• Sonuç bulunamadı

3. DENİZ YETKİ ALANLARI VE BU ALANLARA İLİŞKİN YARGI

3.2. Kıta Sahanlığı

3.2.2. Manş Denizi Tahkimi

İngiltere ile Fransa arasındaki deniz alanı uyuşmazlığı, İngiltere tarafından İngiliz Kanalı, Fransa tarafından ise Manş Denizi olarak adlandırılan bölgedeki, kıta sahanlığı ile Fransa kıyılarına çok yakın bir yerde konumlanmış olan Golfede St-Malo Körfezi’ndeki Kanal Adalarının kıta sahanlığının belirlenmesi konusundaki anlaşmazlığa dayanmaktadır.445 Taraflar söz konusu uyuşmazlık hakkındaki görüşmelerine 1970 yılının Ekim ayında başlamışlardır. Görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması üzerine taraflar 1974 yılında ad hoc hakem mahkemesine gitmeye karar vermiş ve 10 Temmuz 1975 tarihinde Hakem Anlaşmasını imzalamışlardır. Taraflar Mahkemeden Greenwich meridyeninin 30 dakika batısından 1000 metre izobatına kadar batıya doğru olan alanda Birleşik Krallık ve Kanal Adaları ile Fransa’ya ait kıta sahanlıklarının uluslararası hukuk kurallarına göre tespit edilmesini talep etmişlerdir.446

Sınırlandırmaya konu olan alanın aynı kıta sahanlığına bitişik olmasından dolayı hem İngiltere hem de Fransa sınırlandırma işleminin hakkaniyet ilkeleri temelinde eşit uzaklık yöntemi göre yapılması hususunda hem fikirlerdir. Tarafların ihtilafa düştüğü nokta eşit uzaklık hattı belirlenirken hangi kıyıların esas nokta alınacağı meselesi üzerinedir.447

Tarafların ikisi de 1958 CKSS’ye taraf olmasına rağmen Fransa sözleşmenin 6. Maddesine çekince koymuş ve bu çekinceye istinaden, sınırlandırma

445 Alex G. Qude Elferink, “Continental Shelf Arbitration (France&United Kingdom)”, Max Planck Encyclopedia of Public International Law, Oxford University Press, http://www.mpepil.com.

(15.10.2019).

446 Ulf-Dieter Klemm, “Continental Shelf Arbitration (France/United Kingdom)” Encyclopedia of Public International Law, Vol. 2, (Decisions of International Courts and Tribunals and International Arbitrations), s. 58; David A. Colson, “The United Kingdom –France Continental Shelf Arbitration”, The American Journal of Internatioanal Law, Vol. 72, No. 1, 1978, s. 97.

447 Sami Doğru, a.g.e., s. 24.

alanı içerisinde bulunan Biscay Körfezi, Granville Körfezi, Dover Boğazları ile kıyılarına yakın konumda bulunan Kuzey Denizi’nde özel koşulların söz konusunu olduğunu ileri sürerek bu bölgelerde eşit uzaklık yönteminin uygulanamayacağını belirtmiştir. İngiltere ise 1958 CKSS’nin 1. Maddesini referans göstererek, Fransa’nın özel koşul olarak nitelendirdiği adaların konumlarına bakılmaksızın tıpkı ana karalar gibi kıta sahanlığı haklarına sahip olduğunu belirtmiş ve eşit uzaklık yönteminin kullanılmasının gerekliliğini savunmuştur. İngiltere ayrıca Fransa’nın söz konusu bu çekincesinin kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini iddia etmiştir.448

Fransa’nın mevcut uyuşmazlıkta uygulanacak hukuk metoduyla alakalı görüşleri iki temel başlıktan ibarettir. Fransa öncelikle 1958 CKSS’nin taraflar arasında geçerli olmadığını savunmaktadır. Fransa’ya göre kendisinin 1958 CKSS’nin 6. Maddesine koyduğu çekince ve İngiltere’nin buna itirazı 6. Maddenin bu uyuşmazlıkta uygulanamayacağını göstermektedir. Fransa’nın ikinci görüşü ise 1958 Sözleşmelerinin gelişen uluslararası hukuk karşısında bağlayıcılığını yitirdiğidir.449 Fransa, kendince temellendirdiği bu iddialar ışığında Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davaları’na da atıfta bulunarak, uyuşmazlığın teamül hukuku çerçevesinde, hakkaniyet ilkeleri gözetilerek doğal uzantı esasına göre yapılması gerektiğini savunmuştur.450

