• Sonuç bulunamadı

Terör Örgütlerinin Silâhlı Saldırının Doğrudan Faili Olarak Kabul Edilip

A. Terorist Eylemlerin Silâhlı Saldırı Koşulu Bakımından Değerlendirilmesi

2. Terör Örgütlerinin Silâhlı Saldırının Doğrudan Faili Olarak Kabul Edilip

Uluslararası hukuk kurallarının, doktrin ve yargı kararları ile birlikte değerlendirildiğinde, münferit terorist saldırıları, süregelen bir terorist faaliyetin parçası olarak silâhlı saldırı saymasının önünde bir engel olmadığını düşünmek daha doğru olacaktır. Zira terör örgütleri eylemlerini genellikle tek seferliğine düzenlemezler. Hedef alınan devlet ya da devletlerin iradelerini etkilemek amacıyla düzenlenen eylemler, süregelen terorist faaliyetin parçasıdır. Örgüt daha önce de benzer saldırılar düzenlemiştir ve muhtemelen gelecekte de düzenleyecektir.339 Önleyici meşru müdafaa hakkının BM düzeni içinde meşru kabul edilmesinin çok güç olduğuna yukarıda değinilmişti. Ancak burada söz konusu olan gelecekten ziyade geçmiştir. Terör örgütünü tek ve büyük bir saldırı düzenlemekten alıkoyan, uluslararası hukukun meşru müdafaa hakkıyla ilgili eşiği değil; elindeki imkânların buna elvermemesidir. Mağdur devlete terorist saldırıları toplamda değerlendirme yolunu kapatmak meşru müdafaa yolunu kapatarak kendini savunma imkânını elinden almak olacaktır.

2. Terör Örgütlerinin Silâhlı Saldırının Doğrudan Faili Olarak Kabul Edilip

gibi;340 bunun tam tersi, yani silâhlı saldırının mutlaka bir devletten kaynaklanmasının şart olmayıp, terör örgütleri gibi devlet dışı aktörlerin de silâhlı saldırının doğrudan faili olabileceği de ileri sürülmüştür.341 11 Eylül saldırılarından sonra ise, anılan ikinci görüş daha fazla savunulur hâle gelmiştir.342

UAD ise 9 Temmuz 2004 tarihinde verdiği Legal Consequences of the Construction of a Wall in the Occupied Palestinian Territories (İşgal Altındaki Filistin Topraklarında Duvar İnşasının Hukukî Sonuçları)343 başlıklı danışma görüşünde, silâhlı saldırının failinin mutlaka bir devlet olması gerektiği yönünde görüş bildirmiştir. Divan, “BM Antlaşması’nın 51. maddesinin doğal olan meşru müdafaa hakkının varlığını ancak bir devletin bir başka devlete silâhlı saldırı düzenlemesi hâlinde tanıdığı” yargısına varmıştır. Ayrıca Divan’a göre, İsrail’in iddia ettiği tehdit dışarıdan değil içeriden kaynaklanmaktadır; bu nedenle bu devlet meşru müdafaa iddiasını desteklemek için 1368 ve 1373 Sayılı Kararlar’a başvuramaz.344

Meşru müdafaa hakkının devlet dışı aktörlere karşı da kullanılabileceğini savunan yazarların görüşlerine dayanak yaptıkları temel argüman, 51. madde metninde bu hakkın doğumuna vücut veren silâhlı saldırının failinin ve kendisine karşı bu maddeye dayanılarak kuvvet kullanılan muhatabın devlet dışı bir

340 Örneğin Cassese’ye göre, saldırı bir devlete izafe edilebilir olup da bir devlet eylemi hâline gelmedikçe buna kuvvetle karşılık vermek söz konusu olamaz. Meşru müdafaa hakkına dayanarak kuvvet kullanımının meşru olup olmadığını belirleyebilmek için, ilk olarak kuvvet kullanılan devletin meşru müdafaa hakkını kullanan devlete karşı bir silâhlı saldırı düzenleyip düzenlemediğine bakmak gerekecektir. Konu hakkında bkz. CASSESE, 1989, s. 596-597.

