• Sonuç bulunamadı

Urumiye’ye Göç v e Bakuba Kampı

2. SÜRYANİ TOPLUMUNUN KÖKENİ

2.8. Birinci Dünya Savaşı’nda Süryaniler

2.8.2. Urumiye’ye Göç v e Bakuba Kampı

Hakkâri’de yaşayan Nesturiler, sadece bu bölgede değil Osmanlı-İran

sınırındaki Urumiye şehrinde de karışıklık çıkarmışlardı. Ruslar bölgeden çekildikten

sonra Hakkâri’de yaşayan Nesturiler, Patrik Mar Şimun önderliğinde Urumiye’ye

toplu göç etmişler ve bu göç şehirde birçok problemi de beraberinde getirmiştir. Hırsızlık olaylarının artması, asayişin temin edilememesi, gelenlerin silahlı gruplar olmaları devleti zor durumda bırakırken, Amerikalı misyonerlerin bölgede söz sahibi olmaya çalışması Osmanlı Devleti’nin yükünü arttırmıştır. 1917’de, Rus birliklerinin 155Mar Şimun’un kız kardeşi bu adı Hermez (Hürmüz) olarak aktarmaktadır. Surma Hanım, s. 88. 156

Harry Charles Luke, Musul ve Azınlıkları, çev.: Utku Kavasoğlu, İstanbul: Nesnel Yayınlar, 2007, s. 103.

157 İsrafil Kurtcephe, “Birinci Dünya Savaşı’nda Bir Süryani Ayaklanması”, A.Ü. Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi (OTAM), sayı: 4, (1993), Ankara, s. 291-196.

158

ATASE, İSH, K.8, G.139, A. 1/ 3, D. 25, F. 88-3. 37

bölgeden çekilmesiyle şehirde düzensizlik başlarken Rus askerlerinin Müslümanlara

yönelik düşmanca hareketleri sonucunda, Hıristiyanlarla Müslümanlar arasındaki

ilişkiler de bozulmuştur.159 İtilaf Devletleri ise yazışmalarında her fırsatta

Nesturilerin savaşçı özelliklerinden ve başarılarından bahsederek Nesturilerin

savaştaki yararlılıklarını rapor etmişlerdir.160

Nesturiler tarafından Müslümanlara yönelik gerçekleştirilen katliamlar, 23

Mart 1918’de Nesturi Patriği Mar Şimun’un Kürt Şikak Aşireti lideri İsmail Ağa

Sımko tarafından öldürülmesi161 ile hızlanmıştır. Patriğin ölümü üzerine, Kürtlere

saldıran Nesturiler, Salmas ve Dilman’a saldırılar düzenleyerek Patriğin öcünü almaya çalışmışlardır. Bunun üzerine Kürtler ve Osmanlı birlikleri, Nesturiler

üzerine yürüyerek şehri kuşatmışlar ve Nesturileri teslim olmaya zorlamışlardır.162

2 Nisan 1919 tarihinde Süryani Ordusu Komutanı Albay Ağa Petros,

Bağdat’ta İngiliz sivil komiserine bir rapor sunmuştur. Ağa Petros, raporunda,

Kürtlerin Kürdistan’daki siyasi girişimlerinden bahsederek bu faaliyetlerin Arabistan

ve İran’a yayılmasından duyduğu endişeden bahsetmiş, Kürtlerin Türklerle birlikte çalıştıklarını, bu çalışmaların İngiliz Hükümeti’nce izlenmesi gerektiğini belirtmiştir. “Kürtler ve Barış” adlı raporda ise, Kürtlerin geleneklerinden ve savaş taktiklerinden

bahsederek, İngiltere’nin Kürtlerle çarpışmasının doğru olmadığını savunmuştur.

Ağa Petros’un “Bir İngiliz askerini, bu vahşi kurtlardan birine değişmem” sözü, 159 Bülent Özdemir, s. 86-88.

160 Çiçek, Birinci Dünya Savaşı ve Nasturi-Süryaniler, s. 543.

