• Sonuç bulunamadı

Tanzimat Öncesinde Đdari Yapının Genel Özellikleri

Belgede Tanzimat Döneminde Trabzon (sayfa 111-119)

2. ĐDARĐ YAPI

2.2. Tanzimat Sürecinde Trabzon

2.2.1. Tanzimat Öncesinde Đdari Yapının Genel Özellikleri

Tanzimat sürecinde yaşadığı değişimleri incelemeye çalıştığımız Trabzon, Tanzimat öncesi dönemde imparatorluğun genelinde yaşanan gelişmelere paralel olarak 18. yüzyılın sonları ve bilhassa 19. yüzyılın başlarında yönetim konusunda, gerek taşradan gerekse de merkezden kaynaklanan etkenlerin neden olduğu önemli sorunlar yaşamıştı. Dolayısıyla burada taşra idaresinde karşımıza çıkan en önemli husus, merkezin taşra lehine denetimini kaybetmesi ve Osmanlı taşra idaresinde yeni yeni zümrelerin ortaya çıkması şeklinde görülen bir desentralizasyonun varlığıdır.450 Bu desentralizasyon sürecinin Trabzon’da da oldukça belirgin bir şekilde yaşandığını görmekteyiz. Bu gelişme sadece taşrada ayan gibi yeni idarecilerin ortaya çıkmasına neden olmamış, aynı zamanda hem merkez ve taşra arasında bir mücadelenin hem de bu yeni zümrelerin arasında bir çatışma döneminin de başlamasına neden olmuştur.

Osmanlı fethinden itibaren sahip olduğu stratejik konum sayesinde askeri bakımdan önemli bir üs olagelen Trabzon, kuzeyde Rusların Osmanlılar aleyhine genişlemesi, Karadeniz’de Osmanlı varlığını tehdit etmeye ve imparatorluğun doğusundan sınırlarını zorlamaya başlaması ile birlikte daha stratejik bir önem kazandı. 17. yüzyılın ikinci yarısı gibi erken bir tarihte Trabzon valilerinin daha ziyade Karadeniz sahillerini Kazak akınlarından korumak ve Rusların Karadeniz’e inmesinden sonra da Kafkasları istila etmesini önlemek ve hudut muhafızlığı görevi ile Azak, Anapa, Sohum ve Faş gibi kalelerin korunması amacıyla ek görevler üstlendikleri görülmektedir.451 Bundan dolayı valiler vilayet merkezinde pek az bulunmakta, hatta bazen vilayet merkezine hiç gelmeden burayı idare etmek durumunda kalmaktaydılar. Böyle durumlarda Trabzon valileri, herhangi bir sebeple görevlerinin başına hemen gidemeyecek olmaları durumunda eyaletteki işleri yürütmek üzere kaimmakam veya mütesellim unvanlı birisini idareyi devralmak için görevlendirmekteydiler.452 18. yüzyılda ise mütesellimler daha çok yerli

450

Bu konuda bkz. Yaşar Yücel, “Osmanlı Đmparatorluğu’nda Desentralizasyona (Adem-i Merkeziyet) Dair Genel Gözlemler”, Belleten, XXXVIII(152), (1974), s. 657-708.

451

Trabzon valilerinin bu görevinin 19. yüzyılın ilk dönemlerinde de devam ettiğini görmekteyiz. Mesela 1809 yılında Trabzon valiliğine atanan Şerif Paşa, aynı zamanda Ruslar ile sürmekte olan savaş nedeniyle Karadeniz Seraskerliği görevini de almıştı. Mehmet Bilgin, “1810 Yılında Rusların Trabzon’u Đşgal Girişimi ve Sargana Burnu Çıkartması”, Trabzon ve Çevresi Uluslararası Tarih – Dil – Edebiyat Sempozyumu Bildirileri (3-5 Mayıs 2001), I, Trabzon: Trabzon Valiliği Yayınları, 2002, s. 316-318.

