• Sonuç bulunamadı

Veba Salgınları

Belgede Tanzimat Döneminde Trabzon (sayfa 73-79)

1. SOSYAL YAPI Mahalleler Mahalleler

1.3. Sosyal Yapıya Etki Eden Unsurlar

1.3.1. Salgınlar

1.3.1.1. Veba Salgınları

Konsolos raporlarının veba konusunda verdiği bilgiler 1811 yılından itibaren başlamaktadır. Fransız konsolosu Dupré’nin 26 Temmuz 1811 tarihli raporuna göre Trabzon’a yakın köylerde etkili olan veba Trabzon’un banliyölerinde de görülmeye başlanmıştır. Salgın özellikle birkaç günden beri daha da etkili olmakta ve günde 40 kişinin ölmesine neden olmaktadır. Sahil kesimine de yayılan bu hastalık 1811 yılında Trabzon’da ortaya çıkan üçüncü salgın idi.250 1811 Eylül’ünde ise durum daha da kötüdür. Veba tüm eyalette etkisini göstermektedir bu yüzden konsolos şehir dışına çıkmanın faydasız olduğunu belirtir. Konsolosun verdiği en önemli bilgi ise Ağustos ayında şehirde ölüm ortalamasının günlük 200 kişi olduğu; fakat Eylül ayında ise bu rakamın 40-60 arasında değiştiğidir. Diğer bir bilgi de ölümlerin daha çok Müslümanlar arasında görüldüğüdür.251 Ağustos ayında görülen bu yüksek ölüm oranları Trabzon için gerçek bir yıkım anlamına gelmektedir.252 Zira nüfus bahsinde de değindiğimiz gibi 15-20 bin arasındaki bir nüfusu olan şehrin nüfusunun önemli bir kısmını yok ettiği anlaşılmaktadır. Ekim ayında etkisini yitirdiğini gördüğümüz fakat yine de şehirde ölümlere neden olan salgının253 şehirde ne kadar insanın ölümüne neden olduğunu veya yüksek ölümlerin ne kadar sürdüğünü konsolosların raporlarından görmesek de Panzac bu dönemde salgının şehrin nüfusunun %10-12’sini yani 2,500 kişinin ölümüne neden olduğunu belirtir.254 Elimizdeki bilgiler takip eden senelerde de şehirde vebanın görülmeye devam ettiğini bunun yanında Trabzon’a hastalığı bulaştıran Gümüşhane ve Erzurum gibi yerlerde de var olduğunu göstermektedir.255 Fakat vebanın 1830’lu yıllarda şehirde tekrar görünmesi ve imparatorluk genelinde veba salgınlarının ortadan kalktığı 1843-1844 yılına kadar şehirde etkisini sürdürmesi Trabzon’u o zamana kadar karşılaştığı en uzun soluklu salgın ile karşı karşıya bıraktı. Salgınların bu şekilde uzun sürmesi devleti de salgınlara karşı daha organize bir

250

AMAEF, Paris, CCC, Trébizonde, c. 1, Dupre’den Compte de Champagny’ye, 26 Temmuz 1811.

251

AMAEF, Paris, CCC, Trébizonde, c. 1, Dupre’den Compte de Champagny’ye, 10 Eylül 1811.

252

Zira bu dönemde Hazinedaroğlu Süleyman Paşa’nın ayanlar ile yaşadığı sürtüşmeler, şehirde kıtlığın görülmesi ve vebanın varlığında halk şehri terk etme yolunu seçiyordu ki bu yöntem Trabzon halkının kendini salgınlardan korumak için sıkça başvurduğu bir yöntemdi. Anthony Bryer, “The Last Laz Rising and the Downfall of the Pontic Derebeys 1812-1840”, Bedi Kartlisa, XXVI (1969), s. 197.

