3. LOZAN VE SONRASINDA SÜRYANİLER
4.9. Süryaniler İçin Ortak Payda: Mor Gabriel Manastırı
Mor Gabriel Manastırı, 397 yılında Mor Şmuel ve Mor Şemun tarafından
kurulmuş,645
Süryanilerin ikinci Kudüs’ü olarak bilinmektedir. Manastırın ünü, o
dönemde İstanbul ve Roma’da oturan imparatorlar tarafından duyulmuş ve manastıra önemli yapılar eklenmiştir. Dünyanın en eski ve etkin manastırlarından biri olan Mor Gabriel, on altı asır manastır geleneğini yaşatmıştır. Tarihsel süreçte farklı isimlerle anılan manastıra ilk kurucularının adı olan Mor Şmuel ve Mor Şemun denilmiş, daha
sonra “rahiplerin meskeni” anlamına gelen ve Süryanice de “Dayrod’Umro”
isminden türetilen Deyr-el-Umur veya bunun da Türkçeye uyarlanmasıyla
oluşturulan Deyrulumur adı verilmiştir. Günümüzde kullanılan ismi, VII. yüzyılda yaşamış ve dört ölüyü de diriltmek gibi mucizeler gerçekleştiren, sade yaşamıyla azizlik mertebesine yükselen Manastır ve Turabdin Metropoliti Mor Gabriel’in
adından gelmektedir.646
Tarihsel süreçte, hem Süryaniler hem de bölge üzerinde önemli etkileri olan manastır, onlarca din adamı, öğretmen ve öğrenciye eğitim imkânı sağlamaktadır.
643 “Bugün dönmek ister miyim Türkiye’ye dönmek isterim tabi, biz burada misafiriz, orada malımız mülkümüz var ama insan korkuyor işte, bir korku var içimizde. Süryani olarak Türkiye’de hakkımız yoktu o dönemlerde sıkıntılarımız vardı. Şimdi Türkiye değişti belki Avrupa ya girmek için haklar veriyor, Kürtlere haklar veriyor, biz Süryanice öğrenebilmek için kiliseye gidiyorduk, ikidedir polis gelip kiliseyi kapatıyordu, Süryani olarak kendi dilimizi öğrenmeye hakkımız var diyorduk, yok siz Türk’sünüz diyorlardı. Türkiye’de olsaydık çocuklarımız bir Kürt ya da Türk’le evlenirdi kendi topraklarımızda, şimdi bunlar ya bir Norveçli buluyor, ya Finlandiyalı. Yani Süryanilik kimliği muhafaza edilmiyor. Ama bizi ne Türkler ne de Kürtler kabul etmedi, Kürtler malımızı gasp etti, onlar çok cahildi, polis korkuyordu bunlardan. 1980’lerden sonra birçoğumuz göç ettik, Kürtler yüzünden, gelip para istiyorlardı, olandan da olmayandan da. Koyununu keçisini alıyorlardı. Biz böyle istemiyoruz, din meselesi de ekonomik sıkıntı da vardı göç etmememizin sebepleri arasında. İsveçli diyor ki sen İsveçlisin al hakkın bunlar, ama alttan alttan çocuklarımızı alıyorlar.” Samuel Bey, “Süryaniler” konulu görüşme, İsveç: 3. 09. 2013.
