• Sonuç bulunamadı

2. DENİZ ALANLARININ SINIRLANDIRILMASINDA UYGULANAN

2.1. Hak Kazanım Esası Çerçevesinde Doğal Uzantı ve Mesafe İlkeleri

2.2.1. Sınırlandırma İşleminde Coğrafi Unsurların Önceliği İlkesi

Coğrafya, deniz alanlarının sınırlandırılması sürecinin en belirleyici unsurunu oluşturmaktadır. Deniz alanlarının sınırlandırılması hukuki bir işlem olmakla beraber bu hukuki işlemin kaynağını oluşturan normlar ilgili kıyıların coğrafi özellikleriyle yakından ilişkilidir.186 Bu durum kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge ve balıkçılık bölgesi gibi tüm deniz yetki alanları için geçerli bir durumdur. Coğrafi unsurların önceliği ilkesi yalnızca Divan ve Mahkemelerin önüne gelen davalar için değil aynı zamanda tarafların anlaşma yoluyla çözüme kavuşturacağı uyuşmazlıklar için de göz önünde bulundurulması gereken bir durumdur.187

Sınırlandırma işleminde uygulanan kural ve yöntemlerin birçoğunun temelinde coğrafyadan kaynaklanan etkenler yer almaktadır. Coğrafi unsurların önceliği esasen uluslararası hukukun genel ilkeleri arasında sayılan “kara denize hakimdir”188 ilkesiyle yakından ilişkilidir. Bu durum 1982 BMDHS’nin 2.

Maddesinde “kıyı devletinin egemenliği kıyıya bitişik deniz alanı olan karasularını kapsar” ifadesiyle hüküm altına alınmıştır.189 Birçok yargı kararında kara denize

186 Prosper Weil, The Law of Maritime Delimitation-Reflections, Grotius Publications Limited, Cambridge, 1989, s. 216-217.

187 Prosper Weil, “Geographic Consideration in Maritime Delimination”, International Maritime Boundaries, (Ed). J.I. Charney and L.M. Alexander, C. I, Netherlands, American Society of International Law, 1993, s. 116.

188 Kara denize hakimdir ilkesi hakkaniyet ilkeleri haricinde uluslararası hukukun genel ilkeleri arasında da sayılmaktadır. Deniz alanlarının sınırlandırılması meselelerinde sıklıkla ifade edilen ilke Truman Bildirisinde kıta sahanlığı ile ilgili taleplerin de çıkış noktasını oluşturmaktadır. UAD, Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davaları’nda kıyı devletinin kıta sahanlığına sahip olmasının altında yatan hukuki gerçeğin, devletlerin kara ülkesi üzerindeki egemenliği olduğunu belirtmiştir. Bkz. Sertaç H.

Başeren, “Kıta Sahanlığı: Doğal Uzantı ve Mesafe İlkesi İlişkileri”, Dış Politika Dergisi, C. VI, S. 1, 1995, s. 53; Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davaları, para 39, 96.

189 1982 BMDHS’nin 2. Maddesi.

hakimdir ilkesine atıf yapılırken, coğrafi unsurların sınırlandırma işlemindeki önceliği vurgulanmış ve en önemlisi coğrafyadan kastedilenin kıyı coğrafyası olduğu ifade edilmiştir.190

Deniz alanlarının sınırlandırılması davalarına bakıldığında, sınırlandırma sürecine ilk olarak uyuşmazlığın coğrafi çerçevesi tarif edilerek başlanmaktadır.

Uyuşmazlığın ilgili coğrafyasının sınırlandırma işleminin hemen hemen bütün evrelerinde belirleyici bir önceliğe sahip olduğu yargı kararlarında açıkça belirtilmiştir.191

Uluslararası yargı organları bir devletin belirli deniz alanları üzerindeki hakimiyetinin kıyı yüzü aracılığı gerçekleşebileceğini ifade etmişlerdir. Bu sebeple kıyıların coğrafi özellikleri aynı zamanda sınırlandırma sürecinde kullanılacak kural ve yöntemlerin belirlenmesinde de ışık tutucu niteliğe sahiptir. Özellikle eşit uzaklık yönteminin uygulanması sürecinde geçici eşit uzaklık çizgisinin çizilmesi kıyı coğrafyasıyla çok yakından ilişkilidir.192

