• Sonuç bulunamadı

KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Kuramsal Açıklamalar

2.1.4. Yapılandırmacı Öğrenme Yaklaşımı

Yapılandırmacılık temelde bir öğrenme kuramı olmaktan daha ziyade, bilginin nasıl edinildiğine ilişkin epistemolojik bir görüş olma özelliği göstermektedir (Fosnot ve Perry, 2007; Prawat ve Floden, 1994; Ültanır, 2012). Yapılandırmacılık bir bilgi felsefesidir ve bilginin doğası hakkında felsefi açıklamalarda bulunmaktadır. Yapılandırmacılar kavramsal olarak, “bilgi nedir?”, “öğretme nedir?”, “öğrenme nedir?”, “objektiflik mümkün müdür?”, “uygulama seviyesinde öğrenenler bilgilerini nasıl oluştururlar?” ya da “öğrenenler bilgilerini mevcut olan inanç ve semalarını temele alarak nasıl oluşturmaktadırlar?” gibi sorulara cevap aramaktadırlar (Arslan ve Yanpar-Şahin, 2004). Öğrenenlerin bilgiyi nasıl öğrendiklerine ilişkin bir kuram olarak gelişmeye başlayan yapılandırmacılık, zamanla öğrenenlerin bilgiyi nasıl yapılandırdıklarına ilişkin bir yaklaşım halini almıştır (Perkins, 1999). Demirel’e (2012) göre, yapılandırmacılık öğretimle ilgili bir kuram değil, aksine bilgi ve

37 öğrenme ile ilgili bir kuramdır. Aynı zamanda bu kuram, bilgiyi temelden kurmaya dayanmaktadır.

Yapılandırmacılığın temeli, esas itibariyle, bilginin birey tarafından nasıl oluşturulduğuna dayanmaktadır (Airasian ve Walsh, 1997). Özden (2003), yapılandırmacılığı; üretici öğrenme, keşfederek öğrenme ve duruma bağlı öğrenme gibi kuramların bir araya gelmesiyle oluşan, bireyin bilgiyi olduğu gibi kabul etmek yerine kendi bilgisini yeniden oluşturmasını vurgulayan bir görüş olarak tanımlamaktadır. Günümüzde yapılandırmacılık bir öğrenme kuramı olarak daha fazla kabul görmektedir. Bu bağlamda, yapılandırmacı öğrenme kuramına göre yeni bilgiler önceden öğrenilenler üzerine inşa edilmektedir. Bu husus, bilgilerin üst üste yığılmalı bir şekilde depolanmasını değil, aksine bilgilerin kendi aralarında anlamlı ilişkiler ve bütünler oluşturması anlamına gelmektedir (Brooks ve Brooks, 1999). Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı, öğrenenlerin bilgiyi bireysel olarak etkin bir şekilde yarattığını, yorumladığını ve yeniden organize ettiğini belirtmektedir (Windschitl, 2000). Yapılandırmacılıkta bilgi, bireyden bağımsız değildir. Yapılandırmacılıkta nesnel bilginin yerine bireyin kendi yaşantıları ve uygulamaları sonucunda oluşturduğu bilgi vardır. Buna göre, öğrenme bilgi oluşturmadır. Öğrenme, öğrenenin yeniden bir bakış açısı kazanarak, bilgiyi kendisi tarafından anlamlandırma ve yapılandırma sürecidir (Demirel, 2012). Yapılandırmacı yaklaşıma göre bilgi, bireyler ya da gruplar tarafından etkin bir biçimde oluşturulmaktadır. Öğrenme ise, bilginin pasif bir şekilde alınması değil, aksine öğrenenin kavramları sürekli olarak yapılandırdığı etkin bir süreçtir (Tam, 2000; Tynjälä, 1999). Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı, aynı zamanda bireysel anlamın gelişimi, grup tarafından paylaşılan anlam ve işbirliği ile yapılandırılan bilgi üzerine de odaklanmaktadır. Bu felsefi bakış açısından öğretim, daha önce kazanılmış bilginin ortaya çıkarılması süreci ve öğrenenlerin yeni bilgi ile etkin olarak etkileşim içerisinde olmalarını sağlayan bir etkinlik olmaktadır (Gagnon ve Collay, 2001).

