• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

6.6. ÇÖZÜLEMEYEN KONULAR

Geniş çaplı bir ortak kanı oluşturma işlemi kolay değildi. Bu durum projenin daha başından belliydi―ki, 6 numaralı önerme de buna işaret etmektedir [“ortak kanı oluşturmak için ortam ne kadar elverişli olursa olsun, yine de bazı konularda tatmin edici bir anlaşmaya varılamayacaktır.”]. Bu çalışmanın bir sonraki sorusu sudur: Hangi meseleler problem olarak kaldı?

Bu araştırmacı bir grup katılımcıya bu soruyu sordu ve cevaplar soruyu cevap-layan kişinin projeyle ilişkisine göre değişiyordu. Bazıları için tatmin edici bir şekilde çözülen projeler bazılarını tatmin etmiyordu. Beklendiği gibi 2 önemli mesele çözüle-meyen meseleler olarak kaldı. Birinci mesele Batı uygarlığının dünya tarihindeki yeri ne olmalıdır sorusuydu. Đkincisi de standartların nasıl uygulanması gerektiğiydi.

Batı uygarlığının dünya tarihindeki yerinin hala çözülemediğini düşünenler Woodruff, Pyne, E. Bell ve David Baumbach idi. Pyne’e göre, “problem Batı uygarlı-ğına gereken değerin verilip verilmediği,” idi. (1994). Baumbach 13 numaralı kriterden bahsederken şunları söyledi: “Görünen o ki AHA’nın proje için desteği yerinde değil. Şunu fark etmek önemlidir ki AHA odak gruplardan sadece biri.” (1994)

Ortak kanı oluşturmak ve standartları yazmakla ilgili kişilerin daha çok endişe- lendiği konu ise standartların uygulanmasıydı. Battini, Arno, E. Bell, Pedro Catillo, Diane Brooks ve Reed gibi isimler tarafından dile getirilen, standartların uygulanması önündeki engeller; sorunun büyüklüğü, eyalet bakanlıklarının ve yöneticilerinin stan-dartlara olan tepkisi ve sosyal bilimler branşının kendi itaatsizliği ve inatçılığıydı.

Arno ürünün boyutu hakkında “insanların ürünün boyutu altında ezilmesinden endişeleniyorum,” demiştir. (1994) E. Bell standartların son halini “belli belirsiz anlaşılmış büyük bir mesele,” diye tanımlamıştır. (1994) Brooks, “bazı eyaletlerin böylesi standartları karşılayabilecekleri hala bir soru işareti; öğrencilere üç sene Amerikan tarihi bir üç sene de dünya tarihi verilse bile,” diyerek standartlara erişmenin ne derece mümkün olduğunu eleştirmiştir. (1994)

Battini, ‘National History Standarts Project’in çabalarının hükümetin ve benzeri kuruluşların çabalarıyla ne derecede örtüşeceğini merak etmektedir. (1994). Ravitch tarihte ulusal standartlara sahip olup da, devlete sahip olmamanın “garip” olacağını söylemiştir. (1994)

Reed ayrıca sosyal bilimler müessesesinin tepkisinden endişeliydi. Reed’e göre, standartların uygulanmasının önündeki asıl engel sosyal bilimler kurumu olacaktı; bil- hassa da standart karşıtı bir duruş alan üniversiteler. (1994).

Vigilante, öğretmenlerin standartların altında ezileceği fikrini kabul etmeyi red- dederek pek çok deneyimli öğretmenle aynı bakış açısını paylaştı. Vigilante şöyle dedi:

“Diğer bir problem de standartların uygulanması. Bizler eğer standartların uygun bir uygulama yolu bulunmazsa, tarih öğreticiliğinin gelişmesi için harcadığımız onca çabanın kaybolmasından korkuyoruz. Projeye zarar veren ana problem performans standartlarının işgününe matematik olarak bölünmesi gibi duruyor. Ben bunu geçerli bir sebep olarak kabul etmiyorum. Standartlar yapınca yanına tik atacağınız bir liste değildir, her biri ayrı bir madde değildir: hepsi birbiriyle ilişkilidir. Öğretim çok katmanlı bir kavramdır, madde madde analizi yapılacak şekilde matema-tiksel bir temele indirgenemez. Standartlar senelerin deneyimine sahip bireyler tarafından yazıl-mış ve yüzlerce öğretim üyesi, müfredat uzmanı ve profesör tarafından gözden geçirilmiş değiş-tirilmiştir. Onlar öğrencilerin bu standartları aşabileceğinde hemfikirler.” (1994)

Arno vardığı şu sonuçla pek çok katılımcının duygularını dile getirdi:

“Öyle hissediyorum ki, ulusal standartlar zaten zamanı gelmiş bir fikirdi. Sivil politikacılar ve eğitimle ilgilenenler eğitimi daha kapsamlı ve zorlayıcı bir hale getirmenin yollarını arıyorlar. Bu standartlar Yirmibirinci Yüzyıl’a yaraşır yüksek kaliteli bir eğitim için uzun bir yol alıyor.” (1994)

Tarihte ulusal standartları oluşturmak geçmişte örneği olmayan bir çaba. ‘Na-tional History Standards Project’in görevi tarihsel bir görevdir ve projenin ürünü tarih öğretimini, ders kitabı endüstrisini, öğretmenlerin eğitim seviyesini ve bir ulus olarak dünyada kendimizi nerede gördüğümüzü etkileyecek.

‘National History Standards Project,’ tarih öğretiminde belli standartlar geliş-tirmek isteyen ülkeler için tarihsel bir örnek ve model olacak. Projenin son hali edit edilme safhasında ve eğer her şey yolunda giderse 1994 yazında sunulacak. Mükemmel bir doküman olmayacaksa da, canlı bir doküman olacak. Bu ürün, mantıklı insanların hiçbir şekilde mükemmel anlaşmanın sağlanamayacağı meseleler üzerinde eleştirel bir yaklaşımla yapıcı bir şekilde tartışarak ortak bir karara varmalarının sonucu olacak.

Bu projenin son önermesi, tarih standartları üzerinde ortak kanı oluşturma sü- recinin diğer standart belirleme organizasyonları için örnek olabileceği yönündedir. Bu durumda soru, ‘National History Standards Project’te uygulanan ortak kanı oluşturma yönteminin nasıl benzeri durumlara uygulanabileceğidir.

6.7. ‘NATĐONAL HĐSTORY STANDARDS PROJECT: STANDART BELĐRLEME ORGANĐZASYONLARI ĐÇĐN BĐR MODEL

Geçmişe bakarak gelecek atılımlarına yön vermek, günümüz düzenli toplum-larının geçmişi gelecekle bağlamak için kullandıkları bir yoldur. ‘National History Standards Project’ de ulusun okullarında tarih standartlarını belirlemek için kendinden önce aynı konuda yapılmış küçük ama benzer çabalar üzerine kurulmuştur. California’nın ürettiği

History―Social Studies Framework for California Public Schools, Kindergarten Through

Grade Twelve taslağı, ‘National History Standards Project’e yön veren bir model olmuştur.

‘New York State Social Studies Review and Development Committee’nin deneyimleri de, hiç olmazsa, geniş bir ortak kanıyı amaç-lamanın önemini ve eğer ortak kanıya ulaşılamazsa çıkacak problemlerin ciddiyetini ‘National History Standards Project’e göstermiştir. ‘National Council for Education Standards and Testing’in yürüttüğü, Amerikan Kongresi tarafından buyurulmuş proje de ‘National History Standards Project’ için bir örnek teşkil etmiş ve proje mensupları ta-rafından yakından incelenmiştir. Dahası, the National Council for Teachers of Mathematics’in (NCTM) matematik alanındaki uzman ve profesyonel matematikçiler arasında ortak kanı oluşturarak başardığı matematik

standartları oluşturma projesi de ‘National History Standards Project’ için bir model olmuştu. NCTM, yaptıkları işle, katılımcıların listesiyle ve bu katılımcıların ifadeleriyle ilgilenen kişilerin bu bilgilere ulaşabileceği bir süreç geçirmişlerdi.