341 Ruth WEDGWOOD, “Responding to Terrorism: The Strikes Against bin Laden,” Yale J. Int’l L., Vol. 24, (1999), s. 564.

342 Thomas M. FRANCK, “Terrorism and the Right of Self-Defense,” Am. J. Int’l L, Vol. 95, (2001), s. 840; GREENWOOD, s. 17; Harold Hongju KOH, “The Spirit of the Laws,” Harv. Int’l L. J., Vol.

43, (2002), s. 24, 28; MURPHY, 2002, s. 50; Jordan J. PAUST, “Use of Armed Force against Terrorists in Afghanistan, Iraq, and Beyond,” Cornell Int’l L. J., Vol. 35, (2002), s. 534.

343 Legal Consequences of the Construction of a Wall in the Occupied Palestinian Territories, (Advisory Opinion of 9 July 2004), parag. 139.

Danışma görüşü metni için bkz.http://www.icj-cij.org/docket/files/131/1671.pdf, (10 Mart 2011).

Bundan sonra Duvar danışma görüşü olarak adlandırılacaktır.

344Duvar danışma görüşü, parag. 139.

organizasyon olamayacağına dair herhangi bir ifadenin yer almamasıdır.345 Örf ve adet hukukunun da devlet dışı aktörlere karşı kuvvet kullanmaya izin verdiği savunulmaktadır. Bu düşünceyi paylaşan yazarlara göre, tehdidin kaynağının bugün terorist olarak adlandırılabilecek devlet dışı bir grup olduğu Caroline olayı, silâhlı saldırının mutlaka devlet kaynaklı olmasının gerekmediğini göstermiştir. Webster’in meşru müdafaaya ilişkin formülünde de meşru müdafaa hakkının devletten kaynaklanmayan silâhlı saldırılara karşı kullanılmayacağına dair bir ifade yer almamaktadır.346

Uluslararası örgütlerin 11 Eylül saldırıları karşısında takındıkları tutuma da, meşru müdafaa hakkının devlet dışı aktörlere karşı kullanılabileceğini savunanlar tarafından dikkat çekilmektedir. Güvenlik Konseyi, 1368 ve 1373 Sayılı Kararları’nda, ABD’ye yönelik terorist eylemlerin uluslararası barış ve güvenlik için tehdit oluşturduğunu ifade ettikten sonra, bu devletin münferit ve ortaklaşa meşru müdafaa hakkını açıkça tanımıştır.347 NATO Konseyi de, dışarıdan yönlendirildiğinin belirlenmesi hâlinde, saldırının Kuzey Atlantik Antlaşması’nın348 5. maddesi kapsamında bir eylem olarak kabul edilmesini 12 Eylülde karara bağlamıştır. Henüz eylemi teroristlerin düzenlediği açık, ancak saldırının arkasındaki

345 Bu yazarlardan Murphy, BM üyesi devletlerin bir başka devlete karşı kuvvet kullanmasından söz eden BM Antlaşması’nın 2(4). maddesindeki ifadenin 51. maddede tekrar edilmediğine, meşru müdafaayı düzenleyen maddenin silâhlı saldırıyı kimin düzenlediği konusunda sessiz kaldığına dikkat çekmektedir. Konu hakkında bkz. MURPHY, 2002, s. 50.

346 GREENWOOD, s. 17; MURPHY, 2002, s. 50; PAUST, 2002, s. 535.

347 S.C. Res. 1368, U.N. SCOR, 56 th. Sess., U.N. Doc. S/Res/1368 (2001); S.C. Res. 1373, U.N.

SCOR, 56 th. Sess., U.N. Doc. S/Res/1373 (2001).

Anılan kararlar her ne kadar meşru müdafaa hakkına yollama yapsa da, 1368 ve 1373 Sayılı Kararlar’da 11 Eylül saldırıları için “silâhlı saldırı” değil, “terorist saldırı” kavramı kullanılmaktadır.

Konseyin daha sonraki kararlarında da 11 Eylül için “silâhlı saldırı” nitelendirmesi yapılmamıştır.