452

95

hanedanlardan atanmaktaydı.453 Trabzon’da 19. yüzyılın ilk dönemlerinde yerel halktan kaymakam tayin edileceği zaman Kalcızade ve Şatırzade aileleri görev yapmaktaydı ki bu ailelerin şehir idaresindeki en etkin isimleri Şatırzade Osman Ağa ve Kalcızade Memiş Ağa idi.454

Bilindiği gibi özellikle 18. yüzyılın ikinci yarısında imparatorluk genelinde idare konusunda çalkantılı bir süreç yaşanmıştır. Bu çalkantılı süreçte Trabzon’da 1740’tan 1840’a kadar geçen bir yüzyıl süresince biri resmi diğeri gayriresmi olan bu iki tür siyasi otorite sürekli karşı karşıya gelmiştir. Bu iki otoriteden birisi Osmanlı taşrasının gerçek hâkimi olan yerli unsurlar; diğeri de resmi otoriteyi temsil eden vali ve çevresindeki idarecilerdi. Trabzon’da belirtilen süre içinde ortaya çıkan gelişmeler bu iki otoritenin karşılıklı bir ilişki içinde ve birbirlerine bağımlı olduklarını göstermektedir. Devlet görevlileri yerel güçlere bağımlı olduğu kadar yerel seçkinlerin de otoritelerini güçlendirmek ve meşrulaştırmak için devlet sistemine girmeye ihtiyaçları vardı.455

1847 yılında Tanzimat’ın uygulanmaya başlandığı Trabzon’da bu yüzyılın başlarındaki durum yerel güçlerin Osmanlı Đmparatorluğu’nda nasıl bir konuma geldiklerini açıkça ortaya koymaktadır. Bu bakımdan Trabzon’daki idari yapının doğru bir şekilde değerlendirilmesi, bizi Tanzimat öncesi Trabzon’un idaresinde öne çıkan bazı noktaları gözden geçirmeyi gerekli kılmaktadır.

18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başlarında Orta ve Doğu Karadeniz'de de âyanlaşma456 eğilimleri en üst düzeye yükselmiş, birçok sancak ve kaza, yerli âyan ve hanedan mensubu ağa ya da paşalar tarafından idare edilir olmuştur.457 Bölgenin bu yapısı 18. yüzyılın sonlarından merkezi otoritenin dağılma sürecinin son dönemlerine kadar

453

18. yüzyılda yerel hanedanların mütesellimlikleri ele geçirme süreçleri hakkında bkz. Yücel Özkaya, “XVIII. Yüzyılda Mütesellimlik Müessesesi”, AÜDTCF Dergisi, XXXVIII(3-4), (1977), s. 369-389.

454

Bunun yanında valilerin akrabalarını da kaymakamlığa atadıkları görülmektedir. Mesela Osman Paşa akrabası ve daha sonra da damadı olan Ahmet Paşa’yı kaymakamlığa atamıştı. Saydam, Trabzon’un Đdari Yapısı, s. 297; Bu göreve zaman zaman kardeşini de atadığını görmekteyiz. Charles Stuart, Journal of A Residence in Northern Persia and Adjacent Province of Turkey 1835-1836, London, 1854, s. 342-343.

455

Michael E. Meeker, Đmparatoluktan Gelen Bir Ulus, Türk Modernitesi ve Doğu Karadeniz’de Osmanlı Mirası, çev. Tutku Vardağlı, Đstanbul: Đstanbul Bilgi Ün.Yayınları, 2005, s. 214-215.

456

Ayanlığın oluşumu, ayan tabirinin manası ve ayanların güçlenmesine etki eden faktörler için bkz. Robert W. Zens, The Ayanlık and Pasvanoğlu Osman Paşa of Vidin in the Age of Ottoman Social Change 1791-1815, Unpublished Doctoral Dissertation, Graduate School of the University of Viconsin-Madison, 2004, s 44-98; Akdağ, a.g.m., s. 51-61.

457

Mehmet Beşirli, “XIX. Yüzyılın Başlarında Karadeniz Bölgesi ve Âyan-Devlet Perspektifinden Trabzon Valisi Hazinedârzâde Süleyman Paşa”, Trabzon ve Çevresi Uluslararası Tarih-Dil-Edebiyat Sempozyumu Bildirileri, 03-05 Mayıs 2001, I, Trabzon: Trabzon Valiliği Yayınları, 2002, s. 328.

