• Sonuç bulunamadı

Sosyal faaliyetler gerekli ama sınavlar birinci tercihimiz’

Okul toplumda sosyal sermayenin geliştirilmeye başlandığı bir yerdir. Okulun akademik sermayeyi geliştirebilmesi öğrenme ve öğretmeye uygun bir kültür oluşturmasıyla mümkün olabilir. Bu nedenle, bürokratik okullarda öğrencilerden beklenen kurallar farklı beklentilerle okula gelen öğrencilerin enerjilerini yok eder, onları okuldan soğutur. Öte yandan, okullardaki sosyal faaliyetler öğrencilerin kendilerini keşfedebilecekleri ortamlar yaratır (Çelik, 2009). Görüşme yapılan yöneticiler, öğretmenler ve veliler okulda düzenlenen sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerin öğrencilerin yeteneklerini keşfetmelerine yardımcı olduğunu, sosyalleşmelerini desteklediğini ve öğrencilerin sınav stresini azalttığına inandıklarını belirtmişlerdir. Bu nedenle, üniversite sınavına hazırlık sürecinde öğrencilerin bu tür faaliyetlere katılmalarına destek verdiklerini şöyle dile getirmişlerdir:

Sosyal ve kültürel faaliyetlerin içerisinde olmasının çocuğa özgüven anlamında çok faydası olduğunu düşünüyorum. Hayata bakış anlamında, ileriki yaşantısında aynı şekilde. Keza artık hangi üniversiteden mezun olduğunu değil, hangi faaliyetlerin içerisinde olduğunu sorarak işe alıyorlar. (Y3)

Ben çocukların rahatlaması gereken bir alanın olması gerektiğine inanıyorum. Çocuk basketbol oynuyorsa ders arasında antrenmanını yapması aslında onun stres atmasını sağlar. Bir müzik aleti çalıyorsa yine stresini boşaltacağı, özel zevklerini uyguladığı bir alandır. Ayakta durabilmek, iyi bir birey olmak adına olması gerektiğini söylüyoruz. (Ö1Matematik)

Sosyal faaliyetler onlara olumlu şeyler katıyordur. Hayatta başarı sadece üniversite sınavına bağlı değil. Üniversiteyi kazandıktan sonra bu faaliyetlerin onlara getireceği çok artılar olabilir. O yüzden destek veriyorum. (Ö3Fizik)

Evet, bu tür faaliyetlere katılmasını destekliyorum. Çocuğum sınavlara daha rahat hazırlanıyor. Hem beynini boşaltmış oluyor hem rahatlama oluyor. (V3)

Sosyal etkinliklere katılan bir öğrenci kendine daha fazla güveniyor. En azından psikolojisi rahat. Çocuklar sınava ne kadar rahat girerse başarılı olma şansı daha yüksek oluyor. Sosyal faaliyetler artı çalışma öğrenciyi hem dinlendirir hem de başarılı yapar diye düşünüyorum. (Y5)

Ben ikisini birlikte yürütmelerinin faydalı olduğunu düşünüyorum çünkü çocuklar sadece ders çalıştıkları zaman, antidepresan kullanan o kadar çok genç var ki. Çok gençler ve birçoğunun psikolojik sorunları var. Bir öğrencim „ben yüzerken çok mutlu hissediyorum‟ diyor. Dolayısıyla, ikisini birden yürütebilmeleri en güzeli. (Ö5Edebiyat)

Okullarda öğrencilerin 9, 10 ve 11. sınıflarda bu faaliyetlere katıldığı, 12. Sınıfta ise sınavlara hazırlık sürecinin bütün zamanlarını ve enerjilerini alması yüzünden bu tür faaliyetlere katılımlarının azaldığı anlaşılmaktadır. Öğrencilerin sınıf düzeylerine göre sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılımları ile ilgili eğilimlerini Y2 şöyle açıklamaktadır:

9‟da kendilerini ve okulu tanımaya çalıştıkları için çok aktif olmuyorlar. 10. Sınıfta katılım yoğunlaşıyor. 11‟de dengeye oturuyor. 12‟de geri çekiliyorlar çünkü zamanlarının çoğunu sınava ayırıyorlar. (Y2)