‘National History Standards Project’ ayrıca NCTM’in hatalarından da ders al- mıştır. Bu hatalardan biri, NCTM’in de kabul ettiği gibi, matematik standartlarının ya- yınlandığı anda tüm okulların seviyelerini ölçme ve toplama çabası olmuştur.

Bir röportajda, NCTM’de Marilyn Hala çok sık sorulan “matematik standartları ne gibi bir farklılık getiriyor?” sorusuna cevap verirken yaşadıkları zorluklardan bah-sediyor. Hala, geçmişe bakarak hala NCTM’in matematik standartları yayınlandığında okulların ne seviyede olduklarının ölçülmüş olması gerektiğine inanıyor. Öğretmenlerin bu yeni öğretim biçimine ne kadar hazır olduklarını, öğretmen davranış verilerini öğ-renmek önemli olurdu. Hala, her ulusal standart projesinin, standartları uygulamaya ge-çirmeden önce böylesi bir araştırma yapmak için yeterince vakti olduğuna inanıyor.

‘National History Standards Project,’ geçmişten aldığı örneklerin yanı sıra, gelecekte pek çok projeye tarz ve materyal olarak örnek olacak pek çok yeni gelenek de geliştirmiştir. ‘National History Standards Project,’ direkt olarak iki yüz, indirekt olarak binlerce kişiyle irtibat kurmuş ve işbirliği yapmıştır, tarih standartlarını belirlemek için. Kurduğu bu irtibatlar halka açıktı ve arşivlenen binlerce sayfa yazı ve saatlerce süren teyp kayıtları orta büyüklükte bir kütüphaneyi doldurabilirdi. ‘National History Standards Project,’ pek çok eğitimci ve öğretmen ekibini konferanslar vermek üzere ülkenin dört bir yanına yollamış, böylece herkesin ne olup bittiğini bilmesini sağlamış, ayrıca geniş bir kitleden de yorum, öneri ve eleştiri toplamıştır.

‘National History Standards Project’in geleceğe örnek olacak bir başka davranışı da AHA’ya karşı takındığı sakin ve uzlaşmacı tavırdır. ‘National History Standards Project’in AHA liderlerine kamuoyu önünde saldırmaları, AHA’nın halka açık bir konferans ortamında ‘National History Standards Project’i yermesi kadar kolay olurdu. Ancak ‘National History Standards Project’ yöneticileri, anlaşma yoluna gittiler, ortak kanı oluşturma adına. Crabtree ve Nash, AHA’nın emelinin proje üyelerinden farklı olmadığına inanıyorlardı; bu nedenle tartışmaları en medeni ve mesleğin gerektirdiği şekilde çözmeye çalıştılar. AHA’nın aldığı tavır ve pozisyon, onların bakış açısından değerlendirilmelidir. AHA etkileyici bir şekilde pozisyonuna ve şikayetçi oldukları ko-nulardaki görüşlerine

sadık kalmıştır. AHA’dan ‘National History Standards Project’e atanan görevlilerin ne kadar AHA görüşlerini yansıttıkları başka bir çalışma konusu ola-bilir. Bu çalışmada açıkça görülen şudur ki AHA üyeleri kendi görüşlerinden asla vaz-geçmemişlerdir.

‘National History Standards Project’in öncülük ettiği bir başka durum da, bil-ginin geniş bir çevreye yayılmasıdır. Çok sayıda insana ulaşabilmek için teknolojinin son ürünleri kullanılmıştır. ‘The National Council for History Standards’ın eğitim po-litikasına verdiği önem de, gelecekteki benzer projeleri yürütecek insanlara örnek olma-lıdır. Crabtree ve Nash, tüm katılımcıları, yasalardan, Ulusal Hedefler Paneli rapor-larından, medya raporlarından ve profesyonel organizasyonlar tarafından üretilen her türlü bilgiden haberdar etmişlerdir.

