanmaktadır384.

Yargılama giderleri göz önüne alındığında, davanın mümkün olan en erken zamanda ve en az masrafla sona erdirilmesinde hem savcının hem de sanığın ortak menfaatlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.

381

Shanya M. Sigman; “Comment, An Analysis of Rule 11 Plea Bargain Options”, 66, University of Chicago Law Review, 1317, 1322 (1999).

382

Standen, Jeffrey; “Plea Bargaining in the Shadow of the Guidelines”, 81, California Law Review, 1471,1495 (1993).

383

Bubany, Charles P.- Skillem, Frank F.; “Taming the Dragon: An Administrative Law for Prosecutorial Decision Making”, 13, American Criminal Law Review, 473, 483 (1976).

384

Ross, Jacqueline E.; “Criminal Law and Procedure: The Entrenched Position of Plea Bargaining in United States Legal Practice”, 54, American Journal of Comparative Law, 717 (2006).

Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde iddia pazarlığının belirtilen tüm bu kaygıları gidermeyi başardığını belirtmek mümkündür. İddia pazarlığı tarafları yargılama gideri ödemekten kurtarmakta, hem savcıyı hem de sanığı belirsizlikten kaynaklanan kaygılardan kurtarmakta, süreci kendilerinin kontrol edebilmelerine imkân tanımaktadır.

İddia anlaşmasının geçerli olabilmesi mahkeme tarafından onaylanmasına bağlıdır. Buna rağmen mahkeme, iddia pazarlığının ya da anlaşmasının yapılması

sürecine dâhil olmamaktadır385. Mahkemenin iddia anlaşmasını kabul etmesi kendi iş

yükünün azalması anlamına gelmektedir. Ceza davasının mahkeme önüne getirilmeden masrafsız bir şekilde, kısa sürede sonuçlandırılmasında mahkemelerin de menfaati bulunduğu açıktır. İddia pazarlığı sayesinde çözümlenen her bir dava sonucunda mahkemeler tüm gayret ve çabalarını diğer yargılamalar için sarf edebilmektedirler. Bu, yargılamanın etkinliği anlamına gelmektedir.

İddia anlaşması sözlü ya da yazılı olarak yapılabilirse de ispat edilebilirlik açısından yazılı anlaşmalar tercih edilmektedir. İddia anlaşmaları; feragat edilen haklar, sanığa verilmesi öngörülen minimum ya da maksimum ceza miktarı, cezalandırma rehberi hesaplarının neye dayanacağı, sanık hakkındaki hangi suç ya da suçlamaların düşürüleceği gibi birçok farklı konudaki hükmü bünyesinde

barındırmaktadırlar386.

Anlaşma metninde yer alacak hükümler savcı ile sanık müdafii tarafından yürütülen müzakereler sonrasında belirlenmektedir. Bu süreçte sanığın, müdafiinden başka hiç kimse ile konuşması gerekmemektedir. İddia anlaşmasının hazırlanmasında sanığın, savcı ile doğrudan hiç bir teması olmamaktadır. İddia anlaşması sürecini sanık adına sanık müdafii yürütmektedir.

Yapılan iddia anlaşmasının sanık tarafından okunup anlaşılması ve müteakiben imzalanması gerektiğinden, anlaşma metninin sanığın anlayabileceği bir dil ile yazılması gerekmektedir. İddia anlaşmasının metninde sanığın anlamayacağı hukuki

385

Federal Ceza Muhakemesi Kanunu, madde: 11 (c) (1).

386

terimler ya da benzeri terminoloji kullanılmamaktadır. Federal davaların büyük çoğunluğu iddia anlaşması yoluyla çözümlenmektedir. Bununla birlikte hiç kimse sanığı iddia anlaşması yapmaya zorlayamaz.

Eğer sanık kendi iradesi ile davasının iddia anlaşması yoluyla çözüme kavuşturulmasını istiyorsa, bu ancak açık bir oturumda mahkeme huzurunda

yapılabilmektedir387. Mahkeme, Federal Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 11. maddesi

hükümlerini göz önünde bulundurmak suretiyle yapılan iddia anlaşmasının geçerli olup olamayacağına karar vermektedir.