96

bölgeyi ziyaret eden yabancı gözlemcilerin notlarına da yansımıştır. 1797’de Trabzon’a gelen Beauchamp, valiye ileri gelen iki yerel seçkin kişinin eşlik ettiğini belirtir.458 Şehirdeki ilk Fransız konsolosu Dupré’nin söyledikleri de aynı doğrultudadır: “şehir paşa tarafından atanan bir mütesellim tarafından yönetiliyor. Şehirde bir kadı, bir yeniçeri ağası, dizdar var. Ancak gerçek iktidarı ellerinde tutan kişiler Osman Ağa (Kalcıoğlu) ve Memiş Ağa (Tuzcuoğlu)’dır.”459

Genel olarak âyan dediğimiz bu güçlerin böylesine etkili bir hale gelmesi aslında uzun soluklu bir geçmişe sahipti. 18. yüzyıla gelinceye kadar hükümetçe görülecek işlerde evvelce devlet üzerinde hiçbir tesir ve nüfuzları olmayan eşrâf ve âyân olarak bilinen bu zümrelerden bulundukları mahallin ileri gelenlerinden oldukları için icabında kendilerinden istifade olunurdu.460 18. yüzyıl Osmanlı taşra sisteminde meydana gelen değişiklikler sonucunda genel olarak âyân dediğimiz bu zümreler nüfuslarını daha da arttırmıştı ve 18. yüzyıldan itibaren âyânlık imparatorluğun değişik bölgelerinde etkisini hissettiren bir müessese olarak ortaya çıktı.461

1723’te başlayıp aralıklarla 1746’a kadar süren Osmanlı-Đran savaşının sefer güzergahının Doğu Karadeniz sahillerini takip etmesi, mühimmat ve asker naklinin bu kıyılardaki limanlar kullanılarak gerçekleştirilmesi, ayrıca bölgeden sürekli asker talepleri giderek güçlenmekte olan yarı feodal zümrelerin durumunu kuvvetlendirmiştir.462 Nitekim bölgeden olan asker ve mühimmat talepleri bazen karşılık bulmamıştır. 18. yüzyıl içersinde Trabzon sancağında her yerde olduğu gibi tımar konusunda da pek çok anlaşmazlıklar ve şikâyetlerin olduğu bilinmektedir. Trabzon’da tımar mutasarrıfı olanların çoğu kez de

458

Meeker, a.g.e., s. 208.

459

AMAEF, Paris, CCC, Trébizonde, c. 1, Dupre’den Talleyrant’a 2 Nivose 12/24 Aralık 1803; Faruk Bilici, “XIX. Yüzyılın Başlarında Trabzon’daki Fransız Konsolosluğu: Paris’in Asya Kapısı” Uluslararası Karadeniz Đncelemeleri Dergisi, 3, (2007), s. 42; Her ne kadar Bilici buradaki Memiş Ağa’nın meşhur Tuzcuoğlu Memiş Ağa olduğunu söylese de, bu kişinin başka kaynaklarda da sürekli olarak valinin yanında görünmesinden dolayı Kalcıoğlu Memiş ağa olma ihtimali daha yüksektir. Meeker, a.g.e, s. 219; Dupré’nin 1803’teki yorumlarıyla ilgili olarak bkz. Meeker, a.g.e., s. 208; Ayrıca bu eser Trabzon’daki ilk Fransız konsoloslarının Tanzimat öncesindeki idari yapı konusundaki fikirlerini yansıtması bakımından dikkate değerdir.

460

Đ. Hakkı Uzunçarşılı, “Âyân”, ĐA, II, Eskişehir: MEB Yayınevi, 1997, s.41.

461

Âyânlığın Osmanlı taşta sistemindeki gelişimi ve yeri için bkz. Canay Şahin, The Rise and Fall of An Ayân Family in Eighteenth Century Anatolia: The Caniklizâdes (1737-1808), Unpublished Doctoral Dissertation, The Instıtute of Economics and Social Sciences of Bilkent University, 2003, s. 23-39.

462

Trabzon ve civarında ortaya çıkan ayanlık/derebeylik hadiselerinde, bölgenin kendine has coğrafi yapısının önemli bir etkisi olduğu görülmektedir. Doğu Karadeniz bölgesinde derebeylerinin oluşmasında ve güçlenmelerinde etkili olan bölgenin kendine has coğrafi yapısı aynı zamanda idari taksimatta belirleyici olmuş; bu yapı merkezin gücünün de buralara ulaşmasına engel olmuştur. Zira bölgedeki âyânların gerek birbirleriyle gerekse de idarecilerle olan hâkimiyet mücadelelerinde bu yapı oldukça etkili olmuştu. Bkz. Bryer, Last Laz Rising, s. 194-195; Feridun Emecen, Doğu Karadeniz’de Âyânlık, s. 197.