253

Ekim ayı itibarı ile Eylül ayında günde 40-60 arasında görülen ölüm oranları 2’ye kadar gerilemiştir. AMAEF, Paris, CCC, Trébizonde, c. 1, Dupre’den Compte de Champagny’ye, 5 Kasım 1811.

254

Panzac tahminini herhangi bir kaynağa dayandırmaz, sadece diğer şehirlerde vebanın neden olduğu ölümler hakkındaki kesin bilgiler karşısında Trabzon’la ilgili bilgilerin yoruma pek açık olmadığını söyler. Bkz. Panzac, a.g.e., s. 182.

255

Panzac, a.g.e., s. 56; 1813 yılında şehre gelen Kinneir şehirde vebanın varlığı hakkında bir bilgi vermez, bu da bize bu dönemde salgının aktif olmadığını göstermektedir. Bkz. Kinneir, a.g.e., s. 308-343.

57

şekilde harekete geçmeye zorladı ve ülkenin değişik yerlerinde karantinalar kurulmaya başlandı.

1830 yılında yeniden şehirde görülen veba salgını Fransız konsolosuna göre Đstanbul, Đzmir ve Mısır’da görülen salgınlar ile bağlantılıydı. Ve daha da önemlisi ise salgın nedeniyle valinin de şehri terk etmesiydi.256 Bryer bu salgında günde 60 kişinin öldüğünü belirtir.257 Bu da oldukça yüksek bir rakamdır. Trabzon’da veba beş yıl aradan sonra 1835 yılında yeniden ortaya çıktı.258 Hastalık şehre Temmuz ayının sonlarında ulaştı. Fakat Fransız konsolosu salgının kaynağını Mısır’dan gelen bir gemi olduğunu yazar ki beş evin şüpheli olarak görüldüğü ve sadece iki kişinin öldüğünü de ekler.259 Veba asıl etkisini ise Ağustos ve Eylül aylarında yaptı. Yedi yıldan beri görülen salgınlar arasında en şiddetlisi olan bu salgın şehri kırıp geçirmiş ve Trabzon halkının yarısının köylere doğru kaçmasına neden olmuştur. Salgının şehirde yaptığı yıkım rakamlardan da anlaşılmaktadır. Ağustos’un başından beri şehirde 204 kişi vebaya yakalanmış ve bunların 194’ü ölmüştür. Bunun yanında Trabzon valisi ve yabancı temsilcilikler de şehirden ayrılma planları yapmaktaydılar. Daha çok Müslümanlar arasında ölümlere neden olan veba şehirde açlık tehlikesinin de ortaya çıkmasına nenden olmuştur.260 Eylül ayında da durum ciddidir fakat hastalığın bitmek üzere olduğuna dair bir beklenti hakimdir. 25 Ağustos’tan 9 Eylül’e kadar 134 veba vakası görülmüş ve bunların 96’sı ölmüştür.261Bu rakamlar bize en azından kayıtların tutulmaya başladığı 1 Ağustos’tan itibaren şehirde görülen 338 veba vakasında 290 kişinin öldüğünü göstermektedir. Bu yüksek rakamlardan sonra veba etkisini azaltmaya başlamıştır. 1836 yılının başlarında da veba şehirde vardır fakat ölüm oranları haftada 3-4 kişiye kadar gerilemiştir.262 17 Şubat’ta konsolosun validen aldığı bilgilere göre şehirde veba salgınının ortaya çıkmasından beri 2.000’den fazla ölüm vakası

256

AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 3, Fontanier’den Dışişleri Bakanlığına, 2 Kasım 1830.

257

Beryer, a.g.m., s. 202.

258

1830’dan sonra salgının aralıklarla devam ettiği anlaşılmaktadır. Zira 1833 yılında Trabzon’a gelen Smith vebanın bir sene önce şehirde büyük bir yıkım yaptığını, ziyaretleri sırasında ise Cevizlik’te olduğunu belirtir. Bkz. Smith, a.g.e., s. 322.