‘National History Standards Project’in örnek olacağı bir başka alan da, projenin süreç içerisine pek çok üniversite-öncesi öğretim mensubunu da dâhil etmesi olmuştur. Yaklaşık elli kişilik bu grup, ulusumuzun okullarındaki öğrencilerini daha iyi tanımaları gerekçesiyle profesyonel tarihçilere standart yazma surecinde yardımcı olmuşlardır.

Aralık 1991’de Crabtree National Endowment for the Humanities’den ve Eğitim Bakanlığı’ndan proje bağışını aldıktan itibaren, Crabtree ve Nash profesyonel ve resmi tavırlarını sürdürdüler. Onların önderliğinde ‘National History Standards Project,’ ben-zeri çalışmalara örnek olacak bir proje oldu.

‘National History Standards Project’ tarafından izlenen metod nasıl geliştiri-lebilir diye sorulduğunda, röportaj yapılan katılımcıların pek çoğu metottan yeterince tatmin olduklarını söyleyerek metodu övdüler. Daha iyi bir method için öneride bulu-nanların değindiği iki temel nokta vardı: Odak gruplarının rolü ve odak gruplarına karşı alınan tavır ve zamandaki kısıtlamalar.

‘The Council of Chief State School Officers’dan Ramsay Selden ve tarihçi Elizabeth Fox-Genovese odak grupları hakkındaki endişelerini dile getirdiler. Selden, odak gruplarının yeterince dinlenilmediğini hissettiğini ve insanlara “herkesin dinlenil-diği ve herkesin görüşünün dikkate alındığı mesajını vermemiz,” gerektiğini söyledi. Diğer taraftan Fox-Genovese, odak gruplarının rolünün hiçbir zaman açık olmadığını ve yasal olmaya her zaman dikkat ettiğini söyleyen Crabtree’nin odak gruplarına bazen aşırı rol verdiğini dile getirdi.

Fred Risinger and Arno, tarih, coğrafya ve vatandaşlık bilgisi standartları olarak çıkan materyallerin çokluğundan yakındı. Risinger, tüm odak gruplarından bağımsız bir grubun atanmasının ve bu grubun tüm standartları değerlendirip üç alan için de ortak standartlar geliştirmesinin iyi olacağını önerdi. Arno ise standartları geliştiren kişilerin ve diğer uzmanların tekrar bir araya gelerek standartları kısaltmasını önerdi.

Theodore Rabb ve Battini de bazı önerilerde bulundu. Rabb dünya tarihi stan- dartlarının tutarlı olmadığını ve Amerikan tarihi standartlarıyla uyuşmadığını düşü- nüyordu. Bunu iki sebebe bağlıyordu: Birincisi, Rabb’a göre dünya tarihi standartları komitesi, Amerikan tarihi standartları komitesinin sahip olduğu lider karakterlere ve yö- netime sahip değildi. Đkincisi de, dünya standartları komitesinde çalışan profesörlerin hiçbiri ‘National Council for History Standards’ın üyesi değildi. Aynı bağlamda Battini, eğer tüm işlemi başa saracak olsaydı şunları yapmış olacağını söyledi:

“Tartışmalı konular hakkında ve belki de itiraz eden grupların gizli tuttukları nedenleri hakkında daha açık ve direkt olurdum. Kuyruğun köpeği sallamasına izin vermemeli. Şu anki çoğunluk ortak kanı sağlamak için gerekli değil.”

VII. BÖLÜM

AMERĐKA TARĐHĐ VE DÜNYA TARĐHĐ ĐÇĐN ULUSAL

STANDARTLARIN GELĐŞTĐRĐLMESĐ

Amerika tarihi ve dünya tarihi için gerekli olan ulusal standartların gelişiminde, “insanlık tarihinde bulunan sayısız olaydan hangisi öğrencilerin öğrenmesi için en fazla öneme sahiptir?” gibi önemli bir zorlu karar verme süreci ile yüz yüze kalınmaktadır. Muhtemelen daha az ateşli tartışmalara neden olan, fakat aynı derecede önemli olan bir diğer konu ise, “hangi tarihsel bakış açısı, hangi tarihsel sorgulama yetenekleri, değer-ler, analiz yolları ve politik düşünme metotları tüm öğrenciler için ulaşılması gerekli olan becerilerdir?” konusudur. Tarih için belirlenen ulusal standartların dayandığı en temel iki standart tarihsel düşünme yeteneği ve tarihsel algılamadır.