Yapılandırmacılara göre, bilgi bireyden bağımsız olarak görülemez, duruma göredir ve bireyseldir. Dolayısıyla bireye ait olan bu anlamlar başkalarına aktarılamazlar (Phillips, 2000). Yapılandırmacı öğrenme, bireylerin kendi var olan bilgileriyle yeni fikirleri birleştirerek anlam inşa ettikleri etkin bir işlemi

38 içermektedir (Jones ve Brader-Araje, 2002). Yapılandırmacılar, bilginin kendi yaşantısını anlamlı kılmaya çalışan birey tarafından yapılandırıldığını, çevreden pasif bir biçimde alınmadığını savunmaktadırlar (Koç ve Demirel, 2004). Zira yapılandırmacılıkta temel vurgu, bilginin öğrenen tarafından alınıp kabul edilmesinden ziyade bireyin bilgiden nasıl bir anlam çıkardığıdır (Yaşar, 1998). Bu sebeple yapılandırmacı anlayışta bilgi, yalnızca dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir (Phillips, 2000).

Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı, öğrenenin geçmiş bilgileri ile yeni bilgisi arasında bağ kurarak anlamı yapılandırması üzerine odaklanan bir öğrenme anlayışıdır (Henson, 2003). Yapılandırmacı görüşe göre öğrenme, öğrenenin duyu organları vasıtasıyla dış dünyadan algıladığı belirli bir nesne, olay, olgu veya kavrama ilişkin zihninde kendi bilgilerini yapılandırması ya da daha önceki deneyimlerine dayalı olarak gerçeği yorumlaması sürecidir (Jonassen, 1999). Yapılandırmacı anlayışta öğrenen dış uyaranların edilgen bir alıcısı olmayıp, onların özümleyicisi ve bilginin etkin oluşturucusudur. Yapılandırmacılıkta öğrenme, daha çok bir anlam oluşturma olarak görülmekte ve anlamın ise doğrudan doğruya öğretimle değil, öğrenen tarafından oluşturulduğu ileri sürülmektedir (Biggs, 1996). Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımında amaç, öğrenenlerin önceden belli bir hiyerarşiye göre belirlenmiş hedeflere ulaşmalarına yardımcı olmak değil, öğrenenlerin bilgiyi zihinsel olarak anlamlandırmaları için öğrenme fırsatları sağlamaktır (Şaşan, 2002). Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı, temelde öğrenmenin bilginin aktarılması ile oluşmadığını, ancak soru sorma, araştırma, problem çözme gibi öğrenen faaliyetleri ile gerçekleşebileceğini savunmaktadır (Brooks ve Brooks, 1999). Yapılandırmacı öğrenme, öğrenenlerin etkin bir şekilde bilgiyi oluşturması, yorumlaması ve önbilgilerine göre yeniden organize etmesi inancı üzerine temellenmiştir. Bu akıcı zihinsel dönüşümler, öğrenenlerin eğitim yaşantıları ile mevcut bilgiler, kültürel ve sosyal durumları bağdaştığında oluşmaktadır (Yanpar- Yelken, 2006). Diğer yandan, yapılandırmacı anlamda öğrenmenin esnek zaman dilimlerinde, gerçek yaşam durumlarında ve bağlam merkezli zengin yaşantılar sayesinde kurulan özgün ilişkilerle oluşan, oldukça geniş, çok değişkenli ve değişkenlerin birbirlerini nasıl etkilediğinin yorumlanması oldukça zor olan döngüsel

39 ve holografik bir olgu olduğu düşünülmektedir (Yurdakul, 2004). Bu anlamda, yapılandırmacı öğrenmede birey kendi öğrenmesinden sorumlu olan ve kendisine en uygun olan hususları seçen ve bunları işleyen etkin kişi olarak görülmektedir (Abbott ve Ryan, 1999).