259

AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 3, Outrey’den Roussin’e, 23 Temmuz 1835.

260

Konsolosun yorumuna göre Trabzon’daki ilk veba vakası 19 Temmuz’da başlamıştı ve yerel otoriteler Ağustos’un başından itibaren hasta ve ölüler hakkında bir şeyler yapmaya başlamışlardı. Dolayısıyla yukarıda verdiğimiz rakamlara bu on günlük zamanda olan ölümleri de eklemek gerekmektedir. AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 3, Outrey’den Roussin’e, 25 Ağustos 1835; Panzac,a.g.e., s. 173.

261

Veba salgını şehirdeki üst düzey yöneticileri de tehdit etmektedir. Bunlardan biri de aynı zamanda valinin de akrabası olan Trabzon gümrükçüsüdür. AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 3, Outrey’den Roussin’e, 10 Eylül 1835.

262

58

gerçekleşmiştir. Bu da salgının şehrin nüfusunun %10’una yakın bir kesimini yok ettiğini göstermektedir.263

1836 yılında da şehirdeki salgınlar bir önceki sene olduğu gibi Temmuz ayında belirmeye başlamıştır. Ağustos ayında ise daha belirgin bir hal almıştır. Eylül ayının başlarında ise 24-30 veba vakası ortaya çıkmıştır.264 Bu ayın ikinci yarısında ise veba ilerleme kaydetmiştir. Ekim’in 20’sine kadar geçen 15 gün zarfında ölenlerin sayısı 45-50 arasındadır. Bunun yanında hastalık Sinop’tan Batum’a kadar uzanan sahil kesiminde de yayılmıştır. Salgının bu genişliği ılıman geçmesi beklenen kış boyunca etkili olacağı endişesini ortaya çıkarmıştır.265 1837 yılının başında veba yine Trabzon’da varlığını hissettirmektedir. Benzer şekilde salgının azdığı dönem yine Ağustos ayıdır.266 Eylül ayında ise salgın şiddetini artırmıştır. Hastalık bu dönemde Trabzon’da günde 60-80 arasında ölüme neden olmaktadır. Konsolos salgının Osman Paşa’nın konağına kadar sirayet ettiğini, valinin salgında bir kızını, eşlerinden birini, hane halkından 15 kişiyi ve güvendiği adamlardan biri olan Divan Efendisi Hacı Mehmet Efendiyi kaybettiğini belirtir.2671837 yılında Trabzon’a gelen Spencer salgının şehirde hayatı durma noktasına getirdiğini belirtir.268 Ekim ayında da veba şehirde hüküm sürmektedir, Fransız konsolosu kendi evinde de ortaya çıkan bu hastalık nedeniyle kendisini evine kapadığını bundan dolayı hastalık hakkında güvenilir bilgilerden yoksun olduğunu belirtir.269 Geçmiş senelerde olduğu gibi yaklaşan kışa doğru veba etkisini azaltmıştır. Konsolos raporları bize

263

Fransız konsolosu resmi kaynaklardan elde ettiği bu rakamın 25.000-30.000 kişilik bir şehirde oldukça yüksek bir rakam olduğunu belirtmektedir. Konsolosun bu tahmini nüfus bahsinde de değindiğimiz gibi dönemin diğer verileri ile bağdaşmaktadır. AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 3, Outrey’den Roussin’e, 17 Şubat 1836.

264

Veba yine şehirde idarecilerden kurbanlar almaya devam etmektedir. Bunlardan biri de Trabzon’un ileri gelenlerinden Kapucubaşı Tufan Ağa’dır. AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 3, Outrey’den Roussin’e, 14 Eylül 1836.

265

Konsolosun burada üzerinde durduğu konulardan biri de 1836 yılı için resmi makamlardan ölenlerin sayısını tam olarak öğrenemediğidir ki bu da bizim bir hesap yapmamızı engellemektedir. AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 3, Outrey’den Roussin’e, 20 Ekim 1836.

