• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: YUSUF U ZELİHA HİKÂYESİNE GENEL BİR BAKIŞ

1.2. Tevrat ve Kur’an-ı Kerim’deki Yusuf Kıssalarının Mukayesesi

1.2.1. Yakup

Kur’an-ı Kerim’e göre peygamber, Yahudi inançlarına göre İsrail’in ataları olarak adlandırılan üç kişiden biri olan İshak oğlu Yakup aynı zamanda İsrailoğullarının isim babasıdır (Harman, 2013: 274). Kitab-ı Mukaddes’te doğumu esnasında kardeşi Esav’ın topuğunu tuttuğu, daha sonra da kardeşini aldatıp yerine geçtiği için ona Yakup dendiği bilgisi yer almaktadır. Yakup’un, anneleri Rebeka; Esav’ın ise babaları İshak tarafından yönlendirilmesi sonucu kardeşlerin birbirleriyle mücadele içerisinde oldukları ve bu mücadelede birbirlerine üstün gelmek için çeşitli hilelere başvurmaktan da geri kalmadıkları görülmektedir.10

9 Yusuf kıssası İncil’de kısaca anlatıldığı için mukayese Tevrat ve Kur’an-ı Kerim’deki Yusuf kıssaları üzerinden yapılmıştır.

10 Doğum vakti geldiğinde, Rebeka'nın ikiz çocukları oldu. İlk doğan oğlu kıpkırmızı ve tüylüydü; kırmızı bir cüppeyi andırıyordu ve onun adını Esav koydular. Sonra kardeşi doğdu ve eliyle Esav'ın topuğunu tutuyordu. Bu yüzden İshak ona Yakup (topuk tutar) adını verdi. Rebeka doğum yaptığı vakit İshak altmış yaşındaydı. Çocuklar büyüdü. Esav kırları seven usta bir avcı oldu. Yakup ise çadırda oturan sakin bir adamdı. İshak, Esav'ı daha çok severdi çünkü onun yakalayıp getirdiği avların etlerini yerdi. Rebeka ise Yakup'u severdi. Bir gün Yakup çorba pişirirken Esav avdan geldi. Aç ve bitkindi. Esav, Yakup'a, “Lütfen şu kızıl çorbadan biraz ver de içeyim, aç ve bitkinim” dedi. Bu sebeple ona Edom adı da verildi. Yakup, Esav’a “Önce sen ilk oğulluk hakkını bana ver” diye karşılık verdi. Esav, “Baksana, açlıktan ölmek üzereyim, ilk oğulluk hakkının bana ne yararı var?” dedi. Yakup,

38

Tevrat’ta Yakup için kullanılan isimlerden biri de “İsrail”dir. Tevrat’taki bir pasajda Tanrı’nın Yakup’a göründüğü, ona adının artık Yakup değil İsrail olduğunu söyleyerek onu kutsadığı bilgisi yer almaktadır.11 Kur’an’da da Yakup’tan İsrail olarak

“Önce ant iç” dedi. Esav ant içerek ilk oğulluk hakkını Yakup'a çorba karşılığında sattı. Yakup, Esav'a ekmek ve

