• Sonuç bulunamadı

1. DENİZ ALANLARININ SINIRLANDIRILMASI HUKUKUNUN GELİŞİMİ VE

1.4. Uluslararası Adalet Divanı Statüsünün 38. Maddesi Çerçevesinde

Hukukun Kaynakları

“Uluslararası hukukun yazılı kaynakları anlaşmalar, uluslararası içtihat ve doktrinden oluşmaktadır. Yazılı olmayan kaynaklar ise genel ve soyut olarak, Uluslararası teamül ve genel hukuk ilkeleridir”.86

Uluslararası Hukukta Devletler arasında meydana gelen uyuşmazlıkların çözümü için hangi yollara başvurulacağı UAD statüsünün 38. Maddesinde ortaya konulmuştur. UAD Statüsü esasen diğer uluslararası mahkemeler bakımından bağlayıcı olmamakla birlikte günümüzde hemen hemen bütün devletlerin üye olduğu bir teşkilatın yargı organı olduğu için genel bir kabul olarak uluslararası hukukta otorite olarak görülmektedir. Bununla birlikte, UAD statüsünün 38. maddesine diğer uluslararası mahkemeler tarafından da sıklıkla atıfta bulunulması Divan’ı yargı organları arasında ön plana çıkarmaktadır.87

Milletler Cemiyeti bünyesindeki Danışma Komitesi’nin çalışmaları çerçevesinde 13 Aralık 1920 tarihli toplantıda Uluslararası Daimi Adalet Divanı Statüsünün 38. Maddesi ile ilgili bir taslak metin kabul edilmiştir. Bu taslak metin doğrultusunda devletler arasındaki uyuşmazlıklarda Divan’ın nasıl bir yaklaşım sergileyeceği, anlaşma ve teamül kuralları dışında yargıcın hangi unsurları göz önünde bulunduracağı ve hukukun genel ilkelerinin bu unsurlar arasında nasıl bir sıralamaya tabi olacağı tartışma konusu olmuştur.88 Son olarak, 1945 tarihinde Birleşmiş Milletler Şartı ve Uluslararası Adalet Divanı Statüsü’nün kabulü öncesinde gündeme gelen Statünün 38. Maddesi Uluslararası Daimi Adalet Divanı’nın devamı olan Uluslararası Adalet Divanı tarafından da olduğu gibi kabul edilmiştir.89

UAD Statünün 38. Maddesinin 1. Fıkrasında: Kendisine sunulan uyuşmazlıkları uluslararası hukuka uygun olarak çözmekle görevli olan Divan: “a)

86 Kamuran Reçber, Uluslararası Hukuk, Dora Yayınları, Bursa 2016, s. 37.

87 Sevin Toluner, Milletlerarası Hukuk Giriş, Kaynaklar, Ed.(Ayşe N. Tütüncü, Enver Arıkoğlu Vd.), Beta Yayınları, İstanbul 2017, s. 34-35.

88 Mehmet E. Büyük, Uluslararası Hukukun Genel İlkeleri, Onikilevha Yayınları, İstanbul 2018, s. 11.

89 Mehmet E. Büyük, a.g.e., s. 30.

uyuşmazlık durumundaki devletlerce açık seçik kabul edilmiş kurallar koyan, gerek genel gerekse özel uluslararası anlaşmaları; b) hukuk kuralları kabul edilmiş genel bir uygulamanın kanıtı olarak uluslararası teamül kurallarını;c) uygar uluslarca kabul edilen genel hukuk ilkelerini; d) 59. Madde hükmü saklı olmak üzere, hukuk kurallarının belirlenmesinde yardımcı kaynak olarak adli kararları ve ulusların en yetkin yazarlarının öğretilerini uygular. 2. Ayrıca bu hükümler, tarafların görüş birliğine varmaları halinde, Divan’ın ex aequo et bono karar verme yetkisini zedelemez”.90

Statünün 38. Maddesinin 1. Fıkrasında ilk olarak anlaşmalar ikinci olarak da teamül kuralları zikredilmiştir. Uluslararası anlaşmalar, uluslararası hukukun kendilerine bu alanda yetki tanıdığı kişiler arasında, uluslararası hukuka uygun olarak, hak ve yükümlülükler doğuran, bunları değiştiren veya sona erdiren yazılı irade uyuşmalarıdır ve sadece kendilerine taraf olan devletler için bağlayıcıdır.91 Uluslararası anlaşmaların temelini oluşturan teamül kuralları ise uluslararası hukuk kişilerinin tutum ve davranışları sonucu birlikte oluşturdukları yazılı olmayan uluslararası hukuk kurallarının bütünüdür ve uluslararası sözleşmelere taraf olamayan devletler bakımından da geçerliliğini devam ettirmektedir. Nitekim 1969 yılında kabul edilen ve 27 Ocak 1980 tarihinde yürürlüğe giren Viyana Anlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, uluslararası teamül kuralları temelinde oluşturulmuştur. Bu çerçevede değerlendirildiğinde uluslararası anlaşmaların hazırlanış aşaması bir kodifikasyon sürecinden ibarettir. Viyana Anlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’ne taraf olmayan devletler açısından anlaşmaların hazırlanışı, yapılışı ve yürürlüğe girişi gibi konularda uluslararası teamül hukukundan faydalanılmaktadır.92

