• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: UKRAYNA’DA GÜÇ MÜCADELESİ

2.4 Ukrayna’da Siyasi Alanda Yaşanan Güç Mücadelesi

2.4.4 Turuncu Devrim Sonrası

Tekrarlanan ikinci tur seçimlerinde Yuşçenko oyların %51,99’unu, Yanukoviç ise oyların %44,19’unu almıştır. Tekrarlanan ikinci tur seçimlerinde 300,000 Ukraynalı, 12,000 yabancı gözlemci görev almıştır. Bu seçim sonuçlarına Yanukoviç itiraz etmişse de 10 Ocak 2005 tarihinde Merkez Seçim Komisyonu Yuşçenko’yu seçimin galibi olarak ilan etmiştir. Bu gelişmeler sonrasında Yuşçenko, 23 Ocak 2005’te yemin ederek görevine başlamış ve Ukrayna’nın üçüncü devlet başkanı olmuştur. Timoşenko ise daha önceden kararlaştırılan başbakanlık görevine getirilmiştir. Böylece Turuncu Devrim ittifakı görevine başlamıştır. Turuncu Devrim Yuşçenko, Timoşenko ve taraftarları açısından zaferle sonuçlansa da Turuncu Devrim sonrasında Yuşçenko ve Timoşenko arasında büyük anlaşmazlıklar yaşanmıştır (Yekelchyk, 2007: 219).

2005 yılının yaz aylarında, Ukrayna Başbakanı Timoşenko, Yuşçenko’ya yakınlığıyla bilinen oligark Petro Poroşenko ile birtakım anlaşmazlıklar yaşamıştır. 2005 yılının sonbaharında Poroşenko ile Timoşenko karşılıklı olarak birbirlerini yolsuzlukla suçlamışlar ve bu suçlamalar medyada geniş ölçüde yer almıştır. Yaşanan bu gelişmeler üzerine kabinede yer alan Timoşenko ve Poroşenko taraftarlarından bazıları görevlerinden istifa etmiştir. Bu gelişmeler Timoşenko’nun, Yuşçenko tarafından başbakanlık görevinden alınmasına yol açmıştır. Böylece Timoşenko ve Yuşçenko arasındaki ilk anlaşmazlık ortaya çıkmış Timoşenko’nun yerine başbakanlık görevine Yuri Yekhanurov getirilmiştir (Yekelchyk, 2007: 222). Turuncu Devrimi gerçekleştiren kadronun iktidardaki ilk yılı hayal kırıklığıyla sonuçlanmıştır.

Turuncu Devrim’den sonraki ilk parlamento seçimleri 26 Mart 2006 tarihinde yapılmıştır. Seçim sonuçları Ukrayna’nın ve Turuncu Devrim iktidarının geleceği açısından olumsuz sinyaller vermiştir. Bu seçimde Yanukoviç’in Bölgeler Partisi, Yuşçenko’nun Bizim Ukrayna ve Timoşenko Bloku’nun aldıkları oy oranları tek başlarına hükümeti kurmaya olanak sağlamamıştır (Kamalov, 2008: 81). Bu seçimde Bölgeler Partisi %32,14, Yuliya Timoşenko Bloğu % 22,29, Bizim Ukrayna Partisi % 13,95, Sosyalist Parti ise %5,96 oranında oy almıştır. Parlamentodaki sandalyelerin dağılımlarına bakıldığında Bölgeler Partisi’nin 186, Yuliya Timoşenko Bloğu’nun 129, Bizim Ukrayna Partisi’nin 81, Sosyalist Parti’nin 33, Komünist Parti’nin 21 sandalyeye sahip olduğu görülmektedir (Olçar, 2007: 81). Bu seçimlerde Yanukoviç’in Bölgeler Partisi’nin birinci olmasının en büyük nedeni Yuşçenko’nun ve iktidarın Ukrayna halkına verdiği vaatleri yerine getirememesi ve halkı hayal kırıklığına uğratmasıdır (Kamalov, 2008: 81). Bu sonuçlar doğrultusunda Yanukoviç iktidar kurma ve başbakan olma hakkına sahip olmuştur.

