• Sonuç bulunamadı

1872 yılında yayımlanan Expression of the Emotions in Man and

A

n

i

ma

l

s

[ lnsan ve Hayvanlarda Duyguların ifadesi] adlı önemli kitabında Charles Darwin pek çok ortak jestin evrimsel kökeni­

nin hayvanlardaki uyarlanma eylemlerine dek uzandığını ve daha sonra insanda simge biçiminde benimsendiğini saptadı. Bu ne­

denledir ki, yalnız biçimde değil, güçlü insan duygularında da evrimin sürekliliğini ileri sürdü. Şiddetli öfkelenme durumunda homurdanmanın yanı sıra -döğüşürken kullandığımız, artık bu­

lunmayan köpek dişimizi göstermek için- üst dudağımızı yuka­

rı kaldırırız. Tiksinmeyle ilgili bedensel anlatımımız da, gerek­

li durumlarda yüksek uyarlanma sağlayan kusma eylemiyle ilgi­

li yüz devinimlerinin yinelenmesidir. Viktorya döneminden çağ­

daşlarının pek çoğunu iyice rahatsız etmesine karşın Darwin şu sonuca vardı: "insan soyundaki bazı dışavurumları -örneğin, aşı­

rı şiddet etkisi altında tüylerin diken diken olması ya da şiddet­

li öfkeyle dişlerin açığa çıkarılmasını- insanın bir zamanlar çok daha aşağı bir aşamada, hayvansı durumda varolduğu inancı dı­

şında açıklanamaz."

Her nasıl olursa olsun, insanın körpelik evresinin beden özel­

likleri -hayvanlarda görüldüğü zaman bile- bizde güçlü duygu­

sal karşılık bulur. Mickey Mouse'un çocuk özellikleri edine edi­

ne, tersine büyüyerek ilerlediği evrim yolunun, Disney ve birlik­

te çalıştığı sanatçıların ayırdına varmaksızın yukarıdaki biyolojik ilkeyi bulmuş olduklarını gösterdiğini ileri sürüyorum. Gerçek­

ten de, Disney'in yarattığı kişiliklerin çoğunun gönüllerdeki ko­

numu, aynı türden tuhaflıklara dayanmaktadır. Büyülü ülke, bu yönüyle biyolojik bir göz boyamadan yararlanır; başka bir de­

yişle, soyutlama yeteneğimizden ve kendi bedenimizin büyürken

stcphcn jay gould 1 1 1

-J----

7-\---�--- 7-\---�--- 7-\---�--- 7-\---�---.. - - - -� - - - ' - - - - -

---İnsan çocuksu yüz özellikleri taşıyan hay­

vanlara sevgi duyar: Koca gözler, şişkin kafa kemiği, geriye kaçık çene kemiği (sol sü­

tun). Küçük gözlü, uzun burunlu hayvanlar (sağ sütun) aynı etkiyi uyandırmazlar. Kon­

rad Lorenz'in Studies in Animal and Hu­

man Behavior adlı yapıtından, cilt Il, 1971.

Methuen & Co. Ltd.

112 pandanın başparmağı

geçirdiği biçim değişikliğine verdiğimiz yerinde yanıtları yeri de­

ğilken hayvanlara aktarma eğilimimizden yararlanır.

Donald Duck da zaman içinde daha çocuksu özellikler edi­

nir. Uzun gagası içe çekilir, gözleri büyür; Mickey'nin Morty'e ya­

kınlaştığı kesinlikle, o da Huey, Louie ve Dewey'e yaklaşır. Fakat Mickey'nin başlangıçtaki edepsiz görünümünü Donald üstlendi­

ği için, sivri gagası ve daha yatık alnıyla biçim bakımından daha erişkin kalır.

Farelerin kötü kişi olanları ya da bıçkınları, Mickey'nin kro­

nolojik yaşında olsalar da, Mickey'le karşılaştırıldığında her za­

man daha erişkin görünümlüdürler. Örneğin 1936 yılında Dis­

ney

Michey� Rival

adlı bir kısa film yaptı. Sarı açık bir araba­

ya binmiş bir züppe, Mickey'le Minnie'nin gözden uzaktaki kır gezintisine çağrısız dalar. Ahlaksızlığıyla ünlü Mortimer'in baş uzunluğu beden uzunluğunun yalnızca yüzde 29'u kadarken, Mickey'ninki yüzde 45'dir; burun uzunluğunun baş uzunluğuna oranı yüze SO'ken, Mickey'ninki yüzde 45'tir. (Buna karşın ve hiç başka türlüsü olmaz, Minnie kalbini Mortimer'e kaptırır; ta ki, komşu tarladan gelen nazik bir boğa Mickey'nin rakibini kovun­

caya dek.) Ayrıca Disney'in öteki kişilerinin abartılı erişkin özel­

liklerini -kasıla kasıla yürüyen takma bacaklı kabadayı Pete'i ya da basit ama sevimli salak Goofy'i- düşünün.