Görüşme yapılan 1. okulda geçmişte yaşanan bir olumsuzluk yöneticilerin ve öğretmenlerin üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin bu tür faaliyetlere katılması ile ilgili düşüncelerini etkilemektedir. Okulda anlatılan hikâyeye göre, iki yıl önce üniversite sınavına birkaç gün kala öğrencilerden biri okulda voleybol oynarken düşüp kolunu kırar. Sınava o halde girer ama acıdan ve moral bozukluğundan başarılı olamaz. İstediği bölümü kazanamaz, sınava ertesi yıl tekrar girmek zorunda kalır. Bu hikâye okulun içinde paylaşılmaktadır. Dolayısıyla, yöneticiler ve öğretmenler üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin sportif faaliyetlere katılmasına olumlu bakmamaktadırlar. Bu hikâyeyi anlatan yönetici ve aynı okulun öğretmeni öğrencilerin bu faaliyetlere katılımları ile ilgili düşüncelerini şu şekilde açıklıyor:

12. sınıfta biz deriz ki işte futbola mesela katılmayın. Futsala katılmayın. Onlar için risk. Sağlıkları açısından risk oluşturabilecek, işte kol kırılması, ayak kırılması gibi travmalar, beyin travması gibi travmalara yol açabilecek sporlardan uzak durmaları yönünde önerilerimiz oluyor ama çok da dinlediklerini söyleyemeyiz. (Y1)

Mesela son sınıflar bu tür etkinliklere katılmıyorlar... Hatta biz bile katılmayın diyoruz. Kolun molun kırılır diye muhabbetler oluyor. (Ö1-Fizik)

Öğrencilerin sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılımında üniversite sınavına hazırlık sürecinde bir düşüş yaşanmasının sebebi olarak okuldaki eğitim programının yoğunluğu gösterilmektedir. Katılımcılar, öğrencilerin gün içinde çok sayıda derse girmesinin, çalışmaları gereken çok konu bulunmasının onların hem zamanlarını hem de enerjilerini tükettiğine inandıklarını dile getirmişlerdir. Bu durumu öğretmenler ve veliler şu şekilde ifade ediyorlar:

Keşke bu açıdan bir merkezi sınav yapılsa çocuklara. Daha çok bu tür faaliyetlere yönlendirilse, bu kadar çok akademik yükleme yapılmasa. 8 saat çocuğun arka arkaya derse girmesi çok zor. Fizikten çık kimya, kimyadan çık matematik, matematikten çık geometri. Çok yorucu. Böyle olması yerine 4 saat akademik 4 saat sportif, kültürel bir şeyler olabilir. (Ö2Matematik)

Günlük 8 saat teorik derse giren bir öğrenci kesinlikle sportif faaliyetlere zaman ayıramaz. Ölüsü geliyor eve zaten çocuğun. (V2Öğretmen)

Çocuk 12‟ye kadar bu tür etkinliklere hep katılıyor, elinden geldiğince kendi merakı doğrultusunda, ama 12. Sınıfa gelince buna fırsat bulamıyor. Çok fazla çalışması gereken ders olduğu için buna zaman ayıramıyor. (Ö1Matematik)

Şöyle bir sıkıntı yaşıyoruz. Biz yazarlık kulübünde mesela boş saat bulamıyoruz. Her gün ders çıkışında çocuğun kursu var. Çocuklar yazdıkları zaman o kadar mutlu hissediyorlar ki ama saat bulamıyoruz. (Ö5Edebiyat)

Dershanelerin kapatılmasının gerekçelerinden biri de dershane ve okul arasında zamanlarını geçiren öğrencilerin sosyal hayata zaman ayıramamalarıdır (TED, 2014). Dershanelerin kapatılmasının ve okullarda açılan kursların öğrencilerin bu tür sosyal faaliyetlere katılmaları için yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır. Geçmiş yıllarda olduğu gibi, üniversite sınavına hazırlanan lise son sınıf öğrencilerinin sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılımında azalma yaşandığı belirtilmektedir:

Bizde 12lerde katılanlar var ama bizim öğrencilerimizin şöyle bir sorunu var; ikisini birlikte yürütemiyorlar. Keşke yürütebilseler (Ö5Edebiyat)

Biz ikna edersek katılıyor, edemezsek katılmıyor. Mesela bu faaliyetlerde çok başarılı olacak öğrencilerin sırf derslerimden geri kalırım diye katılmadıklarını görüyorum. Bu çok ciddi bir problem bizim gibi branşlarda. Çocuk orada hem beceri kazanacakken hem sosyal hayata dair çıkarımda bulunacakken, sırf sınav kaygısı, derslerinden geri kalma kaygısı yüzünden, „daha az test çözeceğim, benim bu yıl sınavım var‟ düşüncesiyle katılmadıklarını gözlemliyoruz. Biz bunlarla zaman kaybedemeyiz, önümüzde çok ciddi bir sınav var diyorlar. Bunu bir zaman kaybı olarak görüyorlar. 9‟daki öğrencilerin katılacağı başka, 10dakilerin başka, 11‟deki başka. Her kademe için ayrı bir beceri gerektiren faaliyet varken, maalesef böyle düşünmüyorlar. (Ö2Edebiyat)

Katılım oranında son sene değişim oluyor. Tabi ki öğrenciler „sınavlar birinci tercihimiz‟ diyorlar. Fazla olmamak kaydıyla yine görev alıyorlar ama sınav birinci tercihleri olduğu için yavaş yavaş sosyal faaliyetlerden uzak durmaya başlıyorlar. (Y5)

Diğer liselerin aksine meslek lisesinde, üniversiteye hazırlık sürecinin öğrencilerin sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılımında bir etkisi olmadığı ifade edilmektedir. Üniversiteye yönelik hedefleri düşük olan, hazırlık anlamında bir kaygı taşımayan öğrenciler sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere aktif biçimde katılmaktadırlar. Yönetici ve öğretmenler okulda faaliyetlere katılım ile ilgili görüşlerini şu şekilde dile getiriyorlar:

Bizimkileri pek etkilemiyor açıkçası. Çocukların akademik başarıları düşük ama sosyal faaliyetlerde çok başarılılar. Onların o yönlerini keşfetmek de önemli. Yani dediğim gibi üniversite sınavına deli gibi hazırlanan motive olmuş öğrenci sayısı düşük. Sosyal faaliyetlerle ilgileniyor onlar da (öğrencilerimiz). Biraz da dersten kaçmak için sosyal faaliyetler onlara iyi geliyor. (Ö6Matematik)

Biz zaten meslek lisesi olduğumuz için dershaneye giden öğrencimiz zaten sayı

olarak da azdı. O açıdan bizim için bir şey değişmedi. (Y6)

Meslek lisesinde son sınıf öğrencilerin sosyal ve sportif faaliyetlere katılımında bir değişiklik yaşanmazken diğer okullardaki öğrencilerin bu tür faaliyetlere katılımında yaşanan düşüş, öğrencilerin sınava yükledikleri anlam ile davranışlarının farklılaşması arasında bir bağlantı olduğunu göstermektedir. Bu noktadan hareketle, üniversiteye yönelik hedeflerin artması ile birlikte merkezi sınavların öğrencilerin davranışlarına olumsuz yansımalarının arttığı çıkarımında bulunulabilir.

Sonuç olarak, üniversiteye hazırlık sürecinde, öğrencilerin sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere katılımında bir azalma yaşandığı anlaşılmaktadır. Çocuklar sosyal, sportif ve sanatsal tüm etkinliklerden uzaklaşarak birer test makinesine dönüşmektedir (TED, 2014). Dershanelerin kapatılması, destekleme ve yetiştirme kurslarının açılması bu durumu değiştirmediği görülmektedir. Öğrencilerin son sınıfta sosyal faaliyetlere katılımındaki azalmanın esas nedeni olarak üniversiteye geçiş sistemine dikkat çekilmektedir. Yoğun eğitim programını bitirme telaşı ve sınava yeterince çalışamama kaygısı öğrencilerin bütün zamanlarını sınava hazırlık için harcamalarına yol açtığı anlaşılmaktadır.