• Sonuç bulunamadı

3. DENİZ YETKİ ALANLARI VE BU ALANLARA İLİŞKİN YARGI

3.3. Münhasır Ekonomik Bölge

3.3.4. Bangladeş-Myanmar Davası

Bangladeş ile Myanmar arasındaki deniz alanlarının sınırlandırılması davası, 1982 BMDHS ile oluşturulan Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi’nin deniz alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin karara bağladığı ilk davadır.586 Dava 14 Mart 2012 tarihinde tamamlanmış ve Mahkeme tarafların deniz sınırını tek bir hatla sınırlandırmıştır.587 Bangladeş ile Myanmar arasındaki deniz sınırı Söz konusu dava karasuları, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılmasına ilişkindir. Bu bağlamda 1974 yılından itibaren taraflar arasında bir dizi görüşmeler yapılmış özellikle karasularının yan sınırını belirlemeye yönelik çabalar 1 Nisan 2008 tarihinde Dhaka’da düzenlenen toplantılar neticesinde iki tutanağın imzalanması ile sonuçlanmıştır. Bangladeş hükümeti devam eden görüşmelerden netice alınamaması üzerine 8 Ekim 2009 tarihinde uyuşmazlığı 1982 BMDHS’nin Ek VII. Kısmına istinaden hakem mahkemesine taşımıştır. Myanmar ise 4 Kasım 2009 tarihinde uyuşmazlığın Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi tarafından çözüme kavuşturulmasını teklif ederek, söz konusu bu mahkemenin yargı yetkisini kabul ettiğini ifade etmiştir.588 Nihayetinde uyuşmazlığın, 14 Aralık 2009 tarihinden itibaren Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi tarafından çözüme kavuşturulacağı tarafların anlaşması ile açıklığa kavuşmuştur.589

Dava öncelikle Bangladeş tarafından, 1974 yılından itibaren başlayıp 30 yılı aşkın süre devam eden süreç içerisinde taraflar arasında imzalanan protokollerin 1982 BMDHS’nin 15. Maddesi çerçevesinde bir anlaşma olup olmadığının tespit edilmesinin talep edilmesi ile başlamıştır.590 Myanmar, Bangladeş’in söz konusu protokollere ilişkin iddiasını reddederek, bunların uyuşmazlık süreci içerisinde

586 Ravi A. Balaram, “Case Study: The Myanmar and Bangladesh Maritime Boundary Dispute in the Bay of Bengal and Its İmplication for South China Sea Claims”, Journal of Current Southeast Asian Affairs, 31 (3), 2012, s. 86.

587 D. H. Anderson, “International Decision: Delimitaiton of Maritime Boundary in the Bay of Bengal (Bangladesh/Myanmar), American Journal of International Law, Vol. 106, Issue. 4, 2012, s. 817.

588 David P. Riesenberg, “International Tribunal for the Law of the Sea: Delimitation of the Maritime Boundary Between Bangladesh and Myanmar in the Bay of Bengal, American Society of International Law, Vol. 51, Issue, 4, 2012, s. 842.

589 Merve Erdem, “Bangladeş-Myanmar Deniz Alanlarının Sınırlandırılması Davası Işığında Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi’nin Kuruluşuna İlişkin Bir Değerlendirme”, A.Ü.H.F.D., 64 (2), 2015, s. 342-343.

590 Bangladeş-Myanmar Davası, para 60.

sınırlandırmaya ilişkin teknik ayrıntıları tespit etmek için yapıldığını ayrıca söz konusu protokollere katılan heyetin uluslararası anlaşmalara imza atma yetkisi olmadığını iddia etmiştir.591 Bangladeş ise iddia ettiği protokollerin geçerliliğini ispatlamak adına, 1974’ten bu yana geçen süreçte sanki karasuları sınırı çizilmiş gibi hareket edildiğini ayrıca St. Martin Adası ile Myanmar kıyıları arasındaki balıkçılık faaliyetlerine atıfla söz konusu alanda Myanmar güvenlik güçlerinin sınırı ihlal eden Bangladeşli balıkçılara müdahale edilmesini kanıt olarak sunmuştur.592

Myanmar, Bangladeş’in kanıt olarak sunduğu iddialara karşılık olarak, 2008 tarihinde 1982 BMDHS çerçevesinde Bangladeş’e 12 millik karasuları ilan etme haklarının olduğunu sözlü bir nota ile bildirdiklerini fakat bunun bir sınırlandırma anlamına gelmediğini belirtmiştir. Myanmar ayrıca uyuşmazlığın çözümünde karasuları, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin ortak olarak çözüleceği bir sınırlandırma yöntemini benimsediklerini dolayısıyla taraflar arasında geçmişte yapılan görüşmeler neticesinde imzalanan tutanakların de facto bir anlaşma olmadığını belirtmiştir.593

