• Sonuç bulunamadı

3.2. Edine Vergi Mahkemesinin Kuruluşu ve Gelişimi

3.3.1. Dava Konuları Bakımından Değerlendirme

Tablo 2'de gösterilen ilgili yıllarda açılan davalar konu bakımından değerlendirildiğinde, en fazla açılan davanın, 1.502 adetle ödeme emrine karşı açılan davalar olduğu, bunu 1466 adetle katma değer vergisine karşı açılan davaların

izlediği görülmektedir. Üçüncü sırada 1440 adetle gelir vergisine karşı açılan davaların yer aldığı,dördüncü sırada 1.276 adet davayla vergi cezalarının yer aldığı ve beşinci sırada 823 adet davayla gümrük vergilerine karşı açılan davaların bulunduğu ve altıncı sırada ise 804 adet dava ile kurumlar vergisine karşı açılan davaların yer aldığı görülmektedir.

Öncelikle, elde edilen verilerde, ödeme emrine karşı açılan davalar birinci sırada yer almakla birlikte, ödeme emrine ilişkin uyuşmazlıkların kamu alacağının tahsili aşamasına ilişkin olması nedeniyle ödeme emrinin yukarıda konu olarak belirtilen herhangi bir amme alacağının tahsili için düzenlenmiş olabileceği düşünüldüğünde bu hususa ilişkin olarak elde edilen verilerin varılacak sonuca katkısı yeterli değildir. Sadece ödeme emrine karşı açılan davaların yüksek oranda çıkmasının nedeni, mükelleflerin genel olarak vergilendirme işlemlerini ilk aşamada dava konusu etmemesi ancak tahsil aşamasına geldiğinde dava açma yoluna gitmeyi tercih etmesi olarak ifade edilebilir.

İkinci olarak, konu bakımından en fazla dava konusu edilen uyuşmazlığın katma değer vergisine ilişkin olduğu görülmektedir. Katma değer vergisinin genel bütçe vergi gelirleri içerisindeki payına bakıldığında bu payın, 2015 yılı için %33 gibi çok yüksek bir oranda seyrettiği223

ve katma değer vergisi, özel tüketim vergisi gibi vergilendirme adaletini bozan dolaylı vergilerin224 toplam vergi gelirleri içerisindeki payının resmi verilere göre 2013 yılı itibariyle ülkemizde %46,1 ve OECD ülkelerinde ise %32,7 olduğu belirtilmekteyken225

bazı sivil toplum örgütleri tarafından yapılan araştırmalarda dolaylı vergilerin ülkemizdeki payının %69,

223http://www.gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/user_upload/VI/CVI/Tablo_66.xls.htm(6/4/2016) 224 Dolaylı vergiler, mal ve hizmet kullanımından kaynaklanan vergilerdir. Vergiye tabi mal ve hizmetlerden yararlanan herkes, gelir düzeyi ne olursa olsun aynı oranda vergi öder. Bu vergiler, yansıtmalı vergiler olup vergi mükellefi ile ödeyicisi farklıdır.

http://www.ikv.org.tr/sozluk2.php?ID=1053,(6/4/2016)

Avrupa Birliği ülkelerinde ise bu oranın %27 olduğu belirtilmektedir226. Genel bir tüketim vergisi olan katma değer vergisinin vergilendirme sistemindeki oranının yüksek olmasına ilişkin verinin, katma değer vergisine karşı açılan davaların diğer vergilere oranla payının yüksek olmasını da doğrular nitelikte olduğu gözlemlenmektedir.Öte yandan dolaylı bir vergi olan gümrük vergisine karşı açılan davaların da sıralamada önemli bir yerde olduğu görülmekle birlikte söz konusu sıralamanın Edirne İli'nin gümrük sahalarının yoğun olduğu bir bölgede bulunmasından kaynaklı özel bir durum nedeniyle meydana geldiği değerlendirilmektedir.

