• Sonuç bulunamadı

C. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta Gerçekleştirdiği Askerî Operasyonların

1. Antlaşmalar Temelinde Irak’ın Rızası

Teroristlerin saldırılarında üs olarak kullandıkları devletle terorist saldırıların mağduru devlet, ikincinin birincinin ülkesinde operasyon düzenleyebilmesi iznini içeren bir anlaşmaya varmışsa; uluslararası hukuka herhangi bir aykırılık gündeme gelmeyecektir.660 Nitekim Nikaragua kararı da bu yargıyı doğrulamaktadır.661

659 GRAY & OLLESON, s. 413.

660 BROWN, s. 30.

Uluslararası hukuk açısından sorun, ev sahibi devlet böyle bir izni terorist saldırıya uğrayan devlete vermediği takdirde ortaya çıkacaktır.

Türkiye ile Irak arasında sınır güvenliğini konu edinen ikili antlaşmalar mevcuttur. Irak-Türkiye sınırını belirleyen 05.06.1926 tarihli Ankara Antlaşması662 ve 29.03.1946 tarihli “Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması”na ekli 6 numaralı Protokol663 tarafların bir diğerine karşı faaliyet yürüten örgütlerin faaliyetlerine kendi ülkelerinde izin vermeme yükümlülüğünü öngörmekte; ancak taraflara bir diğerinin ülkesinde münferiden kuvvet kullanma yetkisini tanımamaktadır.664 Türkiye ve Irak’ın 7 Ağustos 2007’de imzaladıkları PKK ile ilgili mutabakatta da Türkiye’ye bu yönde bir yetki tanınmamıştır.665 Dolayısıyla Türkiye’nin 1926 ve 1946 antlaşmalarına ve 2007 mutabakatına dayanarak Irak’ın ülkesinde askerî operasyon

661Nikaragua yargısı, parag. 246.

662 Antlaşma metni için bkz. İsmail SOYSAL, Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları – I. Cilt (1920-1945), Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları – XVI Dizi, sayı 38, 1983, s. 304-317. Türkiye, İngiltere ve Irak arasında imzalanan Antlaşmanın 9. maddesi, sınır bölgesinde cinayet veya cürüm işleyip diğer tarafa kaçan gerçek kişilerin antlaşmaya taraf olanlarca tutuklanıp iade edilmesini, 10. maddesi ise, antlaşmanın ikinci bölümünün uygulanacağı hudut mıntıkasının “Türkiye’yi Irak’tan tefrik eden bütün hudut ile bu hududun bir ve diğer tarafında yetmiş beşer kilometre derinliğinde bulunan” bölgeyi kapsayacağını öngörmektedir. Antlaşmanın 12.

maddesi de, tarafların kendi egemen bölgelerinde diğer taraf aleyhine hiçbir teşkilata veya toplantıya izin vermeyeceklerini düzenlemektedir. Konu hakkında ayrıca bkz. KESKİN, 1998, s. 87; Kamuran REÇBER, “Türkiye’nin Irak’ın Kuzeyi’nde Sınır Ötesi Operasyon ve Sıcak Takip Hakkı”, Uluslararası Hukuk ve Politika / Review of International Law & Politics, C. 3, No. 9, (2007), s.

19-20.

663 Düstur, III, 28, 1515-1521. İki devlet arasındaki sınıra ilişkin hususları düzenleyen protokol, taraflara sınır güvenliğinin korunması ve haydutluk eylemlerinin önlenmesinde bazı yükümlülükler getirmektedir. Konu hakkında ayrıca bkz. KESKİN, 1998, s. 87; REÇBER, s. 20-21.

664 Bunun bir sonucu olarak, Irak, Türkiye’nin 1926 tarihli Türk-Irak Sınır Antlaşması’nı açık biçimde ihlâl ettiğini BM nezdinde ifade etmiştir. Bu iddianın dile getirildiği mektuplar için bkz. U.N. Doc.

S/22943 (1991), U.N. Doc. S/23141 (1991). Konu hakkında ayrıca bkz. GRAY & OLLESON, s. 411.

665 Mutabakatın PKK ile ilgili paragrafı şu şekildedir: “İki Başbakan, terörizmle mücadele konusundaki ortak kararlılıklarını vurgulamış, bu çerçevede PKK/KONGRA-GEL terör örgütü dâhil olmak üzere Irak’ta faaliyet gösteren tüm terör örgütlerinin ve faaliyetlerinin tecrit edilmesi, pasifize edilmesi ve mevcudiyetlerine son verilmesi amacıyla her türlü çabayı göstermek hususlarındaki mutabakatlarını teyit etmişlerdir. İki Başbakan “Terörle Mücadele işbirliği Anlaşması”

çalışmalarının hızlandırılarak iki ay içinde sonuçlandırılması talimatını vermiştir. Söz konusu anlaşmaları hazırlamak amacıyla Irak İçişleri Bakanı Türkiye’yi iki hafta içinde ziyaret edecektir.”

