• Sonuç bulunamadı

C. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta Gerçekleştirdiği Askerî Operasyonların

2. Sıcak Takip Hakkı

dayandırmıştır. Başbakan Özal, 15 Ağustosta düzenlediği basın toplantısında, Irak’la Türkiye arasındaki anlaşmaya göre hareket edildiğini ifade ettikten sonra, “Bizim yaptığımız sadece sıcak takiptir” demiştir.678 Hükûmet, 15 Ağustostaki açıklamasında, açıkça sıcak takip hakkından söz etmese de, operasyonu, Uludere’de 12 askerin öldürüldüğü pusudan sonra Irak’a kaçtıkları belirlenen PKK’lıların ele geçirilmeleri ve tesirsiz hâle getirilmeleri için düzenlenen bir “hava takip harekâtı”

olarak adlandırmıştır.679 Dışişleri Bakanlığı, İran’ın operasyonla ilgili iddialarıyla ilgili olarak 24 Ağustosta yaptığı açıklamada “Bu hareket uluslararası hukukun tanıdığı sıcak takip ilkesi uyarınca yapılmıştır” diyerek Türkiye’nin sıcak takip hakkını kullandığını açıkça vurgulamıştır.680 Millî Savunma Bakanı Yavuztürk de, mecliste yaptığı konuşmada, sıcak takibin sınırlarda anında yapılabileceğini;

Amerika-Meksika ve Amerika-Kanada sınırlarında gerçekleşen olayların faili olan suçluların bu yolla ortadan kaldırıldıklarını ifade etmiştir.681

Irak’la anlaştıktan sonra girişilen kuvvet kullanma eyleminin neden sıcak takip hakkı gibi karadaki uygulaması uluslararası hukuk tarafından kabul görmeyen bir hakka dayandırıldığı sorusunun cevabı belirsizdir. Akla ilk gelen, sıcak takibin dış politikaya değil iç politikaya yönelik bir argüman olarak ileri sürüldüğüdür. Zira hükûmetin, harekâtı, Anayasanın 92. maddesinde sözü edilen, “Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi”682 olarak değerlendirmediği; “sıcak takip” kavramını kullanarak iç politikada eylemin boyutlarını daraltma ve anayasaya aykırı bir durum olmadığını gösterme gayreti içerisinde olduğu görülmektedir.

678 Hürriyet, 16 Ağustos 1986.

679 Cumhuriyet, 16 Ağustos 1986.

680 Cumhuriyet, 25 Ağustos 1986; Milliyet, 25 Ağustos 1986.

681TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 17, Cilt 31, 4. Birleşim, 4. 9. 1986, s. 143.

682 TC Anayasası m. 92: “Milletlerarası hukukun meşrû saydığı hallerde savaş hali ilânına ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir...”

Nitekim 15 Ağustostaki basın toplantısında sıcak takip iddiasında bulunan Başbakan Özal, savaş hâlinin söz konusu olmadığını; yurt dışına asker gönderilmeyip sadece sıcak takip hakkının kullanıldığını; harekâtın meclise bilgi vermeyi gerektirecek kadar önemli olmadığını ileri sürmüştür.683

Hükûmetin meclisin izni olmadan, yalnızca çıkardığı KHK’ye dayanarak harekâta girişmesi muhalefet tarafından operasyonun ilk gününden itibaren eleştirilmiş684 ve konu 259 Sayılı KHK’nin görüşüldüğü3 Eylül 1986ve operasyonla ilgili genel görüşmenin yapıldığı 4 Eylül 1986 tarihli meclis oturumlarında tartışılmıştır.685 Türkiye’nin sıcak takip iddiası da mecliste eleştirilere konu olmuştur.686 Bu tartışmalar sonucunda, 259 Sayılı KHK’nin değiştirilerek kabul edildiği 3310 Sayılı Kanun’da sıcak takip ilkesinden söz edilmemiştir.687

Türkiye 1987 Martında düzenlediği hava harekâtının nedeni olarak PKK’nın 22 Şubat 1987’de Taşdelen köyüne yaptığı saldırıyı ve eylemden sonra PKK’lıların Kuzey Irak’taki kamplarına kaçtıklarının belirlenmesini göstermiş; ancak hukukî gerekçe olarak sıcak takip iddiasında bulunmamıştır. Esasen Taşdelen köyüne 22 Şubatta yapılan PKK baskınıyla sınır ötesi operasyonun gerçekleştirilme tarihi arasındaki 10 günlük süre, bu iddianın gündeme getirilmesine engel oluşturmaktadır.

Sıcak takip, 1995 Çelik Operasyonu sırasında yeniden gündeme gelmiştir.

Başbakan Çiller, operasyonun başladığı gün düzenlediği basın toplantısında

683 Cumhuriyet, 16 Ağustos 1986.

684 Muhalefetin eleştirileri için bkz. Cumhuriyet, 16 Ağustos 1986; Hürriyet 16 Ağustos 1986;

Milliyet 16 Ağustos 1986.

