• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

3.1. ULUSAL TARĐH STANDARTLARI’NIN ARKA PLANI

‘Ulusal Tarih Standartları Projesi’nin, ulusal standartları oluşturma konusunda nasıl ortak bir görüş yarattığını anlamadan önce, Amerikan eğitiminin doğasını ve bu standartlar hakkında insanları tartışmaya ve düşünmeye yönelten panelleri, konseyleri ve ulusal standartların eğitimde yerini alması gerektiğini vurgulayan projeleri anlama-mız gerekmektedir.

Amerikan eğitiminde ulusal standartlar yaratmaya yönelik tüm çabalar Ameri-kan eğitim tarihi açısından önemli ve vazgeçilmez bir hareket olarak kabul edilmektedir. Amerikan anayasası gençlerin eğitilmesini eyaletlerin kendilerine bıraktığı için, son iki yüz yıldır yerel kontrol halkın eğitiminin en önemli parçası olmuştur. Ancak son yıllarda eğitim alanında önemli değişimler yaşanmıştır. Bu değişimlerin merkezinde hep ulu-sal standartlara olan ihtiyaç yer alıyordu. Bu önemli değişikliği Chester E. Finn, Jr. şu sözlerle dile getirir:

“Aslında 1988 yılında böylesi bir tartışmayı yapıyor olmamız çok sıradışı bir şey. Hele de tar-tışma içindeki herkesin ulusal tarih standartlarının oluşturulması gerekliliği hakkında hemfikir olması ve bizim asıl tartıştığımız konunun bu standartların neler olması gerektiği ve onların nasıl elde edilebileceğinin tartışılıyor olması daha da sıradışı bir olay. Çok yakın bir geçmişte aynı öneri getirilseydi, öneri anında aşırı radikallikle, vatan hainliğiyle, ya da Amerikan-karşıtı ol-makla suçlanırdı.” (Finn, Jr., 1989: 3)

Maurice R. Berube American Presidents and Education adlı kitabında, geçmişte ulusal eğitim adına gösterilen çabaları, yaşanan değişimleri ve bu konuda yapılan tartışmaları ayrıntılı bir şekilde anlatır. Berube, Amerika’da bağımsızlıktan sonraki ilk altı

devlet başkanının eğitime ulusal bir bakış açısı getirmeyi hedeflemiş olduğunu, ancak bu yaklaşımın anayasaya uygun olmaması nedeniyle yapılan tüm çabalarının boşa çıktığını kaydeder. (Berube, 1991: 16)

Ulusal standartlar hakkındaki bugünkü tartışmaların en önemli çıkış noktalarından biri de Amerikan çocuklarının eğitiminin iyi olmadığı savıdır. Diane S. Ravitch’e göre, “bu tartışmanın kökü, geçen yüzyıla kadar uzanmaktadır. Ondokuzuncu Yüzyıl’ın sonlarına doğru eğitimciler lise müfredatının düzensizliğinden endişelenmeye başlamış ve liseden sonra çalışmaya mecbur öğrenciyle üniversiteye devam edecek öğrenci arasında farklı bir eğitimin gözetilip-gözetilmeyeceğini sorgulamaya başlamışlardır.” (Ra-vitch, 1984: 191- 192)

Ravitch’in bahsettiği lise müfredatının düzensizliğini incelemek üzere kurulmuş saygın bir komite olan ‘The Committee of Ten’ [‘Onlar Komitesi’], “öğrencinin geleceği ne olursa olsun ortak liberal bir eğitimin her öğrenciyi hayata hazırlamak için iyi bir hazırlık olduğu,” (Ravitch, 1984: 191) görüşünde ısrarcıydı. Bu komiteye göre “her öğrenci ingilizce, tarih, yabancı dil, bilim ve matematik öğrenmeliydi.” (Ravitch, 1984: 192)

Şu an hala uygulanan ‘National Standards’ [‘Ulusal Standartlar’] hareketi Gardner başkanlığındaki ‘National Commission on Excellence in Education’ [‘Ulusal Eğitimde Mükemmellik Komisyonu’] adlı komisyonun çalışma raporunu 1983’te ‘An Open Letter to the American People’ [‘Amerikan Halkına Açık bir Mektup’] üst-başlığıyla Eğitim Bakanı Terrel H. Bell’e sunulmasıyla başlamıştır. Komite’nin A Nation At Risk: The Impreative

for Educational Reform başlıklı raporu tüm ulusun ve eğitim camiasının hareketlenmesini

sağlamıştır. Eleştirel bir bakış açısının egemen olduğu bu raporda yeni bir eğitim reformunun başlangıç ilkeleri de şu sözlerle ifade edilmiştir:

“Eğer dost canlısı olmayan bir güç bugün Amerika’daki ortalama eğitim performansını ABD’ye empoze etmeye çalışsaydı, bu durumu bir savaş hareketi olarak görürdük. Ancak görüldüğü kadarıyla, bunun olmasına biz kendimiz izin verdik. Öğrencilerin Sputnik meselesinden sonra gösterdikleri gelişimi bile çarçur ettik. Üstelik, bu gelişimleri zamanında mümkün kılan sistem-leri devre dışı bıraktık. Sonuç olarak, uzun suredir düşüncesizce tek taraflı bir eğitimde ‘silahsız-landırma’ çabası içerisindeyiz.” (1983:5)

Bu komitenin raporunu kamuoyuna açıklamasından beş ay sonra, Carnegie Foundation for the Advancement of Teaching, Ernest L. Boyer tarafından üç yıllık bir çalışma sonunda hazırlanan High School: A Report on Secondary Education in America adlı bulguları yayımlamıştır. (Boyer, 1983) Rapor orta öğretimde müfredat ve değerlen- dirme kriterleri hakkında yapılması gereken değişiklikler ve diğer reformlar hakkında kapsamlı bir sunum niteliği taşımaktadır. 1984’ten 1989’a kadar eğitimle ilgili pek çok kuruluş, A Nation at Risk’e bir cevap olarak―yani, bu rapordan hareketle―Amerikan eğitim sisteminin geliştirilmesi için öneri raporları sundular. Bu raporlar, öğretmen eği- timinde bazı reformlar, şehir okullarının geliştirilmesi, ayrıcalıksız çevrelerden gelen öğrencilerin okuldaki sorunlarıyla ilgilenilmesi, okul seçimi hakkında planlama gibi daha pek çok konuda öneriler içermektedir.

Bu gelişmeler doğrultusunda 1989 Eylül ayında Virginia eyaletindeki Charlottesville şehrinde tarihi önemi olan bir Eğitim Zirvesi gerçekleştirilmiştir. Zamanın Başkanı George H. W. Bush ve ülkenin diğer yöneticileri ‘Jeffersonian Compact’ adını verdikleri anlaşmayla ülkedeki okullar için performans geliştirme hedefleri belirlediler. (Riddle, Steadman ve Irwin, 1991: 2) 1990 yılı Şubat ayında eyalet valileri Amerikan eğitimini geliştirmek için altı maddelik Ulusal Eğitim Hedefleri’ni onayladı. Bu maddeler kısıca şunlardır:

1. 2000 yılında ülkedeki tüm çocuklar öğrenmeye hazır bir şekilde okula başlamış olacaklar.

2. 2000 yılına kadar lise mezun verme oranları en az %90’a kadar çıkarılacak. 3. 2000 yılına kadar, her öğrenci ingilizce, matematik, fen bilimleri, tarih ve coğrafya alanlarında 4., 6., 8., ve 12. sınıflarda yapılacak sınavlarda yeterli derecede başarı gösterdikleri taktirde bu sınıfları geçebilecekler. Ayrıca Amerika’daki her okul, öğrencinin sorumlu bir vatandaş, öğrenmeye ve modern ekonomimizde üretmeye hazır birer çalışan olabilmesi için onlara akıllarını iyi kullanmayı öğ-retecek.

4. 2000 yılında, Amerikan öğrencileri fen bilimleri ve matematik alanındaki gelişmelerde hep öncü duruma gelecekler.

5. 2000 yılında, her yetişkin Amerikalı okur-yazar olacak; küresel bir ekonomide gerekli olan bilgi ve yeteneklerle donanmış olacak ve vatandaşlık hak ve sorumluluklarını biliyor ve kullanabiliyor hale gelecek.

6. 2000 yılında, tüm Amerikan okulları uyuşturucu ve şiddetten arındırılmış olacak ve öğrenmeyi en verimli hale getirecek disiplinli bir ortamla donatılacak. (National Education Goals Panel, 1992: xi)

1990 yılı Temmuz ayında, Başkan George H. W. Bush ve ‘National Governers’ Association’ [‘Ulusal Eyalet Valileri Birliği’] bir Ulusal Eğitim Hedefleri Panel’i topla- maya karar verdiler. Bu panelin görevi, Ulusal Eğitim Hedefleri’nin uygulanıp uygulan- madığını denetlemek ve gelişmeler hakkında raporlar hazırlamaktı. Başkan Bush, 18 Nisan 1991’de, Amerika’yı yukarıda anılan altı hedefe götürecek olan ve Eğitim Ba-kanlığı tarafından hazırlanıp kendisi ve senatörler tarafından onaylanan planı―America 2000: An