1. ‘Tarihsel Düşünme Yeteneği’ [‘Historical Thinking Skills’]: Öğrenciye, gü- nümüz dünyasında bilinçli karar verme aşamasında, kanıtları değerlendirme, nedensel ve karşılaştırmalı analizleri geliştirme, tarihsel kayıtları yorumlama ve tarihsel argümanlar ve bakış açıları yaratma yetisi kazandıran standart.

2. ‘Tarihsel Anlama’ [‘Historical Understandings’]: Öğrencilere kendi toplu-mu ve milleti ile dünya tarihi hakkında ne öğrenmeleri gerektiğini tanımla-yan standart. Bu algılamalar insan umutlarının, çabalarının, başarılarının ve başarısızlıklarının kayıtlarından seçilmiştir. Bu kayıtlar su beş alandaki insan aktivitelerindendir: sosyal, politik, bilimsel/teknolojik, ekonomik ve kültürel (felsefik/dinsel/estetik). Bunlar, aynı zamanda, öğrencilere günümüz insanla- rının karşılaştıkları problemleri analiz edebilmeleri için gerekli olan tarihsel bakış açılarını da kazandırırlar. (Crabtree ve Nash, 1994: 2)

‘National Council for History Standards’ tarafından belirlenen kriterler ulusal anket, araştırmalar ve tartışmalar sonucunda ulaşılmış ve anaokulundan liseye kadar sürdürülen tarih eğitimi için geliştirilmiştir.

1. Standartlar entellektüel olarak yeteri seviyede olup daha fazlasını talep eden, tarih bilimini en iyi şekilde yansıtılmasını amaçlayan ve pasif olarak öğreti-len doğrular, tarihler veya isimlerden ziyade etkin olarak sorgulamayı gerek-tirecek şekilde olmalıdır.

2. Bu standartlar tüm öğrencilerden eşit bir şekilde beklenmelidir ve tüm öğren- ciler bu standartlara ulaşmak için fark gözetilmeden gerekli müfredat olanak-ları sunulmalıdır.

3. Standartlar çocukların ilkokul çağından itibaren geliştirdikleri tarihin anlamı-nı öğrenme ve tarihçilerin yöntemlerini benimsemeleri yetilerini geliştirici özellikleri yansıtmalıdır.

4. Standartlar düzenli ve kronolojik bir şekilde düzenlenerek öğrencilerde geli- şimine önem verilen bir düzen ve nedensellik ilişkisinin geliştirilmesine yar-dımcı olmalıdır.

5. Standartlar Amerikan ve dünya tarihindeki temaları bir denge içinde öğren- cilere sunarak, onların belirli tarihi olaylara, düşüncelere, hareketlere, kişile-re ve dokümanlara keşfedici yaklaşımlarını tetiklemelidir.

6. Tüm tarihsel çalışmalar genel düşünceler ve değerler ışığında bilginin seçimi ve düzenlenmesini içerir. Tarih için belirlenen standartlar tarihsel nedenle-menin temel taşlarını yansıtmalıdır―olayların titizce irdelenip değerlendi-rilmesi, nedensel ilişkinin inşa edilmesi, dengelenmiş yorumların yapılabil-mesi ve karşılaştırmalı analiz yetisine sahip olunması. Bunların yanında özellikle tarihteki bir takım çarpıtmalar ve propagandaları belirlemek ve bunları değerlendirerek bunların doğru bilginin elenmesine, bastırılmasına ve yapay bilgilerin ortaya atılmasına engel olacak bir düşünce yapısına sahip olmak.