Fransa, sınırlandırma işlemine yönelik tezlerini ileri sürerken, 1958 CKSS’yi tamamen görmezden gelerek, sınırlandırma işleminin Kanal Adaları’nın bulunduğu bölgede orta hat yöntemiyle yapılması gerektiğini savunmuş ve esas nokta alınacak kıyıların da iki ülkenin ana karaları arasında kalan karasularının ölçüldüğü yer olduğunu belirtmiştir. Faransa, söz konusu bölgede bulunan İngiliz Adalarına çevreleme metoduyla 6 millik bir deniz alanı verilerek İngiltere’ye bırakılmasını teklif ederken, Fransa kıyıları ile adalar arasında kalan bölgede ise orta

448 Sevin Toluner, Milletlerarası Hukuk Dersleri Devletin Yetkisi, Beta Yayınları, 5. Baskı, İstanbul1996, s. 210,215.

449 E. D. Brown, “The Anglo-French Continental Shelf Case”, San Diego Law Review, Vol. 16, 1978-1979, s. 468.

450 Arbitration Between the United Kingdom of Great Britaain and French Republic on the Delimitation of the Continental Shelf, Desicion of The Court of Arbitration dated 30 June 1977 and 14 March 1978, International Legal Materials, Vol. 18, 1979, para 9. (Bundan sonra Manş Denizi Tahkimi olarak anılacaktır).

hat esasına dayalı bir sınırlandırma önermiştir.451 Fransa, 1958 CKSS’nin 6.

Maddesinin kendisine uygulanmamasını, uygulansa dahi Kanal Adaları ve Atlantik Bölgelerindeki coğrafi şartların ilgili/özel koşul bağlamında ele alınmasını ve bu koşulları taşıyan adaların da hakkaniyet ilkeleri gereğince sınırlandırma işleminin dışında bırakılmasını savunmuştur.452

İngiltere’nin sınırlandırmada uygulanacak hukuk metodu konusundaki tezlerinin temelinde ise 1958 CKSS’nin 6. Maddesinin uygulanmamasının kabul edilmesi halinde dahi pratikte uygulanabilecek ilkelerde bir değişikliğin olmayacağı görüşü yatmaktadır. İngiltere’ye göre 1958 CKSS 6. Maddeyle birlikte hali hazırda yürürlüktedir ve geçerliliğini devam ettirmektedir.453 İngiltere, yukarıdaki tezleri doğrultusunda politik etkileri ve konumlandıkları yerlere bakılmaksızın küçük adasal yapılar haricindeki bütün adaların kıta sahanlığı ilan etme hakkına sahip olduğunu iddia etmiştir. İngiltere ayrıca özellikle Kanal Adaları’nın yeterli derecede büyüklüğe ve nüfusa sahip olmasının bu adalara tam kıta sahanlığı hakkı bahşettiğini ileri sürerek, orta hattın hem Fransa kıyılarını hem de kendi egemenliği altındaki adaların kıyılarını esas nokta olarak alan bir sınırlandırmayı kapsaması gerektiğini ileri sürmüştür.454

İngiltere’nin tezlerine genel olarak bakıldığında esasen Fransa’nın tezlerinden çok faklı olmadığı görülmektedir. İngiltere, 1958 CKSS’nin 6.

Maddesinin uygulanmasının Fransa’nın uygulanmasını talep ettiği teamül hukuku kurallarıyla aynı şeyi ifade ettiğini vurgulamış ve uygulanacak hukuk bakımından sonucun aynı olacağını belirtmiştir. Bu çerçevede, her iki tarafın doğal uzantılarının kendi ülkelerine verilmesi halinde kıta sahanlıkları her hangi bir tarafın doğal uzantısını kapatmayacaktır. Şu halde temel sorun eşit uzaklık (orta hat) yöntemi kullanılırken sınırlandırma alanında bulunan adaların sınır hattına olan etkilerinin nasıl olacağıdır.455

451 Manş Denizi Tahkimi, para 9-10.

452 Manş Denizi Tahkimi, para 149-151.

453 Manş Denizi Tahkimi, para 11.

454 Manş Denizi Tahkimi, para 12.

455 Mustafa Koç, a.g.e., s. 40.

Mahkeme, öncelikle Fransa’nın çekince koyduğu 6. Maddeyi gündemine almış ve söz konusu maddenin iki ülke arasında uygulanmasına bir engel bulunmamasına rağmen Fransa’nın özel koşullar olarak ifade ettiği yerlerde itirazında haklı olduğunu belirtmiştir. Mahkeme bu sebeple Fransa’nın çekince koyduğu sınırlandırma kesimlerinde teamül hukuku kurallarının uygulanmasına karar vermiştir. Mahkeme ayrıca yargılama sürecinde güncel deniz hukuku gelişmelerinin takip edildiğini belirtmekle birlikte, hali hazırda devam eden III. Deniz Hukuku Konferansı kayıtlarının ve güncel devlet uygulamalarının 1958 Cenevre Sözleşmelerini hükümsüz saymayacağını belirtmiştir.456