UAD Statüsünün 38. Maddesinin 1. Fıkrasında başvurulacak kaynaklar arasında üçüncü sırada gösterilen hukukun genel ilkeleri bağımsız olarak ayrıca statünün 18. Maddesinde asli kaynaklar olarak ifade edilmiştir. Hukukun genel ilkeleri, hukukun varlığından günümüze kadar medeni uluslar tarafından kabul edilmiş genel hukuk prensipleri olarak yorumlanabilir. Bu ilkelerin en önemli işlevi, uluslararası hukukta var olan boşlukların doldurulmasını sağlamaktır. Örnek olarak

90 Selami Kuran, Uluslararası Hukuk…, s. 37.

91 Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk…, s.43.

92 Kamuran Reçber, a.g.e., s. 39.

devletlerin egemen eşitliği ilkesi, deniz hukuku çerçevesinde kara denize hakimdir ilkesi, anlaşmaların sadece tarafları bağlaması ilkesi, kuvvet kullanmanın yasak olması ilkesi hukukun genel ilkeleri arasındadır.93

Hukukun genel ilkeleri konusunda hukukçular arasında farklı yorumlar söz konusudur. Kimi hukukçular hukukun genel ilkelerini adalet ve hakkaniyet kavramları başlığı altında kabul etmekte kimi hukukçular ise hakkaniyetin sağlanması adına pozitif hukukun dışındaki unsurların yargılamaya dahil edilmesi olarak yorumlamaktadırlar.94 Bu tartışmalar ışığında hukukun genel ilkeleri teamül kurallarının birer parçası olarak değerlendirilmekle birlikte bağımsız olarak ele alınıp hukukun tamamlayıcı nitelikteki kaynakları olarak da kabul edilmektedir. Başka bir ifadeyle bir uyuşmazlık halinde anlaşma ve teamül çözüm için yeterli olmuyorsa hukukun genel ilkelerine başvurulur.95

Uluslararası hukukun kaynakları arasında son olarak yardımcı kaynaklar olarak yargı kararları ve doktrin gösterilmektedir. Uluslararası yargı kararları, UAD Statünün 38. Maddesinde yardımcı kaynak olarak sayılsa da asli kaynaklarda var olan hukuk kurallarının beyan edilmesi bakımından genel ve bağlayıcı etkiye sahip oldukları kabul edilmektedir. Yargı kararları aynı zamanda gelecekteki uyuşmazlıklar için bağlayıcı olmasa da yol gösterici niteliktedir.96 Özellikle konumuz olan deniz hukuku bağlamında ele alındığında, söz konusu bir uyuşmazlıkta uygulanacak hakkaniyet ilkelerinin teamül hukuku çatısı altında somutlaştırılmasında, uluslararası sözleşmelerdeki hukuki boşlukların doldurulmasında ve hukukun genel ilkelerinin açıklığa kavuşmasında uluslararası yargı kararlarının katkısı oldukça önemlidir.

Uluslararası hukukun yardımcı kaynakları arasında gösterilen doktrin ise uluslararası uyuşmazlıklar hakkında uzman hukukçuların ortaya koyduğu bilimsel çalışmalardır. Bu tür bilimsel görüşler özellikle örgütlü kurumlar tarafından

93 Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk…, s. 114-116.

94 Yücel Acer-İbrahim Kaya, a.g.e., s. 58.

95 Edip F. Çelik, Milletlerarası Hukuk, 1. Kitap, Filiz Kitapevi, İstanbul 1984, s.168; Kamuran Reçber, a.g.e., s. 133.

96 İbrahim Gökalp, Milletlerarası Adalet Divanı’nın Deniz Alanlarının Sınırlandırılmasına Dair Kararlarında Dikkate Aldığı İlkeler, Beta Yayınları, İstanbul 2008, s. 17.

desteklenmektedir.97 BM bünyesindeki Uluslararası Hukuk Komisyonu, sivil toplum kuruluşu niteliğinde olan Uluslararası Hukuk Derneği, Uluslararası Hukuk Enstitüsü ve tüm dünyada üyeleri bulunan Amerikan Uluslararası Hukuk Derneği bu örgüt ve kurumlara örnek olarak gösterilebilir.98

Doktrin yardımcı kaynak olmanın yanı sıra bazı uluslararası yargı kararlarında referans olarak gösterilmiş ve yine bazı devletler bazı bilim insanlarından görüş talep etmiştir.99 Dolayısıyla doktrinin uluslararası hukuka katkısı ancak dolaylı yoldan ve yardımcı nitelikte olabilmektedir. Başka bir ifade ile doktrin, hukuk kurallarının varlığının araştırılmasında, yorumlanmasında ve hukuki boşlukların giderilmesinde başvurulan bir kaynak olarak karşımıza çıkmaktadır.

1.5. Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Hukukunda Temel