• Sonuç bulunamadı

3. DENİZ YETKİ ALANLARI VE BU ALANLARA İLİŞKİN YARGI

3.6. Körfezler

3.6.1. Piran Körfezi Tahkimi

Slovenya ile Hırvatistan arasındaki sınırlandırma davası kara ve deniz sınırlandırmalarını kapsayan geniş kapsamlı bir uyuşmazlıktır. Söz konusu davada Piran Körfez’inin sınırlandırılması konusu hariç diğer uyuşmazlıklarda büyük bir anlaşmazlık yaşanmamıştır. Piran Körfezin’deki uyuşmazlık körfezlerin içsular esasına göre sınırlandırıldığı ilk dava olması nedeniyle ayrı bir önem taşımaktadır.

Hırvatistan ve Slovenya 25 Haziran 1991’de bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin dağılmasından sonra her iki ülke de bağımsız devlet kimlikleriyle komşu devletlere kara ve deniz sınırları ilan etmişlerdir. Hırvatistan ile Slovenya arasında kara sınırları konusunda büyük ihtilaflar yaşanmamıştır fakat Slovenya’nın iddialarının temelini oluşturan, eski kurucu cumhuriyetler arasındaki deniz alanlarının, kara sınırlandırmalarında olduğu gibi “uti possidetis juris”753 ilkesi benimsenerek belirlenmesi konusu uyuşmazlığa neden olmuştur. Taraflar arasında deniz alanlarının sınırları, önceki kurucu devletler arasında belirlenmediği için uti possidetis juris ilkesinin deniz alanlarının sınırlandırılmasında da uygulanıp uygulanamayacağı uyuşmazlığın temel tartışma noktasını oluşturmuştur.754

Piran Körfezi Tahkimini önemli kılan başka bir husus da şu an AB üyesi olan Hırvatistan’ın 1 Temmuz 2013 tarihine kadar AB’ye katılım sürecinde olmasıdır. Bu çerçevede, uyuşmazlığın çözümü için geçen zaman zarfında, AB

753 Uti possidetis juris ilkesi bağımsızlık sonrası federe veya koloni bölgelerinin sınırlandırılmasını sağlayan bir uluslararası hukuk ilkesidir. Bu ilke bağımsızlık kazanma süreci ile ilgili olarak bölgesel sınırlandırmaları içermektedir. Uti possidetis juris ilkesi sömürge zamanında bir devletle olan mevcut idari sınırların, bağımsızlığın kazanıldığı tarihte mevcut sınırlarının değişmeden devam edeceğini öngörür. Böylece halef devletler teorik olarak, düşmanlığı hızlandırabilecek ve dış müdahaleyi teşvik edebilecek etkenleri engellemiş olurlar. Bu ilke uygulanarak idari sınırlar uluslararası sınırlara dönüşür. Bkz. “Farhad S. Mirzayev, General Principles of International Law, Principle of Uti Possidetis Juris”, Moscow Journal of Internatioanl Law, 2017, No. 3, s. 33; Aditya Suresh, “The Need To Discard The Uti Possidetis Juris Principle In Contemporary Maritime Delimination”, Centre Of Research In International Law, 2019, https://nliu-cril.weebly.com/blog/the-need-to-discard-the-uti-possidetis-juris-principlein-contemporary-maritime-delimitation,(25.01.2020).

754 Petra Perisic, “Maritime Delimitation Between The Republic of Crotia and Slovenia in the Bay of Piran”, 2nd Law&Political Science Conference, Parague 2018, s. 36.

tarafından oluşturulan uzlaştırma komisyonları sürecin çözümüne katkıda bulunmaya çalışmıştır. Uzlaştırma komisyonları vasıtasıyla gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde atılan en önemli adım, iki ülkenin başbakanları nezdinde 2001 yılında imzalanan Racan-Dronovsek taslak metnidir. Söz konusu bu taslak anlaşması Slovenya lehine olduğu için Hırvatistan Dışişleri Komisyonu tarafından reddedilmiş ve hiçbir zaman onaylanmamıştır.755

Hırvatistan’ın uyuşmazlığı UAD’ye götürme teklifi Slovenya tarafından kabul edilmeyince taraflar 4 Kasım 2009 tarihinde Tahkim Anlaşmasını ortak deklarasyon ile birlikte AB dönem başkanlığının huzurunda imzalamışlardır.756 Hırvatistan Tahkim Anlaşmasında önemli bir hususun altını çizmiştir. Buna göre,