mercimek çorbası verdi. Esav yiyip içtikten sonra kalkıp gitti ve böylece Esav ilk oğulluk hakkını küçümsemiş oldu (Yaratılış, 25. Bab/ 24-33). // İshak yaşlanmıştı ve gözleri görmez olmuştu. Büyük oğlu Esav'ı çağırıp, “Oğlum!” dedi. Esav, “Efendim!” diye yanıtladı. İshak, “Artık yaşlandım, ne zaman öleceğimi bilmiyorum. Silahlarını al, kırlara çıkıp benim için bir hayvan avla. Sevdiğim lezzetli bir yemek yap sonra bana getir yiyeyim. Ölmeden önce seni kutsayayım.” dedi. İshak, oğlu Esav'la konuşurken Rebeka onları dinliyordu. Esav avlanmak için kıra çıktığında, Rebeka oğlu Yakup'a şöyle dedi: “Dinle, baban İshak’ın ağabeyin Esav'a söylediklerini işittim. Baban ona, ‘Bana bir hayvan avla getir, lezzetli bir yemek yap, yiyeyim. Ölmeden önce de seni RAB'bin huzurunda kutsayayım.’ dedi. Bak oğlum, sana söyleyeceklerimi iyi dinle: “Git süründen bana iki seçme oğlak getir. Ben oğlaklardan babanın sevdiği lezzetli bir yemek yapayım; ancak yemesi için onu babana sen götüreceksin ki, ölmeden önce Esav’ı değil seni kutsasın.” Yakup, “Ama kardeşim Esav'ın bedeni kıllı ama benimki kılsız” diye cevapladı, “Ya babam bana dokunursa? O zaman benim onu aldattığımı anlar. Kutsama yerine üzerime lanet getirmiş olurum.” Annesi, “Sana gelecek lanet bana gelsin, oğlum! Sen beni dinle ve git süründen oğlakları getir.” dedi. Yakup gitti ve oğlakları alıp annesine getirdi. Annesi babasının sevdiği bir yemek yaptı. Büyük oğlu Esav'ın en güzel giysileri o anda evdeydi. Rebeka onları Yakup'a giydirdi. Ellerinin üstünü ve ensesinin kılsız yerlerini oğlak derisiyle kapladı. Yaptığı lezzetli yemekle ekmeği Yakup'a verdi. Yakup babasının yanına gidip, “Baba!” diye seslendi. Babası, “Evet, sen kimsin?” dedi. Yakup, “Ben ilk oğlun Esav'ım” diye cevapladı, “Söylediğini yaptım. Lütfen kalk, otur ve getirdiğim av etini ye. Öyle ki, beni kutsayabilesin.” dedi. İshak, “Nasıl da böyle çabucak buldun oğlum?” dedi. Yakup, “Tanrın RAB bana yardım etti” diye cevapladı. İshak, “Yaklaş, oğlum sana dokunayım, gerçekten oğlum Esav mısın, değil misin anlayayım.” dedi. Yakup babasına yaklaştı. Babası Yakup’a dokundu ve “Ses Yakup'un sesi, ama eller Esav'ın elleri” dedi. Onu tanıyamadı. Çünkü Yakup'un elleri ağabeyi Esav'ın elleri gibi kıllıydı. İshak onu kutsamak üzereyken, bir daha “Sen gerçekten oğlum Esav mısın?” diye sordu. Yakup, “Evet!” diye yanıtladı. İshak, “Oğlum, av etini getir yiyeyim de seni kutsayayım” dedi. Yakup önce yemeği, sonra şarabı getirdi. İshak yedi, içti. “Yaklaş da beni öp, oğlum” dedi. Yakup yaklaşıp babasını öptü. Babası onun giysilerini kokladı ve kendisini kutsayarak şöyle dedi: “İşte oğlumun kokusu Sanki RAB'bin kutsadığı kırların kokusu. Tanrı sana göklerin çiyinden ve yerin verimli topraklarından bol buğday ve yeni şarap versin. Halklar sana kulluk etsin, Uluslar boyun eğsin. Kardeşlerine egemen ol, kardeşlerin sana boyun eğsin. Sana lanet edenlere lanet olsun, Seni kutsayanlar kutsansın.” dedi. İshak Yakup'u kutsadıktan ve Yakup babasının yanından ayrıldıktan kısa bir zaman sonra kardeşi Esav avdan döndü. Esav da av etinden lezzetli bir yemek yapıp babasına götürdü. Ona, “Baba, kalk, getirdiğim av etini ye. Öyle ki, beni kutsayabilesin.” dedi. Babası, “Sen kimsin?” diye sordu. Esav, “Ben ilk oğlun Esav'ım” diye karşılık verdi. İshak'ı bir titreme sardı. Tir tir titreyerek, “Öyleyse daha önce avlanıp bana yemek getiren kimdi?” diye sordu, “Sen gelmeden önce yemeğimi yiyip onu kutsadım. Artık o kutsanmış oldu.” Esav babasının anlattıklarını duyunca, acı acı bağırdı. “Beni de kutsa, baba, beni de!” dedi. İshak, “Kardeşin Yakup gelip beni kandırdı senin yerine o kutsandı.” dedi. Esav, “Ona boşuna mı Yakup diyorlar? İki kezdir beni aldatıyor. Önce ilk oğulluk hakkımı aldı. Şimdi de benim yerime o kutsandı.” dedi (Yaratılış, 27. Bab: 1-36).

11 Hz. Yakup’un “Tanrıyla güreşir” anlamına gelen “İsrail” lakabını alması ile ilgili olarak Tevrat’ta iki anlatı bulunmaktadır. Birinci anlatı: Yakup Güreş Tutuyor: Yakup o gece kalktı; iki karısını, iki cariyesini on bir oğlunu yanına alıp Yabbuk Irmağı’nın sığ yerinden karşıya geçti. Onları geçirdikten sonra sahip olduğu her şeyi de karşıya geçirdi. Böylece Yakup arkada yalnız kaldı. Bir adam gün ağarıncaya kadar onunla güreşti. Yakup’u yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki güreşirken Yakup’un uyluk kemiği çıktı. Adam, “Bırak beni gün ağarıyor” dedi. Yakup, “Beni kutsamadıkça seni bırakmam” diye yanıtladı. Adam, “Adın ne?” diye sordu. “Yakup.” Adam, “Artık sana Yakup değil, İsrail denecek, Çünkü Tanrıyla, insanlarla güreşip yendin.” dedi. (Yaratılış, 32. Bab: 22-28) İkinci anlatı: Yakup Paddan-Aram'dan dönünce, Tanrı ona yine görünerek onu kutsadı. “Sana Yakup diyorlar, ama bundan böyle adın Yakup değil, İsrail olacak” diyerek onun adını İsrail koydu. “Ben Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'yım” dedi, “Verimli ol, çoğal. Senden bir ulus ve uluslar topluluğu doğacak. Kralların atası olacaksın. İbrahim'e, İshak'a verdiğim toprakları sana verecek, senden sonra da soyuna bağışlayacağım.” Sonra Tanrı Yakup'tan ayrılarak onunla konuştuğu yerden yukarı çekildi. Yakup Tanrı'nın