644Avrupa Birliği İlerleme Raporu 2005, s. 45; Avrupa Birliği İlerleme Raporu 2006, s. 15. 645Mor Gabriel Manastırı, http://www.morgabriel.org/tarihce.html (01 Temmuz 2015). 646Mor Gabriel Manastırı,
http://www.morgabriel.org/tarihce.html (01 Temmuz 2015). 153
4.9.1. Sorunun Ortaya Çıkışı
Mor Gabriel Manastırı’nın resmi sınırları ilk olarak 1938’de çizilmiş ve İl
Özel İdaresi de manastırın doğu, batı, kuzey ve güney hudutlarını tespit ederek
mevkii adlarını kaydetmiştir. Midyat Kaymakamlığı’nın krokilerin çizilerek komşu
köylerin onaylamasını istemesi üzerine, Eğlence, Yayvantepe, Güngören, Çandarlı
ve Tolgalı köyleri bu krokileri onaylamıştır.647
Arazi sorunu, 2008’de kadastrocuların Çandarlı, Eğlence ve Yayvantepe
köylerine gelerek çalışma yapmalarıyla başlamıştır. Bahsi geçen köylerin muhtarları,
üç köyün topraklarının var olandan daha geniş olduğunu ileri sürerek648 manastırın
yıllardır genişleye genişleye kendi topraklarını işgal ettiğini, hayvanlarını otlatacak arazi bulamadıklarını iddia etmişlerdir. Bunun üzerine kadastro ekibi, manastırın, ihtilaflı bölümünün yüzde 33’ünün Eğlence Köyü’ne verilmesine, Yayvantepe Köyü’ne onlarla ihtilaflı olan arazinin yüzde 70’inin verilmesine, Çandarlı Köyüne
ise Mor Gabriel’den bir arazi verilmesine karar vermiştir. Bu, manastırın iki köye
toplam 1100 dönüm toprak vermesi anlamına geliyordu.649Sahip oldukları toprakları
kaybetmekle karşı karşıya kalan Manastır Vakfı, sınırların yeniden tespiti için
Midyat Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açmıştır.
Vakfa göre kadastronun kararı haksızdı, köylülere verilen ihtilaflı toprakların,
1938 ve 1950’de yapılan tespitler sırasında kendilerine ait olduğu onaylanmıştı, bu
da devletin resmi kayıtlarında mevcuttu.650
Hazine’nin, arazinin devlet mülkiyeti ola-
rak tescil edilmesi için Midyat Kadastro Mahkemesi’ne açtığı tapu tescil davasını
görüşen Midyat Kadastro Mahkemesi Vakıflar Genel Müdürlüğü, istenen kayıtlar, yapılan keşif ve dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına dayanarak, Hazine’nin açtığı tapu tescil davasını reddetmiştir. Mahkeme’nin ret kararının gerekçesinde, dava konusu 12 taşınmazı yasa gereği iktisap ettiği, dava konusu taşınmazların vergilerini Vakfın 1937’den bu yana ödediği, dava konusu taşınmazlara tarım arazisi vasfıyla kadimden beri vakfın mülkiyetinde olduğu tespitleri yapılmıştır. Gerekçede
647Süryanileri ayağa kaldıran arazi davası Mor Gabriel Olayı, http://www.hurriyet.com.tr/suryanileri-
ayaga-kaldiran-arazi-davasi-mor-gabriel-olayi-10953030 ( 02 Temmuz 2015).
648Mor Gabriel Manastırı’nın arazisi iade ediliyor, 2013, http://www.bugun.com.tr/gundem/vakifa-
iade-ediliyor-haberi/817515 (02 Temmuz 2015).
649Süryanileri ayağa kaldıran arazi davası Mor Gabriel Olayı, http://www.hurriyet.com.tr/suryanileri-
ayaga-kaldiran-arazi-davasi-mor-gabriel-olayi-10953030 ( 02 Temmuz 2015). 650Süryanileri ayağa kaldıran arazi davası Mor Gabriel Olayı,
http://www.hurriyet.com.tr/pazar/10953030.asp (02 Temmuz 2015). 154
ayrıca, taşınmazların ormandan, kıraçtan Hazine’den kazanılma yerler olmadığı da
belirtilmiştir.651
Yerel Mahkemenin kararı Yargıtay tarafından oy birliğiyle bozulmuş ve Mor
Gabriel Kilisesi’nin kadimden beri kullandığını ileri sürdüğü arazilerin bir
bölümünün, 1950-1953 yıllarında çevredeki kişiler tarafından kiliseye hibe edildiğini
söylediği ancak bu konuda herhangi belge vermediği belirtilmiştir. Kararda, çekişmeli parsellerin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ‘tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti’ne ilişkin 14. maddesine göre davalı vakıf adına tescil
edilme olanağı bulunmadığı vurgulanarak, ‘Hazine’nin davasının kabulüne karar
verilmesi gerekirken, aksi yönde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.’ denilmiş, ancak, Yerel Mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararına uymayarak, ilk
kararında direnmiştir.652
Hukuk Genel Kurulu ise Yerel Mahkeme’nin direnme kararını oybirliğiyle bozmuştur.