266

Şehirdeki Rus konsolosu Trabzon ve civarında etkili olan veba salgını nedeniyle Poti ve Redutkale’ye gidecek olan gemilere, Rus Çarı Nikola’nın Kafkas eyaletlerinden ayrılana kadar izin verilmemesi için Osman Paşa’dan özel bir istekte bulunmuştu. AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 3, Outrey’den Roussin’e, 14 Ağustos 1837.

267

AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 3, Outrey’denRoussin’e, 5 Eylül 1837.

268

Spencer salgın hakkında: “Trabzon’da tekrar bütün Küçük Asya’yı tahrip eden veba hakkında çok korkutucu şeyler duyduk. Şehirdeki tüccarların çoğu kendilerini evlerine kapattılar ve birbirleri ile çok az iletişim kuruyorlar ya da hiç kurmuyorlar. Birbirleri ile şüpheli hastalık taşıyıcıları kenti terk edene ve bu kötü hastalığın yayılma vasıtası ortadan kalkana kadar ne bir kâğıt ne de bir para alıp veriyorlar” diyerek Trabzon’daki durumun canlı bir tasvirini yapmaktadır. Edmund Spencer, Travels in Western Caucasus, vol. II, London, 1838, s. 115.

269

Hastalığın şehirdeki kurbanları arasına Trabzon Zabiti Revandi Bey de katılır. AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 3, Outrey’den Roussin’e, 31 Ekim 1837.

59

1838 yazında şehirde vebanın varlığına dair bir bilgi vermez fakat Bayburt gibi civar yerlerde görülmeye devam ettiğini gösterir.270 Bu durumun en azından şehirde bazı düzenlemeler yapılması için yöneticilere imkân tanıdığını söyleyebiliriz. Şüphesiz burada en önemli gelişme şehirde karantina teşkilatının kurulmasıdır.

II. Mahmut’un sağlık alanında yaptığı girişimlerden biri ve koruyucu sağlık uygulamalarının ilk örneği olan ve 1838’de Đstanbul’da tesis edilen Karantina Meclisi (Meclis-i Tahaffuz)’un aldığı kararlar doğrultusunda oluşturulan karantina merkezleridir.271 Đstanbul’da bu meclisin oluşturulmasından hemen sonra taşralarda da karantinalar oluşturulmaya başlandı. Karantina tesis edilen ilk yerlerden biri de Trabzon olmuştur. Zira yukarıda da gördüğümüz üzere veba Trabzon ve çevresinde etkili olmaktaydı. Bunun için Bursa ve Trabzon haricinde birer karantina yeri tespit edilerek buralardan Đstanbul ve diğer yerlere gideceklerin on beş gün karantinada bekletilmesi için gereken yerlere emirler verilerek Meclis-i Tahaffuz tarafından memurlar gönderilmiştir. 272 Bu bakımdan Fransız konsolosunun bize daha detaylı bir şekilde anlattığı bu süreç Trabzon için oldukça önemlidir. Merkezde alınan bu karara paralel olarak Karantina Müdürü Süleyman Efendi yanında Prusyalı Weinkauff adlı bir doktor ile Trabzon’a gelmiştir. Bu doktor Osman Paşa’nın doktoru Roggerri’nin yardımcısı olarak görev yapacaktı. Fransız konsolosu bu kişilerin Trabzon’da kurulacak olan Karantina teşkilatı hakkında kendisinden yardım istediklerini ve şehirde bir aydan beri etkili olan vebanın kontrol altına alınmasını umduğunu belirtmekteydi.273 Karantina teşkilatının kurulması ile birlikte Trabzon salgınlara karşı en azından bir güvenlik duvarı oluşturmuş oldu. Fakat şehirde hastalıklar görünmeye devam etti.274 Artık konsoloslar karantina doktorları vasıtasıyla şehrin sağlığı

270

AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 4, Outrey’denRoussin’e, 5 Temmuz 1838.

