• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

4.6. ANLAŞMA SAĞLANMASI SIRASINDAKĐ TARTIŞMALARIN

YATIŞTIRILMASI

Kuruluş ve grupların tartışmalı konularla nasıl ilgilendiklerini ve ortak kanıyı nasıl sağladıklarını incelemek için ilgili literatur taraması yapıldı. Đnceleme, uzmanların geniş çaplı bir anlaşma sağlayabilmek için hiç kimseyi rencide etmeden farklılıkları tartışmak adına önerdikleri yöntemlere yoğunlaşıyor. Çalışmanın diğer bir amacı ise, çalışma verilerinin analizi için uygun bir “tartışma yatıştırıcı veya problem çözücü” teorik model seçmekti.

Bruce L. Wilson ve Gretchen B. Rossman ortaklaşa yazdıkları Mandating

Academic Excellence: High School Responses to State Curriculum (1993) adlı raporda

nasıl bir reformun gerçekleşeceğine dair bir taslağa ihtiyaç olduğunu tartışıyorlar. Re-form taslağı için dört boyut sıralıyorlar: 1) Belli hedefleri aşmak için gerekli bilgi ve beceriler üzerine yoğunlaşan siyasi reformunun teknik boyutu; 2) Kurumların değerlerini, inançlarını ve normlarını ortaya koyan kültürel boyut; 3) Siyasi reformda adalet ve eşitlik prensiplerini gözetecek ahlaki boyut; ve 4) Son olarak da politik boyut:

“Politik boyut etki, güç, otorite ve kurumlar arası anlaşmalar veya tartışmalar hakkındaki sorularla ilgilenir. Politik çerçeve, tartışmalı konuların nasıl çözüldüğünün ortak çözümlere nasıl ulaşıldığının altını çizer. Bu çerçevenin temelinde çeşitli bakış açıları ve ihtiyaçları, karar verme sürecine dâhil etmek ve bu farklılıkları anlaşma mekanizmasına sokmak yatmaktadır. Politik boyut eğitim hedefleri hakkındaki çeşitli hatta tartışmalı bakış açılarına dikkati çeker. Bir vizyon oluştururken, farklı grupların farklı düşünceler ve alternatifler öne sürmesi çok büyük ihtimaldir. Politik boyut bu farklılıkların önemini belirtir ve düzenli bir tartışma ve anlaşmaya varma süreci sağlar (1993: 201-202).

Tarih standartlarını belirlerken tartışmaların ciddiyetini gören biri en rahat izleyici bile olsa, anlaşmaya varmak için tartışma yöntemi prensip ve becerisinin gerekliliğini fark

eder. Literatür taraması problem çözümü için çeşitli tanımlar ve teorik modeller sunuyor. Jack N. Porter ve Ruth Taplin, tartışmalara karşı bir müzakere yoluyla bir anlaşmaya varma metodunu açıklıyor. Onlar müzakereyi, “iki veya daha fazla grubun her iki tarafın da karşı tarafın düşüncesini etkileyebilmek için kurdukları iletişimdir,” diye tanımlıyorlar (Porter and Taplin, 1987: 63). Yeni ana problem çözüm metoduna yazarlar “ilkeli müzakere” diyorlar:

“’Đlkeli Müzakere,’ iki tarafın da ortak hedeflerini ön plana çıkararak bir karara varmaya çalışmak, bunu yaparken de hiçbir tarafın kazancını atlamamak ve ilişkileri bozmamak. ‘Đlkeli Müzakere’de bulunan taraflar, her grubun ilkelerine, ortak ilgi alanlarına, grupların değer verdikleri şeylerin her grup tarafından kabul edilecek şekilde uygun seçeneklerin ve hedef kriterlerin çokluğuna yoğunlaşır. Teori, eğer taraflar pozisyonları yerine ortak ilgiler ve hedef kriterler hakkında tartışırlarsa, açık iletişim, karşılıklı anlayışlılık, yaratıcılık, seçeneklerin test edilmesi için daha gerçekçi bir yaklaşım ve daha güçlü ilişkiler gibi pozitif kavramları beraberinde getirecektir (Porter ve Taplin, 1987: 76).