Mahkeme 6. Madde meselesini açıklığa kavuşturduktan sonra bölgenin coğrafi özellikleri çerçevesinde uyuşmazlığı ele almaya başlamıştır. Mahkeme, öncelikle tarafların ana kara kıyılarının durumunu incelemiş ve kıyı uzunluklarının neredeyse birbirine denk olduğunu belirtmiştir. Mahkeme bu durumda sınırlandırma alanında bulunan adaların hesaba katılmaması durumunda, iki ülkeye bırakılacak kıta sahanlığı alanının eşit olacağı bir sınırlandırmanın yapılması gerektiğini ifade etmiştir. Mahkeme bu yorumunun ardından, Fransa kıyılarına yakın olan fakat İngiltere’nin egemenliğinde bulunan adaların sınır hattında bozma etkisi yaratacağını belirterek bu adalara tam etki verilmesi halinde Fransa’ya bırakılacak kıta sahanlığının önemli ölçüde azalacağını belirtmiştir.457 Mahkeme ortaya çıkacak bu orantısız durumun dengelenmesi adına, adaların varlığından kaynaklanan özel koşulların hakkaniyet ilkeleri temelinde ele alınması gerektiğini vurgulayarak, sınırlandırma işleminin bu doğrultuda yapılmasına karar vermiştir. Mahkeme bu kararının gerekçesini, kıta sahanlığı kavramının sadece doğal uzantı gibi jeolojik verilerle açıklanan coğrafi şartlara değil aynı zamanda hukuk ve hakkaniyet düşüncelerine bağlı olmasıyla açıklamıştır.

Sonuç olarak Mahkeme, Fransa kıyılarına yakın durumda konumlanmış İngiliz egemenliğindeki adaların Manş Denizi’ne bakan kesimlerine 12 mil genişliğinde bir cep bölgesi (kıta sahanlığı kuşağı) bırakmak suretiyle, kıta sahanlığının sınırlandırılmasında tarafların ana kara kıyılarının esas noktaları

456 E. D. Brown, a.g.m., s. 469.

457 Sevin Toluner, Milletlerarası Hukuk…, s. 215-216.

oluşturduğu eşit uzaklık hattının (orta hattın) nihai sınırlandırma hattı olduğuna karar vermiştir. 458

Mahkeme, sınırlandırma alanını iki kesime ayırarak, Fransa’nın özel şartlar olarak nitelendirdiği Kanal Adaları bölgesinde 1958 CKSS’nin 6. Maddesini değil teamül hukuku kurallarını dikkate almıştır. Mahkeme, Fransa’nın çekince koymadığı Atlantik kesiminde ise 6. Maddenin uygulanmasına karar vermiştir. Mahkeme, sınırlandırma yöntemine dair bu yaklaşımının hukuken birbiriyle çelişmediğini ifade ederek, 6. Maddedeki eşit uzaklık-ilgili/özel koşullar kuralının teamül hukuku kurallarıyla aynı amaca hizmet ettiğini vurgulamıştır.459 Mahkeme, eşit uzaklık/özel şartlar kuralının mecburi bir uygulama olmadığını belirtmiş ve bu kurala hakkaniyete elverişli bir çözüm sunduğu takdirde başvurulması gerektiğini belirtmiştir.460

Mahkeme’ye göre, hakkaniyet ilkeleri temelinde yapılacak sınırlandırma işleminde esas olan uyuşmazlığın kendine özgü coğrafi ve diğer şartlarının sınırlandırma işlemine yansıtılmasıdır. Bu nedenle ne eşit uzaklık ne de başka bir sınırlandırma yöntemi ilgili/özel koşullar dikkate alınmaksızın uygulanamaz. Söz konusu bir uyuşmazlık ister 1958 Sözleşmesi hükümleriyle ele alınsın isterse de teamül hukuku kurallarıyla ele alınsın izlenecek yol hakkaniyet ilkelerinin içerdiği normdur.461

Manş Denizi Tahkimi’ne içtihadi manada bakıldığında, Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davaları’nda UAD’nin ön plana çıkardığı hakkaniyet ilkelerine göre sınırlandırma yapılması yaklaşımının tekrar edildiği görülmektedir. Bu çerçevede coğrafi şartlar ve ilgili/özel koşullar bağlamında bir deniz alanının kesimlere ayrılarak bu bölgelerde farklı sınırlandırma yöntemlerinin benimsenmesi Mahkeme tarafından hakkaniyet yaklaşımının bir gereği olarak ifade edilmiştir. Kararda öne çıkan en önemli hususlardan biri de deniz alanlarının sınırlandırılmasında anlaşma hukuku ile teamül hukukunun aynı amaca hizmet ettiğinin vurgulanmasıdır.

458 Manş Denizi Tahkimi, para 201-203.

459 Manş Denizi Tahkimi, para 75.

460 Gös. yer.

461 Manş Denizi Tahkimi, para 97.