271

Gülden Sarıyıldız, “Karantina Meclisleri’nin Kuruluşu ve Faaliyetleri”, Belleten, LVII(222), (1994), s. 346.

272

Sarıyıldız, a.g.m., s. 336-337.

273

AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 4, Outrey’den Roussin’e, 27 Eylül 1838; Karantinanın tam olarak ne zaman kurulduğu konusunda Sarıyıldız’ın şehirde karantina yeri ile ilgili olarak gösterdiği bir Hicri 21 Cemaziyelevvel 1254 (12 Ağustos 1838) tarihli buyruldu konsolosun bilgileri ile örtüşmektedir. Sarıyıldız, a.g.m., s. 346; Bunun yanında seyyahların bu dönemdeki tanıklıkları da bu tespitimizi doğrulamaktadır. 1837 yılında şehre gelen Spencer şehirde vebadan bahsetmesine rağmen herhangi bir karantinadan bahsetmez; buna karşın 1839’da Trabzon’a gelen Texier ise Güzelhisar olarak bilinen yerde karantina uygulamasının olduğunu yazar. Spencer, a.g.e., s. 115; Texier, a.g.e., s. 149; Tozlu da kesin tarihini belirtmemekle birlikte karantinanın 1841’den önce kurulmuş olduğunu yazar. Bkz. Tozlu, a.g.t., s. 180-182; Buna karşın bazı çalışmalarda karantinanın 1841 yılında kurulduğuna dair yanlış bilgiler de vardır. Bkz. Nazım Kuruca, “Salgın Hastalıkların XIX. Yüzyılda Trabzon ve Havalisinde Đktisadi ve Sosyal Hayata Etkileri”, Askeri Tarih Araştırmaları Dergisi, 9, (2007), s. 16.

274

Güzelhisar denilen mevkide Üçüncüoğlu Ömer Paşa’nın yaptırdığı sarayın yerine inşa edilen Karantinanın yeri konusunda Đngiliz konsolosu Stevens buranın deniz yolu ile gelen salgınlara karşı iyi bir konumda

60

hakkında daha kesin bilgiler elde etme imkânı yakaladılar. Buna göre 1839 yılı Temmuz ayında veba yine Trabzon’un bazı mahallelerinde ortaya çıktı.275 Ağustos ayında ise birkaç veba vakası dışında şehrin sağlığı iyiydi. Fakat Trabzon’da durum iyileşmesine karşın şehre hastalığın gelmesi muhtemel yerlerden biri olan Erzurum’da hastalık etkisini devam ettirmekteydi. 1840 yılının sonlarına kadar Trabzon’da ciddi bir veba vakası görülmemiştir. Erzurum’da ise düzelmeler görülmüştür fakat 1841 Temmuz’unda yakın köylerde veba görülmesi üzerine Trabzon’da Erzurum yönünden gelenlere karantina uygulaması başlatılmıştır. Bir ara salgın Trabzon’a yakın köylerde ortaya çıkmış; fakat alınan önlemler sayesinde bu kez Erzurum’da etkili olan bu salgın Trabzon’a ulaşamıştır.276

Bundan sonra kaynaklarımız Trabzon’da veba salgını hakkında herhangi bir bilgi vermemektedirler. Bunun yanında Erzurum’da vebanın 1843 yılında da etkisini devam ettirdiğini görmekteyiz.277 Veba küçük çaplı da olsa yüzyılın ikinci yarsında da devam ettiği fakat uygulanan karantinalar ile yayılmasının önüne geçildiğini ifade eden kaynaklar da vardır.278

