• Sonuç bulunamadı

Öncelikli eğitim hedefimiz öğrencileri üniversiteye yerleĢtirmek’

Eğitim planlamasında belli hedefler öngörülür. Okulun sahip olduğu kültürel değerler, normlar, inançlar, gelenekler bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde etkilidir (Çelik, 2009). Görüşmelerden ortaöğretim kurumlarında, eğitim hedeflerini belirlerken üniversite sınavlarının etkili olduğu anlaşılmaktadır. Üniversite sınavının okulun öncelikli hedefleri arasında yer alma sebebi olarak velilerin beklentileri, okulun türü, üniversiteye hazırlığın Millî Eğitim Bakanlığının hedefleri arasına alınması gösterilmektedir. Farklı okullarda görev yapan yöneticiler, üniversite sınavlarının okulun hedefleri arasındaki yerini şu şekilde ifade etmektedirler:

... Biz ... Lisesiyiz. Dolayısıyla akademik başarı öncelikli hedefimiz zaten. Bizim öncelikli hedefimiz akademik başarı artı öğrencilerimizi iyi üniversite ve iyi bölümlere yerleştirmek (Y3)

(Okuldaki öncelikli eğitim hedefimiz) üniversite (yerleştirme) başarısının yüksek olması, öğrencilerin üniversite sınavlarında iyi bir başarı çıkarmaları, mutlu olacakları, hedefledikleri yere varmaları. (Y4)

Bize gelen velilerin dolayısıyla öğrencilerin çoğunun amacı yükseköğretime yönelmek. Böyle olunca biz de paralel düşünüyoruz. Hedefimiz olabildiğince yükseköğretimde (yerleştirmelerde) belli bir noktayı yakalamak, çünkü okulumuz çok eski. Zamanında bölgesinin tek okulu olması, devlete bürokrat yetiştirme anlamında iyi izlenimler bırakan bir okul. Öyle olunca da o mirasın gerisine düşmek zor geliyor. Biz tekrar o günlere ulaşmak için çırpınıyoruz (Y2)

Okulda hedefleri belirlerken kesinlikle üniversite giriş sınavlarının etkisi olmakta. Şimdi son yönetmeliklerle sınavlara hazırlık Milli Eğitim Temel Kanununa konuldu. Temel hedefler arasına alındı. Hayata öğrenci yetiştirmek adına tabi ki sınavlara hazırlamak da kapsam içine alındı (Y1)

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi üniversite yerleştirmeleri açısından yüksek başarı hedefleyen okullarda amaç sadece öğrencilerin herhangi bir üniversite ya da bölümü kazanması değil, öğrencilerin istedikleri mesleklere ulaşabilmelerini sağlayacak, velileri ve öğrencileri mutlu edecek programlara yerleşmeleridir. Üniversite yerleştirme başarısı daha düşük bir okulda ise üniversiteye yönelik eğitim hedefi öğrencilerin bir lisans programına yerleşmesi şeklinde ifade edilmektedir:

En azından öğrencilerimizi bir lisans programına yerleştirmek. Birinci amacımız o. Bir meslek sahibi olmalarını sağlamak. (Y5)

Liselerin amaçları göz önünde bulundurulduğunda, meslek liseleri dışında kalan liselerin amacının temelde yükseköğrenime hazırlamaya dönük olduğu görülmektedir (TED, 2010). Görüşmeler, meslek lisesinde üniversite giriş sınavlarının okulun hedefleri üzerinde diğer okullardaki kadar öncelikli ve etkili olmadığını göstermektedir. Meslek lisesinde görev yapan Y6, öğrencilerinin üniversiteye yönelik hedeflerini şu şekilde açıklamaktadır:

Birinci öncelik çocukların okulu dört yılda bitirmelerini sağlamak ve az azından bir meslek sahibi olabilmeleri.4 yıllık üniversiteyi hedefleyen öğrenciler de var tabi ama geçiş hakkını kullanarak iki yıllık bir üniversite (programı) bitirmek. (Y6)

Okulların türü ve üniversite yerleştirme başarısının, okulların üniversiteye yönelik hedeflerinin üzerinde etkili olduğu anlaşılmaktadır. Ortaöğretimde akademik başarı sıralamasına göre okul türlerine dağılan öğrencilerin hedeflerinin okulların üniversite yerleştirmelerine yönelik hedeflerinde belirleyici olduğu anlaşılmaktadır.