Porter ve Taplin’e göre ‘Đlkeli Müzakere’ dört temel nokta üzerine kurulur: a. Kişisel çatışmaları önlemek için insanları problemden ayırmak.

b. Müzakerede tarafların pozisyonlarından ziyade amaç ve ilgi alanlarına yoğunlaşmak. (Pozisyon, bir mesele hakkında tarafların düşündükleri ve destekledikleri düşüncelerdir; ilgi alanı ise, tarafların istekleri ve endişeleridir.) c. Tüm gruplar tarafından kabul edilecek ortak seçenekler oluşturmak.

d. Seçenekleri, problemin değerleriyle ilgili hedef kriterler üzerine oturtmak (Porter and Taplin, 1987: 76-78).

Müzakere işlemini geliştirmek için taraflar, genelde eşit olarak dağıtılmamış olan ve müzakerenin sonuçlarını etkileyebilen “güç” meselesi hakkında dikkatli olmalılar. Yazarlar güç kategorilerini şöyle betimliyorlar:

a. Yetenek ve bilginin gücü.

c. Müzakere edilen grupla alakası olmayan bir seçenek yaratmanın getirdiği güç. d. Pek çok grubun ihtiyaçlarına belli oranda cevap verecek pek çok seçenek

oluşturabilmenin gücü.

e. Diğer grupları ikna etme gücüne sahip yasal standartlara bağlı kalmanın gücü (Porter and Taplin, 1987: 76-80).

The Strategy of Conflict adlı kitabın yazarı Thomas C. Schelling, trafik sıkışıklığı,

müzakereler, saldırılar, bürokraside manevralar gibi yerlerde kullanılan bağımlı karar teorisini şöyle açıklıyor: “Karşılıklı bağlılık mantıksal yapının bir parçasıdır ve bir çeşit işbirliği veya karşılıklı uyum gerektirir.” (1963: 83) Ulusal standartları yazmak, trafik sıkışıklığında ilerlemeye çalışmaktan veya bürokratik işlemler yapmaktan farklı değildir. Hiçbiri sadece isteğin veya niyetin gücüyle olacak şeyler değil. Tartışmalı konuları irdelerken çeşitli seçenekler çeşitli teoriler tarafından önerilmiş olsa da, sırf bir sonuca ulaşılsın diye ödün vermek de geçerli bir sebep olarak görülmüyordu. Communicating For

Results: A Guide for Business and the Professions adlı kitabın yazarı Cheryl Hamilton,

şöyle yazıyor: “Bazen herkesin anlaşması ve ortak kanı oluşturması mümkün olmayabilir; birilerinin ödün vermesi gerekebilir. Fakat sadece karar vermiş olmak için karar vermek, hiç karar vermemekten daha kötü sonuçlanabilir.” (1993: 315)

Hamilton, eğer bir müzakerede tartışma tıkanırsa liderlerin ödün vermeye boyun eğmeden önce şu basamakları takip etmesini öneriyor:

a. Durumu gruba açık ve sade bir dille açıklayın.

b. Grubu, tartışmalı konuları bir süreliğine bir kenara bırakıp çalışmanın başka kısımlarını işleme sokmaya ikna edin.

c. Beyin fırtınası yaparak grubunuzu başka sonuçlar ve çözüm önerileri getirmeye yönlendirin.

d. Yeni oluşturulan fikirlerin daha önce bulunan uygun olmayan sonuçlardan nasıl farklı olduğunu ve hangisinin daha iyi olduğunu grubunuzla tartışın.” (1993: 315-316).

Hamilton’a göre bu dört basamağı uygulamak grubu ödün vermekten kaçınmasına yardımcı olabilir, çünkü ortak bir karara varmak taviz vermeyi gerektirmez.

