• Sonuç bulunamadı

Amerika Birleşik Devletleri’ne Yapılan Göçler

3. LOZAN VE SONRASINDA SÜRYANİLER

3.2. Musul Sorunu Ve 1924 Hakkâri Harekâtı

3.6.2. Avrupa’ya Yapılan Göçler

3.6.2.6. Amerika Birleşik Devletleri’ne Yapılan Göçler

Amerika Birleşik Devletleri, Süryani nüfusunun yoğun bulunduğu üçüncü

ülkedir ve Körfez Savaşı sonrası göçün hızlandığı dönemdir. 2000 yılında yapılan

494

Eden Naby, “LesAssyriens d’ UnionSovietique’’ Cahiersdu Monde Russe, 16/3-4, 1975. 495 Eden Naby, “LesAssyriens d’ UnionSovietique’’ CahiersduMondeRusse, 16/3-4, 1975. 496 2001 Armenian Census-De JurePopulation (Urban, Rural) by Age an Ethnicity. 497 Eurominority-Assyrian in Georgia.

498Suphi Aksoy, “Ortadoğu’da Süryani Göçleri”, Sabro, 16 Ocak 2016, s. 9. 118

nüfus sayımına göre, Süryanilerin Amerika’daki nüfusları 82,355’tir.499

Süryani organizasyonların iddiasına göre ise, Amerika’da 400.000 Süryani yaşamaktadır. Amerika’ya göçün ilk nedeni ekonomik olmasına rağmen 1970’den sonra

Ortadoğu’da yaşanan gerilim ekonomik nedenlerin önüne geçmiştir.500

1981 yılına kadar siyasi mültecilere kapılarını açan Batı ülkeleri bu tarihten

itibaren, gerçek siyasi mültecileri bulabilmek için kanunlar getirmeye başlarken sert

polis önlemlerine başvurmuşlardır. Bu değişikliğinin en önemli nedeni, göçmenlerin

tutum ve davranışlarının ülke vatandaşlarının çıkarlarına ters düşmesidir. Özellikle

Ermenilere destek veren ülkeler, çıkarlarının zedelenmesiyle tutumlarını

değiştirmeye başlamışlardır. Ermenilere her fırsatta destek veren ABD, New York’ta ve diğer bazı kentlerde Amerikan binalarına bomba konulması üzerine Ermeni

örgütlerini tehdit olarak algılamaya başlayarak bu örgütleri takibe almışlardır.501

499

American Fact Finder, Factfinder. census. gov.

500 1979 İran İslam devriminden sonra İran’dan göçler yoğunlaşmış ve Avrupa, Amerika ve Avustralya’ya doğru olmuştur. Irak’tan göçler ise iki farklı dönemde meydana gelmiştir. Bunlardan ilki, 1991 Birinci Körfez Savaşı’nda iki boyutlu yaşanmıştır. Bir bölüm Türkiye, Ürdün, Suriye gibi ülkeleri geçiş köprüsü olarak görüp Ortadoğu dışına, bir bölüm ise Irak’ın içerisinde kuzeyden güneye doğru göç etmiştir. İkinci Körfez Savaşı sırasında ülke dışına göçler devam ederken, ülke içinde güneyden kuzeye göç edilmiştir. Suriye’den Süryani göçü ise 1980’lerden itibaren ekonomik ve siyasi baskılar sonucunda artarak devam etmektedir. Bkz. Aksoy, “Ortadoğu’da Süryani Göçleri”, s. 9. 501

Mehmet Ali Birand, “Çizmeyi Aşınca”, Milliyet Gazetesi, 28 Ağustos 1981, s. 9. 119

4. 12 EYLÜL 1980’DEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE VE SÜRYANİ

DİASPORASI

“Değişim her şeyi değişime zorlar ve değiştikten sonra değişmez bir hal alır.” NARSAİ (Süryani düşünür)

1980 yılı Cumhuriyet Tarihinde bir dönüm noktasıdır. Ekonomik kriz, siyasi

istikrarsızlık, silahlı çatışmalar 1980’li yılların tablosunu oluşturmaktadır.

