• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: GÜRCİSTAN’DA GÜÇ MÜCADELESİ

3.6 Gürcistan’da Küresel Güçlerin Güç Mücadelesi

3.6.1 ABD’nin Gürcistan Politikası

ABD’nin Gürcistan politikasından bahsedilirken, iki kavram ön plana çıkmaktadır. Bu kavramlar “enerji koridoru” ve “güvenlik koridoru” dur. Jeopolitik konumu nedeniyle Gürcistan dış politikada Güney Kafkasya’nın kilit ülkesidir. Önceleri Güney Kafkasya’da güvenliği sadece enerji kaynaklarının çıkarılması ve taşınmasına indirgeyen ABD, 11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra Güney Kafkasya’nın istikrarsızlaşmasının uluslararası güvenliğe ve kendi güvenliğine olumsuz etkileri olacağını görerek askeri anlamda da bölgede söz sahibi olma politikasına yönelmiştir. ABD’nin Gürcistan politikası, 1991-2001 döneminde sadece enerji odaklı bir dış politika iken, 2001 sonrasında güvenlik konularının da eklendiği hatta güvenlik konularının ön plana geçtiği bir dış politika haline gelmiştir (Kasım, 2008b: 121-122). ABD, Hazar çevresindeki enerji kaynaklarının sadece Rusya veya Rusya-İran tekelinde değil mümkün olduğunca bu iki ülkenin dışında dünya pazarlarına açılmasını istemektedir (Mert, 2004: 178). 90’lı yılların ikinci yarısından sonra ABD, Hazar

petrolünün batı ülkelerine taşınması için Rusya’nın dışarıda bırakıldığı Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nın inşası için siyasi ve maddi destek vermiştir. Amerikan yönetimi bu projeyle hem Rusya’yı ve hem de İran’ı Hazar petrolleri üzerinde devre dışı bırakmıştır (Helly ve Gogia, 2005: 277). Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nın Batılı ülkelere açılmasında Gürcistan kilit öneme sahip olan ülkedir. Bu yüzden ABD Gürcistan’a büyük önem vermektedir.

Günümüzde de ABD, Gürcistan’ın kilit konumda olacağı yeni enerji nakil hatları planlamaktadır. Bu projelerden birisi, Ukrayna’yı ele aldığımız bölümde de bahsettiğimiz gibi GUEU Doğalgaz Boru Hattı’dır. Diğer adı Beyaz Akım olan bu projede Ukrayna ve Gürcistan kilit rol oynamaktadır. Beyaz Akım Projesi ile Hazar doğalgazını Azerbaycan-Gürcistan’dan Karadeniz’e ulaştırdıktan sonra Karadeniz altından döşenecek borularla Ukrayna’nın Kırım Yarımadası’na taşınması planlanmaktadır. Ukrayna’ya gelen doğalgaz daha sonra, Ukrayna üzerinden de Avrupa Birliği ülkelerine ulaştırılacaktır. Bir sonraki aşamada ise, ikinci bir hat olarak Gürcistan ile Romanya’nın, Karadeniz altından döşenecek borularla birbirine bağlanması planlanmaktadır (www.gueu-whitestream.com, 05.04.2010). Bu açıdan Gürcistan, ABD’nin enerji politikasında hala önemli ölçüde stratejik öneme sahiptir.

Şevardnadze’nin göreve gelmesiyle ABD-Gürcistan ilişkileri gelişmeye başlamıştır. 1996 yılına gelindiğinde ABD’nin Gürcistan’a daha fazla önem vermeye başladığı ve mali yardımlarının dışında iç politikadaki sorunlarına da yardımcı olmaya başladığı gözlenmektedir. ABD’nin Gürcistan’a yönelik mali yardımları, daha çok USAİD tarafından sağlanan teknik yardımlarla gerçekleşmiştir. USAİD yardımlarını üç konu için sağlamaktadır. Bunlar: ekonominin yeniden yapılanması, demokratik dönüşüm ve sosyal istikrarın sağlanmasıdır (Hasanoğlu ve Cemilli, 2006: 118).

1997 yılında Şevardnadze Amerika’ya resmi ziyaret düzenlemiştir. Bu ziyaret esnasında Gürcistan ve ABD, ekonomik ve siyasi işbirliği anlaşması imzalamışlar, askeri alanda işbirliği için görüşmelerde bulunmuşlardır. Bu ziyaretin ardından ABD yönetimi Gürcistan ordusuna yaklaşık 17,6 milyon dolar askeri yardım yapmıştır. ABD’nin Gürcistan’a yönelik politik ve ekonomik yardımları NATO çerçevesinde de devam etmiştir (Hasanoğlu ve Cemilli, 2006: 119-120).