“Tahkim Anlaşmasında yer alan başlıkların hiçbiri Hırvatistan’ın Slovenya’nın açık denizlere erişimine dair iddiasına onay verdiği anlamına gelmez”.757 Slovenya tarafı bu tek taraflı iddianın anlaşmayı etkilemeyeceğini ve dolayısıyla yargılama kısmını da etkilemeyeceğini belirterek konuyu mahkemenin sorumluluğuna yüklemiştir.758

Hırvatistan, Adriyatik Denizi’nde Slovenya, İtalya, Bosna Hersek ve Karadağ ile deniz sınırı paylaşmaktadır.759 Piran Körfezi, Adriyatik Denizi’nin kuzey kesiminde yer almakta olup İtalya, Hırvatistan ve Slovenya tarafından Trieste Körfezi olarak adlandırılmaktadır. Piran Körfezi (Koyu), Trieste Körfezi’nin bir parçasıdır ve Savudrija Yarımadası ile Piran şehri Yarımadası arasında yer almaktadır. Tartışmalı deniz alanı Trieste Körfezi’ni de içeren Adriyatik Denizi’nin en kuzey kesiminde yer almaktadır.760

Taraflar, Körfezde sınırlandırılacak alanın uzunluğunu 19 kilometre giriş (ağız) kısmının da 5 kilometre olduğu konusunda anlaşmışlardır. Taraflar ayrıca

755 Petra Perisic, a.g.m., s. 37.

756 Final Award in the Matter of an Arbitration under the Arbitration Agreement between the Government of the Republic of Croatia and the Government of the Republic of Slovenia, 29 June 2017, P.C.A. Case No: 2012-04, para 131.

757 Piran Körfezi Tahkimi, para 132.

758 Piran Körfezi Tahkimi, para 135.

759 Piran Körfezi Tahkimi, para 2.

760 Pınar Yürür, “Border Conflict in Croatia-Slovenia Relations, Piran Bay Issue”, Conflict Areas in the Balkans, (Ed). Pınar Yürür-Arda Özkan, Lexington Books, London 2020, s. 145

sınırlandırma işleminde Körfezin bağımsızlık öncesi durumunun da dikkate alınacağını teyit etmişlerdir.761

Slovenya tarafı tezlerini körfezin içsular oluşturduğuna dair bir argüman ortaya koyarak savunmuştur ve bunu “uti possidetis juris” ilkesi üzerinden meşrulaştırmaya çalışmıştır. Slovenya bağımsızlık öncesi dönemde dahi Piran Körfezi üzerinde yargı yetkisine sahip olduğunu iddia ederek uti possidetis juris ilkesi gereği fiili egemenliğinin halen devam ettiğini ileri sürmüştür. Slovenya ayrıca, Piran Körfezi’nin “tarihi körfez” niteliği taşıdığını savunmaktadır. Slovenya tarihi körfez iddiasını temellendirmek için UAD’nin 1992 yılında karara bağladığı El Salvador, Honduras ve Nikaragua arasındaki Fonseca Körfezi Davası’na atıfta bulunmuştur. Slovenya bu davanın Piran Körfeziyle benzerlik gösterdiğini belirterek, Divan’ın Fonseca Körfezi’ni sui generis olarak tanımlamasının Piran Körfezi’nin durumuyla aynı olduğunu dolayısıyla Piran Körfezi’nin de bağımsızlık öncesindeki tarihi unvanıyla içsular olarak varlığını devam ettirdiğini iddia etmiştir.762 Slovenya’ya göre asıl mesele, Körfezin bugün itibariyle hangi statüde olduğu değil bağımsızlık tarihinden önce hangi statüde olduğudur.763

Slovenya, Hırvatistan’ın iddia ettiği üzere bazı polis belgelerinde Körfezin karasuları olarak tanımlandığı tezini yetersiz bir kanıt olarak görmektedir.