7. Standartlar, tarih bilgisinin ulaşımında yardımcı olan farklı kaynaklardan toplanılan bilgilerin farkındalığını, onların verimli bir şekilde kullanımını ge-rektirecek şekilde olmalıdır. Bu farklı kaynakların içinde yazılı belgeler, söz-lü gelenekler, popüler kültür, edebiyat, sanat ve müzik, tarihi site alanları, re-simler, filmler vb. bulunmaktadır.

8. Amerikan tarihi için oluşturulan standartlar bu toplumda var olan etnik, ırk-sal, sosyal ve ekonomik statü, cinsiyet, bölgesel, politik ve dinsel farklılıklar, çeşitlilikler ile beraber bu milletin bütünlüğünü de yansıtmalıdır. Özel bazı bireylerin veya grupların zorlu mücadeleleri veya katkıda bulundukları bun-ların içinde kendine yer edinmelidir.

9. Amerikan tarihindeki standartlar vatandaşlık eğitimine katkıda bulunmalıdır. Bunu da kendi sivil kimliğimiz ve paylaşılan toplumsal değerlerimizin geliş-tirilmesiyle bir saygı çerçevesinde geliştirerek ulaşmalıyız. Bu da ancak ulu-sun tarihindeki büyük politika olaylarını irdeleyerek gerçekleşecektir. Fakat bunu, içinde bulundurduğu farklı kimliklerin yapısına saygı göstererek yap-malıdır.

10. Tarih standartları sivil toplumun doğal yapısını ve bu yapılanmanın hükümet ve vatandaşlık ile olan bağını irdelemelidir. Amerikan tarihindeki standartlar ulusun demokratik politik sisteminin tarihi kökenlerini ve süregelen hedef ve kurumlarındaki gelişim süreçlerini, yaşanılmış ve yaşanılan çelişkileri ve he-defleri ile gerçek yaşamda atılan adımlar arasındaki farklılıkları daraltılması çabasını hedef alacak şekilde düzenlenmelidir. Dünya tarihindeki standartlar demokratik yapılanmalardan otokratik yapılanmalara kadar farklılık gösteren politik yapılanmaları ve dünyanın farklı kesimlerinde uygarlıklar tarafından kurulup geliştirilen düşünce ve hedefleri/tutkuları içerecek yapıda şekillendi-rilmelidir.

11. Amerikan tarihi ve dünya tarihindeki standartlar farklı şekilde geliştirilmeli, fakat içerik ve anlamında bağlantılı olup format bakımından benzerlikler göstermelidir. Amerikan tarihindeki standartlar dünya çapında içerikteki ulu-sun tarihini yansıtmalı, dünya tarihi standartları ise Amerikan tarihine bütü-nü içerisindeki bir parça olarak yaklaşmalıdır.

12. Standartlar Amerikan ve dünya yakın tarihindeki olayları kapsayıcı bir şe-kilde düzenlenmeli ve uygulanmalıdır. Bunların içinde Đkinci Dünya Savaşı sonrası gelişen sosyal ve politik ilişkilerin uluslararası tabanda incelenmesi de dâhildir.

13. Dünya ve Amerikan tarihindeki standartlar bölgesel ve yerel tarihteki hare- ketleri ve olayları case studyler ve tarihsel araştırmalar yoluyla incelemeli ve kullanmalıdır. Yerel ve bölgesel tarih, Amerikan ve dünya tarihinin düzenle-mesini geliştirmelidir.

14. Dünya ve Amerikan tarihindeki standartlar insan kültürünün temel ve farklı yüzlerini bütünleşmiş bir şekilde sunmalıdır. Bu farklı yönler arasında din, bilim ve teknoloji, politika ve hükümet, ekonomi, çevre ile olan etkileşimler, entellektüel ve sosyal yaşam, edebiyat, sanat vb. bulunmaktadır.

15. Dünya tarihindeki standartlar farklı uygarlıkların tarih ve değerlerine―Batı uygarlıkları da dâhil olmak üzere―gereken önemi vermeli ve özellikle bun-lar arasındaki etkileşime dikkat etmelidir. (Crabtree ve Nash, 1994: 3-4)