Salgınlara karşı Trabzon’un korunmasında elbette karantinanın oldukça önemli bir rolü vardı. Karantina sadece şehre dışarıdan gelenleri kontrol eden bir kurum değildi; aynı zamanda salgınların şehre yayılmasını da engellemeye çalışmaktaydı.279 Fakat bu kurumda zaman zaman önemli sıkıntıların ortaya çıktığı görülmektedir. Karantina doktorunun Fransız konsolosuna yazdığı mektuba göre karantinada yolsuzluklar vardı.280 Bundan dolayı karantinanın iki önemli aktörü, müdür ve doktor, sık sık değişmiştir. Panzac

olduğunu fakat iç kısımlardan gelen hastalıklara karşı şehrin en çok işleyen yerlerinden biri olması itibarı ile hastalıkların şehre bulaşmasının kaçınılmaz olduğunu belirtir. PRO, FO 195/294, Stevens’tan Wellesley’e, 3 Şubat 1847.

275

Konsolos hastalığın kaynağının Đstanbul ve Karadeniz sahillerinde görünmese bile yaşamaya devam ettiğini hatta Trabzon’a yakın köylerde bile hastalığın olmadığını belirtir. AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 4, Outrey’den Roussin’e, 24 Temmuz 1839.

276

Konsolosun 12 Ağustos 1841 tarihli raporuna göre Erzurum’un civar köylerinde etkili olan hastalık şehre ulaşmış ve şehirde büyük yıkım yapmaya başlamıştır. Şehirde günde 25 kişi hayatını kaybetmektedir. 28 Ağustos tarihli mektuba göre ise Erzurum valisi şehri terk etmek üzeredir. Eylül ayında durum daha da vahim bir hal alır. Günlük ölüm oranları 200’e kadar yükselmiştir. Hıristiyan halkın büyük bir kısmı şehri terk etmiştir. Trabzon ise uygulanan sağlık kordonu sayesinde bu salgından korunmuştur. AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 4, Outrey’den Roussin’e, 12 Ağustos 1841; Aynı dosya, Outrey’den Compte de Pontois’ya, 21 Ağustos 1841; Aynı dosya, Outrey’den Compte de Pontois’ya 28 Ağustos 1841; Aynı Dosya, Outrey’den Compte de Pontois’ya, 14 Eylül 1841.

277

Panzac, a.g.e., s. 244.

278

Nuran Yıldırım, “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Koruyucu Sağlık Uygulamaları”, Tanzimat’ta Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, V, Đstanbul: Đletişim Yayınları, 1986, s. 1325–1326.

279

Kuruca, a.g.m., s. 17.

280

61

uygulamada görülen aksaklıkları Fransız konsolosunun raporlarına dayanarak ortaya kaymaktadır. Buna göre buharlı gemilere 15 günlük bir karantina uygulanırken yelkenli gemiler bundan muaftır. Bundan dolayı ilk karantina müdürü olan Süleyman Efendi Đstanbul’a çağrılır ve yerine Osman Ağa atanır.281 Fakat Osman Ağa’nın da görevi kısa sürer. 26 Kasım tarihli rapora göre Karantina müdürü değişir, bu kez yeni müdür Musa Bey, beraberinde gelen Fransız Doktor Gibert ise yeni karantina doktoru olur.282 1841 yılında ise karantina müdürlüğüne Halil Efendi; doktorluğuna ise diğer bir Fransız Gassien atanır. Bu şekilde bu üç yıllık karantinanın kadrosunda dört değişiklik ortaya çıkar.283 Muhtemelen karantina idaresinde ortaya çıkan bu karışıklıklardan dolayı Kasım 1841 yılında karantina önemli bir teftişe maruz kalır. Meclis-i Tahaffuz direktörü Mösyö Robert beraberinde Doktor Dickson ile Trabzon’a gelir.284 Bu teftişle şehrin sağlık koşullarının iyileştirilmesi ve sağlık idaresini düzene konulmak istendiği görülmektedir.285 Bu uzmanların çalışmaları ile karantinanın düzeninde iyileştirmeler yapıldı.286

Karantina Trabzon’da şehrin sağlığı ile ilgili yegâne kurum olmaya devam etti. Karantinada uygulanan katı kurallar zaman zaman karantina müdürleri ile yerel yöneticilerin aralarında sürtüşmelerin yaşanmasına da neden olmaktaydı.287 Bunun yanında karantinada faydalı bazı uygulamalara da geçilmiştir. Buna göre karantina müdürü

281

Panzac, a.g.e., s. 226.