Mutabakat metni için bkz.

http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/Bolgeler/Mutabakat_Muhtirasi_Irak.pdf, (10 Mart 2011).

düzenleme yetkisi yoktur. Buna karşın Irak, her iki antlaşma gereğince ülkesindeki PKK faaliyetlerine izin vermeme yükümlülüğü altındadır.

Taraflara birbirlerinin ülkesinde münferiden kuvvet kullanma yetkisini açıkça tanıyan tek belge, Ekim 1984’te imzalanan Mutabakat Zaptı (Protokolü)’dır.

Protokol, Dışişleri Bakanı Halefoğlu’nun 13–15 Ekim 1984 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Bağdat ziyareti sırasında imzalanmıştır. Halefoğlu, 14 Ekimde, aralarında üst düzey askerlerin de bulunduğu bir heyetle Bağdat’a gitmiş ve Saddam Hüseyin’e, Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in bir mesajını sunmuştur.666 Bu ziyaretin ve imzalanan protokolün ayrıntıları hakkında taraflar tarafından yapılmış ortak bir açıklama olmadığı gibi; protokol hiçbir yerde de yayınlanmamıştır. Ancak Bağdat yönetimi, Türkiye ile varılan anlaşmayı, Enformasyon Bakanı aracılığıyla 23 Ekimde tek taraflı olarak açıklamıştır. Açıklamada, 15 Ekimde imzalanan anlaşma gereğince, tarafların sınırın 10 km. içerisine kadar askerî operasyon yapma hakkının olduğu; bu operasyonların ancak acil güvenlik gerektiren durumlarda yapılabileceği ve tarafların terorist eylemler konusunda sürekli bilgi alışverişinde bulunacakları ifade edilmiştir.667

Türk tarafı, anlaşma metniyle ilgili ayrıntılı bilgiyi, İçişleri Bakanı Akbulut’un mecliste yaptığı konuşmayla yaklaşık iki yıl sonra açıklamıştır. Akbulut, 4 Eylül 1986 tarihli meclis oturumunda 15 Ağustos 1986’da düzenlenen sınır ötesi operasyonun hukukî dayanağını açıklarken Ekim 1984 Mutabakatı’na değinmiştir.

Bakan, mutabakat gereğince, Türk ve Irak silâhlı birliklerinin çok zarurî hâllerde

666 Hürriyet, 15 Ekim 1984; http://www.byegm.gov.tr/ayintarihidetay.aspx?Id=305&Yil=1984&Ay=10, (10 Mart 2011).

Saddam Hüseyin’in yine Halefoğlu aracılığıyla Evren’e gönderdiği ve Türkiye’nin ayrılıkçı gruplara karşı mücadelesini yürekten desteklediklerini ifade eden cevabî mesajı da Türk basınında yayınlanmıştır. Konu hakkında bkz. Milliyet, 18 Ekim 1984.

667 http://www.byegm.gov.tr/ayintarihidetay.aspx?Id=305&Yil=1984&Ay=10, (10 Mart 2011);

Milliyet, 25 Ekim 1984.

sınırı geçebileceklerini; bu uygulamaları daha etkin kılabilmek için hava harekâtı da yapılabileceğini; ancak makul bir süre önce karşı tarafa bilgi verilip mutabakat sağlanması gerektiğini ifade etmiştir. Akbulut’un verdiği bilgiye göre, iki devlet arasında bir koordinasyon sisteminin kurulması da kararlaştırılmıştır.668 1986’da iki yıl daha uzatılan anlaşmanın süresi bir kez daha yenilenmemiş ve 1988 Ekim ayı itibariyle anlaşma son bulmuştur.669

Türkiye, Ağustos 1986 ve Mart 1987 hava harekâtlarını bu mutabakat zaptına dayandırmıştır. Ağustos 1986 operasyonunda bu hukukî gerekçeyi sıcak takip iddiasıyla birlikte ileri süren Türkiye, eyleminin dayanağı hakkında kararsız kaldığını gösterir bir tutum sergilemiştir. Mart 1987 operasyonu ile ilgili olarak ise, doğrudan anlaşmaya gönderme yapılmış ve sıcak takip iddiası gündeme getirilmemiştir.

