• Sonuç bulunamadı

Umûmu Tahsis Etmesi

Hasr edilmeyen müsemmaların hepsine birden şamil olan lâfza umum lâfzı denir. Umumî lâfızlar bazen tahsis olunur. Kur’ân, Kur’ân ile tahsis edildiği gibi, sünnet ile de tahsis edilebilir. Nitekim bunun aksi, yani sün-netin umumiyetinin Kur’ân ile de tahsis olunduğu vakidir. Resûlullah’ın

(s.a.s.) bütün dinî beyanatı vahiy ve ilhama istinat ettiğinden, sünnetin Ku-r’ân’ı tahsis etmesi caiz olur. Fakat umumun tarifi ve hükmü hakkında bazı farklı görüşler vardır.74 Aşağıda Kur’ân’ın umumunun, Resûlullah (s.a.s.)

tarafından tahsis edilmesine misaller vereceğiz.

Birinci Misal:

َ ِ َ ْ ا אَ َ َ ُ ِ ْ َ َو َ ْ َ ْا ُ َכْ َ א ِإ ِ ا َل ُ َر אَ :َلאَ َ  ِ ا َل ُ َر َلَ َ :َلאَ َةَ ْ َ ُ ِ َأ ْ َ ...

.ُ ُ َ ْ َ ِ ْا ُهُؤאَ ُر ُ ا َ ُ : ِ ا ُل ُ َر َلאَ َ ِ ْ َ ْا ِءאَ ِ ُ َ َ َ َ َأ אَ ْ ِ َ אَ ْ َ َ ْنِ َ ِءאَ ْا َ ِ

72 Buhârî, İman, 1/11; Müslim, 1 Ha. No. 36.

73 Bu neviden diğer misaller için: Fussilet, 83 hakkında: İbn Kesîr, 6/171 ( Ahmed İbn Han-bel’den). Secde, 17 hakkında: Müslim, 51, Ha. No. 2, 4, 5; Ma’mer İbn Râşid, Câmi’, v. 68b;

Buhârî, Tefsir, 6/21; Tirmizî, Tefsir; Müsnedü’d- Dârimî, v. 164a; Taberânî, Mu’cemu’s-Sağîr, v. 9a. Hadîd, 28 hakkında: Buhârî, 3/31; Müslim, 1 Ha. No. 241; Taberî (Halebî), 27/243;

İbn Kesîr, 6/570.

74 Bakınız: Süyûtî, İtkân, 2/16-17; Ömer Nasuhi Bilmen, Hukûk-u İslâmiyye ve Istılahât-ı Fıkhiy-ye Kâmusu, İstanbul, 1967, 1/69-74.

Ebû Hureyre dedi ki: Birisi Resûlullah’a şöyle bir soru sordu: “Ey Allah’ın Resûlü, biz deniz seyahatine çıkıyor ve yanımıza az miktar su alı-yoruz. Bununla abdest alsak, içecek su sıkıntısı çekialı-yoruz. Deniz suyu ile abdest alabilir miyiz?” Resûlullah buyurdu ki: “ Denizin suyu pâk, meytesi ise helâldir.”75

Başka bir hadiste: “Bize iki meyte ve iki kan helâl kılındı; meyteler:

balık ile çekirge, kanlar ise: karaciğer ve dalaktır.76

ُت ُ ْ אَ ِنאَ َ ْ َ ْا א َ َ ،ِنאــَ َدَو ِنאَ َ ْ َ אَ َ ْ ِ ُأ :َلאَ  ِّ ِ ا ِ َ َ َ ُ ِ ْا ِ ــَ ...

“. ُلא َ ِّ اَو ُ ِ َכْ אَ ِنאَ ا א ََأَو ،ُداَ َ ْاَو

Birinci hadis deniz meytesinin (boğazlanmayarak ölen hayvan eti) he-lâl olduğunu belirtmektedir. İkinci hadis ise meytelerden balık ile çekirge-nin, kanlardan ise ciğer ile dalağın helâl kılındığını ifade etmektedir. “Size meyte, kan, domuz eti... haram kılındı”( Mâide, 3) âyeti meyte ile kanı umumi olarak haram kılmaktadır. Mezkûr hadisler ise bu âyeti tahsis etmek sure-tiyle murad-ı ilâhîyi açıklamaktadır.

İkinci Misal:

“ Zina eden kadınla erkekten her birine yüz değnek vurun!” ( Nûr, 2) âye-tinde zina eden herkese yüz değnek vurulması umumi olarak emrolunmuş, Resûlullah (s.a.s.) bu emri bekârlara tahsis etmiş, evli olan erkek ve kadın için ise recm cezasını tespit etmiştir.77

ُ ْכِ ْاَو ِ ِّ אِ ُ ِّ َا :

ً ِ َ ُ َ ُ ا َ َ َ ْ َ

﴿

: َلאَ َ ... ِ ِ א ا ِ ْ َةَدאَ ُ ْ َ ...