Ekonomide köklü reformların planlandığı bu yıllar 24 Ocak kararları502

ile başlarken öngörülen ekonomi politikaları, zaman zaman kararlılıkla uygulanmış

zaman zaman da geri çekilmiştir. Hedeflenen; Türkiye ekonomisini “dışa açık bir

piyasa ekonomisi” haline getirebilmek olmuştur. Buna göre; devlet üretimden elini

çekecek, yerli ve yabancı yatırımlar teşvik edilecekti. Bu plan, Turgut Özal

döneminde kısmen gerçekleştirilmiştir.503

1980’den günümüze kadar Türkiye’yi meşgul eden en önemli sorunlardan

biri hiç şüphesiz PKK (Kürdistan İşçi Partisi)504

idi. PKK, 1980’li yılların en önemli

siyasal gelişmelerinden biri olurken, başta basit bir eşkıyalık hareketi olarak algılanan fakat daha sonra binlerce insanın ölümüne yol açan, toplumun huzurunu ve devleti dış ilişkilerinde çok yönlü uğraştıran ve ekonomik kaynak israfına yol açan bir hareket niteliğine bürünmüştür. Sorun, yıllar geçtikçe Türkiye-Avrupa ilişkilerini de etkilemeye başlamıştır.

Bu dönem, Türkiye’nin sadece siyasi arenada değil kültürel alanda da büyük

değişimlerin yaşandığı yıllar oldu. Özel radyo ve televizyonlar ile ifade özgürlüğü 502

Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in, Başbakanlık Müsteşarlığı’na getirdiği Turgut Özal’a 1979 yılında yeni bir ekonomi istikrar programı hazırlama görevi vermesiyle başlayan dönem. IMF’nin istekleri doğrultusunda hazırlanan program sonucunda, Türkiye’nin dışa açılmasını sağlayan kararlar alınmış, Türk lirasının değer kaybını hızlandıran günlük kur ayarlamalarıyla devalüasyon sürekli hale getirilmiş, dışalım serbest hale getirilirken ithalat kotaları kaldırılmış ve kamu yatırımları kısıtlanmıştır. Bkz. Şinasi Öztürk, Fethi Nas ve Ergün iç öz, “24 Ocak Kararları, Neo-Liberal Politikalar Ve Türkiye Tarımı”, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (2008), Pamukkale, s. 16-17.

503Seyfettin Gürsel, “1980’li Yıllar Ve Sonrası”, Cumhuriyet Ansiklopedisi 1981-2000, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2002, s. 2-4.

504 PKK’nın stratejisi, bütün Kürt halkının katılacağı örgütlü ve planlı silahlı halk direnişidir. Bu amaca ulaşmak için kırsal kesimlerde emniyetli barınma yerlerine sahip olarak, eylemlerle buralara hâkim olmayı, güçlendikten sonra da şehirlerde halkı ayaklandırmayı hedeflemiştir. Bu hedefe ulaşabilmek için kullandığı yöntemler; silahlı saldırı, şiddet, sindirme, kitle gösterileri vb. idi. Uluslararası kamuoyunda destek sağlamak adına da mazlum, dışlanmış Kürt milliyeti imajını sıkça kullanmıştır. Bkz. Abdulhaluk Çay, Her yönüyle Kürt Dosyası, İstanbul: Turan Kültür Vakfı, 1994, s. 448. A. Cem Ersever, Kürtler PKK ve Öcalan, Ankara: Kıyap Yayın Dağıtım 1993, s. 50-80.

120

artarken, Cumhuriyetin en önemli resmi ideoloji taşıyıcısı TRT tekeli bir yıl içinde alaşağı oldu. Türkiye’nin Avrupa Birliği ilişkilerinde meydana gelen değişiklikle

birlikte insan hakları, demokrasi ve Kıbrıs anlaşmazlığı konularında Türkiye’nin

elindeki kozlar azaldı ve Türkiye yeni bir sürece girmiş oldu.505

4.1. 1980 Sonrası Süryaniler

1984 sonrası tırmanışa geçen Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşanan terör olayları ile birlikte halk, zorunlu ve gönülsüz olarak can ve mal güvenliklerini sağlamak için göç etmeye başlamıştır. 1980 öncesi ve sonrasında Türkiye’de yaşanan değişimlerden etkilenen Süryaniler, rahatsızlıklarını önce yurtiçinde daha güvenli yerlere yerleşerek, daha sonra Türkiye’yi tamamen terk ederek göstermeye başlamışlardır. Güneydoğu Anadolu’dan önce ekonomik sebeplerle İstanbul’a göç eden Süryanilerin bir kısmı hayatlarına burada devam etmiş, önemli bir kısmı da