11 Eylül Saldırılarından sonra ABD’nin Gürcistan’a yönelik ilgisi artmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere Amerika, Afganistan Operasyonu sonrasında Gürcistan’ı Afganistan ve Orta Asya ülkelerine ulaşımda önemli bir “güvenlik koridoru” olarak görmeye başlamıştır (Ağacan, 2002: 71). Diğer yandan Rusların, Pankisi Vadisi’nde El-Kaide teröristlerinin barındığına yönelik iddialarının ardından Amerika’da Pankisi Vadisi Sorunu’na dâhil olmuştur (Yalçınkaya, 2006: 177). Bu gelişmelerden sonra Amerikan ordusu terörle mücadele konusunda Gürcistan askerlerine eğitim vermiş ve mali olarak askeri yardımlarda bulunmuşlardır.

ABD’nin Gürcistan’a yönelik ilgisi Gül Devrimi öncesinde en üst seviyeye çıkmıştır. ABD, Gürcistan’daki 2003 Devlet Başkanlığı Seçimleri öncesinde, ülkedeki sivil toplum kuruluşlarının geliştirilmesi, seçmenlerin adil ve demokratik seçimler hakkında bilinçlendirilmesi için maddi ve eğitim desteğini çeşitli Amerikan kuruluşlarıyla sağlamıştır. Ulusal Demokratik Enstitüsü (NDI), 2003 Seçimleri öncesinde muhalefet liderlerinin ittifak kurmasında ve düzenlediği eğitim toplantılarıyla muhalefet liderlerinin bilinçlendirilmesinde, seçimlere hazırlanmasında önemli roller oynamıştır. Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitü (IRI) ve Uluslararası Seçim Sistemleri Kuruluşu, adil ve demokratik seçimlerin gerçekleşmesi için önemli çalışmalarda bulunmuştur. Gürcistan Seçim Gözlemcileri Örgütü üyeleri adil ve demokratik seçimler konusunda, Uluslararası Adil Seçimler ve Demokrasi Topluluğu’nun Amerikan uzmanları tarafından eğitilmişlerdir. Amerikalı uzmanların verdiği eğitimler ve siyasi destek, Gürcistan’daki sivil toplum örgütlerinin aktif görevler üstlenmesinde ve mevcut yönetime muhalif kadroların bir araya getirilmesinde önemli rol oynamıştır (Helly ve Gogia, 2005: 296).

Diğer yandan 2003 Gürcistan Seçimleri’nde Amerikalı iki isim ön plana çıkmıştır. Bu isimler George Soros ve Gürcistan’da görevli olan Amerikan büyükelçisi Richard Miles’dır. Gürcü basın mensupları, Richard Miles’in görev döneminde Sırbistan ve Azerbaycan’da da, Gül Devrimine benzer iktidar değişikliklerinin yaşandığına dikkat çekmişlerdir. Miles, Ebufeyz Elçibey’in iktidarı bırakmak zorunda kaldığı dönemde Azerbaycan’da, Sırp lider Slobodan Miloseviç iktidarının yıkıldığı dönemde ise Sırbistan’da görev almıştır. Bazı Gürcü basın mensuplarına göre Richard Miles, Gül Devrimi sürecinde önemli rol oynamıştır. Diğer yandan Şevardnadze, George Soros’un