Bilindiği üzere katma değer vergisi harcamalar üzerinden alınan dolaylı bir vergidir. Kişilerin gelirleriyle orantılı olarak alınan doğrudan vergilere227 kıyasla, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi gibi dolaysız vergilerin vergilendirme sisteminde ağırlığının artmasının vergilendirmede sosyal adalet ilkesini bozacağı ve vergilendirmedeki adaletsizliklerin de vergisel uyuşmazlıkları artıracağı açıktır. Dolayısıyla, en fazla davanın dolaylı bir vergi olan katma değer vergisine karşı açılmış olmasına, katma değer vergisinin uygulama alanının fazla olması kadar, dolaylı vergilerin vergilendirmede adalet ilkesini bozucu etkisinin de neden olduğu değerlendirilmektedir.

Öte yandan, açılan davalarda konu bakımından üçüncü sırada gelir vergisine karşı açılan davaların, altıncı sırada ise kurumlar vergisine karşı açılan davaların yer aldığı görülmektedir. Katma değer vergisi, gelir vergisi ve kurumlar vergisinin genel bütçe gelirleri içerisindeki payını gösteren aşağıdaki tablo incelendiğinde Edirne

226 http://www.turkburosen.org.tr/?action=news&id=6160,(6/5/2016)

227 Doğrudan vergiler (dolaysız vergiler), vergi mükellefi ile ödeyicisinin aynı olduğu, kişi ve kurumlardan elde ettikleri gelir düzeyine göre alınan vergilerdir. Bu vergilerde vergi mükellefinin, kendisine düşen vergi yükünü başkalarına yansıtma olanağı bulunmamaktadır. Gelir vergisi, kurumlar vergisi, emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi doğrudan vergilere örnektir.

Vergi Mahkemesi'nde açılan davaların konu bakımından sıralanışına benzer bir sonuçla karşı karşıya kalınmaktadır.

Tablo 3: Gelir, Kurumlar ve Katma Değer Vergisinin Genel Bütçe Vergi Gelirleri İçindeki Payı

YIL GELİR VERGİSİNİN PAYI (%) KURUMLAR VERGİSİNİN PAYI(%) KATMA DEĞER VERGİSİNİN PAYI(%) GELİR+KURUMLAR+KATMA DEĞERVERGİSİNİN TOPLAM PAYI(%) 2010 21,0 9,7 32,1 62,7 2011 21,0 10,3 33,6 64,9 2012 22,0 10,1 32,5 64,6 2013 21,4 8,6 33,7 63,7 2014 22,7 8,8 32,5 63,9 2015 22,7 8,0 33,0 63,7

Kaynak: Gelir İdaresi Başkanlığı,

http://www.gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/user_upload/VI/CVI/Tablo_65.xls.htm, (5/4/2016)

Tablodan da görüleceği üzere merkezi yönetim bütçe gelirleri içerisinde yer alan bu üç vergiden bütçe gelirleri içerisindeki payı en yüksek olan verginin katma değer vergisi olduğu, onu gelir ve kurumlar vergisinin izlediği ve bu üç verginin genel bütçe içerisindeki paylarının ortalamasının %60 civarında seyrettiği ve bu verinin Edirne Vergi Mahkemesi'nde açılan davaların konu bakımından yapılan tasnifiyle tutarlılık arz ettiği görülmektedir.

Sonuç olarak, Edirne Vergi Mahkemesi'nde 2010-2015 yılları arasında açılan davalara ilişkin olarak konu bakımından yapılan tasnif sonucu elde edilen veriler değerlendirildiğinde; öncelikle vergilendirme rejiminde katma değer vergisi, gelir vergisi gibi uygulama alanı yaygın olan vergilere ilişkin olarak açılan dava sayılarının da yüksek olduğu görülmektedir. Öte yandan, dolaylı vergilerden olan katma değer vergisinin, vergilendirmede ve gelir dağılımında adalet ilkelerine aykırı sonuçlar doğurabilen yapısının, vergisel uyuşmazlıkları arttırma eğilimi içerisinde olduğu gözlemlenmektedir.