Tarafların, karasularının sınırlandırılmasında önceki tutanaklara ilişkin tartışmalarının ardından ihtilaf yaşadığı diğer bir konu St. Martin Adası’na sınırlandırma yapılırken verilecek etki meselesi olmuştur. Myanmar 1982 BMDHS’nin 15. Maddesine atıfla, söz konusu adanın ilgili/özel koşul oluşturduğunu dolayısıyla sınırlandırma yapılırken orta hat yönteminin uygulanmasının orantısızlığa neden olmaması için bu adanın tamamen görmezden gelinmesi gerektiğini savunmuştur.594 Bangladeş ise adaların kıyılara yakın olması durumunda ana karalar gibi ele alınması gerektiğini dolayısıyla karasuları, münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı gibi deniz alanlarına sahip olabileceğini ve bu durumun 1982 BMDHS’nin 121. Maddesinde belirtildiğini ifade etmiştir.595

591 Bangladeş-Myanmar Davası, para 65,83.

592 Bangladeş-Myanmar Davası, para 101-102.

593 Bangladeş-Myanmar Davası, para 110-111.

594 Abdullah A. Faruque, “Judgment in Maritime Boundary Dispute Between Bangladesh and Myanmar: Significance and Implications under International Law”, Asian Yearbook of International Law, Vol. 18, 2012, s. 76

595 Bangladeş-Myanmar Davası, para 132-134, 143.

Bangladeş-Myanmar Davası’nda karasuları dışında sınırlandırılacak olan kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge konusunda taraflar fikir birliği içerisindedir. Buna göre taraflar deniz yatağı ve deniz yatağının üzerindeki suların sınırlandırılmasında tek bir hattın çizilmesi suretiyle bir sınırlandırma yapılmasını Mahkemeden talep etmişleridir.596

Myanmar, Münhasır ekonomik bölge ile kıta sahanlığının tek bir hatla sınırlandırılması konusunda eşit uzaklık yönteminin kullanılması gerektiğini iddia etmiş ve bu yöntemin genel olarak hakça bir çözüme ulaşmak için uygun yöntem olduğunu savunmuştur. Myanmar, açıortay yöntemi kullanılmasının ise söz konusu uyuşmazlıkta uygulanmasını gerektirecek bir durumun olmadığını bu yöntemin adil olmayan sonuçlara yol açacağını savunmuştur.597

Bangladeş, söz konusu iki deniz alanının tek bir hatla sınırlandırılması konusunda Myanmar’ın aksine, eşit uzaklık yönteminin uygulanması halinde hakça bir çözüme ulaşılamayacağını ve ayrıca Bengal Körfezi’nin yapısı da dikkate alındığında açıortay yönteminin uygulanmasının doğru olacağını savunmuştur.598

Mahkeme, taraflar arasında bahsi geçen karasuları ve balıkçılık faaliyetleri ile ilgili dava öncesi imzalanan tutanakları değerlendirdikten sonra söz konusu tutanakların 1982 BMDHS bağlamında bir anlaşma olarak sayılabileceğini fakat deniz alanlarının sınırlandırılması meselelerinin önemine binaen söz konusu tutanakların bir anlaşma olarak kolayca kabul edilmesinin mümkün olamayacağını belirtmiştir.599

Mahkeme, karar ile ilgili değerlendirmesine St. Martin Adası’na sınırlandırmada bir etki verilip verilmeyeceği konusunu tartışarak devam etmiştir.

Mahkeme 2001 tarihli Katar-Bahreyn Davası’na600 atıfla, söz konusu adanın

596 Bangladeş-Myanmar Davası, para 179-180.

597 Bangladeş-Myanmar Davası, para 224.

598 Bangladeş-Myanmar Davası, para 212.

599 Bangladeş-Myanmar Davası, para 95.

600 Katar-Bahreyn Davası’nda Divan, Hawar Adaları ile Bahreyn arasında kalan deniz alanlarının kıyı uzunlukları dikkate alındığında birbirlerine neredeyse eşit uzaklıkta olduğunu dolayısıyla sınırlandırmayı etkileyecek bir durumun söz konusu olmadığını belirterek Katar’ın bu yöndeki iddialarını reddetmiştir. Divan ayrıca münhasır bölge ile kıta sahanlığı sınırlandırmasında eşit uzaklık/özel şartlar ile hakkaniyet ilkeleri/ilgili şartlar kurallarının birbirleri ile yakın ilişki içerisinde olduğunu beyan etmiştir. Bkz. Katar-Bahreyn Davası, para 231, 241-243.

Myanmar ana karasının önünde ve Bangladeş kıyılarının 12 mil ötesinde olduğunu belirtmiştir. Mahkeme Katar-Bahreyn Davası’nda olduğu gibi nüfus ve sosyal ekonomik faktörler göz önüne alındığında adanın tam etkiye sahip olması gerektiğini601 fakat ilgili/özel koşul niteliğine sahip olmadığından dolayı sınırlandırmanın eşit uzaklık yöntemi uygulanarak yapılması gerektiğine hükmetmiştir.602

Mahkeme münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığının sınırlandırılması konusunda ise UAD’nın 2009 tarihli Romanya-Ukrayna ve 1993 tarihli Grönland-Jan Mayen Davalarındaki “kara denize hakimdir” ilkesine atıfla, söz konusu alanların birbirleriyle örtüştüğünü belirterek, sınırlandırmanın tek bir hatla yapılmasına karar vermiştir.603