Avrupa ülkelerine göç etmiştir.506

Süryanilerin Avrupa’ya göç etmelerinin temelinde ekonomik olarak daha

rahat yaşama isteğinin yanında kendilerini güvende görme isteği yatmaktadır.507

1980 yılında özellikle Türkiye’nin doğusunda yaşanan terör olayları Süryani

göçünün hızlanmasına neden olan en önemli olaylardandır.508

Avrupa ülkelerinden

505 Gürsel, s. 6; Türkiye’nin değişimi Türkiye Ermenileri Patriği Şinork Kalustyan beraberindeki 89 kişilik bir Ermeni grubuyla Diyarbakır’dan Van’a geldiğinde yaptığı açıklamalardan anlaşılabilir. Kalustyan, Diyarbakır-Van yolculukları esnasında herhangi bir sorunla karşılaşmadıklarını belirterek, alınan güvenlik önlemleri için teşekkür etmiştir. 12 Eylül öncesinde terör olayları nedeniyle ziyaretlerini ertelemek zorunda kaldıklarını da belirtmiştir. Bkz. Cumhuriyet Gazetesi, 3 Eylül 1985, s. 7.

506 1985-1987 yılları arasında Süryani göçü 5 bine yaklaşmıştır. Mardin, Urfa, Hakkâri’den göç eden Süryaniler vize zorunluluğu olmayan ülkelere göç etmişlerdir. Bkz. Cumhuriyet Gazetesi, 17 Eylül 1987, s. 7.

507 1980 darbesi sonrasında, muhafazakâr basının, manastırlarda terörist yetiştirildiği iddiası, Süryanilerin rahatsızlık duymasına neden olmuştur, Bkz. Şabo Boyacı, “Nefretin Kurbanları”, Sabro, S. 4, Haziran 2012, s. 7.

508Midyat’ta Fehmi Yarar adında bir Süryani vatandaş öldürülmüş ve konuyla ilgili Remzi Şişman adında bir komiser yardımcısı tutuklanmıştır. Yarar’ın öldürülmesiyle ilgili polis yetkilileri “Biz kaçan bir şahsı kovalıyorduk, sonra çatışma Süryani’nin bulunduğu sokakta oldu, atılan kurşun ona değmiş.” açıklamasını yapmış ancak Fehmi Yarar’ın eşi Necbah Yarar, olayın rastlantı olmadığını, eşinin Remzi Şişman tarafından kasten öldürüldüğünü ve diğer polislerin daha sonra havaya ateş açarak olaya çatışma süsü verdiklerini söylemiştir. Bu olayla ilgili Metropolit Samuel Aktaş, Fehmi Yararın kimseye zararı olmadığını söylemiş ve şu açıklamayı yapmıştır: “Hiç kimse yurdundan ayrılmak istemez. İnsanın vatanı gibi var mıdır? Ama son yıllarda Süryani göçü hızlandı. Birçok aile gitti. Biz şimdi de gençleri tutamıyoruz. Bir yandan yeni yetişenler bölgedeki koşulları kendilerine uygun bulmuyorlar, okumaya gidiyorlar, bir yandan da istemediğimiz olaylar gelişiyor. Göçün nedeni ortada, herkes biliyor. Ama çözüm bulan yok. Burada insanlar kaynaşmış, kardeş olmuş, yerleşmiş, işlerde çalışmışlar. Ama bu insanlar şimdi göçmek istiyor. Dileğimiz bu tür olayların son bulması ve insanları burada tutabilecek şartların sağlanmasıdır.” Bkz. Cumhuriyet Gazetesi, 30 Aralık 1988, s. 8.

121

iltica talebi bulunan Süryaniler, Türkiye’deki terör olaylarını öne sürerek, Türkiye’yi

karalayan kampanyalar içinde bulunmuşlardır.509 İltica talebinde bulunan

Süryanilerin bir kısmı bu karalama kampanyalarına katılmamışlar, tarafsız olarak

sadece göç etmek istediklerini açıklamışlardır.510

İltica talebinde bulunulan ülkeler temkinli davranarak, Süryanilerin iddialarını araştırmak için komisyonlar oluşturmuşlar ve Süryanilerin baskı altında

olup olmadığıyla ilgili araştırma yapmışlardır.511

Güneydoğu Anadolu’da yaşanan faili meçhul ölüm olayları512

sadece Süryanileri değil tüm bölge halkını etkilemiş ve göçlerin hızlanmasına neden olmuştur. Midyat’ta sevilen bir esnaf olan Süryani Mikail Bayro’nun öldürülmesi ve

bölgede cinayetten yakalanan bazı kişilerin aşırı dinci olmaları Hizbullah kuşkusunu