161Patrik Mar Şimun’un kardeşi Surma Hanım, Patrik’in öldürülmesini şöyle aktarmaktadır: “16 Mart 1918’de kardeşim Patrik, bir Kürt Ağası olan Sımko İsmail Ağa tarafından bir mektup aldı. Mektupta, Sımko’nun Patrik ile uygun bir yerde buluşup barış konusunu görüşmeyi çok istediği yazıyordu. Onun davetini kabul etmeye ve bir dostumuz sayarak görüşmeye karar verdik. Patrik binek arabasını hazırlattı, birkaç Rus subayı eşliğinde ve kendi süvarilerimizden oluşan küçük bir grubun koruması altında görüşmenin yapılacağı yere gitti. Saat dört sularıydı ki, iki atlı dört nala gelerek bize Patrik’in öldürüldüğü haberini getirdiler. Önce inanmak istemedik, fakat Rus subayı, Binbaşı Kondriatof kendisi de yaralı halde gelip bize ayrıntıları anlatıp, bu korkunç cinayetin nasıl gerçekleştiğini söyleyince inanmaktan başka yolumuz olmadığını anladık. Rus Subayı: ‘Mar Şimun, Koni şehrinde Sımko ile görüşecekleri yere geldiğinde, evin çatısında ellerinde tüfeklerle bekleyen adamlar görünce önce yalnızca bizi görmek için geldiklerini düşündük. Sımko, Patrik’i karşılamaya çıktı, onu büyük bir saygıyla karşıladıktan sonra, birlikte çay içmek için içeri götürdü. Mar Şimun son derece büyük bir nezaket çerçevesinde barış hakkındaki görüşlerini sundu. “Büyük bir içtenlikle söylüyorum ki, İran’a herhangi bir zarar vermek niyetinde olmadığımız gibi, burada kendimiz için bir yer işgal etmek isteğinde hiç değiliz. Biz yalnızca Türklerin ve diğerlerinin saldırılarından kendimizi korumaya çalışıyoruz” dedi. Sımko, onun bu fikirlerine tamamen katıldığını, içtenliğine inandığını söyledi ve Patrik bu olumlu konuşmaların ardından ayrılmak üzere ayaklandı. Sımko, ona kapıya kadar eşlik etti ve elini öptü. Sımko’nun süvarileri bize yolumuzda eşlik etmek için hazır bekliyorlardı. Mar Şimun ve ben arabamızdaki yerlerimizi aldık ki aniden Mar Şimun’a ateş edildi ve ardından bunu çatıdan, pencerelerden, hemen her taraftan tutulan yaylım ateşi izledi.” şeklinde aktarmaktadır. Bkz. Surma Hanım, s. 95-97.

162

Bülent Özdemir, s. 89-90.

38

Petros’un Kürtlerle ilgili düşüncesini ortaya koymaktadır. Raporun sonunda, İngiliz hükümetine bağlılığının altını özenle çizen Petros, Kürtlere, toplayacağı kuvvetlerle karşı koyabileceğini, ancak bunun için İngiliz Hükümeti’nin yardımına ihtiyacı

olduğunu belirtmiştir.163

Petros’un İngiltere’ye sunduğu raporda bahsettiği Kürt-Türk

birlikteliği, büyük ölçüde doğruydu. Çünkü İngilizlerin vaatlerle yanlarına çekmeye çalıştığı Goyan ve Şırnak ağaları, kendilerine sunulan teklifleri reddederek Hayyam

Ağa’dan yardım talep etmişlerdi.164 İngiltere, güney illerinde para karşılığında asker

toplama işinden de umduğunu bulamamış, burada bulunan Kürt aşiretleri

İngiltere’nin paralı asker teklifini reddetmişlerdi.165

Savaşın başından itibaren Osmanlı Devleti’nin karşısında yer almış olan

Nesturiler, Rusya’nın savaştan çekilmesiyle birlikte yalnız kalmışlardır. Rusya

savaştan çekilirken silah ve cephanelerini Nesturilere bırakmış, Osmanlı Devleti’ne karşı tek başına kalan Nesturilerin yardımına İngiltere ve Fransa yetişerek Nesturileri

ve Ermenileri idare etmek için bölgeye yetkililer göndermiştir. İngiltere tarafından

koruma altına alınan Nesturi birliklerinden, 35.000 kişilik “Süryani Lejyonu” oluşturulmuştur. İngilizler bu birlikleri Musul vilayetinden, Türk ve Kürtleri uzak

tutmak için kullanmış ve böylece bölgeye istediği müdahale fırsatını elde etmiştir.166