Mahkeme daha sonra, tarafların tek bir hatla sınırlandırma yöntemi hakkındaki görüşlerini değerlendirip, yapılacak sınırlandırma işleminde eşit uzaklık yönteminin kullanılmasına karar vermiştir. Bu çerçevede ilk olarak tarafların üzerinde anlaşmazlık yaşadığı St. Martin Adası ve Bengal Körfezi’nin yapısı göz önünde bulundurularak ilgili/özel koşullar bağlamında kıyıların içbükey yapısı ve kesme etkisine bakılarak, sınırlandırma hattının kesme etkisine neden olan bölümünde düzeltme yapılmasına karar verilmiştir.604

Taraflar arasında tartışma konusu olan son mesele ise kıta sahanlığının dış sınırının belirlenmesidir. Myanmar’a göre bu konu, üçüncü devletlerin uluslararası deniz yatağı üzerindeki haklarına zarar vereceği için Mahkemenin bu konuda yargı yetkisi bulunmamaktadır.605 Myanmar, Bangladeş’e kıyılarının 200 mil ötesinde münhasır ekonomik bölgeye ilişkin yetki verilmesinin, kendilerinin 200 millik kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge haklarına halel getireceğini belirterek, bu durumun 1982 BMDHS ve devlet uygulamalarına aykırı olacağını savunmuştur.606

601 Bangladeş-Myanmar Davası, para 152.

602 Sarah Watson, “The Bangladesh/Myanmar Maritime Dispute: Lessons For Peaceful Resolution”, Asia Maritime Transparency Initiative, 2015, https://amti.csis.org/the-bangladeshmyanmar-maritime-dispute-lessons-for-peaceful-resolution/, (14.04.2021).

603 Bangladeş-Myanmar Davası, para 185.

604 Bangladeş-Myanmar Davası, para 328.

605 Bangladeş-Myanmar Davası, para 342-346.

606 Gös. yer.

Bangladeş Mahkemenin yetki meselesi konusunda Myanmar’ın tersine, Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi’nin 1982 BMDHS tarafından yetkilendirildiğini öne sürmüştür. Bangladeş’e göre, söz konusu alan eşit uzaklık hattının düzeltilmesi ile ortaya çıkmamıştır dolayısıyla sorunun münhasır ekonomik bölgeye kıta sahanlığına göre üstünlük verilmesi ile çözülmesi mümkün değildir.

Ayrıca bir devletin 200 mile kadar olan yetkisinin koz olarak kullanılıp 200 milin ötesinde de aynı yetkileri elde etmesi, 1982 BMDHS çerçevesinde öngörülmüş bir konu değildir.607

Mahkeme ayrıca taraflar arasında tartışma konusu olan kıta sahanlığının dış sınırını tespit etme ve üçüncü devletlerin hakları konusunda 1982 BMDHS’nin 33.

Maddesini ve XV. kısmını referans göstererek uyuşmazlığın üçüncü devletler bakımından bağlayıcılığının bulunmadığını belirtmiştir.608

Mahkeme eşit uzaklık yöntemi ile yapılacak sınırlandırmada kıta sahanlığı için 200 millik alan ile 200 mili aşan alan arasında uygulama açısından bir fark olmadığını belirtmiş ve sınırlandırma hattının Bangladeş lehine düzeltilmesine karar vermiştir.609 Mahkeme bu kararını doğal uzantı kavramıyla ilişkilendirmiş ve 1982 BMDHS’nin 76/1. Maddesi bağlamında, kıta sahanlığının sınırlandırılmasında 200 mili aşan alanlarda kıta kenarını doğal uzantı ile birlikte yorumlamıştır.610 Mahkeme son olarak tarafların münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı haklarını kullanırken diğer devletlerin haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini belirttikten sonra yapılan sınırlandırmayı orantılılık testine tabi tutmuştur. Mahkeme, nihai olarak çizilen eşit uzaklık hattında herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek olmadığına hükmetmiştir.611

Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi’nin önüne gelen ilk sınırlandırma davası olan Bangladeş-Myanmar uyuşmazlığında Mahkemenin yaklaşımına bakıldığında, 1982 BMDHS hükümlerine ve teamül kurallarına bağlı kalındığı görülmektedir. Mahkemenin özellikle sınırlandırma yöntemlerini belirlerken önceki

607 Bangladeş-Myanmar Davası, para 466.

608 Bangladeş-Myanmar Davası, para 361.

609 Bangladeş-Myanmar Davası, para 461-462.

610 Merve Erdem, a.g.m., s. 357.

611 Bangladeş-Myanmar Davası, para 475, 499.

davaların içtihatlarını referans olarak göstermesi, uluslararası yargı organları arasında bir hiyerarşinin olmadığının vurgulanması açısından önemlidir. Davayı öne çıkaran diğer bir husus da Mahkemenin doğal uzantı meselesine ilişkin yorumudur.

Mahkemenin Bangladeş-Myanmar Davası’na ilişkin kararı, doğal uzantı kavramının güncelliğini hala yitirmediğini göstermektedir.