• Sonuç bulunamadı

1982 Anayasa’sının üçüncü kısmının üçüncü bölümü “yargı” başlığını taşımaktadır. Bilindiği üzere devletin yasama ve yürütme yetkisinin yanında yargı

yetkisi de vardır. Devletin üç temel fonksiyonundan biri olan yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılmaktadır.

Yargı kavramı en basit olarak “hukuk kurallarının bağımsız ve tarafsız mahkemelerce belli bir olaya uygulanması suretiyle hukuki uyuşmazlıkları kesin olarak karara bağlamak” şeklinde ifade edilebilir. Yargılama bir konunun, kanundaki usul ve şartlar altında harekete geçen yargı merciince, iddia, savunma ve bunlardan çıkarılan karar aşamasına kadar, öngörülen usul ve araçlardan yararlanılarak araştırılması ve sonuçlandırılması işlemleridir100

.

Türkiye'de yargı örgütü tek tür olmayıp kollara ayrılmıştır. Kararları aynı mahkemede temyiz edilen mahkemelerin oluşturduğu topluluğa “yargı kolu” ya da “yargı düzeni” denir. Dolayısıyla Türkiye'de yüksek mahkeme sayısınca yargı kolu bulunmaktadır. Türk yargı sistemi, Anayasa yargısı, adli yargı, idari yargı, uyuşmazlık yargısı, seçim yargısı, askeri ceza yargısı ve askeri idari yargı olmak üzere başlıca yedi yargı kolu üzerine tesis edilmiştir. Bunlardan beşi sivil, ikisi askeri yargı şeklinde teşkilatlanmıştır. Bu yargı türlerinden her biri diğerlerinden bağımsız olduğundan aralarında derece farkı yoktur101

. Türkiye’de Kara Avrupası Hukuku’nun da etkisiyle yargı ayrılığı sistemini benimsenmiştir. Yargı erki genel olarak ayrı ayrı teşkilatlanmış durumda olup adli ve idari yargı olmak üzere iki ana yargı kolu mevcuttur. Ancak Türkiye’ deki çok başlı yargı sitemi, özellikle ayrı bir yargı kolu olarak askeri yargının varlığı ve her bir yargı koluna ilişkin yüksek mahkemelerin sayısının fazlalığı ve bu yüksek mahkemelerin zaman zaman birbiriyle çelişen nitelikte içtihat üretmeleri yargısal bir karmaşıklığa yol açtığı gibi hukuki eşitlik ilkesine aykırı olarak aynı konumda olan kişilerin farklı kurallara tabi olması sonucunu doğurmak suretiyle hukuk devleti ilkesinin zedelenmesine neden olmaktadırlar.

Bu yargı kollarından vergi yargısının da içerisinde bulunduğu idari yargı, devletin merkezi yönetim ve yerinden yönetim sistemleri içinde örgütlenmiş olan

100

Mehmet Yüce, Türk Vergi Yargısı, Ekin Yayınevi, Bursa, 2010. s. 1. 101

idare makamlarının kamu hukuku alanındaki eylem ve işlemlerinden doğan uyuşmazlıkların çözüldüğü yargı koludur. Dolayısıyla idari yargı, idari makamların idare hukuku alanındaki işlem ve eylemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkları konu edinir. Böylece idari yargı, idarenin hukuka aykırı işlemlerinin iptal etmek, idari işlem ve eylemlerden zarar görenlerin zararlarının tazminini sağlamak işlevini üstlenmiş yargı koludur102

.

2.1.1. Vergi Yargısının İdari Yargı Sistemi İçerisindeki Yeri ve

Kapsamı

Ülkemizde, vergi yargılaması bağımsız bir yargı kolu olarak değil, idari yargı kolunun içerisinde yer almaktadır. Vergi yargısının da içerisinde bulunduğu idari yargıya, 1982 Anayasa'sının 125 ve 155. maddelerde değinilmiştir. Anayasa’nın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğundan bahsedilerek dolaylı olarak idari yargıya değinilmiş, Anayasa’nın 155. maddesinde ise idari yargının yüksek mahkemesi olarak Danıştay’ın, idari mahkemelerin kararlarının son inceleme mercii olduğundan bahsedilmiştir.

Ülkemizde uygulanan vergi yargısının idari yargı içerisinde yer aldığı modelin kaynağı Fransa’dır. Vergi hukuku idare hukukunun bir alt dalıdır. Bu nedenle vergi hukukunda ve vergi yargılama hukukunda genel idare hukukunun ve idari yargılama usulünün temel ilkeleri geçerli olmaktadır103

.

İdari yargı, kamu kurumlarının idare hukuku sınırları içerisinde yapmış olduğu işlem ve eylemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklara bakan, adli yargının dışında, kendine özgü kuralları ve yargılama yöntemleri olan ayrı bir yargı koludur. Dolayısıyla bireylerin birbirleriyle olan ilişkilerinden doğanlar dışında kalan ve kamu hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargı organlarınca çözüme kavuşturulur. Vergi yargısı ise idari yargının özel bir uzmanlık dalıdır. Vergi yargılaması idari yargı yerlerinde yapılır. İdari yargı organları; ilk derece

102

Yüce, a.g.e., s.17.

mahkemeleri olan idare ve vergi mahkemeleri ve itiraz-temyiz mahkemeleri olan Bölge İdare Mahkemeleri ve Danıştay'dır.

İdarenin yargı denetimine tabi olması, hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Bu denetimin etkin bir biçimde gerçekleştirilebilmesi sadece tarafların menfaatlerini değil, kamunun menfaatini de ilgilendirmektedir. Zira idari yargılama hukuku ve vergi yargılaması hukuku birer kamu hukuku dalıdır ve vergi yargılaması ile gerçekleştirilen hukuka uygunluk denetimi, aslında davanın taraflarının hak ve menfaatlerini aşan bir durum ortaya koymaktadır104.

Genel olarak vergi yargısı, idarenin yargısal denetimini gerçekleştirmek suretiyle vergilendirme işlemlerinin hukuk devleti ilkesine uygunluğunu sağlamaktadır. Vergi yargılaması hukuku iki temel işlevi gerçekleştirmektedir. Vergi yargılaması hukukunun temel fonksiyonu, vergi uyuşmazlıklarının kesin olarak çözüme kavuşturmasıdır. Burada usul hukuku bakımından da kesin hüküm ortaya çıkmaktadır. Vergi yargılaması hukukunun ikincil işlevi ise, temel işlevini yerine getirirken vergi hukukunun gelişmesine içtihat yoluyla katkıda bulunmasıdır105.

Vergi yargılamasında amaç, maddi gerçeğe ulaşmaktır. Bunun bir sonucu olarak, vergi yargıcı, tarafların ileri sürdükleri delillerle bağlı değildir ve re'sen araştırma yapma yetkisi ve hatta görevi ile donatılmıştır. Hâkimin tamamen aktif bir konumda olduğu bu sisteme, “tahkik usulü” adı verilmektedir106

.