• Sonuç bulunamadı

Yüksek Adliye Kurulu’na İlişkin

3. KKTC YARGI SİSTEMİNE İLİŞKİN DOKTRİNDEKİ BAZI GÖRÜŞLER VE

3.3. Yüksek Adliye Kurulu’na İlişkin

KKTC yargısının en önemli özelliklerinden birisi Adalet Bakanlığı’nın olmamasıdır. Adalet Bakanlığı’nın yerini, 1975 ve 1985 Anayasaları ile ortaya çıkan Yüksek Adliye Kurulu sistemi almıştır. Yukarıda anlatıldığı üzere Yüksek Adliye Kurulu’nun üye sayısı 12’dir ve 12 üyenin 8’i Yüksek Mahkeme hakimidir. Diğer dört üye ise;

- Cumhurbaşkanı tarafından atanacak bir üye, - Cumhuriyet Meclisi tarafından atanacak bir üye, - Cumhuriyet Başsavcısı,

- Barolar Birliği’nin seçeceği bir üyeden oluşmaktadır.

Yargı bağımsızlığına gölge düşürecek olan yürütmenin Yüksek Adliye Kurulu’nda bir temsilcisi bile bulunmamaktadır. Hakimlerin atanması, terfisi, nakli ve disiplin işlemleri dahil yargı ile ilgili tüm konularda karar vermeye yetkili olan bu kurulun 2/3’ünün Yüksek Mahkeme hakimi olması, hakimlerin kararlı olduğu her konuda karar alabileceğini gösterir. Bu 2/3’lük oran yargı bağımsızlığının güvencesidir478.

Kurulda yer alan hakimler dışındaki üyeler, yargının dış kurumlarla iletişimini sağlamaktadır. Böylece hakimler, dış kurumların (Cumhurbaşkanı’nın, Baro’nun, Yasama Meclisi’nin ve Savcılık’ın) tartışılan konularla ilgili ne düşündüğü hakkında bilgi sahibi olur ve bu görüşleri dikkate alarak karar verir. Hakim üyeler dışındaki üyelerin bir görevi de yargının sorunlarını ve görüşlerini bağlı bulunduğu kuruma iletmektir. Böylece yargının hem bağımsızlığı hem de devletin diğer organları ile iletişim içinde olması sağlanmaktadır.

477 ERGİNEL, Kusursuz Yargı Oluşturma Çabaları, s.81.

478 Yargıya güven ölçeği ve sorularına verilen cevaplar için bkz. GÜLENER, Serdar, Yargıya Güven (İstanbul: Oniki Levha Yayınları, 2018), s.53 vd.

154

Yargı bağımsızlığı açısından büyük bir öneme sahip olan Yüksek Adliye Kurulu’nun anlatılan bu olumlu yönlerine rağmen bazı kusurlarının da olduğu söylenebilir:

a) Avukatların Kurulda Yer Alması479: Yüksek Adliye Kurulu sistemine karşı

yapılan eleştirilerden biri meslek icra eden avukatların kurulda görev almasıdır. Uygulamada; Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Meclisi veya Baro’nun, kurulda görev yapacak üyeleri genellikle meslek icra eden avukatlar arasından seçtiği görülür. Bu avukatlar bir yandan hakimlerin atanmasında, naklinde ve terfi etmesinde söz sahibi olmakta, ardından söz konusu hakimlerin önünde avukatlık mesleğini icra etmektedirler. Hakimin kendi kaderinde söz sahibi olacak avukat karşısında tarafsızlığına gölge düşebilir. Bu açıdan, meslek icra eden avukatların Yüksek Adliye Kurulu’na üye olarak seçilmeleri sakıncalıdır. Bu eleştiriye karşı KKTC’de şöyle bir görüş ortaya atılmıştır: Yüksek Adliye Kurulu’na dışarıdan atanan üyelerin meslek icra eden avukatlar arasından seçilmeleri durumunda hakimleri ilgilendiren konularda oy verememeleri, dolayısıyla hakimi ilgilendiren konularda nisabın onlar dikkate alınmadan oluşması gerekir. Böyle bir değişiklik ile üye atayan kurumların avukat olmayan kişileri üye olarak seçmeye yöneleceği düşünülebilir. Ancak böyle bir yönelme olmasa bile kurula gelen avukatlar hakimlerle ilgili konularda oy kullanamayacağı için sorun ortadan kalkacaktır480.

b) Kararların Gizli Oy ile Alınması481: Yüksek Adliye Kurulu’nun çalışma şekli

35/85 Sayılı Yüksek Adliye Kurulu Yasası’nda düzenlenmiştir. Bu yasaya göre “Yüksek

Adliye Kurulu’nda kararlar üye tam sayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla alınır.”