Yapılandırmacılara göre öğrenenler, bilgiyi bireysel olarak yaratmakta ve yeniden organize etmektedirler (Saban, 2004). Bu sebeple, yapılandırmacılıkta öğrenme bilgiyi pasif bir biçimde almak değil, kendisine mal etmek anlamına gelmektedir (Olssen, 1996). Yapılandırmacılıkta öğreneler boş bir levha veya doldurulmayı bekleyen bidonlar olarak görülmezler, aksine öğreneler anlam araştıran ve oluşturan etkin organizmalar olarak görülürler (Driscoll, 2000). Yapılandırmacı öğrenmede asıl olan bilginin öğrenen tarafından alınıp kabul görmesi değil, bireyin bilgiden nasıl bir anlam çıkardığıdır (Phillips ve Soltis, 2004). Yapılandırmacılıkta bütün çaba, öğrenmelerin kalıcılığının sağlanmasının ve üst düzey bilişsel becerilerin oluşturulmasına katkı sağlamaktır (Şaşan, 2002). Bu yüzden, sınıfta öğrenenlere etkileşime girerek zengin öğrenme yaşantıları geçirebilecekleri ortamların sağlanması gerekmektedir (Gagnon ve Collay, 2001). Zira yapılandırmacılık, temel bilgi ve becerileri de dikkate alarak düşünme, anlama, sorgulama ve bilginin uygulanması hususlarını vurgulamaktadır (Moussiaux ve Norman, 2003). Öğrenme sürecinde, öğrenenlerin kendi anlamlarını araştırarak, kararlar vererek, işbirliği içerisinde çalışarak, üst düzey düşünme becerilerini ve kendi yaratıcılıklarını kullanarak öğrenmeleri hedeflenmektedir (Demirel, 2012). Yapılandırmacılar belli etkinliklerin ve zengin yaşantıların öğrenme sürecini etkinleştirebileceğine ve öğrenenlerin öğrenme düzeylerini olumlu yönde etkileyebileceğine inanmaktadırlar (Brooks ve Brooks, 1999). Bu bakımdan yapılandırmacı öğrenme, öğrenenlerin problem çözme, eleştirel düşünme ve yaratılık süreçleri üzerine temellendirilmektedir (Fer ve Cırık, 2007).

Yapılandırmacı öğrenme ortamlarında öğrenenlerin anlam oluşturma sürecine etkin katılımları öngörülmektedir (Brooks ve Brooks, 1999; Woolfolk, 1998). Bu ortamlarda öğrenenler anlam araştırıcılar ve problem çözücüler olarak görülürlerken, öğretmenler ise bilginin sunucuları olarak değil, öğrenenlerin bilgiyi

40 yapılandırmalarına ve anlamı keşfetmelerine yardımcı olan danışmanlar ve bu süreci kolaylaştırıcılar olarak görülmektedirler (Dunlop ve Grabinger, 1996). Sonuç olarak, yapılandırmacı yaklaşımın öğrenen merkezli bir yaklaşım olma özelliği gösterdiği söylenebilir (Brooks ve Brooks, 1999; Demirel, 2012; Driscoll, 2000; Fer ve Cırık, 2007; Fosnot ve Perry, 2007; Marlowe ve Page, 1998; Saban, 2004; Slavin, 2008; Yaşar, 1998; Woolfolk, 1998). Böylesi bir süreçte öğrenen, öğrenme sürecinde yeni bilgileri zihninde yapılandırırken, önceki bilgilerini gözden geçirmekte, konu hakkında neyi bilip bilmediğini belirlemekte ve yeni bilgiler kazanma aşamasında gözlem, deney, uygulama, araştırma ve inceleme gibi öğrenme etkinlikleri kullanarak öğrenmesini sürekli olarak yapılandırmaktadır (Aydın ve Balım, 2005). İfade edilen bu açılardan yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı, geleneksel eğitim anlayışından radikal bir şekilde ayrılmaktadır. Bu yaklaşımda amaç, kişinin bilgiyi özümsemede etkin bir rol alarak onu kendi zihinsel semalarında yerli yerine oturtabilmesidir. Öğrenenin okuldan aldığı bilgileri gerçek hayata uyarlayabilmesi, birtakım bilgi parçalarını ezberlemesinden daha değerlidir (Özden, 2003).

Yukarıda, yapılandırmacı öğrenme yaklaşımının temel özelliklerinin aktarıldığı görüşlerden hareketle, genel olarak, yapılandırmacı yaklaşıma dayalı öğrenmenin; öğrenenlerin önbilgileri ile yeni bilgileri arasında anlamlı ilişkilerin kurulduğu, öğrenmenin sosyal etkileşim ile gerçekleştiği, öğretme-öğrenme süreçlerinin ve öğrenme ortamlarının öğrenen odaklı olarak düzenlendiği, esnek, zamandan ve mekândan bağımsız, anlamın öğrenenlerin etkin katılımı ile oluşturulduğu, yaşama ve deneyime dayalı, durumsal/bağlamsal bir olgu olduğu ileri sürülebilir. Böylesi bir öğrenme sürecinin ise yapılandırmacı yaklaşımın ilkelerinin temel alındığı bir öğrenme ortamında gerçekleştirilebileceği savunulabilir. Bu düşünceden hareketle, yapılandırmacı öğrenme yaklaşımının temel ilkelerinin ortaya konulması hem araştırmada anlam ve kavram bütünlüğünün sağlanmasında, hem de yapılandırmacı öğrenme yaklaşımının öğretime uygulanmasına yönelik bir bakış açısının geliştirilmesinde önemli görülmektedir.

41