4.9.2. Davanın Basına Yansıması Ve Avrupa’da Yankıları
Mor Gabriel Manastırı ve komşu köyleri karşı karşıya getiren ve 2008’den
beri devam eden arazi davalarında, 13.06.2012’de Ankara Yargıtay Hukuk Kurulu,
Mor Gabriel Manastırı’na ait arazilerin Hazine’ye devrini kararlaştırmıştır. 1615 yıllık Mor Gabriel Manastırı arazisinin Hazine’ye devredilmesi yönündeki Yargıtay
kararı653 sonrasında Süryanilere yapılan haksızlıkları protesto etmek amacıyla bir
imza kampanyası başlatılmış, aralarında Prof. Dr. Baskın Oran, Prof. Dr. Cengiz
Aktar, Prof. Dr. Ufuk Uras, Milletvekili Altan Tan ve Sabro Genel Yayın yönetmeni
Tuma Çelik’in de bulunduğu üç yüz aydının hazırladığı bildiri kamuoyuna
açıklanarak imzaya açılmıştır.654
Basın açıklamasında Mor Gabriel Kilisesi’nin Süryaniler için önemine dikkat çekilirken, Süryanilerin Türkiye halklarıyla özgürce ve bir arada yaşama isteklerine 651Mor Gabriel davasında son söz, 2012, http://www.agos.com.tr/tr/yazi/3281/mor-gabriel-davasinda-
son-soz (02 Temmuz 2015).
652 Direnme kararında, “Vakıflar Kanunu'na göre, vakıfların zilyetlikle taşınmaz mal edinmeleri konusunda kısıtlayıcı düzenleme bulunmadığından, cemaat vakıflarının da Kadastro Kanunu ile ilgili mevzuat uyarınca lehine zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmesi halinde taşınmaz mal edinebilecekleri kuşkusuzdur.” denilmiştir. Bkz. Mor Gabriel davasında son söz, 2012,
http://www.agos.com.tr/tr/yazi/3281/mor-gabriel-davasinda-son-soz (02 Temmuz 2015).
653 Yargıtay’ın gerekçeli kararına göre, azınlık vakıflarının 100 dönümden fazla toprağa sahip olamayacakları gerekçesi ile manastırın elindeki fazladan toprakların hazineye devrinin yapılması uygun görülmüştür.
654
Bildirinin tam metni için Bkz. Ek. 8.
155
dikkat çekilmiştir.655
Basın toplantısında konuşma yapan isimlerden biri olan Prof.