Amerika’da bulunan Danyela adında bir kişinin Mardin’deki Süryani ve Keldanilere

gönderdiği mektup, Süryanilerin bağımsızlık vaadiyle kandırıldığının en açık kanıtıdır. Danyela bu mektupta; Ermeni ve Kürt ittifakının söz konusu olamayacağını, Kürtlerin mevcut bölgeyi alamayacaklarını, İngiltere’nin Gaziantep’i

Türklerden alarak İranlılara verme fikri olduğunu ve İngilizlerin Araplarla katiyen

müttefik olamayacaklarını, Mardin, Diyarbakır ve civarlarının Süryani memleketi olduğunu beyan etmiştir. Süryani ve Keldanilerin bağımsız devlet kuracaklarını

düşündüğünü de mektubuna eklemiştir.167 Süryaniler üzerinde batının oynadığı

oyunların aksine Midyat’taki Süryani ve Keldani muallim ve murahhaslar, İngiliz

binbaşısına Osmanlı Devleti’ni öven sözler sarf etmişlerdir.168

163 Orhan Duru, Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye’nin Kurtuluş Yılları, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2001, s. 21-23.

164

ATASE, A. 5, D. 41, F. 178.

165BCA, Yer No: 30 10 0 0.112.756.15 Dosya No: 96B/15. 166 Çiçek, Birinci Dünya Savaşı ve Nasturi-Süryaniler, s. 544. 167ATASE, A. 5, D. 41, F. 178.

168

ATASE, İSH, K.30,G.33, A. 1/1, D. 70, F. 45. 39

Savaş sona erdiğinde Nesturiler, İngiltere’ye duydukları güven sonucunda

İngiliz himayesine girmiş; ancak bu himaye Bakuba kampında169 yaşama şeklinde

gerçekleşmiştir. 3000 çadırdan oluşan kamp, 40.000-50.000 arasında sığınmacıyı barındırmaktaydı. Sığınmacılar ile birlikte sığınmacıların yanlarında getirdiği at, eşek, koyun, keçi gibi hayvanların da varlığı bazı düzenlemeler yapılmasını gerekli kılmıştır. Kadın sığınmacıların sayıca fazla olduğu kampta, çoğunluk okuma yazma

bilmeyen cahil kesimlerden oluşurken, temizlik, farklı mezheplere mensup olma,

farklı dilleri konuşma sorunların başında gelmekteydi.170

İngiltere’nin savaş başladığında Asuriler için tasarladığı plan, Büyük Zap Irmağı’nın kuzeyinde Lübnan’dakine benzer bir idareyle özerk bir devlet kurmak olsa da bu tasarı uygulanamadı. Savaş sonrası, Ortadoğu’daki İngiliz askeri varlığının erimesi, terhis olan askerlerin işsizlik sorunuyla karşılaşmasının yanında,

ABD’den beklediği desteği alamayan İngiltere, Ortadoğu ile ilgili tasarısını rafa

kaldırmak zorunda kaldı. Tüm bu sorunların yanında Bakuba Kampındaki sığınmacıların İngiltere’ye maliyetinin yıllık iki milyon sterlini bulması, kampın

kapatılması fikrini beraberinde getirdi.171

Kampın kapatılmasıyla birlikte sayıları, kırk bini bulan Asurilerin üçte biri,

1920-1922 yılları arasında “yerleştirme” ve “tedrici sızma” operasyonları sırasında

yaşamını yitirmiş, üçte biri Musul Vilayetinin kuzeyindeki kasabalara yerleştirilmiş,

7-8 bin kadarı da Hakkâri’ye gönderilmiştir. Rusya’ya kaçanların hiçbiri, Irak’a

kabul edilmemiştir.172