İddia anlaşmasının kabulüne yönelik olarak yapılacak oturumda, sanığın belirli hususlarda mahkeme tarafından bilgilendirildiği mutlak suretle kayıt altına alınmalıdır. Mahkeme tarafından sanığa bildirimde bulunulması gereken hususlar şunlardır388:

1.Sanığın yeminli ifade veriyor olması nedeniyle, yalan ya da yanlış bilgi vermesi halinde savcılık tarafından hakkında soruşturma başlatılabileceği,

2. Sanığın “suçlu değilim” kabulünde bulunabileceği,

3. Sanığın; jüri önünde yargılanma hakkına sahip olduğu,

4. Sanığın bir avukat tarafından temsil edilme hakkına sahip olduğu, gerekli olması halinde mahkeme tarafından kendisine avukat sağlanabileceği,

5. Yargılamaya gidilmesi halinde sanığın, tanıklarla yüzleşme hakkı, aleyhine olan tanıkları çapraz sorgulatma hakkı, kendini suçlayıcı beyanlarda bulunmaktan kaçınma hakkı, delil sunma hakkı, tanık dinletme hakkı gibi Anayasal haklarının bulunduğu,

6. “Suçluyum” ya da “itiraz etmeme” kabulünde bulunmakla sanığın belirtilen haklarından feragat ettiği,

387

Federal Ceza Muhakemesi Kanunu, madde: 11 (b) (1).

388

7. Sanığın iddia anlaşması yaptığı her bir isnadın yapısını bildiği,

8. Sanığın, hâkim tarafından hakkında tespit edilecek maksimum muhtemel cezanın ne olduğunu anladığı,

9. Sanığın, hâkim tarafından hakkında tespit edilecek minimum zorunlu cezasının ne olduğunu anladığı,

10. Sanığın, hakkında müsadere ve el koyma kararı verilebileceğini anladığı,

11. Mahkemenin tazminata hükmedebileceğini anladığı,

12. Sanığın, mahkeme tarafından yargılama giderlerine hükmedileceğini anladığı,

13. Sanığın, cezanın belirlenmesi aşamasında mahkemenin Cezalandırma Rehberinden uygun ceza aralığını ve cezanın arttırılmasını gerektiren sebepleri belirleyeceğini anladığı,

14. (İddia anlaşmasında yer alması halinde) İddia anlaşmasında yer alan ve

“temyiz hakkından” ve “collateral attack389” hakkından vazgeçildiğine dair hükmü

sanığın anladığı.

Mahkeme ayrıca sanığın iddia anlaşmasını gönüllü olarak, bilerek ve isteyerek yaptığını, yapılan anlaşmanın herhangi bir zorlama, korkutulma ya da (iddia

anlaşmasında yer verilenler dışında) vaat eseri olmadığını tespit etmelidir390.

Bunların haricinde mahkeme, yapılan iddia anlaşmasının gerçeğe dayanan

olgusal temelleri olduğunu tespit etmelidir391.

389

Collateral Attack (habeas corpus) prosedürü temyiz sürecinden farklıdır. Esas itibariyle ceza hukukuna değil medeni hukuka ait bir kavramdır. Collateral attack, mahkûmiyet hükmünü ya da sanığa verilen cezayı hedef almamaktadır. Collateral attack, hükümden önce ya da sonra verilmiş olmasına bakılmaksızın sanığın tutuklanmasının anayasal temelden yoksun olduğu temeline dayanmaktadır. Bkz: Samaha, sf: 39, 655; Hickey, sf: 393.

390

Federal Ceza Muhakemesi Kanunu, madde: 11 (b) (2).

391

İddia anlaşması mahkeme tarafından kabul edildikten sonra makul bir sebep ve

mahkemenin onayı olmadıkça bu anlaşmadan geri çekilmek mümkün değildir392.

Yapılan iddia anlaşması mahkeme tarafından kabul edildikten sonra mahkeme bu dosyayı “Federal Denetimli Serbestlik Departmanı”na göndermekte ve sanık hakkında “Cezalandırma Öncesi Rapor”un hazırlanmasını istemektedir.

İddia pazarlığı Birleşik Devletler ceza yargılama sisteminde sıklıkla uygulanmaktadır. İddia pazarlığı, bu süreçte yer alan tüm taraflar açısından farklı fayda ve mahzurlar sunmaktadır. Savcılar, sanık hakkında kanunda yer alan cezadan daha az bir cezanın verilmesi bakımından isteksiz davranabilmektedirler. Sanıklar açısından ise herhangi bir fayda elde etmeksizin iddia anlaşmasına onay vermek mümkün gözükmemektedir. Tarafların kendi kıstasları bir yana bırakılacak olursa, iddia anlaşmalarının Birleşik Devletler ceza adalet sistemindeki davaların %90’ından

fazlasını çözümleyen bir uygulama olduğunu belirtmek mümkündür393.