• Sonuç bulunamadı

Schein (2002) tarafından geliştirilen örgüt kültürü modeline göre, örgüt, dış çevreye uyum sürecinde amaçlarını, değerlerini ve fonksiyonlarını açıkça ya da üstü kapalı olarak çevreye duyurmalı, bunları çevreye benimsetmek için çaba göstermelidir (Akt. Eren, 2004). Okul kültürünü en yakından ilgilendiren çevreyi veliler oluşturmaktadır. Öğrenci velileri, okulun kültürünü tanıdıkları ölçüde okula sahip çıkarlar. Okul kültürünün iyi tanıtılması, bazı çevresel imkânların okulun örgütsel amaçlarının gerçekleştirilmesi doğrultusunda kullanılmasını kolaylaştırabilir (Çelik, 2009). Görüşme yapılan okullarda, velilere üniversite sınavına hazırlık sürecinde okulun amaç, hedef ve faaliyetlerini anlatmak, aynı zamanda onların beklentilerini anlayarak gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmek için veli toplantıları düzenlendiği görülmektedir. Veliler, okul toplantılarını faydalı bulduklarını şu şekilde ifade etmektedirler:

Yapılan her toplantıya davet edildiğimiz sürece anne-baba olarak katılıyoruz. (Bu toplantıların) faydalı olduğunu düşünüyorum. Hem çocuğumuzla ilgili daha iyi gözlem yapabiliyoruz hem de okuldaki işleyişleri görmüş oluyoruz. Yani toplantılardan memnunuz. (V3)

Aşağı yukarı her toplantıya katılırım. (Toplantıları) olumlu görüyorum. Toplantılarda değişik fikirler ortaya çıkabiliyor... Daha sıklıkla yapılabilir belki. (V4)

Okul kültürü içinde bulunduğu sosyoekonomik ve coğrafi koşullardan etkilenir (Özdemir, 2006). Düşük sosyoekonomik imkânlara sahip öğrenci profilinin bulunduğu meslek lisesinde üniversite sınavlarına hazırlık anlamında öğrencilerin velileri ile iletişim kurmada yaşanan sıkıntılar şu şekilde dile getirilmektedir:

Bizim velilerin bizden pek bir şey beklediği yok. Genelde ilgisiz velilerle karşı karşıyayız. Velilerle bire bir görüşmede böyle bir şey var denildiği zaman birkaç taktikte bulunuyor ama daha sonra ne arıyorlar ne soruyorlar desem yalan olmaz. İlgisizler. (Y6)

Aslında veliler çok bilinçsiz maalesef. Meslek lisesi olmanın bir dezavantajı. Bir de dezavantajlı bölgede olduğumuz için buraya gelen çocuklar ve kesim belli... Çok bilinçli ve ilgili velimiz yok maalesef. Çok büyük beklentileri de yok. (Ö6Matematik)

Okulumuz bu noktada körelmişliği yaşıyor. Eğer kapıyı hiç açmazsanız bir beklentileri yok. Velilerimizi tek tek arayarak bilgi verdik... Veliye yaklaşınca veli uyanıyor ve talep ediyor ama hiç uyandırmadığınız zaman, söylemediğiniz zaman (farkında değiller). Böyle bir girişim bu okulda yok. Bu, alıştırıldığı zaman, gelecekte kültür oluşturulduğu zaman, talep eden veliler haline geleceğini düşünüyorum. (Ö6Edebiyat)

‘Devlet okulusun, hareket imkânın belli’

Okulun tercih edilebilirlik oranı ne kadar yüksekse, öğrencileri kendisine çekme olasılığı da o oranda yüksek olur (Çelik, 2009:125). Yönetici ve öğretmenler okulları ile ilgili bir girişimde bulunduklarında yapısal ya da ekonomik bir engelle karşılaştıklarını ifade etmektedirler. Bu nedenle özel okulların karşısında daha güçsüz konuma düştüklerine dikkat çekmektedirler. Devlet okullarının önündeki engeller özel okullarda olmadığından, bu durumun velilerin okul tercihlerini özel okulların lehine çevirdiği dile getirilmektedir. Devlet okullarının topluma tanıtılması ve bir cazibe merkezi haline gelmesinin önündeki ekonomik ve yapısal engelleri öğretmenler şu şekilde açıklamaktadırlar:

Biz veliyi ikna etmeye çalıştık işte şöyle yapacağız böyle yapacağız diye ama sonuçta devlet okulusun. Hareket imkânın belli yönetmelikler çerçevesinde. Hareket alanın sınırlı. Böyle, bir özel kolejler ya da temel lise gibi vaatlerimiz olmuyor veliye. (Y4)

Şimdi Millî Eğitim Bakanlığı bir yönetmelik çıkarıyor, biz de bu yönetmeliğin dışına çıkamıyoruz açıkçası. Yönetmelik ne derse biz de kurslarda ona göre hareket ediyoruz. Sonuçta kendi kafamıza göre hiçbir şey yapamıyoruz. Keşke olabilse. Yönetmelik bazı şeyleri kısıtlıyor. Mesela 10 öğrencinin altında kurs açamazsın. Pat, gitti. Peki 5 kişi var. 5 kişiye olmaz diyor. (Y5)

Burada dezavantajlı durumlar şunlar: ... örneğin ... yarışmasında birinci oluyoruz gazeteye ilan çıkmıyor. Okuldaki öğrenci, Türkiye‟de ilk bine giriyor, ilk on bine otuz ya da kırk öğrenci giriyor, gazeteye ilan veremiyorsunuz. O zaman deformasyon oluyor. En basitinden, sokakta gezen insan şunu zannediyor, diyor ki: başarılı olsalardı gazeteye ilan verirlerdi, iş panolarına ilan verirlerdi, başarılarını biz de görürdük. Dershaneler reklamını yapıyor. Eski yıllarda da şu anda da bakın her biri tabela asmış durumda. Biz kendi olanaklarımızı kullanamıyoruz. Bize yasak. İşte bu saçmalık, böyle şey olmaz. (Ö3Matematik)

Özel okullara devlet destek yapıyor. 3500 lira veriyor. Bize versin o parayı. Öğrenci başına versin, öğrencilere istedikleri kaynakları kullanabilelim. Böyle bir destek alamıyoruz biz, onlar alıyor. (Ö3Fizik)

Keşke bunu resmi yerlere de yazabilsek. Onlarda (temel liselerde)seçmeli dersleri yok ve tamamen etüt sistemine göre çalışıyorlar ama bizim böyle bir imkânımız yok. Dolayısıyla üçü kırk geçeden sonra çocuğun üniversiteye hazırlanmasındansa öğlene kadar okul derslerini toparlayıp ondan sonra (üniversite sınavlarına) hazırlanmak daha cazip geliyor. (Ö5Edebiyat)

Okulların, velilerle ilişkilerini toplantılar aracılığıyla sürdürdüğü sonucuna ulaşmak mümkündür. Velilerin sosyoekonomik alt yapısı iletişimi engelleyen bir unsur olarak yöneticilerin ve öğretmenlerin karşısına çıkmaktadır. Ayrıca, devlet okullarının çevreye tanıtılması açısından ekonomik ve yapısal engellerin bulunduğu belirtilmektedir.

4.3.2. Merkezi Sınavların Değerler Düzeyinde Örgüt-Çevre

Arası ĠliĢkilere Yansımaları

Bu bölümde merkezi sınavlar bağlamında okullar ile veliler arasında gelişen ilişkiler, her iki tarafın da merkezi sınavlarla ilgili gelişmeler doğrultusunda birbirlerine karşı davranışlarına yer verilmiştir.