Education Strategy [Amerika 2000: Bir Eğitim Stratejisi] adlı raporu―kamu-oyuna

açıkladı. Bu raporda özellikle altı çizilen iki nokta vardı: Amerikan öğrencileri için dünya standartlarında bir eğitimin gerekliliği ve öğrencilerin gelişimlerini öl-çebilmek için yeni, gönüllü ve ulus çapında bir sınav sistemi getirilmesi zorunluluğu. (America 2000: An

Education Strategy, 1991: 13) Başkan Bush, Colorado eyaletinin Grand Junction şehrinde

yaptığı konuşmada America 2000’nin amaçlarını şu şekilde izah etmiştir:

“Bizim America 2000 eğitim stratejimiz herkesi, umutları yüksekte tutmaya, güvenilir bir sorum-luluk duygusu geliştirmeye ve yeni bir Amerikan okulları nesli yaratmaya davet ediyor. Risk al-tında olan bir ulusu, öğrencilerin ulusu yapmayı amaçlıyor. Öğrenmenin gerçekleştiği ve hep gerçekleşeceği üretken bir toplum yaratmayı hedefliyor.” (Office of the Press Secretary, 1991: 2)

27 Haziran 1991’de, 3. Ulusal Eğitim Hedefi’ne yönelik meseleleri dile getirmek için Amerikan Temsilciler Meclisi, ‘The National Council on Education Standards and Testing’i (NCEST) [‘Ulusal Eğitim Standartları ve Test Konseyi’ni] oluşturdu. Konseyin bir diğer amacı da şuydu: ulusal standartların ve testlerin gerekliliği ve uygulanabilirliği hakkında önerilerde bulunmak, gönüllü eğitim standartlarının yerleşmesi için uzun vadeli planlar, ya-pılar ve mekanizmalar önermek ve uygun bir test sistemi getirmek. (NCEST, 1992: 1)

Konsey, görevini yerine getirebilmek için, sekiz görev alt-birimi oluşturdu. Bunlardan ilk üçü sırasıyla standartlar, değerlendirme ve yürütme ile ilgilenecekti. Geriye kalan beşi de altı hedefte adı geçen beş farklı disiplinle ilgilenecekti: ingilizce, matematik, fen bilimleri, coğrafya ve tarih. Bu alt birimler Konsey’e aşağıdaki sorular hakkında öneriler getirdiler:

1. Kendi disiplinindeki standartları geliştirme yönündeki çabalar nasıl gidiyor? 2. Öğrenci performansları göz önünde bulundurulduğunda ulusal standartlara ihti- yaç var mı?

3. Daha az olanağı olan öğrencileri ayırmadan her öğrenciyi kendini aşmaya zorla-yan standartlar uygulanabilir mi?

4. Standartları kim oluşturmalı ve nasıl oluşturulmalı? Şu an elimizde olan en iyi ulusal, eyalet veya yerel müfredat materyalleri nelerdir?

5. Materyali oluşturmak ne kadar zaman alacak? Đşlemi hızlandırmak nasıl müm- kün? (NCEST, 1992: H1-L4)

Konsey, Cumhuriyetçi Parti’den Güney Carolina Eyalet Valisi Caroll A. Campbell, Jr. ve Demokrat Parti’den Colorado Eyalet Valisi Roy R. Romer’in ortak yönetimi altında çalışmıştır. Bu iki isim tarihte daha önce benzeri görülmemiş bir tarafsız yönetim anlayışıyla Konsey’in birbirinden farklı çeşitli gruplarını aynı amaç altında toplayabilmiştir. Campbell ve Romer hemen hemen her eyaletin yöneticilerini temsil ettiler. Bunlar arasında Arkansas’tan Bill Clinton, Indiana’dan Evan Bayh, Missouri’den John Ashcroft, Iowa’dan Terry Branstad ve Washington’dan Booth Gardner da vardı. Başkan Bush ve eski Güney Carolina Eyalet Valisi Richard Riley ile birlikte, eğitimcilerin yardımı olsun ya da olmasın, eğitim alanında oluşturulan gündem maddelerini uygulamakta kararlıydılar.