97

sefere hiç katılmadıkları görülmektedir. Özellikle Rusya ile olan savaşlar, Kırım’ı kurtarma girişimleri sırasında bu olaylar daha da belirginleşmiştir. 463

Trabzon ve civarında 19. yüzyılın ilk otuz yılında görülen ayanlık/derebeylik hareketleri aslında 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bölgede başlayan sorunların son şeklini almasıydı. Nitekim 18. yüzyılın ortalarında Hekimoğlu Ali Paşa valiliği döneminde bölgedeki âyân ve derebeylerini “daire-i edep ve itaate” almış ve kendisinden önceki Trabzon valilerinin aksine şehirde daha fazla kalarak bazı bayındırlık hizmetlerinde bulunmuştur.464 Kalcıoğlu’nun yüzyılın ortalarındaki faaliyetlerinden sonra bu kez de 1771-1776’ya kadar Trabzon valisi Canikli Ali Paşa’nın Çaparzade465 ile çatışmasıyla ortaya çıkan isyan ve yaşanan otorite boşluğu etkisini Trabzon’da da hissettirmişti. 466

Trabzon’da valilerin otoritesi tüm 18. yüzyıl boyunca olduğu gibi ve 19. yüzyılın ilk otuz yılında da zayıflamaya devam etmiş ve valiler âyânların saldırılarından kale içine sığınarak kurtulabilmişlerdir.467 Bunun yanında 18. yüzyılın başlarında Trabzon Eyaleti hem Türk-Rus savaşının getirdiği olumsuzluklar hem de yerel hanedanların başkaldırması yüzünden karışıklık içerisindeydi.468 Kendisi de ayan kökenli bir idareci ve 19. yüzyılın ilk yarısında Trabzon idaresine damgasını vuran Hazinedaroğullarının ilk temsilcisi olan Hazinedarzade Süleyman Paşa’nın valiliği döneminde ortaya çıkan gelişmeler Trabzon ve civarında idare konusunda gelinen noktayı gözler önüne sermektedir. Hazinedarzade Süleyman Paşa’nın valilik dönemindeki en önemli gelişme Rize Âyânı Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın isyanıdır.469 Memiş Ağa’ya Ruslara karşı bölgenin savunmasında gösterdiği yararlılıktan ötürü Kapıcıbaşılık rütbesi verilmişti; fakat bir müddet sonra ağanın merkezle olan münasebetleri bozulmuş ve Trabzon Valisi Hazinedarzade Süleyman Paşa ile araları

463

Yücel Özkaya, XVIII. Yüzyılda Trabzon’un Genel Durumu, s. 145.

464

Şakir Şevket, Abdullah Paşa’nın memur olduğu Laz-Çepni mücadelesinin bir dereceye kadar önünün alındığını; fakat bu bölgede tekrar âyân ve derebeylik hadiselerinin arttığını ve bunun üzerine Ali Paşa gibi güçlü bir şahsiyetin Trabzon valiliğine atandığını belirtmektedir. Nitekim Ali Paşa faaliyetleri ile halkın sevgisini kazanmış ve vezaretin tekrar kendisine verilmesi üzerine Đstanbul’a giderken halk tarafından uğurlanmıştır. Şakir Şevket, a.g.e., s.144-147; Nitekim Ali Paşa’nın bu başarısı 1752 yılında gelen bir fermanla takdir edilmiştir. Goloğlu, a.g.e., s. 81.

465

Yücel Özkaya, devletin, Canikli Ali Paşa ile Çaparzâdelerin aralarının açılmasını fırsat bilerek Ali Paşa’yı ortadan kaldırmayı istediğini belirtmektedir. Bkz. Yüzel Özkaya, “Canikli Ali Paşa”, Belleten, 144 (XXXVI), (1992), s. 502; Canikliler hakkında bkz. Rıza Karagöz, Canikli Ali Paşa, Ankara: TTK, 2003.

466

Şahin, a.g.t, s. 39-40; Ailenin en son üyesi Tayyar Mahmud Paşa hakkında bkz. Đbrahim Serbestoğlu, “Trabzon Valisi Canikli Tayyar Mahmud Paşa Đsyanı ve Caniklizâdelerin Sonu”, Uluslararası Karadeniz Đncelemeleri Dergisi, I, (2006), s. 89-106.

467

Bryer, a.g.m., s. 196.

468

Saydam, Trabzon’un Đdari Yapısı, s. 292.