“. َ ْ ُ ُ ُ َ ْ ُ َ ُ ْכِ ْا א َأَو ُ َ ْ ُ ُ ُ َ ْ ُ َ ُ ِّ ا א َأ .ِ ْכِ ْאِ

Hz. Peygamber buyurdu ki: “Allah, onlara bir yol gösterdi (yani hakla-rındaki hükmünü bildirdi): Evli zinakâr değnekle döğülüp sonra recmolu-nur, bekâr ise değnekle döğülür sonra da sürülür.”78

75 Tâc, 1/80; İbn Kesîr, 2/477-78; (Mu’cemu’l-Müfehres li Elfâzi’l-Hadisi’n-Nebevî): Ebû Dâ-vud, Tahâre, 41; Tirmizî, Tahâre, 52; Nesâî, Tahâre, 46; İbn Mâce, Tahâre, 38; Dârimî, Vudû, 53; Muvatta, Tahâre, 13; Ahmed 2/238).

76 Abd İbn Humeyd, Müsned, v. 108a; İbn Kesîr, 2/477-478; Tâc, 3/94 ( İbn Mâce ve Hâkim’-den); İbn Mâce, Et’ime, 31. bab.

77 Recm hakkındaki hadisler için: İbn Kesîr, 5/49-50.

78 İbn Mâce, Hudûd, 7; Müslim, Hudûd, 13; Ebû Dâvud, Hudûd, 23; Taberî, 8/76, Ha. No. 8805.

Bir başka rivâyette, hadis şu lâfızla varid olmuştur:

.ً َ َ َ ْ ُ َو ٍ َ אِ ُ ْ َ

(ِ ْכِ ْ אِ )

ُ ْכِ ْاَو ِةَرא َ ِ ْאِ ُ َ ْ ُ َو ً َ אِ ُ َ ْ ُ ِ ِّ אِ ُ ِّ َا ...

“Evli zinakâra yüz değnek vurulup taşlanır, bekâr ise yüz değnek vu-rulup bir sene sürgün edilir.”79

Eş-Şafiî rivâyetinin başında:

.ً ِ َ ُ َ ُ ا َ َ ْ َ ْوَأ ُتْ َ ْ ا ُ א َ َ َ َ ِ َ ْا ِهِ َ ِ ِ ِ א ا ِ ْ َةَدאَ ُ ْ َ ...

... ِّ َ اوُ ُ ِ ا َلאَ َ ِدوُ ُ ْ ا ُ َ آ ْ َ َ َ َ ُ ُכ ِ ْ ُ ا ُ אَכ : َلאَ

ziyadesi vardır.80 Buradan anlaşıldığına göre, önceleri zina suçunu irtikâp edenler “ Zina eden kadınlarınız hakkında dört şahit isteyin. Eğer dört kişi şa-hitlik ederlerse, ölüm kendilerini alıp götürünceye veya Allah kendilerine bir yol gösterinceye kadar onları evlerde alıkoyun. Sizden iki kişi fuhuş yaparsa onla-ra eziyet edin...” ( Nisâ, 15-16) hükmünce evlerden dışarıya çıkarılmıyor veya buna ilâveten onlara dille eziyette de bulunuluyordu. Had âyeti81 inince Resûlullah (s.a.s.) bekârlara yüz değnek ve bir sene de nefiy cezası olduğunu söyledi. Bu hükmün en-Nisâ 15. âyetinde vaad edilen hüküm olduğunu belirtmek için de “İşte! Allah onlara bir yol gösterdi ﴾ً ِ َ ُ َ ُ ا َ َ َ ْ َ ﴿ demiştir.. Eş-Şafiî’nin dediğine göre, bu hadiste bildirilen evli zinakârlar hakkındaki değnek cezası, Resûlullah’ın (s.a.s.) tatbikatı ile mensuhtur. Zira o evli olarak birbiriyle zina eden Mâiz İbn Mâlik ile zaniye kadını sadece recm ile tecziye etmiş, değnek vurdurmamıştı.82 Et-Taberî bu hususta icma olduğunu söyler.83 Fakat Ahmed İbn Hanbel hadisin zahiriyle amel ede-rek, değnek cezasıyla recmi beraber tatbik etmeyi doğru bulur.84

Üçüncü Misal:

“Tevratta onlara: cana can, göze göz ... kısas edilir, diye hükmettik.” ( Mâ-ide, 45) âyeti umumidir. Buna göre kâfir zimmiyi öldüren Müslüman, kısas

79 Müslim, Hudûd, 14; Ahmed İbn Hanbel, Müsned, 5/318; Taberî, 7/77, Ha. No. 8806.

80 Ahkâmu’l- Kur’ân, s. 116.

81 Bu âyet A. M. Şakir’in dediği gibi ( Taberî, 8/7, Ha. No. 8806 şerhinde) Nûr, 2. âyetidir.

82 Ahkâmu’l- Kur’ân, s. 116.

83 Taberî, 8/80.

84 İbn Kesîr, 2/222.

olarak öldürülür. Keza öldürülen köleye kısas olarak hür kimse öldürülür.