Slovenya’ya göre Körfezin içsular olarak tanımlandığı idari belgeler de mevcuttur ve bununla birlikte 1975 tarihinde İtalya ile imzalanan Osimo Anlaşması’ndan bu yana Körfezin içsular olarak tanımlandığı ve Körfez ağzında sürekli bir kapanış çizgisinin gösterildiği grafikler de mevcuttur.764

Slovenya Piran Körfezi’nin, gerek 1958 Cenevre Sözleşmelerinin 7.

Maddesine göre gerekse de 1982 BMDHS’nin 10. Maddesine göre hukuki bir körfez için gereken coğrafik ve matematiksel kriterleri sağladığını iddia etmektedir.765 Buradan hareketle, Slovenya’ya göre körfezler içsular rejimine tabi olduğu için Piran Körfezi’nin de uluslararası hukuka göre içsular olarak kabul edilmesi

761 Piran Körfezi Tahkimi, para 773.

762 Piran Körfezi Tahkimi, para 820.

763 Piran Körfezi Tahkimi, para 774.

764 Piran Körfezi Tahkimi, para 782.

765 Piran Körfezi Tahkimi, para 776.

gerekmektedir.766 Slovenya sonuç olarak Körfezin bağımsızlık öncesinde Yugoslavya’nın içsularını oluşturduğunu dolayısıyla 1982 BMDHS hükümlerinin uygulanamayacağını ve sınırlandırmanın kara sınırlandırmalarında uygulanan uti possidetis juris ilkesine göre yapılması gerektiğini savunmuştur.767 Slovenya’ya göre Mahkeme Hırvatistan’ın sınırlandırma yöntemi için savunduğu 1982 BMDHS’nin 15 Maddesinin uygulanmasını kabul etse dahi bu durum Hırvatistan’ın önerdiği sınır hattını desteklemeyecektir. Slovenya bu tezini, ilgili 15. Maddede yer alan “tarihi sular ve diğer özel koşulların varlığı durumunda orta hat (eşit uzaklık) uygulaması bozucu bir etki yaratabilir” hükmüyle kanıtlamaya çalışmıştır.768

Hırvatistan’ın uyuşmazlık konusundaki tezlerinin başında Körfezin içsular değil tarafların karasularını oluşturduğu görüşü gelmektedir. Hırvatistan’a göre bağımsızlık tarihinden önce Yugoslavya’nın Körfezin ağız kısmına kapanış hattı çizdiğini gösteren tek bir harita bile mevcut değildir. Dahası Hırvatistan’a göre eğer Yugoslavya isteseydi uluslararası hukukun gereklerini yerine getirerek Körfezin ağız kısmına kapanış hattı çizip Körfezi içsular olarak ilan edebilirdi.769 Hırvatistan ayrıca Slovenya’nın 4 Eylül 1985 tarihli kendi resmi belgesinde Körfezi karasuları olarak gördüğünü ileri sürmüştür.770 Dolayısıyla Hırvatistan, Piran Körfezi’nin hiçbir zaman hukuki bir körfez statüsünde olmadığını öyle kabul edilse dahi bu durumun bağımsızlıkların ilan edilmesiyle ortadan kalktığını ve Körfezin karasuları olarak yeniden tanımlanmasına neden olduğunu savunmaktadır.771

Hırvatistan, Slovenya’nın iddia ettiği tarihi körfez meselesi ve Fonseca Körfezi’nin durumunun Piran Körfeziyle benzerliği konusunda da tamamen farklı görüşler ortaya koymuştur. Hırvatistan’a göre Fonseca Körfezi Davası’ndaki karar bir istisnayı temsil etmektedir. Hırvatistan, tarihi sular veya tarihi körfez kavramlarının sadece tek bir devlete kıyısı772 olan suları kapsadığını vurgulayarak,

766 Piran Körfezi Tahkimi, para 783.

767 Piran Körfezi Tahkimi, para 833.

768 Piran Körfezi Tahkimi, para 836.

769 Piran Körfezi Tahkimi, para 785.

770 Piran Körfezi Tahkimi, para 786.

771 Piran Körfezi Tahkimi, para 790.

772 Taraflar, 1982 BMDHS’nin 10. Maddesindeki körfez tanımının 1958 CKBBS’nin 7. Maddesindeki tanımın tekrardan ifade edilmiş hali olduğu ve bu sözleşmelerde kıyıları birden fazla devlete ait olan körfezlerin durumuna değinilmediği konusunda hem fikirdirler. Ancak Slovenya’ya göre, bu durum