469

Tuzcuoğlu Memiş Ağa ve onun halefleri olan âyân ların isyanları hakkında bkz. M. Münir Aktepe, “Tuzcuoğulları Đsyanı” Đstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, III (5-6), (1953), s. 21-52.

98

açılmıştı.470 1818’da Memiş Ağa’nın başta damadı Kalcıoğlu Osman gibi âyânlar ve etrafında topladığı adamlarla Trabzon üzerine yürümesi ve şehri ele geçirmesi şehirde önemli bir yıkım yarattı. Memiş Ağa şehrin fiilen hakimi durumuna gelen ayanlar arasında bazı görevlendirmeler yaptı ve bölgedeki otoritesini genişletmeye çalıştı; fakat daha sonra Süleyman Paşa’nın celp ve taltifleri üzerine aniden yalnız kaldı.471 Aralarında Damadı Kalcıoğlu Osman Bey’in de bulunduğu ayanların aniden taraf değiştirerek Memiş Ağa’yı yalnız bırakmaları bölgedeki ayanlığın tipik özelliklerinden biriydi.472 Bunun nedeni ise her ne kadar bir şekilde yönetim mekanizmasına dâhil olsalar da ayanlar arasında sürekli bir nüfuz mücadelesi ve çatışmanın olmasıydı.473

Tuzcuoğlu Memiş Ağa hadisesi 1817 yılında Of’ta yakalanıp idam edilmesi ile sona ermiştir fakat Tuzcuoğullarının başlattığı bu hareket, diğer küçük âyân aileleri için dikkat çekici gelişmelerin başlangıcı olmuştur denilebilir. Hatta 19. yüzyılın ilk otuzlu yıllarında bu olaylar dolayısıyla bölge âyânının ilk defa bir birlik teşkil ettikleri ve irili ufaklı zümrelerin kendi güçlerinin sınırlarını anlama imkânı buldukları söylenebilir.474

Trabzon’da merkezi otoritenin tesis edilmesinde ayan/derebeyilerine karşı verilen mücadelenin üst düzeye çıktığı dönem Hazinedarzade Osman Paşa’nın valiliği dönemidir. 1828/1829 yıllarında valiliğe atanan475 Osman Paşa’nın ilk dönemlerinde Osman Paşa’nın en önemli meşgalesi 1828-1829 Türk - Rus Savaşı oldu.476 Trabzon ve civarının Osmanlı-Rus Savaşı’nın etkilerini hissettiği ve devletin siyasi durumun iyi olmadığı bir dönemde

470

Nitekim âyânlar arasında yaşanan mücadelelerin geneline bakıldığında çatışmaların genellikle hakimiyet mücadelesinden çıktığı görülür. Hazinedarzâde Süleyman Paşa ve Memiş Ağa’ın aralarının açılmasında para meselesi olmakla birlikte daha kuvvetle muhtemel görünen diğer sebep de bunların arasındaki rekabet ve nüfuz mücadelesidir. bkz. Aktepe, a.g.m., s. 22-23.

471

19. yüzyılın ilk dönemlerinde Trabzon’da yaşanan âyânlık hadiselerinde ön plana çıkan aileler için bkz. Aydın Güven, Doğu Karadeniz Âyânlığına Kısa Bir Bakış (1808-1826), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1999, s. 36-67.

472

Trabzon’da ayanlar arasında yapılan mücadeleye bakıldığında zaman zaman isyan eden ya da isyancılara katılan ayanların daha sonra af edildikleri ve paşa tarafından eski görevlerinin kendilerine iade edildiği görülmektedir. Bu ise birbirinin otoritesine ihtiyacı olan iki gücün tekrar işbirliği yapması şeklinde yorumlanabilir. Goloğlu, a.g.e., s. 104-105; Bazı derebeylerinin unvanlarını ve bölgelerini daha sonraki dönemlerde ellerinde bulundurmaları hakkında bkz. Bryer, Last Laz Rising, s. 207-210.

473

Şehirdeki ilk Fransız konsolosu Dupré, ikameti sırasında şehirde önde gelenlerin Osman Ağa ve Memiş Ağa olduğunu bunların zaman zaman birbiriyle çatıştıklarını ve bazen vali tarafından ayanbaşı, mütesellim ya da kaymakam olarak atandıklarını belirtir. Meeker, a.g.e., s. 217.

474

Emecen, Doğu Karadenizde Ayanlık, s. 196.