282

Fransız konsolosu şehirdeki karantina idaresindeki bu istikrarsızlığın ve sık sık idarecilerin değişmesinin bölge için çok üzücü olduğunu belirtir. AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 4, Outrey’den Roussin’e, 26 Kasım 1839; Panzac bu değişikliğin tarihini 2 Nisan 1840 olarak vermektedir. bkz. Panzac, a.g.e., s. 226.

283

Karantina idaresindeki sık değişikliklerin daha sonra da devam ettiğini görmekteyiz. 1842 yılında Musa Bey’in yerine Mustafa Ağa karantina direktörü olur ve bu görevini 1844 yılına kadar devam ettirir. Mart 1844’te ise bunların yerine karantina müdürü Şakir Efendi; doktoru da Casolani olur. AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 5, Clairambault’dan Butenval’ye, 10 Mart 1844.

284

Bu iki uzmandan Mösyö Robert Başdirektör iken Doktor Dickson ise Meclis-i Tahaffuz üyesiydi. Bkz. Sarıyıldız, a.g.m., s. 5358-359.

285

AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 4, Outrey’den Compte de Pontois’ya,10 Kasım 1841.

286

Tozlu, a.g.t., s. 180; Aslında karantinalarda görülen eksiklikler şehre gelen seyyahların notlarına da yansımaktaydı. 1840 yılında şehre gelen Ainsworth karantina hakkında: “Buraya varışımızda, civarda söylenildiği gibi, vebanın olması dolayısıyla karantina altına alındık; fakat fahri konsolos Bay Suter’in(Đngiliz Fahri Konsolosu) kibar yardımlarıyla elbise değişikliğine, yıkanmaya ve tütsülenmeye tabi tutulduk ve buraya bağlı kalmamız üç günle sınırlı kaldı. Doğrusu, karantina düzenlemelerini güçlendirmek için gerçek bir dikkat gösterilene kadar bütün bunlar bir maskaralıktır” demektedir. Bkz. Ainsworth, a.g.e., s. 397.

287

Bu konuda güzel bir örnek Mart 1845’de vuku bulmuştu. Hadise Erzurum Valisi Kamil Paşa’nın Trabzon’a gelmesinden kaynaklanmıştır. Buna göre Trabzon Valisi Abdullah Paşa, Kamil Paşa’nın adamlarının teklifi ile karantina yerine şehirde özel bir ev ayarlanması fikrini karantina müdürüne aktarmış; karantina müdürü de bunun kurallara aykırı olduğu gerekçesi ile teklifi reddetmiştir. Bu durum vali ile müdür arasında anlaşmazlığa neden olmuştur. Fakat Fransız konsolosunun valinin 16 Nisan’da Trabzon’a gelip karantinaya girmesi ve buradan aynı ayın 20’sinde çıkacağını belirtmesi bu sürtüşmeden karantina müdürünün galip çıktığını göstermektedir. AMAEF, CADN, Trébizonde, c. 5, Clairambault’dan Butenval’e, 18 Mart 1845.

62

Erzurum yolu üzerinde Trabzon’a üç saat mesafede görevliler bulundurmakta, bu görevliler yolcuların sayısını karantinaya bildirmekte ve karantinalar da buna göre yapılmaktadır. Fransız konsolosu bu gibi görevlilerin sayısının arttırılmasının karantinayı daha ciddi bir kurum yapacağına dair inancını özellikle vurgular.288

Belgede Tanzimat Döneminde Trabzon (sayfa 73-79)