Ancak Güvenlik Konseyinin 1967 yılında kabul ettiği 241 Sayılı Karar’da [S.C. Res. 241, U.N.

SCOR, 22d Sess., U.N. Doc. S/RES/241 (1996).] yabancı paralı askerlerden oluşan güçlerin Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne karşı düzenledikleri saldırılar “silâhlı saldırı” kavramıyla ifade edilmiştir. Konu hakkında bkz. Tom RUYS & Sten VERHOEVEN, “Attacks by Private Actors and the Right of Self-Defence,” J. Conflict & Sec. L., Vol. 10, No. 3, (2005), s. 311.

348 North Atlantic Treaty, 4 Nisan 1949. Antlaşma'nın Türkçe metni için bkz. GÜNDÜZ, s. 660-662.

devlet bağlantısı şüpheliyken Güvenlik Konseyinin ve NATO’nun aldığı bu kararlar üzerine doktrinde, anılan organ ve örgütlerin, silâhlı saldırının failinin bir devlet olması ve meşru müdafaa hakkının mutlaka bir devlete karşı kullanılması şartlarını aramadıkları yönünde yorumlar yapılmıştır.349

Ancak 11 Eylül saldırılarının niteliği ve olayı izleyen günlerdeki gelişmeler, silâhlı saldırının failinin terör örgütleri olup olamayacağı; buna bağlı olarak meşru müdafaa hakkının doğrudan terör örgütleri muhatap alınarak kullanılabilip kullanılamayacağının tespiti açısından aydınlatıcı değildir. Zira 11 Eylül saldırılarını gerçekleştiren El Kaide örgütünün lideri Ladin ve önde gelen yardımcıları Afganistan’da üslenmişlerdi. ABD, Ladin ve diğer El Kaide üyelerinin kendisine teslimini bu devletten istemiş; talebin reddi üzerine, Afganistan’da bulunan El Kaide üslerinin yanında Afganistan yönetimini de hedef alan ve “Kalıcı Özgürlük Harekâtı”

adını verdiği bir saldırı başlatmıştır. Görüldüğü gibi, 11 Eylül saldırıları ve sonrasında ABD’nin Afganistan’a karşı kuvvet kullanması, meşru müdafaa hakkının devletler arasında gerçekleşen geleneksel yapısına uymaktadır.350

Kalıcı Özgürlük Harekâtı’ndan farklı olarak, 20 Ağustos 1998’de Afganistan’daki El Kaide üslerini ve Sudan’daki bir ilaç fabrikasını füzelerle vuran ABD,351 Ağustos 2002’de Gürcistan’ın Pankisi Vadisi’nde üslenmiş Çeçen

349 FRANCK, 2001, s. 840; GREENWOOD, s. 17; PAUST, 2002, s. 535. Franck’a göre, eğer Güvenlik Konseyi El Kaide’ye karşı harekete geçebiliyorsa, mağdur devlet de geçebilir. Konu hakkında bkz. FRANCK, 2001, s. 840.

Franck’in 1368 ve 1373 Sayılı Kararların El Kaide’ye yönelik olduğu görüşüne karşın, her iki kararın da esasen devletleri muhatap aldığı ve terorizme karşı onlardan taleplerde bulunduğu unutulmamalıdır.

350 Kuşku yok ki, ABD’nin Afgan yönetimine karşı giriştiği askerî harekâtı açıkça ya da zımnen destekleyen uluslararası toplum, sadece El Kaide’yi hedef alan daha sınırlı bir askerî harekâtı da onaylayacaktı.

351 http://www.nytimes.com/1998/08/21/world/us-fury-2-continents-weapons-dozens-ship-launched-cruise-missiles-strike-same.html, (10 Mart 2011).

ayrılıkçıları bombalayan Rusya,352 5 Ekim 2003’te Şam yakınlarındaki Ain Saheb’i Filistinli gruplarca kullanılan bir terör üssü olduğu iddiasıyla bombalayan İsrail353 ve 1 Mart 2008’de FARC üyelerine karşı Ekvator topraklarına girerek FARC’ın üst düzey liderlerinden Raul Reyes’i öldüren Kolombiya354 doğrudan devlet dışı aktörleri hedef almışlardır. Bu kuvvet kullanma fiillerinde, ABD, İsrail, Kolombiya ve Rusya, ülkelerinde kuvvet kullandıkları devletlerin silâhlı grupların eylemlerinden dolayı sorumlu olduklarını gündeme getirmişlerdir.