Yanukoviç’in başbakan olmasıyla birlikte Ukrayna’nın gerek iç politikasında ve gerekse dış politikasında değişiklikler yaşanmıştır. Yanukoviç ilk olarak önemli görevlere kendi adamlarını atamıştır. Yuşçenko, Ukrayna’nın AB ve NATO üyeliğini gerçekleştirmeye yönelik politikalar izlerken Yanukoviç Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçtiği yönünde açıklamalarda bulunmuştur. Devlet başkanı ve başbakanın birbirlerinin aldığı kararların uygulanmasını engellemeye başlamasıyla Ukrayna yeni bir siyasi krizle karşı karşıya kalmıştır (Kamalov, 2007 12-13). Ayrıca Yanukoviç iktidara geldikten sonra

parlamentodaki sayısını arttırabilmek için milletvekili transferlerine başlamıştır. Yaklaşık bir yıllık süreç içerisinde Yanukoviç Bizim Ukrayna Partisi’nden 11 milletvekili transfer etmiştir. Bu transferler sayesinde Yanukoviç parlamentodaki milletvekili sayısını 300’e çıkarıp cumhurbaşkanı Yuşçenko’nun veto ettiği kararları uygulatma ve anayasayı değiştirmek için gerekli olan milletvekili sayısına ulaşmak istemiştir. Bu gelişmelerden rahatsızlık duyan Yuşçenko daha fazla milletvekilinin Bölgeler Partisi’ne geçmesini engellemek için 2 Nisan 2007 tarihinde parlamentoyu feshedip önce Mayıs 2007, daha sonra ise bu tarihi değiştirip Eylül 2007’de erken seçime gitme kararı almıştır (Olçar, 2007: 82). Bu karar sonrasında Yanukoviç taraftarları Turuncu Devrim’de olduğu gibi sokak gösterilerine başlamış ve protestolar düzenlemişlerdir. Bu gösteriler büyümeden engellenmiş, Yuşçenko ve Yanukoviç parlamento seçimlerinin eylül ayında yapılmasına yönelik anlaşmaya varmışlardır (Kamalov, 2007: 13).

30 Eylül 2007 tarihinde yapılan parlamento seçimlerinde Bölgeler Partisi %34,37 oy oranıyla 175 sandalye, Yuliya Timoşenko Bloğu % 30,71 oy oranıyla 156 sandalye, Bizim Ukrayna Partisi %14,15 oy oranıyla 72 sandalye, Komünist Parti ise % 5,39 oy oranıyla 27 sandalye kazanmıştır (Olçar, 2007: 82). Alınan bu sonuçlar sonrasında Yuliya Timoşenko, Turuncu Devrim sürecinde destek verdiği Yuşçenko’nun Bizim Ukrayna Partisi’yle koalisyon hükümeti kurmuştur (www.rferl.org, 28.02.2010). Bu koalisyon hükümeti de, koalisyonu oluşturan partilerin Rusya’nın Gürcistan’a yaptığı askeri müdahaleye farklı yaklaşması ve Yuliya Timoşenko’nun muhalefetle işbirliği yaparak cumhurbaşkanının yetkilerini sınırlayan kanun değişikliklerini meclisten geçirmesi nedeniyle yeniden bozulmuş ve koalisyon hükümeti dağılmıştır (Karaca, 2008: 80). 2008 Eylül’de Yuliya Timoşenko Bloğu, muhalefette yer alan Bölgeler Partisi’nin desteğiyle devlet başkanının yetkilerini ve gücünü sınırlayan, başbakanın yetkilerini ise arttıran yasa değişikliğini parlamentoda kabul etmiştir. Buna karşılık Bizim Ukrayna Partisi mensubu milletvekilleri koalisyon hükümetinden çekildiklerini açıklayınca hükümet düşmüştür. 8 Ekim 2008 tarihinde Yuşçenko Rada’yı feshetme ve 7 Aralık 2008 tarihinde erken seçim yapma kararı almıştır. Fakat Yuşçenko, Ukrayna’nın IMF Paketi’nden yararlanabilmesi için parlamentonun onayı gerektiğinden verdiği bu kararı askıya almak zorunda kalmıştır. 9 Aralık 2008 tarihinde Yuliya