Hem Romer hem de Campbell, ulusal standartların eğitimin ihtiyacı olan bir hedef olduğuna inanıyorlardı. Romer, standartların gerekliliğinden şöyle bahsetmek-teydi:

“Kendi eğitimim hakkında düşündüğümde farkına varıyorum ki, ben hep sınıfın geri kalanıyla karşılaştırılmıştım, ya da okulumuz hep yolun karşısındaki okulla karsılaştırılmıştı... Ancak ha-yatımda çok nadir olarak ‘bu senin yapman ve yapabilmen gereken şey,’ diyen bir eğitim stan-dardıyla yargılanmıştım.” (National Education Goals Panel, 1991: 2)

Ulusal Standartları oluşturma hareketi daha sonraki dönemde Başkan Clinton’ın önderliğinde de devam etti. O zamanki Arkansas Eyalet Valisi olan Bill Clinton eğitim reformları, ulusal standartlar ve ulusal değerlendirme adına en yüksek seslerden biriydi. ‘National Council of Education Standards and Testing’ [‘Ulusal Eğitim Standartları ve Sınav Konseyi’], önde gelen politikacılar ve eğitimcilerin ulusal standartların gerekliliği ve uygulanabilirliği üzerine yorumlarını sorduklarında, Deborah S. Walz şu yorumları yapmıştır:

“Ulusal standartları ve ulusal bir değerlendirme sistemini, Amerikan öğrencilerini başarılı kari-yer sahibi olmalarında ve dünya çapında bir ekonomide başarılı olarak yerlerini alabilmeleri için gerekli buluyor ve destekliyorum. ... Adilce organize edilmiş ulusal bir değerlendirme sistemi, başarılı bir değişimin anahtarıdır.” (NCEST, 1992: C-1)

Demokrat Parti adayı olarak seçimlere katılan ABD’nin kırkaltıncı başkanı seçilen Bill Clinton, ulusal hedeflerin ve standartların ateşli bir taraftarıydı. Clinton’ın Başkan olarak 31 Mart 1994 tarihinde Amerikan Kongresi’nden geçirdiği ‘Goals 2000: Educate America Act’ adlı yasa, altı ulusal eğitim hedefi belirlemiştir. Goals 2000’in amaçlarından biri şudur:

“Tüm öğrencilerin fen bilimleri, matematik, tarih, ingilizce, coğrafya, yabancı diller ve sanat alanlarında ne bilmelerini ve neler yapabiliyor olmaları gerektiğini tanımlayan ulusal performans standartlarını oluşturmak ve benimsemek ve bu standartları her sınıfta uygulanabilir hale getir-mek için her türlü yerel çabayı desteklemek.” (U.S. Department of Education, 1993: 2)

Altı Ulusal Hedef 1990’da uygulamaya geçtiğinden beri, “sanat eğitimi,” “vatandaşlık bilgisi ve devlet” ve “yabancı diller” de üç numaralı eğitim hedefinde bahsedilen beş ders alanının arasına katıldı. Başkan Clinton’ın Eğitim Bakanı Richard W. Riley Amerikan eğitiminin gelişmesi meselesine kendini en az Başkanı Clinton kadar adamış-tır. Eğitimle ilgilenen Amerikan Temsilciler Meclisi altkomitesi hakkında Riley

şunu söylemiştir: “Bütün öğrencilerden beklentilerimizi yükseltmeliyiz ve eğitim müfredatını, mesleki gelişimi ve değerlendirme sistemini akademik mükemmellik seviyesine taşımalıyız.” (U.S. Department of Education, 1993: 2-3)

‘National Council on Education Standards and Testing’ görev altgrupları yazdıkları raporlarda ingilizce, matematik, fen bilimleri, coğrafya ve tarih’te ulusal standartlara ihtiyaç olduğunu ve bu standartların uygulanabilirliği üzerinde hemfikirdirler. Bu altgruplar, üzerine gidilmesi gereken birkaç problemi işaret etmiş olsalar da ingilizce altgrubu hariç tüm gruplar standartların tamamıyla yerleşmiş olmasını bekledikleri birer tarih verdiler. ‘National Council on Education Standards and Testing’ ile yaptıkları görüşmede, tarih görev altgrubu ulusal içerik ve performans standartlarının bir örneğini sunmuştur. (K1-K3)

‘The National Council on Education Standards and Testing,’ (NCEST) sonuç raporunu Amerikan Temsilciler Meclisi’ne ve Amerikan kamuoyuna 24 Ocak 1992’de sundu. Raporda şunlar yazıyordu:

“Bir sürü teknik ve politik sorundan sonra, Konsey, umutları yükseltmek, yönergeye canlılık ge-tirmek, eğitimsel reform çabalarına tekrar hayat vermek için ulusal standartların ve ulusal bir de-ğerlendirme sisteminin gerekliliğine karar verdi. Bu nedenle, Konsey yüksek ulusal standartların ve bu standartların ışığında gösterilen gelişimi kaydetmek için uygun bir değerlendirme sistemi-nin yürürlüğe girmesini uygun buluyor.” (NCEST, 1992: 8)