UAD, Katar-Bahreyn Davası’nda, “devletlerin denizler üzerindeki egemenliğinin kara ülkesinden doğduğunu ve bu durumun kara denize hakimdir ilkesiyle açıklanabileceğini” belirtmiştir.193 Divan, Nikaragua-Honduras ve Romanya-Ukrayna Davalarında, deniz yetki alanları üzerindeki hakların kıyı devletinin kara ülkesi üzerindeki egemenliğinden kaynaklandığını ifade ederek kıyı coğrafyasının sınırlandırma işlemindeki önemine açıklık getirmiştir.194 Divan, Türkiye ile Yunanistan arasındaki Ege Denizi Kıta Sahanlığı Davası’nda da, “kara denize hakimdir” ilkesinin uluslararası hukukun genel bir ilkesi olduğuna vurgu yaparak, kıta sahanlığı üzerindeki araştırma ve işletme haklarının devletlerin kara ülkesi üzerindeki egemenliği vasıtasıyla mümkün olabileceğini ifade etmiştir.195

190 Libya-Malta Davası’nda Divan, devletlerin kıta sahanlığı haklarını kullanırken bunu kara kütlesinin kıyı yüzü vasıtasıyla gerçekleştirebileceklerini ifade etmiştir. Divan, deniz alanlarının sınırlandırılmasında kara denize hakimdir ilkesinden ve aynı zamanda coğrafyanın önceliği ilkesinden kastedilenin kıyı coğrafyası olduğunu vurgulamıştır. Bkz. Libya-Malta Davası, para 49

191 Dolunay Özbek, a.g.e., s. 34.

192 Dolunay Özbek, a.g.e., s. 35.

193 Katar-Bahreyn Davası, para 185.

194 Nikaragua-Honduras Davası, para 113; Romanya-Ukrayna Davası, para 77.

195 Aegean Sea Continental Shelf (Greece v. Turkey), I.C.J. Reports 1976, para 86, https://www.icj-cij.org/en/case/62, (18.09.2018).

Kıyısal coğrafyanın sınırlandırma sürecindeki önceliği, öncü davaların başında gelen Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davalarından başlamak üzere 1982 BMDHS’nin imzalanmasından ardından UAD’nin önüne gelen Tunus-Libya Davası ile Libya-Malta Davası’nda da sıklıkla vurgulanmıştır. Bu davalarda, tarafların kıyı yapılarının yakından incelenmesi gerektiği belirtilerek,196 kıyıların istikametleri ile biçimsel özelliklerinin hem başlama hattı197 üzerinde hem de sınır hattı üzerinde öncelikli unsurlar olduğu ifade edilmiştir.198

UAD Maine Körfezi Davası’nda, coğrafi unsurların etkinliğine dikkat çekerek, sınırlandırma hattının hakkaniyete uygun olabilmesi için coğrafi unsurların ilgili-özel koşullar çerçevesinde ele alınıp, sınırlandırma hattına doğru kural ve yöntemlerle yansıtılması gerektiğini ifade etmiştir.199 Benzer şekilde Trinidad/Tobago-Barbados Tahkiminde, sınırlandırma sürecine yol gösteren unsurlar ifadesiyle coğrafyanın ilgili koşullar ile olan bağlantısına vurgu yapılmış ve coğrafyanın sınırlandırma işlemindeki önceliğine dikkat çekilmiştir.200

Coğrafi unsurların önceliği ilkesinin altında yatan temel düşüncelerden birisi de “coğrafyanın yeniden şekillendirilmesinin” hakkaniyete uygun olmayan sonuçlara yol açmasıdır. Bu sebeple sınırlandırma işlemi yapılırken başvurulacak ilke ve yöntemler, coğrafyayı yeniden şekillendirmeyi değil aksine coğrafyaya uygun yöntemlerle sınırlandırmayı hakça bir çözüme götürmeyi amaçlamaktadır. Bu sebeple uluslararası yargı organlarının kararlarına bakıldığında, doğanın bahşettiği düzensizliklerin coğrafi olmayan unsurlarla giderilmeye çalışılmasının mümkün olmayacağı vurgulanmıştır. Dolayısıyla Divan ve Mahkemeler bu doğrultuda hareket ederek, sınırlandırılacak bölgenin coğrafi yapısına en uygun sınırlandırma yöntemlerini uygulamaya çalışarak uyuşmazlığı hakça bir çözüme kavuşturmaya gayret göstermişlerdir.

UAD, Kuzey Denizi Kıta Sahanları Davaları’nda bu meseleye değinerek hakkaniyet ve eşitlik kavramları üzerinden coğrafi unsurların sınırlandırma

196 Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davaları, para 96

197 Libya-Malta Davası, para 47.

198 Tunus-Libya Davası, para 73.

199 Maine Körfezi Davası, para 112.

200 Trinidad/Tobago-Barbados Tahkimi, para 316.

hukukundaki yerine dikkat çekmiştir. Divan’a göre hakkaniyet kavramı eşitlik manasında düşünülmemelidir zira denize kıyısı bulunmayan bir devlete doğanın yeniden şekillendirilmesi yoluyla kıta sahanlığı bahşetmek hakkaniyetin bir gereği değildir.201 Benzer şekilde Tahkim Mahkemesi kararlarına bakıldığında da benzer içtihatların olduğu görülmektedir. Manş Denizi Tahkimi ile Guyana-Surinam Tahkiminde, doğanın sunduğu hakkaniyete aykırı orantısızlıkların, suni yöntemlerle yeniden oluşturmaya veya tamamen biçimlendirilmeye çalışmasının hakkaniyetin esas fonksiyonuna ters düştüğü belirtilmiştir.202