Timoşenko Bloğu, Bizim Ukrayna Partisi ve Litvin Bloğu arasında yeni koalisyon hükümeti kurulmuştur (Bugajski ve diğ, 2009: 3).

Ukrayna’daki yaşanan bu siyasi istikrarsızlık hiç şüphesiz ülke için gerekli olan reformların gerçekleştirilmesini, ekonominin büyümesini ve gelişmesini, sağlıklı bir dış politika yürütülmesini engellemektedir. Ayrıca ABD, AB ve Rusya, Ukrayna’daki istikrarsızlığa kendi usulleriyle, kendi çıkarları doğrultusunda müdahale ederek ülke içi gelişmeleri yönlendirmeye çalıştıkça Ukrayna’daki şartlar ve koşullar daha karmaşık hale gelmiştir (Kamalov, 2007: 13). 2005 yılında devlet başkanlığını kazanan Viktor Yuşçenko görev süresince Ukrayna halkının taleplerini ve beklentilerini yeterli ölçüde karşılayamamış, Batılı kurumlarla entegrasyon için gerekli olan reformları sağlıklı ve yeterli bir derecede gerçekleştirememiştir. Yuşçenko ve Turuncu Devrim kadroları kısa bir süre içerisinde halkı büyük hayal kırıklığına uğratmıştır.

17 Ocak 2010’da, Ukrayna’da Devlet Başkanlığı seçimlerinin ilk turu yapılmıştır. 2010 Devlet Başkanlığı Seçimlerinin birinci turuna 18 aday katılmıştır. Bu seçimlerde Yanukoviç yaklaşık olarak oyların % 35’ini alarak ilk sırada yer almıştır; Timoşenko ise yaklaşık olarak %25 oranında oy alarak ikinci olmuştur. Seçimlerin ilk turunda hiçbir aday oyların %50’sinden fazlasını alamadığı için ikinci tur seçimlere gidilmiştir. İlk turun ardından AGİT temsilcileri ve diğer Batılı temsilciler Ukrayna’daki seçimlerin demokratik kurallara ve normlara uygun bir şekilde gerçekleştiğini belirtmişlerdir. Seçimlerin ikinci turunda Yanukoviç ile Timoşenko karşılaşmıştır. İkinci turda Viktor Yanukoviç %3,48’lik oy farkıyla Ukrayna’nın dördüncü devlet başkanı olmuştur (www.rferl.org, 1.03.2010). Ukrayna Merkez Seçim Komisyonu’nun açıklamasına göre seçmenlerin %48,95’i Yanukoviç için, %45,47’si ise Timoşenko için oylarını kullanmışlardır (www.rusyagundem.com, 1.03.2010). Timoşenko her ne kadar seçim sonuçlarına itiraz edeceğini bildirmişse de; istediği sonucu alamamıştır. Yanukoviç 24 Şubat 2010 tarihinde yemin ederek, Ukrayna Devlet Başkanlığı görevine başlamıştır (www.rferl.org, 1.03.2010). Böylece Ukrayna’da, izlediği Rusya yanlısı siyasetle ön plana çıkan Viktor Yanukoviç, Devlet Başkanlığı koltuğuna oturmuştur. Bu gelişme sonrasında uzmanlar Ukrayna’nın tekrar dış politikada önceliği Rusya’ya vereceğini, Rusya yanlısı bir dış politika izleyeceğini ifade etmektedirler.