475

Osman Paşa’nın valiliğe atanma tarihi ile ilgili değişik görüşler bulunmaktadır. Aktepe, Hasan Paşa’dan sonra 1831’de Osman Paşa’nın atanmasına kadar birkaç valinin gelip gittiğini belirtir. Aktepe, a.g.m., 44; Buna karşın Goloğlu 1827 tarihini verir. Goloğlu, a.g.e., s.112; Ayrıca bkz. Hüseyin Albayrak, Tarih Đçinde Trabzon Valileri 1461-2007, Trabzon Valiliği Yayınları, Trabzon 2008, s. 149.

476

Hazinedarzâde Osman Paşa ve valiliği dönemindeki gelişmeler hakkında bkz. Mehmet Beşirli, “Trabzon Valisi Hazinedarzâde Osman Paşa ve Zamanı (1827-1842), Karadeniz Tarihi Sempozyumu (25-26 Mayıs 2005), I, Trabzon: KTU Yayınları, 2007, s. 395-415.

99

Osman Paşa’nın, gerek Rus savaşı ve Mısır meselesi sebebiyle, gerekse sancakların teftişi dolayısıyla sık sık Trabzon’dan ayrı kalmaktaydı. Bunu fırsat bilen ayanlar tekrar harekete geçip sorun çıkarıyorlardı. Bunlar ise Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın kardeşi, çocukları Tahir, Abdülkadir ve Abdülaziz ağalardı. Kalcıoğlu Osman’ın desteğini de alan ayanlar vilayette yeni ve büyük bir ayaklanma ve huzursuzluk ortaya çıkardılar. Tuzcuoğullarının çıkardığı bu gaile 1834’te isyan edenlerin yakalanması ve Rumeli’ye sürülmeleri ile son buldu. 477

Osman Paşa, Canik’ten Kafkasya sınırına kadar olan coğrafyada ortaya çıkan yerel ağaların neden olduğu olayları çözmede önceleri mülayim davranmış, isyancıları uyarı ve tehdit ile yola getirmeye çalışmış ama başarı sağlayamadığında ise kuvvete başvurmaktan kaçınmamıştır.478 Nitekim II. Mahmud’un yerel hanedan mensuplarının valiliklere tayin edilmesine esasen karşı olmasına rağmen Osman Paşa’yı Trabzon valisi olarak ataması, muhtemelen padişahın Osman Paşa’yı merkezi bir idareyi tesis edebilecek ve ayanları bertaraf edecek bir idareci olarak görmesinden kaynaklanmaktadır. Elbette ayanların güçlerinin ortadan kaldırılması II. Mahmud’un izlemiş olduğu merkezileştirme politikasının bir sonucu olmakla birlikte bu güç odakları arasındaki hâkimiyet mücadelesi aynı zamanda bunların güçlerinin kırılması aşamasında devletin iyi bir şekilde kullandığı bir silahtı. Đmparatorluğun öteki yerlerinde de olduğu gibi derebeylerin ortadan kaldırılması bir ailenin öteki üzerine gönderilmesi ve onun gücünü kırması ile sağlanmıştı.

Eyalet merkezi Trabzon ayan/derebeylerinden kaynaklanan karışıklıkların en çok etkilediği yerlerden biri idi. Trabzon’da görünen tabloya göre valiler güçlü ise şehirde otoritesini kurabiliyor ve ayanları uzaklaştırabiliyor, aksi söz konusu olduğunda ise paşayı kaleye sığınmaya ve şehri terk etmeye bile zorlayabiliyorlardı.479 Bununla birlikte bu iki otorite arasında karşılıklı bir ilişki söz konusuydu. Vali ayanlar ile merkez arasında kilit bir rolde bulunuyordu.480

477

Aktepe, a.g.m., s. 33-52.

478

Beşirli, Hazinedarzâde Osman Paşa, s. 415; Goloğlu, a.g.e., s. 112-119.

479

Meeker Fransız ve Đngiliz Konsolosluk raporlarından ve bazı gezginlerin notlarından, Trabzon’da 1758-1833 yıllarında devlet görevlilerinin, şehrin surlarının kuşatıldığı ve kenar mahalleleri yağmalandığı için kaleye sığınmak zorunda kaldıkları en az sekiz olay yaşandığını belirtmektedir. Bunlardan ilki yukarıda da belirttiğimiz gibi 1757 yılında Kalcıoğlu tarafından gerçekleştirmiştir. Meeker ise kuşatmaların tarihini şu şekilde vermektedir.1758-59, 1807, 1808 yazı ve 1808 Sonbaharı, 1816,1827, 1830 ve 1833. Bkz. Meeker, a.g.e., s. 220.