Đşbirliği ve ortak kanı sağlama stratejilerinin bir diğer yolu da siyaset bilimci Robert Axelrod’un işbirliği teorisine bakışıdır. Amerikan Senato’sunun işleyişini işbirliği teorisinin bir örneği olarak gösteren Axelrod şunları diyor:

“Amerikan Senatosu gibi bir meclis söz konusu olduğunda, bu önerme eğer bir üyenin bir başka üyeyle etkileşim içerisine girmesi yeterince büyük bir ihtimalse, şu an kullanılan stratejiden ayrı olarak kullanılacak daha iyi bir strateji yoktur. Gelecekte bizimle işbirliği yapacak biriyle şimdi işbirliği etmek faydalı olur, ama başkasının ilgi alanına girmeyen bir konuda onlarla işbirliği yapmak iyi değildir. Sabit sürekli bir karşılıklı işbirliği sağlamanın en iyi yolu, bu etkileşimin uzun süre sağlanabilmesindedir ki, Senato’da olan da budur” (Axelrod, 1981: 16).

The Mediation Process: Practical Strategies for Resolving Conflict adlı kitabın

yazarı Christopher W. Moore, müdahale edip araya girmekten bahseder ve açıklayıcı nedenler ve önerilen müdahaleler üzerine bir taslak önerir (1986: 26-27). Moore’a göre pek çok tartışmalı konunun birden çok nedeni vardır ve bu tartışmada yer alan tarafların ve arabulucu rolündeki kişinin görevi bu nedenleri tespit etmek ve yatıştırmaktır (1986: 26). Moore, tartışmalı mevzuları şu şekilde kategorize eder:

a. Herkesin belli bir konuda içerik veya işlemsel noktaları aynı ya da farklı algılamalarından gerçekleşen ilgi tartışmaları.

b. Bir grubun üyeleri arasındaki güç ve kontrol eşitsizliğinden doğan yapısal tartışmalar.

c. Düşünce biçimleri, ahlaki değerler, hedefler ve dinler nedeniyle oluşan değersel tartışmalar.

d. Güçlü duygular, yanlış anlamalar veya zayıf iletişim nedeniyle oluşan ilişki tartışmaları.

e. Geçerli olup-olmadığına yönelik farklı bakış açıları ve yorumlar yüzünden oluşan veri tartışmaları (1986: 27).

Moore ayrıca çeşitli problemlerin çözümü için çeşitli yollar önermiştir. Tartışma çözme üzerine yapılan literatur taraması, tartışmaların kuruluşlara zorluk çıkartma sebeplerine felsefik bir yaklaşım, bu problemlerin çözülmesi yönüne çözüm önerileri ve kurumsal tartışmaları analiz etmenin ve çözebilmenin bir taslağını sunmaktadır.

V. BÖLÜM

METODOLOJĐ—YA DA YÖNTEM

Bu kaynak literatür tarama araştırmasının metodolojisi ulusal tarih standartları üzerinde bir ortak kanı yaratma problemini araştıracak biçimde belirlenmiştir. Çalışma yürütülürken Amerika’daki Tarih standartlarının oluşumunda direkt etkisi olan kişi ve kurumların raporları, açıklama, düşünce ve yazışmalar birincil kaynakları oluşturmuştur. Đkincil kaynaklar ise standartlar üzerine yazılan makaleler, ders kitapları ve tartışma metinleridir.

Kaynak taraması yapılırken literatürde yer alan “ön kaynak” ve “detaylı kaynak” tarama yöntemine dikkat edilmiştir. Standartlar konusunda detaylı konu başlıklarının belirlenebilmesi için yapılan ön kaynak taraması sonucunda ulaşılan detaylı malzemelerin kullanılması yoluna gidilmiştir. Detaylı kaynak taraması sonucunda karşılaşılan makale, görsel program kayıtları, kitaplar, dergiler, konferans dokümanları, önceki araştırmaların somut verileri gibi pek çok kaynaktan yararlanılmıştır.