Ain Saheb saldırısından sonra İsrail, Suriye’yi terorizmi destekleyen devlet olmakla ve çeşitli terorist örgütlere güvenli barınak, eğitim desteği, finansman ve lojistik destek vermekle suçlamıştır.355 ABD ve Rusya ise ülkelerine saldırı düzenledikleri devletlerin silâhlı grupların eylemlerine esaslı ölçüde karıştıklarını iddia etmemişlerdir. Başkan Clinton, Afganistan ve Sudan’a düzenlenen füze saldırısından sonra, ABD’nin hedefinin terör, amacının ise Ladin’in finanse ettiği radikal grupların vurulması olduğunu; Afganistan ve Sudan’ın yıllardır bu terorist grupları barındırmaya ve desteklemeye son vermesi için uyarıldığını söylemiştir.

Başkana göre, devletlerin teroristler için güvenli barınak olma gibi bir hakları yoktur.356 Rusya Başkanı Putin, 11 Eylül 2002’de yaptığı ve Rusya’nın BM Genel Sekreterine yazdığı 12 Eylül 2002 tarihli mektubuna ekli açıklamasında eğer Gürcistan yönetimi Rus-Gürcü sınırında bir güvenlik bölgesi oluşturmayı başaramaz ve Güvenlik Konseyinin 1373 Sayılı Kararı’nı göz ardı etmeyi sürdürürse meşru

352 http://www.nytimes.com/2002/08/24/world/georgia-moves-against-rebels-and-accuses-russia-of-airstrikes.html, (10 Mart 2011).

353 http://www.nytimes.com/2003/10/06/world/mideast-turmoil-airstrike-israel-attacks-what-it-calls-terrorist-camp-syria.html, (10 Mart 2011).

354http://www.nytimes.com/2008/03/02/world/americas/02farc.html, (10 Mart 2011).

355 U.N. Doc. A/58/424–S/2003/972.

356 Philip AUERSWALD et. al., Clinton's Foreign Policy A Documentary Record et. al., New York, Kluwer Law International, 2003, s. 258; John F. MURPHY, “Contemporary Practice of the United States Relating to International Law,” Am. J. Int’l L., Vol. 93, (1999), s. 162.

müdafaa hakkına dayanarak harekete geçme haklarını saklı tuttuklarını ifade etmiştir.357

BM Antlaşması, uluslararası sistemin aktörleri olarak sadece devletleri kabul etmektedir; bu nedenle, Antlaşma’nın getirdiği hak ve yasaklar da temelde devletler içindir.358 Her ne kadar BM Antlaşması devletler üzerine inşa edilmiş ve devletler arasındaki ilişkileri düzenleyen bir metin olsa da meşru müdafaa hakkını düzenleyen 51. maddenin kullandığı dil, en azından, devlet dışı birimlerin doğrudan silâhlı saldırının faili ve meşru müdafaaya dayanılarak kullanılan kuvvetin muhatabı olma ihtimallerini dışlamamaktadır. Ancak meşru müdafaa hakkı, devletin kendi ülkesinde değil, bir başka devletin ülkesinde kullanacağı bir haktır. Buna bağlı olarak, açık deniz söz konusu olmadığı sürece meşru müdafaa hakkı, bu hakka dayanılarak verilen askerî karşılığın doğrudan terör örgütüne yöneldiği hâllerde dahi, bir başka devletin ülkesinde kullanılacak ve kuvvet kullanma yasağının ihlâl edilip edilmediği gündeme gelecektir. Devlet dışı aktörleri doğrudan hedef alan devletler de, genellikle, ülkelerinde kuvvet kullandıkları devletin sorumluluğunu bir şekilde gündeme getirmektedirler.

B. Terorist Eylemlerin Meşru Müdafaa Hakkının Diğer Koşulları Bakımından