muhalefet liderlerine mali destek sağladığını ifade etmiştir (Helly ve Gogia, 2005: 297). George Soros diğer yandan Şevardnadze’ye muhalif olan televizyon kanalı Rustavi 2’ye mali destekte bulunmuştur (MacKınnon, 2008: 145). Soros destekli olan, Gürcistan’da faaliyet gösteren “Özgürlük Enstitüsü”; Batı basınında Şevardnadze’nin demokrat imajını yıkmak için, Şevardnadze yönetiminin insan hakları konusundaki zafiyetini ve ülkede rüşvetin hangi boyutlara ulaştığını ve yönetimin bu konuda herhangi bir adım atmadığını gösteren kampanyalar başlatmıştır. Ayrıca Gürcistan’da faaliyet gösteren “Özgürlük Enstitüsü”nün bazı üyeleri seçimlerde Saakaşvili’nin Birleşik Ulusal Hareketi’nden aday olmuşlardır (MacKınnon, 2008: 153-154). George Soros’un Gürcistan muhalefetine yaptığı maddi yardımlar Gül Devrimi’nin gerçekleşmesinde önemli rol oynamıştır. Sırbistan’dan sonra Gürcistan’da da Soros destekli sivil toplum kuruluşları ve Soros’un maddi yardımları iktidar değişikliğinde önemli rol oynamıştır. Saakaşvili göreve geldikten sonra da ABD, Gürcistan’a maddi yardımda bulunmuştur. Buna göre 2004 yılının ocak ayında 166 milyon dolarlık yardım paketi sunmuştur. Bush yönetiminin 2002 yılında imzalayıp 2004’te yürürlüğe koyduğu bir çeşit kalkınma yardımı fonu olan “Milenyum Meydan Okuma Hesabı” (MCA-Millenium Challenge Account) kapsamına Gürcistan da alınmıştır. Mayıs 2004’te bu yardım fonu kapsamında Gürcistan’ın 3 yıl boyunca 500 milyon dolar yardım alacağı belirtilmiştir. Bu fondan elde edilen para, ekonomik reformların gerçekleştirilmesi, yolsuzlukla mücadele, özel sektörün geliştirilmesi, ticaret ve yatırım hacminin geliştirilmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinin standartlarının arttırılması için kullanılacaktır (Helly ve Gogia, 2005: 297).

2008 Ağustos Rus-Gürcü Çatışması süresince ve sonrasında ABD, Gürcistan’a verdiği desteği sürdürmüştür. ABD, Rusya’nın müdahalesini sert bir dille eleştirmiş; Rusya’nın G-8’den dışlanması ve Dünya Ticaret Örgütü’nün dışında tutulması fikirlerini ileri sürmüştür. Fakat bu açıklamalar Gürcü halkını tatmin etmemiş, ABD, Gürcü yöneticiler ve halk tarafından krize geç müdahale etmekle suçlanmıştır (USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu, 2008: 31).

ABD’nin Gürcistan’a yönelik izlediği politikalarda öne çıkan bir diğer konu da Gürcistan’ın NATO’ya üyelik sürecidir. ABD, Gürcistan’ın NATO üyeliğine destek veren ülkelerin başında gelmektedir. Bush yönetimi 10 Nisan 2007 tarihinde, Ukrayna

ve Gürcistan’ın NATO’ya dâhil olmasına olanak sağlayan 2007 NATO Özgürlük Konsolidasyon Kanunu imzalamıştır. Bu belgede Gürcistan’ın Üyelik Eylem Planı (MAP) kapsamına alınması gerektiği belirtilmiştir. Amerikan senatör Richard Lugar, Amerikan yönetiminin Ukrayna ve Gürcistan’ın Ortaklık Eylem Planı (MAP) kapsamına alınması için Amerika’nın, müttefik ülkelere yönelik daha etkin kulis yağması gerektiğini vurgulamıştır. Diğer yandan Senatör Joseph Lieberman’ın liderliğindeki altı senatör 19 Şubat 2008 tarihinde, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’a bir belge göndererek Gürcistan ve Ukrayna’nın MAP kapsamına alınması için Amerika’nın bu ülkelere destek vermesini ve bunun dış politikada öncelikli görevlerden birisi olmasını ifade etmişlerdir (www.usembassy.at, 01.02.2009).

Amerika’nın Gürcistan politikasını özetleyecek olursak; ilk başta da belirttiğimiz gibi, ABD, hem Gürcistan’a kilit bir enerji koridoru olmasından ve hem de ABD’nin Ortadoğu ve Orta Asya’ya yönelik izlediği politikalar için önemli bir güvenlik koridoru olmasından dolayı önem vermektedir. ABD bağımsızlığından 2001 yılına kadar olan dönemde Gürcistan’ı enerji koridoru olarak görmüş ve bu doğrultuda politikalar izlemiştir. 2001 yılından sonra 11 Eylül Saldırıları sonrasında ABD, Gürcistan’ı bir güvenlik koridoru olarak da görmeye başlamış ve Gürcistan’a yönelik güvenlik kavramının öne çıktığı politikalar izlemeye başlamıştır. Amerika’nın Gürcistan politikasına baktığımızda mali yardımlar ön plana çıkmaktadır. ABD, Gürcistan’da istikrarın sağlanması, ekonominin gelişmesi ve demokrasinin kurumsallaşması için önemli miktarlarda mali yardımlarda bulunmaktadır.