Başbakan Özal, 1986 operasyonuyla ilgili olarak 15 Ağustosta düzenlediği basın toplantısında, Irak’la Türkiye arasındaki anlaşmaya göre hareket edildiğini ifade etmiştir.670 Aynı gün yapılan hükûmet açıklamasında, “...Irak topraklarında ilgili devletle esasen mevcut mutabakat çerçevesinde...” bir hava takip harekâtı yapıldığı ifade edilmiştir.671 Ağustos 1986 hava harekâtının Ekim 1984 mutabakatına dayandığı, İçişleri Bakanı Akbulut’un yukarıda anılan meclisteki konuşmasında da şu şekilde dile getirilmiştir: “Irak – Türkiye arasında ...15 Ekim 1984 tarihli görüşme

668TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 17, Cilt 31, 4. Birleşim, 4. 9. 1986, s. 203-204.

669 Bölükbaşı’na göre, 1984 tarihli mutabakatın 1986’dan sonra yenilenmesine önce Türkiye, sonra Irak yanaşmamıştır. Bölükbaşı, Anfal Harekâtı nedeniyle Türkiye’ye sığınan Iraklı Kürtleri takip etmek gerekçesiyle Irak ordusunun ülkesine girmesini engellemek isteyen Türkiye’nin mutabakatın süresinin uzatılmasını istemediğini ileri sürmektedir. Daha sonra, Türk Başbakanı Akbulut’un 5-7 Nisan 1990’da Bağdat’a yaptığı ziyarette, bu kez Türkiye anlaşmayı yenilemeyi teklif etmiş; ancak Irak’ın bunun karşılığında bazı taleplerde bulunması üzerine bu girişimden sonuç alınamamıştır. Konu hakkında bkz. Sertaç H. BAŞEREN, “Huzur Operasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzey Irak’ta Gerçekleştirdiği Harekatın Hukuki Temelleri,” Avrasya Dosyası, C. 2, No. 1, (1995), s. 225’den Süha BÖLÜKBAŞI, Türkiye ve Yakınındaki Ortadoğu, Ankara, Dış Politika Enstitüsü Yayınları, 1992, s. 59.

670 Hürriyet, 16 Ağustos 1986.

671 Cumhuriyet, 16 Ağustos 1986; Milliyet, 16 Ağustos 1986.

zaptı muhtevasından açıkça anlaşıldığı şekilde, 15 Ağustos 1986 günü icra edilen sınır ve ötesi harekât her iki ülkenin mutabakatı çerçevesinde icra edilmiştir...”672

1987 operasyonuyla ilgili olarak ise, Millî Savunma Bakanı Yavuztürk operasyonun düzenlendiği gün mecliste yaptığı gündem dışı konuşmada, Taşdelen köyüne baskın düzenleyen bölücülerin Kuzey Irak’taki kamplarına kaçtıklarının belirlendiğini; bunun üzerine 25 Şubat 1987’de toplanan Bakanlar Kurulunun “Irak ile 1984 yılında yapılan mutabakat zaptı çerçevesinde sınır ötesi harekât yapılması kararını aldığını...” söylemiştir. Bakan, mutabakat zaptına uygun şekilde, Irak Genelkurmay Başkanlığının da onayının alındığını ifade etmiştir.673 Hükûmet Sözcüsü Güzel ve Genelkurmay Başkanlığı da, harekâtın 1984 mutabakat zaptı çerçevesinde gerçekleştirildiğini ve anlaşmaya uygun olarak Irak Genelkurmay Başkanlığının onayının alındığını açıklamışlardır.674

1983, 1986 ve 1987’de düzenlenen üç sınır ötesi operasyonun “kuvvet kullanma hakkı” açısından uluslararası hukuka aykırılığı söz konusu olmayıp; bu eylemler, Türkiye’nin ülkesi dışında münferiden kuvvet kullanması olarak görülemez. Zira Başeren’in de belirttiği gibi, Türk askerlerinin Kuzey Irak’taki varlığı Ekim 1984’ten sonra Irak’ın rızasına dayanmıştır.675 1983’teki operasyonla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığının “Irak hükûmetiyle görüş alışverişinde bulunulduğu”nu ve Irak’ın Türkiye Büyükelçisinin teroristlere karşı eyleme girişilmesi konusunda her iki devletin anlaştıklarını açıklaması bu rızanın 1983’teki operasyon için de var olduğunun kanıtıdır.

672TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 17, Cilt 31, 4. Birleşim, 4. 9. 1986, s. 204.

673TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 17, Cilt 37, 72. Birleşim, 4. 3. 1987, s. 273-274.

674 Cumhuriyet, 5 Mart 1987; Hürriyet, 5 Mart 1987.

675 BAŞEREN, 1995, s. 224.