Coğrafi unsurların sınırlandırma sürecindeki önceliğinin buraya kadar bahsettiğimiz kısmında bu unsurların sınırlandırma işleminde mutlak göz önünde bulundurulması gereken unsurlar olduğuna değindik. Coğrafi unsurlar bununla beraber hakça bir sonuca ulaşmak adına bazı durumlarda göz ardı edilebilmektedir.

Bir sınırlandırma işleminde ada, adacık vb. coğrafi oluşumlar konumlarına göre sınırlandırma hattı üzerinde önemli derecede belirleyici olabilmektedir. Bu sebeple bu coğrafi oluşumlar konumlarına ve statülerine göre sınırlandırma hattı üzerinde etki sahibi olabileceği gibi görmezden gelinerek hiçbir etkiye sahip olmaya da bilir.

Örneğin bir ada ilgili/özel koşullar çerçevesinde dikkate alınması gereken unsurları taşıyorsa sınırlandırma hattında kaydırma veya ayarlama yapılabilir aksi takdirde ise o coğrafi oluşum göz ardı edilir. Coğrafyanın bu özelliği de yukarıda bahsi geçen

“coğrafya bütün düzensizlikleri ve eşitsizlikleri ile ne ise onu temsil etmektedir”

ifadesiyle açıklanmaktadır.203 Özetle, coğrafi unsurların sınırlandırma sürecinde ilgili/özel koşullar bağlamında sınır hattının belirlenmesine etki ederek pozitif bir işlevi olduğu gibi bu koşulları sağlamadığı durumlarda da göz ardı edilmesi gibi negatif bir işlevi vardır.204

Doğanın bahşettiği coğrafyanın yeniden şekillendirilmemesi meselesi Türkiye’yi yakından ilgilendiren Ege ve Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları uyuşmazlıklarında da öne çıkan konuların başında gelmektedir. Türkiye ile Yunanistan arasında çizilecek sınır hattında Türkiye anakarası ile Ege Denizi’nin

201 Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davaları, para 91.

202 Manş Denizi Tahkimi, para 249, 251; Guyana-Surinam Tahkimi, para 374.

203 İbrahim Gökalp, a.g.e., s. 130.

204 Prosper Weil, “Geographic Consideration…”, s. 120.

doğusunda konumlanmış olan Yunan Adaları esas alındığında Türkiye’ye kalacak olan deniz alanı Yunanistan’a göre oldukça az olacaktır. Bu sebeple ilgili kıyıların tespitinde205 sınır hattının ötesinde ve ters tarafta bulunan Yunan Adalarının dikkate alınması doğanın ilgili koşullar yoluyla yeniden şekillendirilmesi anlamına gelecektir.206 Aynı durum Doğu Akdeniz’deki deniz yetki uyuşmazlığı meselesinde de söz konusudur. Ters tarafta konumlanmış olan Meis Adası’nın ilgili koşul olarak göz önünde bulundurulması, güney kesimde Yunanistan’a daha fazla deniz alanının bırakılmasına neden olacak ve Ege Denizi’nde olduğu gibi coğrafyanın yeniden biçimlendirilmesi durumu söz konusu olacaktır. Dolayısıyla bu durumun hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açacağı ortada olduğu için olası bir sınılandırma davasında Türkiye tarafından güçlü bir tez olarak kullanılacağı kesindir.207

Coğrafi unsurlar denizler üzerinde hak kazanımı başta olmak üzere deniz alanlarının sınırlandırılması hukukunun bütün aşamalarında karşımıza çıkmaktadır.

Uyuşmazlığa konu olan deniz alanının belirlenmesinde, kıyıların başlama hattının tespit edilmesinde, geçici orta hattın belirlenmesinde, ilgili-özel koşulların belirlenmesinde ve nihayetinde hakkaniyete uygun sonuç için orantılılık testinin yapılması sonucunda ortaya çıkan nihai sınır hattının belirlenmesinde coğrafi unsurlar belirleyici olmuştur. Coğrafi unsurlar konunun daha iyi anlaşılması adına ilgili/özel koşullar başlığı altında ayrı bir yönden tekrar ele alınacaktır.

2.2.2. Tarafların Birbirlerinin Doğal Uzantısını