Kararların gizli oyla alınması kuralı eleştiri konusu olmuştur. Gizli oy nedeniyle kurulun ilkeli karar vermekten uzaklaştığı, kurul üyelerinin dış etkenlere açık hale geldiği öne sürülmüştür. Kuruldaki oylamalarda alınan bazı sonuçlar da bu kuşkuları artırmıştır. Bu eleştirilere karşı açık oy verilmesini savunanlar olmuş, daha sonra açık oyun sakıncaları üzerinde durulmuştu. Sonuçta gizli mi, açık mı oy kullanılması konusunda kurula karar verme yetkisinin tanınması görüşü öne sürüldü. Buna göre her oylamadan önce kurul oylamanın açık mı gizli olacağını karara bağlayacaktı. Kurulun bu konuda prensip kararı vermesi ve sakıncalarını görünce değiştirebilmesi de düşünüldü. Böylece yasaklarla

479 ERGİNEL, Kusursuz Yargı Oluşturma Çabaları, s.101 vd.

480 Bu görüş yeterli destek bulmadığı için bir yasa değişikliği önerisi olarak Hükümet’e iletilememiştir. 481 ERGİNEL, a.g.e., s.103.

155

değil, kurulun takdir yetkisini arttırarak sorunu çözme yöntemi üzerinde duruldu. Ne var ki bu görüşler de bir sonuca ulaşmayarak tartışma düzeyinde kalmıştır.

c) Hakimlerin atanması482: Yüksek Adliye Kurulu’nun kurulduğu yıllardan

itibaren hakimlerin atanmasına ilişkin eleştiriler başlamış ve Kurul’un ortaya bir ilke koymadığı iddia edilmişti. Yukarıda anlatıldığı gibi Anglo-Sakson sistemde yasalar her şeyi belirlememekte, yasalarda hakimlerin vicdani kanaatlerine göre dolduracakları geniş bir alan bulunmaktadır. Bu alanı dolduracak olan hakimin; dürüst, vicdan sahibi ve adalet dağıtma isteği içinde olması gerekir. Hakim adayının bu özelliklere sahip olup olmadığı ise iş hayatında (yani avukatlık yaparken) ortaya çıkmaktadır.

Yukarıda belirtildiği gibi KKTC’de hakim olabilmek için en az 5 yıl avukat veya savcı olarak çalışmak gerekmektedir. Önceden hakim olacak kişileri seçerken, aday olan kişinin iş yaparken muhatap olduğu hakimlerden bilgi alınmaktaydı. Bu nedenle adaylar arasındaki en eski avukatlardan başlayarak bu kişiler hakkında, hakimlerden bilgi alınıp karar verilmekteydi. Ancak daha sonra aday sayısının artmasıyla, sadece öne çıkan adaylarla ilgili hakimlerden bilgi alınmaya başlanmıştır. Hakimlere aday hakkında yöneltilen soru ise; o adayın dürüst, vicdan sahibi ve adaleti yerine getirme isteği olan bir kişiliğe sahip olup olmadığı yönündedir. Böylece takdir yetkisini her olayda adaletten yana kullanacak bir kişi hakim yapılmak istenmektedir. KKTC’de hakim adayları çoğalmaya başlayınca yazılı bir sınavla sayıyı düşürme ve adayların her biri hakkında hakimlerden daha ciddi ve sözlü bilgi alma yöntemi düşünülmüş, ancak bu görüş uygulamaya konamamıştır483.

482 ERGİNEL, Kusursuz Yargı Oluşturma Çabaları, s.103 vd. 483 ERGİNEL, a.g.e., s.103 vd.

156

3.4. Anayasa ve Yüksek İdare Mahkemesi’ne İlişkin