Dr. Cengiz Aktar, Bulgar ve Rumlara ait arsaların iade edildiği bir dönemde Mor
Gabriel’in alınmasının inişli çıkışlı bir politika olduğunu belirtirken, Sabro Gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni Tuma Çelik, 1924’de Hakkâri’de Nesturi sürgününü,
1928’de Süryani okullarının kapatılmasını ve 1930’da Mardin’deki Süryani
Patriği’nin sürgününü hatırlatarak Süryanilerin göç etmek zorunda bırakıldıklarını belirtmiştir.656
Süryanilerin İkinci Kudüs’ü olarak bilinen Mor Gabriel Manastırı’nın
Hazine’ye devredilmesi davası yurtdışında da çok büyük yankı uyandırmıştır. Bunun
sebebi hiç şüphesiz taraflardan birinin Hıristiyan birinin ise Müslüman olmasıdır. Eğlence Köyü Muhtarı Süleyman Düz’ün yeğeni çoban Mahmut Düz, 27 Ağustos’ta Midyat Cumhuriyet Savcılığı’na verdiği dilekçede sorunun bir arazi sorunundan çok
inanç meselesi olduğunu iddia etmektedir.657
Bölgede yaşayan köylüler, manastırda Hıristiyanlık eğitimi verilerek, irticai faaliyetlerde bulunulduğunu iddia ederken, yurtdışından bu faaliyetler için para gönderildiğini ifade etmişlerdir. Süryaniler ise 1915 tehcirinden sonra toprak katliamı yapıldığını ve Midyat’ta kalan 2500 Süryani’nin korkutulup kaçırılmak
istendiğini iddia etmişlerdir.658
Dava, Avrupa’daki Süryani diasporasında büyük yankı uyandırmış, soykırım tartışmalarını alevlendirmiş, konuyla ilgili gösteriler düzenlenmesine neden olmuştur. 126 kiliseden oluşan Avrupa Kiliseleri Konferansı, "Manastırın
655 Sabro, S. 5, Temmuz 2012, s. 4.
656 “Süryaniler son yıllarda biraz iyimserlik görüp buna karşılık verdi ve geri dönmeye başladı. Ancak devlet baktı ki geri dönüyorlar bunun karşısına dikildi. Bu karar da Süryanilere 'kasti' olarak verildi. Biz Osmanlı'daki gibi 'hoşgörü' istemiyoruz; birlikte yaşamak istiyoruz”, Bkz. Sabro, S. 5, Temmuz 2012, s. 4.
657 Dilekçede Mahmut Düz: "Deyrulumur Manastırı’nı işgal eden papaz ve rahipler, ormanı da işgal ve talan etmektedirler. Hiçbir hakları yokken kendilerine mülkiyet yapmak üzere izinsiz duvarlar yapmaktadırlar. Tüm yetkililere sesleniyoruz. Bu işgal ve talana son vermelisiniz. Sizler
‘ormanlarımdan bir dal kesenin kafasını keserim’ diyen Fatih Sultan’ın torunlarısınız. Bu piskopos papazın kafasını kesmek değil de işgal ve talanına engel olmalısınız..." demekte ve Manastırda yaşları 10-12 arasında değişen "nereden geldiği belli olmayan" çocuklara misyonerlik yapıldığı, manastırın Tevhid-i Tedrisat (Eğitimin Birliği) kuralını çiğnediği, "irticai" faaliyetlerde bulunduğunu iddia etmektedir. Bkz. Süryanileri ayağa kaldıran arazi davası Mor Gabriel Olayı,
http://www.hurriyet.com.tr/pazar/10953030.asp (02 Temmuz 2015). 658Süryanileri ayağa kaldıran arazi davası Mor Gabriel Olayı,
http://www.hurriyet.com.tr/pazar/10953030.asp (02 Temmuz 2015). 156
devamlılığına yönelik tehdit" konusunda endişe duyduğunu bildirmiş, davanın her
duruşmasına Avrupa’dan heyetler gelmeye başlamıştır.659
Manastır arazisinin hukuki süreci Avrupa’yı da yakından ilgilendirmiş bu konuda çeşitli açıklamalar yapılmıştır. Konuyla ilgili Avrupa Süryaniler Birliği (ESU) Dış İlişkiler Sorumlusu Rima Tüzün, kararı adaletsiz olarak değerlendirirken,