39

bahsedilmiştir; ancak Tevrat’ta Yakup’a İsrail isminin nasıl verildiğini anlatan bölümlerin hiçbiri Kur’an’da bulunmamaktadır.12

Her iki kutsal kitapta da Yakup’un, oğlu Yusuf’u diğer kardeşlerden daha üstün tuttuğu ve daha çok sevdiği belirtilmiştir. Tevrat’ta bu durum Yusuf’un, Yakup’un yaşlılığında doğmuş olmasıyla açıklanırken, Kur’an’da babasının Yusuf’a olan sevgisinin sebebi olarak Hz. Yakup’un, onun ataları İbrahim ve İshak gibi peygamber olacağını gösteren özelliklere sahip olduğunu anlaması gösterilmektedir.

Yakup’un, oğlu Yusuf’un gördüğü rüyayı anlattıktan sonra verdiği cevap kutsal kitaplarda farklılık arz etmektedir. Tevrat’ta, Yusuf’un rüyasında güneş, ay ve on bir yıldızı kendisine secde ederken gördüğünü babasına anlattığında Yakup “Ne biçim düş

bu? Ben, annen, kardeşlerin gelip önünde yere mi eğileceğiz yani?” diyerek Yusuf’u

azarlar (Yaratılış, 37. Bab: 10). Kur’an’da ise Hz. Yakup rüyayı kardeşlerinin duyması halinde kıskançlıklarının artıp ona fenalık etmesinden endişe ederek “Yavrucuğum!

Rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır. İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır.” diyerek oğlunu uyarır (Kur’an, Yusuf

Suresi, Ayet 6).

Kardeşlerinin Yusuf’a ait kanlı gömleği getirip, onun öldüğünü söylediklerinde Tevrat’ta Yakup’un oğullarının sözlerine hemen inandığı, üzüntüden üzerindeki kıyafetleri yırttığı ve oğlu için yas tutmaya başladığı anlatılır. Kur’an’da ise Hz. Yakup durum karşısında oğullarının düzenlediği hileyi hemen sezer; ancak sabır gösterip, başına gelenlerden sadece Allah’a sığınacağını ifade ederek teslimiyetçi bir tavır sergiler.

kendisiyle konuştuğu yere taş bir anıt dikti. Üzerine dökmelik sunu ve zeytinyağı döktü. Oraya, Tanrı'nın kendisiyle

konuştuğu yere Beytel adını verdi (Yaratılış, 35. Bap: 9-15).

12 Kur’an-ı Kerim’de Yakup adı on surede on altı defa geçmektedir. (Bakara 2/132, 133, 136, 140; Âl-i İmran 3/84; Nisâ 4/163; En’âm 6/84; Hûd 11/71; Yusuf 12/6, 38, 68; Meryem 19/6, 49; Enbiyâ 21/72; Ankebût 29/27; Sâd 38/45); İsrail adı tek başına iki (İmrân 3/93; Meryem 19/58) ve Benî İsrail şeklinde 41 yerde geçmektedir (Harman, 2013: 275).

40

Her iki kutsal kitapta farklılık arz eden unsurlardan bir diğeri de kardeşlerin Bünyamin’i Mısır’a götürmek istediklerini söylediklerinde Yakup’un verdiği tepkidir. Kur’an’da Hz. Yakup, oğullarının başlarına bir şey gelmemesi için onlara şehre farklı kapılardan girmelerini söylese de Allah’tan gelecek bir şeyi engelleyemeyeceğini bilir ve O’na tevekkül eder. Yakup’un manevî kudretine işaret eden bir başka hadise ise oğlu Yusuf’un gömleğinin kokusunu daha oğulları gömleği ona getirmeden almasıdır. Bir peygambere has bu hasletler Tevrat’ta bahsi geçen Yakup karakterinde bulunmamaktadır. Kitab-ı Mukaddes’te Yakup, Bünyamin’e yolda bir zarar gelir endişesiyle bir müddet onu ağabeyleriyle göndermeye razı olmaz ve oğullarının kardeşleri Yusuf’un yaşadığını söylediğinde de onlara inanmayarak baygınlık geçirir. Tevrat ve Kur’an’daki Yakup karakteri genel hatlarıyla değerlendirildiğinde Kitab-ı Mukaddes’te Yakup, bazen sıradan bir insan ve sıradan bir baba, bazen de Tanrıyla güreşen mitolojik bir kahraman olarak karşımıza çıkmaktadır. Kur’an’da ise Hz. Yakup’un, olaylar karşısındaki tepkileri, önsezileri, teslimiyetçi ve kaderci tavrı onun sadece bir peygamberde bulunabilecek vasıflara sahip olduğunu göstermektedir.