Mickey'nin biçimsel yolculuğuna ilişkin ikinci ciddi biyolojik görüş olarak şunu belirtiyorum. Mickey'nin sonsuz gençliğe doğ­

ru giden yolu, kendi evrim öykümüzü kısaltılmış biçimde yine­

liyor. Çünkü insanoğlu eşeysel olgunluğa eriştiğinde, çocukluk evresi özelliklerini korur (neotenik'tir) . Atalarımızın çocukluk evresi özelliklerini erişkinliğe geçişte koruyarak evrildik ve böy­

lece bugünlere geldik. Güney ve Doğu Afrika'da kalıntıları bulu­

nan, soyu tükenmiş maymunumsu başparmaklı

Australopitechine

atalarımızın

Steamboat Willie

'deki Mickey gibi, öne çıkık çenele­

ri, basık üst kafatasları vardı.

Embriyonik dönem kafatasımız şempanzelerinkinden hemen

stephcn jay gould 113

hiç ayırt edilemez. Büyürken biçim değiştirme bakımından aynı yolu izleriz: Doğumdan sonra beyin gövdeye oranla çok daha ya­

vaş büyüdüğü için üst kafatası kemeri bağıl olarak küçülür ve çene de bağıl olarak büyür. Fakat şempanzeler bu değişimlerde ileri giderek, yavrudan çarpıcı biçimde değişik bir erişkin mey­

dana getirirken; biz aynı yolda çok daha yavaş ilerler ve hiçbir za­

man çok uzağa gidemeyiz. Dolayısıyla, erişkinler olarak, çocuksu özelliklerimizi koruruz. Hiç kuşku yok ki, yavruyla erişkin ara­

sında gözle görülür bir ayrım meydana getirmeye yetecek denli değişiriz; fakat, değişimimiz şempanzeler ve öteki başparmaklıla­

rın geçirdiğinden çok daha azdır.

Gelişme hızımızdaki gözle görülür yavaşlama, çocuksu özel­

liklerimizi saklamamızı tetiklemiştir. Başparmaklı memeliler içinde yavaş gelişenlerdendir; fakat, biz bu eğilimi başka hiçbir

Züppe kılıklı, ahlaksız Mortimer (burada Minnie'nin kalbini çalmakta­

dır) Mickey'e bakarak çok daha erişkin özellikler taşımaktadır. Başı beden uzunluğuyla oranlandığında daha küçüktür; burnu baş uzunluğunun tam tamına yüzde 80'ini bulmaktadır. Walt Disney Productions

1 14 pandanın başparmağı

memelide görülmeyen bir ölçüde ileri götürmüşüzdür. Çok uzun bir ana kamında kalma süremiz, belirgin biçimde uzun bir ço­

cukluğumuz var ve başka hiçbir memeli bizim yaşadığımız denli uzun yaşamıyor. Sonsuz gençliğin form ve yapı özellikleri işimizi kolaylaştırmıştır. Büyümüş beynimiz, doğum öncesi büyüme hı­

zını -hiç olmazsa bir ölçüde- sonraki yaşlara doğru sarkıtmamı­

zın bir sonucudur. (Bütün memelilerde beyin, döl yatağında hızlı büyür, fakat genellikle doğumdan sonra çok az büyür. Bu embri­

yonik evreyi doğum sonrasına uzatmış bulunuyoruz.)

Fakat zamanlamanın kendisindeki değişimler de en az o den­

li önemli olmuştur. Her şeyden önce öğrenen hayvanlarız ve uzun süren çocukluğumuz öğrenim yoluyla kültür aktarımına izin verir. Pek çok hayvan çocuklukta esnektir ve oyun oynar; fa­

kat erişkinliğinde katı programlanmış örüntülere uyar. Yukarıda sözü edilen aynı makalede Lorenz şunları yazar: "lnsanı insan ya­

pan bu eşsiz, yaşamsal öznitelik -başka bir deyişle, her zaman ge­

lişir durumda kalma özelliği- hiç kuşkusuz insanoğlunun neote­

nik doğasına borçlu olduğumuz bir armağandır."

Kısacası bizler de, Mickey gibi, hiçbir zaman büyümemizi ta­

mamlamasak da, ne yazık ki yaşlanırız. Mickey, sana önümüzde­

ki yarım yüzyıl için iyi dilekler sunuyoruz. Dileriz ki, senin gibi genç kalalım; ama, biraz daha akıllanmış olalım.

Çizgi filmlerde abartıl­

mış erişkin özellikleri taşıyan Disney karakterleri, yalnız­

ca kötüler değildir. Mortimer gibi Goofy de beden uzunlu­

ğuna göre küçük kafalıdır ve büyük burunludur. Walt Dis­

ney Productions.

ncplıcıı j•y gould 1 1 5

10