480

Rottiers 1820 yılında bizzat görüştüğü Mehmet Hüsrev Paşa’dan bahsederken burada paşa olmanın, sahip olduklarını korumak kaygısında olan ağalar, beyler ve eyaletin ileri gelenleri ile merkez arasında bir arabulucu olmak gibi kaygan bir görev olduğunu belirtir. Le Colonel Rottiers, Itinéraire de Tiflis à

100

Şehrin idari yapısının gösterdiği bu zaaflık gerek şehirdeki Fransız ve Đngiliz konsoloslarının gerekse de buraya gelen yabancıların dikkatini çekmişti. 1827-1829 yılları arasında bölgeyi gezen ve daha sonra da Fransa’nın Trabzon konsolosu olan Fontanier, “Paşanın otoritesi, burada hanedan şeklini alan ve pek çok bölgeye hükmeden ağalardan dolayı çok büyük değildir. Ağalar açıkça valiye karşı isyan halindedir” demektedir.481 Âyânların neden olduğu karışıklıkların hissedildiği bir zamanda bölgeye gelen yabancı seyyahlar, bu güç odaklarını Avrupa’daki feodal sistem ile mukayese etmekte ve âyânları da derebeyi olarak tanımlamakta ve Osman Paşa’nın bunlarla mücadele yöntemini ortaya koymaktaydılar. 482

Osman Paşa’nın bölgede otoritesini tesis etmesi için daha fazla imkâna sahip olduğunu ortadadır. Öncelikle Süleyman Paşa’nın oğluydu. Bölgenin durumunu oldukça iyi biliyordu. Çeçenzade Hasan Paşa’nın Canik’teki vekili idi. Valiliği döneminde ise iki

Constantinople, Bruxelles, 1829, s. 215; Mehmet Bilgin, Sürmene, Đstanbul: Sürmene Belediyesi Yayınları, 1990, s. 310.

481

Fontanier bölgenin yapısının ayanların güçlenmesine katkı yaptığını belirttikten sonra şehirdeki durum hakkında “bu anarşi ortamının daha ilerisini düşünmek pek mümkün değil. Şehirde birbiriyle savaşan taraflara ait kaleler var. Çatışmanın sürdüğü birkaç gün boyunca, bir evden öteki eve doğru ateşlenen silahlardan başka bir şey duyulmaz. Bunların öldürücü çatışmalardan çok gürültücü çatışmalar olduğu doğrudur, çünkü çatışmanın sonunda genelde kimse ölmez, hatta yaralanmaz. Trabzon’dan ayrıldıktan birkaç gün sonra, Halkın tamamının silahlandığını ve paşanın konağını kuşattığını duydum. Daha sonra savaştan bıkınca, otoritesini geri kazanmasına izin verdiler. Şehir sakinlerinin daima silahlı olduğu durumda vergi toplamak zordur ve toprağın verimliliği ya da üretim değişkenliği gibi koşullar göz önüne alınmaz” bkz. Fontanier, Voyages en Orient 1821-1829, s. 17-19.

482

1833 yılında şehre gelen Misyoner Smith Trabzon ve çevresi hakkında bilgi verirken bölgenin önceleri kargaşa içinde olduğunu ve bundan etkilediğini, dereh-beghs olarak nitelendirdiği bir çeşit soyluların aralarında sürekli bir kan davası olduğunu ve paşanın otoritesini küçük gördüklerini yazmaktadır. Şehirde suikastların yaygın olduğunu ve bunların cezalandırılmadığını, bunun yanında şimdiki paşanın (Hazinedarzade Osman Paşa) etkili bir şekilde derebeyler üzerine gidip onları saf dışı bıraktığını belirtmektedir. Smith, a.g.e., s. 324; Smith’ten dört yıl sonra kente gelen Horatio Southgate şehir civarındaki ayanlar hakkında bilgi verirken, bunların daha önceki kanunsuz ayanların halefleri olduğunu ve bunların dağlarda hüküm sürdüklerini ya da doğrusu bazı durumlarda olduğu gibi sadık yöneticilerin durumlarını

Belgede Tanzimat Döneminde Trabzon (sayfa 111-119)