Rapor hernekadar Temsilciler Meclisi’nden partilerüstü bir destek görmüş ve Eğitim Bakanı Yardımcısı David Kearns Konsey’in eğitim bölümünden tam destek alacağına söz vermişse de, ulusal standartları oluşturma ve bu standartları uygulamaya geçirme fikri herkes tarafından heyecanla karşılanmamıştı. (Federal News Service, 1992: 7) Yine de Konsey’in fikirleri uygulamaya geçirilecekti; çünkü Konsey’in sunduğu fikirler artık zamanı gelmiş fikirlerdi. Pek çok kişi eğitimde ciddi değişimler gerektiğinin mesajlarını veriyordu. Eğitim reformu alanında Amerika çapında çok ünlü bir profesör olan Dwight W. Allen şöyle yazıyor:

“Şimdi Amerikan eğitim sisteminin revizyonunu tamamlamak için ideal bir zaman. Geçmişteki reform çabaları sistemi değiştirmek yerine, sistemin deliklerini kapatmaya çalışmıştı. ‘Büyük’ reform hareketi dedikleri şeyler bile hiç de büyük değildi―sadece var olan kırık-dökük sistemle uygun şekilde işleyebilmesi amaçlanan bir iki değişimden ibaretti hepsi.” ( 1992: 2)

Amerikan eğitim tarihinde ilk kez, ingilizce, matematik, fen bilimleri, coğrafya ve tarih alanlarında ulusal standartları belirlemeyi amaçlayan eşgüdümlü bir çaba, hem Amerikan Temsilciler Meclisi’nden, hem Başkan’dan, hem Eğitim Bakanı’ndan, hem de ulusun tüm yöneticilerinden onay ve destek almıştır. Bu yeni çabanın merkezinde öğrencilerin―özellikle de ekonomik durumları pek de iyi olmayan öğrencilerin―eğitim seviyelerinin daha iyi düzeye yükseltilmesi endişesi yeralmaktaydı. Eğitimdeki bu re-form çabaları tüm ulusun dikkati çekmişti. Maurice Berube, Başkan’ın ve ülkenin diğer yöneticilerinin eğitim meselesine artan ilgisi ve desteğini şöyle ifade ediyor:

“Ulusun eğitim seviyesi, sınıf kapısının sınırlarının dışındaki sosyo-ekonomik ve politik gerçek-lerin bir yansımasıdır. Bu da demek oluyor ki, devlet―özellikle de federal devlet―halk tarafın-dan eğitim lideri olarak algılanacak ve bu görevi üstlenmeye de devam edecek.” ( 1991: 152)

Đlginçtir ki, 1920 yılında kurulan ve matematik eğitimi ile ilgili dünyanın en büyük örgütü olan ‘National Council of Teachers of Mathematics’ (NCTM) [‘Ulusal Matematik Öğretmenleri Konseyi’] zaten 1983 yılından beri matematik için ulusal standartları oluşturma işinin içindedir. Bu nedenle ulusal standartlara yönelik ilk toplantıya, sadece standartların oluşturulması taraftarı olarak gelmemişler, aynı zamanda toplantıda kendilerinin şimdiye kadar geliştirdikleri modeli de sunmuşlardır. (Thompson and Rathmell, 1988: 348). Bu sırada, ‘National Council on Education Standards and Testing’in 1992 Meclis raporundan da önce, National Endowment for the Humanities (NEH) ve ABD Eğitim Bakanlığı’nın, K-12 sınıflarında tüm ulus genelinde içerik ve performansı artırmaya yönelik ortak bir çalışma içerisinde olduğu duyurulmuştu. (Federal News Service, 1991: 22-34) National Endowment for the Humanities’in başkanı Lynne V. Cheney 16 Aralık 1991’de, ‘National History Standards Project’e mali bir destek verileceğini duyurmuştu. ‘National History Standards Project,’ National Endowment for the Humanities ile Los Angeles’taki University of California’da bulunan ‘National Center for History in the Schools’ (NCHS) [‘Okullardaki Tarih Eğitimi için Ulusal Merkez’] adlı kuruluşların birlikte yürüttükleri ulusal standartları oluşturma projesiydi. Ana dersler için standart oluşturma sürecini takip eden kişiler, matematik, fen bilimleri ve coğrafya için standart oluşturmanın çok da zor olmayacağını, ancak ingilizce ve tarih için standart oluşturmanın, Amerika gibi etnik ve dil farklılığının çok olduğu bir ülkede karmaşık ve tartışmalı noktalar yaratacağını öngörmüşlerdi.