4.1.2.1. BaĢarıya Yönelik Değerlerin Yönetici DavranıĢlarına

Yansımaları

Bireysel inanç ve değerlerin örgütsel değerlerle uyumlu olmasını sağlamak için örgütler bireylerin davranışlarını sistemli olarak biçimlendirir (Çelik, 2009). Buyruk (2014), öğrencilerin merkezi sınav performanslarının öğretmen başarısıyla ilişkilendirildiğini, merkezi sınav sonuçları karşılaştırılarak il, ilçe ve okul düzeyinde okulların ve öğretmenlerin performansları hakkında bilgi veren bir araç olarak kullanıldığına dikkat çekmektedir. Görüşmeler sırasında okul yöneticilerinin kurul toplantılarında sınıfların not ortalamalarına göre başarı düzeylerini açıkladıkları, sınıfların ve öğrencilerin (dolayısıyla öğretmenlerin) başarısı ya da başarısızlığının sadece not ortalamalarına göre değerlendirildiği ifade edilmiştir. Okul yönetiminin bu tutumunun, öğretmenlerin akademik başarı anlayışı ile uyuşmadığını Ö2Edebiyat şu şekilde açıklamaktadır:

Okul başarıda ders notlarına bakıyor, karne notlarına bakıyor. Tabi ki karne ve ders notlarıyla orantılı üniversite başarısı. Okulun başarı kriteri ile üniversiteye giriş sisteminin başarı kriterleri birbiri ile örtüşüyor ama öğretmenlerin başarı kriterleri ile aslında üniversitenin başarı kriterleri örtüşmüyor. Biz (öğretmenler) bakıyoruz ki sınıfta aktif katılımı var. Sosyal faaliyetlere katılıyor. Derslerde okuyor, düşünüyor, kendini ifade ediyor ama (bu öğrenciler) üniversite sınavında başarılı olamayabiliyor. (Ö2Edebiyat)

Okullarda en önemli toplantılardan biri olan öğretmenler kurulu toplantılarında öğrenci başarısının notlar üzerinden değerlendirilmesi gibi yöneticiler tarafından benimsenen uygulamaların akademik başarıya yönelik değerlerin sadece not ortalamasına indirgenmesini pekiştirdiği anlaşılmaktadır. Öğretmenlerin sürekli kontrol edilmesi ve çeşitli biçimlerde yetkilerinin kısıtlanması onların öz yeterliliklerine ve profesyonelliklerine zarar vermekte, işlerine karşı memnuniyetsizliklerinin artmasına yol açmaktadır (Jones, 2004: 589).

4.1.2.2 BaĢarıya Yönelik Değerlerin Öğretmen DavranıĢlarına

Yansımaları

Bu bölümde öğretmenlerin üniversite sınavlarında öğrenci başarısını arttırmak adına son sınıf öğrencilerine yönelik benimsedikleri davranış biçimleri ele alınmaktadır. Destekleme ve yetiştirme kurslarında görev alan ve almayan öğretmenlerin merkezi sınavlara hazırlık sürecinde eğitim öğretim faaliyetleri anlamında benimsedikleri davranış biçimleri „üniversite sınavı temel bilgileri edinmeye engeldir‟, „kurslarda görev almak ya da almamak‟, „öğretmenlerin üzerine çok fazla yük bindi‟ başlıkları altında; merkezi sınavların öğretmenlerin ölçme değerlendirme süreçlerine yansımaları „çocuğun yükünü daha fazla arttırmamak için‟ ve „şişirilmiş notlar gerçeği‟ başlıkları altında ele alınmıştır.