arttırmıştır. Bölge halkı, cinayetlerin, PKK, Hizbullah veya Kontrgerilla tarafından

gerçekleştirildiğini öne sürmüştür.513

Türkiye’de yaşanan bu olayların bir benzeri Suriye’de yaşanmıştır. Suriye’de 22 Nisan 2013’te Antakya Ortodoks Patrikhanesi Halep Metropoliti Pavlus Yazıcı ile Halep Süryani Ortodoks Metropoliti Yuhanna İbrahim kimliği belirsiz kişilerce kaçırılmış ve bunun sonrasında Süryani kurumları çeşitli protestolar ve açıklamalar

yapmışlardır. Süryaniler; metropolitlerin kaçırılma sebebini Süryanileri Suriye’den

göç ettirmek olduğunu belirtmişlerdir. 1990’lı yıllarda Türkiye’de yaşayan Süryanilerin göç ettirilmesi için birçok faili meçhul cinayetin işlendiği ve birçok din

görevlisinin alıkonulduğunu söyleyen Suriye Birlik Partisi Başkanı İsho Gouriye,

bunun yıllardır oynanan bir oyun olduğunu ve hala devam ettiğini belirtmiştir.514

Türkiye’deki terör olayları dünyanın 165 Hıristiyan Demokrat kuruluşunu bir araya getiren ve Avrupa Parlamentosu’ndan da geniş katılım gören Hıristiyan 509 İsveç’te 1976 yıllarında Türkiye’de yaşayan Süryanilere baskı yapıldığı iddiaları ortaya atılmış ve bu iddialar İskandinav ülkelerinde de yankı bulmuştur. İsveç hükümeti bu iddiayı ileri sürenlerin bir kısmına oturma ve çalışma izni vermiştir. Bunun yanında Ankara ile yapılmış olan vize antlaşması da yürürlükten kaldırılmıştır. Bkz. Ali Sirmen, “Dünyada Bugün Süryani Sorunu”, Cumhuriyet, 1 Mart 1976, s. 5.

510

Cumhuriyet Gazetesi, 5 Ekim 1987, s. 10; Cumhuriyet Gazetesi, 24 Ekim 1987, s. 14.

511 KKTC-İngiltere seferini yapan bir uçakla Londra’nın Gatwick Havaalanı’na inen 123 Süryani iltica talebinde bulunmuş, İngiliz makamları 123 kişinin Türkiye’ye döndükten sonra baskı altında olacaklarını kanıtlayana dek soruşturulacağını belirtmişlerdir. Bkz. Cumhuriyet Gazetesi, 5 Mayıs 1989, s. 10.

512 Mardin Midyat çevresinde dört ayda beş Süryani’nin ölümünü devlet, PKK’ya, Süryaniler ise fanatik Müslümanlar ve ağalara bağlamışlardır. Bkz. Cumhuriyet Gazetesi, 26 Ağustos 1990, s. 9. 513Cumhuriyet Gazetesi, 20 Şubat 1992, s. 4.

514

Sabro, “Yine Aynı Oyun”, S. 15, Mayıs 2013, s. 7. 122

Demokrat Enternasyonal (IDC)’inde gündemine getirilmiştir. IDC, Brüksel’de gerçekleştirilen bir konferans çerçevesinde “İnsan Hakları” konusunu ele almış ve Kürtlere yönelik çeşitli eleştirilerde bulunmuştur. Irak, İran, Türkiye ve Suriye’deki Kürtleri konu alan bir rapor çerçevesinde tartışmaların başlatıldığı konferansta, Kürtlerin içinde bulundukları durum ele alınarak PKK terör örgütünün Kürtleri

öldürmeleri eleştirilmiş, Kürtlere bağımsızlık verilmesinin bölgedeki diğer

azınlıklara özellikle Hıristiyanlara olumsuz yansıyacağından bahsedilmiştir. IDC, raporlarında ve konferansta “Türkiye’de ve Kuzey Irak’ta yaşayan Ermeni, Asurlu ve Süryanilerin sayılarının hızla azaldığı ve bu durumdan bölgedeki Müslüman Kürtlerin sorumlu olduğunu” iddia etmiştir. Kuzey Irak’ta Kürtlerin Hıristiyan azınlıkları öldürdükleri ve göçe zorladıkları ileri sürülen konferansta söz alan Asurlu,

Süryani ve Ermeni temsilciler Kürt Devleti’nin kurulmasının kendilerinin sonu

olacağını belirtmişlerdir.515