Nitekim Ebû Hanife âyetin umumiliğini delil getirerek böylece içtihat et-miştir. Fakat Sahiheyn’de Hz. Ali’den merfûen Resûlullah’ın (s.a.s.) “Kâfire kısas olarak Müslüman öldürülmez.”85 dediği rivâyet edilince, onun âyetin umumiyetini tahsis ettiği malûm olur.”86

Hanefi âlimleri, bu hadisteki “kâfir”den muradın, harbî kâfir olup zimmî kâfir olmadığını, Hz. Peygamber’den (s.a.s.) de bir zimmîye kısas olarak bir müslümanı öldürttüğünün rivâyet olunduğunu söylerler.87

Dördüncü Misal:

“Biz, size, düşünüp ibret alacak, gerçeği görecek kimsenin düşüneceği ka-dar bir ömür vermedik mi? Hem size peygamber de gelip uyardı..” ( Fatır, 37)

âyetinde zikredilen ömür umumidir. Resûlullah (s.a.s.) bazı hadisleriyle bu ömrü altmış sene olarak tahsis etmiştir.

. َ ِّ ِّ ا ُءאَ ْ َأ َ ْ َأ ََيِد ُ ِ َ אَ ِ ْا ُمْ َ َنאَכ اَذإ” : ِ ا ُل ُ َر َلאَ ,:َلאَ ٍسא َ ِ ْا ِ َ ...

.

ُ ِ ا ُ ُכَء َ َو َ כَ َ ْ َ ِ ِ ُ כَ َ َ אَ ْ ُכْ ِّ َ ُ ْ َ َوَأ

﴿

ُ ا َلאَ يِ ا ُ ُ ُ ْا َ ُ َو

İbn Abbas diyor ki: Resûlullah şöyle buyurdu: “ Kıyamet günü “Alt-mış yaşayanlar nerede?” diye nida edilir. (Zira) Allah Teâlâ’nın “Öğüt ala-cak kişinin öğüt alacağı kadar bir süre yaşatmadık mı sizi?” sözündeki ömür-den murat budur.”88

Ebû Hureyre Resûlullah’ın (s.a.s.) şöyle dediğini rivâyet eder: Allah, bir insana altmış sene ömür verince, artık bu hususta o kulunun mazeret ileri sürmesine imkân bırakmamıştır.89

İbn Kesîr âyette maksut ömrün altmış sene olduğuna dair Ahmed İbn Hanbel, el-Bezzâr, İbn Cerîr ve İbn Ebî Hâtim tarafından rivâyet edilen hadisleri naklettikten sonra diyor ki: “Bu hadis, bu tariklerden sahih ve sa-bittir. Hadis ilminin üstadı el-Buhârî’nin razı olduğu tarik, tek başına sabit

85 Mu’cemu’l-Mufehres li Elfâzi’l-Hadisi’n-Nebevî: Buhârî, İlim, 39; Ebû Dâvud, Diyât, 11; Tirmi-zî, Diyât, 16; Nesâî, Kasâme, 9; İbn Mâce, Diyât, 21; Ahmed, 1/79; Dârimî, Diyât, 5.

86 İbn Kesîr, 2/580.

87 Âlûsî, Rûhu’l-Meânî, 6/148.

88 İbn Kesîr, 5/590 ( İbn Ebî Hâtim, Taberânî’den diyerek).

89 Müstedrek, 2/427; Taberî (Halebî), 22/142; Buhârî, Rikâk, 7/170 (Bu mânada).

olsa bile kâfidir. Buhârî’nin sıhhatine şehadeti yanında, İbn Cerîr’in mütalâ-asına iltifat olunmaz.”90 İbn Cerîr senedinde “durumundan emin olunmayan kimseler” bulunduğunu iddia ederek, hadiste bildirilen yaşı değil de, akıl ve fehmin kemâle erdiğini söylediği, kırk senelik ömür olmasını tercih eder.91

Beşinci Misal:

َ ْ ُ ْ ا يِ ِ َو ِل ُ ِ َو ُ َ ُ ُ ِ ِ نِ َ ٍء ْ َ ْ ِ ْ ُ ْ ِ َ אَ َأ ا ُ َ ْ اَو

﴿

“Bilin ki ganimet aldığınız şeylerin beşte biri Allah’a, Resûlü’ne ve akra-balığı bulunanlara, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir.” ( Enfâl, 41) âyetin-deki “akrabaları”, yani Benû Haşim ile Benû Abdulmuttalib olarak tahsis etmiştir.92

Altıncı Misal:

“Bir selâm ile selâmlandığınız zaman, siz de ondan daha güzeliyle selâm verin yahut verilen selâmı iade edin!” ( Nisâ, 86) âyetini, Müslümanlara tahsis etmiştir. Çünkü gayri müslimler için daha güzel yahut redd-i misil şeklinde mukabele etmeyi nehyetmiş, onlara sadece ْ ُכْ َ َ َو “Size de öyle olsun.”93 demeye müsaade etmiştir. Bu nev’in misalleri fazladır.94