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne aday olduğu bir dönemde660hakkaniyetsiz işlere imza
attığını ve Süryanilere gözdağı verildiğini ifade etmiştir.661
Genişleme ve Avrupa Komşuluk Siyasetinden sorumlu Komiser Stefan Füle'nin sözcüsü Peter Stano, manastıra karşı açılan davaların devlet kurumlarınca başlatılmasından endişe duyduklarını açıklamış ve Türkiye’nin AB’ye üye olmak
için müzakereler yürüten aday ülke olduğuna dikkat çekmiştir. Bunun yanında,
ülkedeki bütün vatandaşların temel haklarının teminat altına alınması gerektiğini vurgulayan Stano, AB’nin özelde Mor Gabriel, genelde de Süryani cemaatinin
arazileriyle ilgili haklarını yakından takip edeceğini belirtmiştir.662
Federal Alman Meclisi, 2012 yılının Haziran ayında yaptığı toplantıda
Türkiye'ye çağrıda bulunarak, Türkiye’nin dinsel özgürlüklere saygı göstermesini ve 1600 yıllık Mor Gabriel Manastırı'nın korunmasını istemiştir. Hıristiyan Birlik
Partileri (CDU/CSU) ve Liberal Hür Demokrat Parti (FDP) milletvekilleri tarafından
hazırlanan ve muhalefetteki Yeşiller’in destek verdiği karar tasarısıyla, Alman
Hükümeti’nden, diğer AB Hükümetleri ile istişare içinde hareket ederek, Türkiye'nin
Mor Gabriel Manastırı’nı korumasının ve Süryani haklarının güvence altına almasının, teminini istemiştir. Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle, tasarıda,
Türkiye’de gayrimüslim azınlıkların özgürlüklerinin uzun süre sınırlı kaldığını, son
yıllarda bazı küçük ilerlemeler sağlanmasına karşın, Türkiye’nin bu alandaki
uygulamalarının AB standartlarını karşılamadığını bildirmiştir.663
659 Süryanileri ayağa kaldıran arazi davası Mor Gabriel Olayı,
http://www.hurriyet.com.tr/pazar/10953030.asp (02 Temmuz 2015).
660Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne adaylığına evet diyen Süryaniler %55,62, hayır diyenler %45,50’dir. Anket sonuçlarına göre (Temmuz-Ağustos 2014).
661 Sabro Gazetesi, S. 5, Temmuz 2012, s. 4. 662
Özge Mumcu, Mor Gabriel’in Dava Bilmecesi, 2012, http://t24.com.tr/yazarlar/ozge-mumcu/mor- gabrielin-dava-bilmecesi,5411 (02 Temmuz 2015).
663Alman Parlamentosu da Mor Gabriel İçin Çağrıda Bulunmuştu, 2013.
http://www.haber3.com/alman-parlamentosu-da-mor-gabriel-icin-cagrida-bulunmustu-2224687h.htm
(02 Temmuz 2015).
157
Konuyla ilgili görüşlerini dile getiren Almanya Hür Demokrat Partisi (FDP)
Meclis Grubu Üyesi ve İnsan Hakları Sözcüsü Pascal Kober, “Azınlıkların din ve
kültür özgürlüğü tehdit altındadır” derken, Birlik Partilerinin İnsan Hakları
Komisyonu içindeki temsilcisi Erika Steinbach ise yaptığı yazılı açıklamada, alınan
kararın Mor Gabriel ile sınırlı olmadığını ve Türkiye’deki tüm Süryaniler için tehlike
oluşturduğunu belirtmiştir.664
Sonuç olarak, 30 Eylül 2013 tarihinde açıklanan “Demokratikleşme Paketi”
ile Mor Gabriel Manastırı’na ait arazilerin iade edileceği açıklanmış ve 244
dönümlük arazinin tapusu Mor Gabriel Manastırı Vakfı’na iade edilmiştir. Mor
Gabriel Manastırı arazi sorununun çözülmesi Süryanileri memnun etmiş ancak
Süryanilerin gasp edilen mallarının bununla sınırlı olmadığı belirtilmiştir.665