685 Anılan oturumlarda konuyla ilgili tartışmalar için bkz. TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 17, Cilt 31, 3. Birleşim, 3. 9. 1986, s. 126-159; TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 17, Cilt 31, 4. Birleşim, 4.

9. 1986, s. 177-215.

686Muhalefet milletvekili Tarımcıoğlu, sıcak takibin karada değil denizlerde söz konusu olduğunu ve bunu karaya teşmil etmenin; bir de bunu komşu devletlere tanımanın tehlikeli sonuçlar doğuracağını ifade etmiştir. Milletvekiline göre, Türkiye ile Irak arasındaki anlaşma dışında bir gerekçe aramaya gerek yoktur. Konu hakkında bkz. TBMM Tutanak Dergisi, Dönem 17, Cilt 31, 4. Birleşim, 4. 9.

1986, s. 193.

687 R.G., 10 Eylül 1986, Sayı: 19217.

operasyonu, “PKK terörünü sona erdirmeye yönelik bir sıcak takip” olarak nitelendirmiştir.688 Bu hukukî gerekçe temelsizdir; zira sıcak takip hakkının uluslararası hukukta meşruiyeti tartışmalıdır. Ayrıca PKK’nın operasyon öncesinde sıcak takibe konu olacak sınırda gerçekleştirilmiş bir eylemi mevcut değildir.

Operasyondan önceki son büyük PKK saldırısında bir askerî konvoya pusu kuran saldırganlar 18 askeri öldürmüşlerdir.689 Ancak bu saldırı, Türkiye-Irak sınırında değil; sınırdan yüzlerce km. içerde olan Tunceli’de gerçekleştirilmiştir.

3. 688 Sayılı Güvenlik Konseyi Kararı

688 Sayılı Güvenlik Konseyi Kararı, 1991 Nisanında Iraklı Kürtlerin insan haklarının kendi devletleri tarafından yoğun biçimde ihlâl edilmesi üzerine kabul edilmiş ve “Huzur Operasyonu” adı altında Kuzey Irak’a müdahale eden devletler tarafından müdahalenin hukukî dayanağı olarak gösterilmiştir. Doktrinde Başeren, Türkiye’nin I. Körfez Savaşı sonrasında Kuzey Irak’a düzenlediği sınır ötesi operasyonların, özellikle 1995’te düzenlenen operasyonun hukukî dayanağının 688 Sayılı Karar olduğunu iddia etmiştir.690

Irak’ın I. Körfez Savaşı sonrasındaki Kürt isyanını bastırmasının ardından yüz binlerce Kürt mülteci Türkiye ve İran sınırlarına yığılmıştı. Sınırını açmayarak uluslararası toplumun tepkisini çeken Türkiye, eş zamanlı olarak krizi uluslararası toplumun gündemine getirmeye çalışmıştır. 2 Nisanda konuyu Güvenlik Konseyine götüren Türkiye’yi Fransa ve İran izlemiştir.691 Irak ile BM arasında ateşkesi sağlayan 687 Sayılı Karar, Irak’ı sıkı bir denetime tabi tutuyor ama Kürt mültecilerin

688 Cumhuriyet, 21 Mart 1995.

689 Milliyet, 19 Mart 1995.

690 BAŞEREN, 1995, s. 224-235.

691 Türkiye’nin mektubu için bkz. U.N. Doc. S/22435 (1991). Fransa’nın mektubu için bkz. U.N. Doc.

S/22442 (1991). İran’ın mektubu için bkz. U.N. Doc. S/22447 (1991).

durumuna hiçbir şekilde değinmiyordu. 5 Nisanda Ankara’da Türk ve Batılı diplomatların yaptıkları toplantıyla Kürt mültecilerin durumu tartışılmış ve üzerinde uzlaşılan hususlar Fransa tarafından karar taslağı olarak Güvenlik Konseyine sunulmuştur.692 Bunun sonucunda, 3 ret (Küba, Yemen, Zimbabve) ve 2 çekimser oya (Çin, Hindistan) karşılık 10 oyla kabul edilen 688 Sayılı Karara göre:

“Güvenlik Konseyi, ...

BM Antlaşması’nın 2. maddesinin 7. paragrafındaki hükümleri hatırlatarak,

Çok yakın zamanda Kürtlerin yaşadığı bölgeler dâhil, Irak’ın birçok bölgesinde sivil Irak halkına uygulanan ve bölgede uluslararası barış ve güvenliği tehdit eder biçimde uluslararası sınırlara ve ötesine yoğun mülteci akınına ve sınır ötesi saldırılara yol açan baskıdan ciddî şekilde endişe duyarak,

Bütün üye devletlerin, Irak’ın ve bölgedeki tüm devletlerin egemenliklerine, toprak bütünlüklerine ve siyasî bağımsızlıklarına saygıya yönelik taahhütlerini yeniden onaylayarak,

692 Bu süreç hakkında bkz. Kemal KİRİŞÇİ, “Provide Comfort and Turkey: Decision Making for Refugee Assistance,” Low Intensity Conflict and Law Enforcement, Vol. 2, No. 2, (1993), s. 227-253; Kemal KİRİŞÇİ, “Türkiye ve Kuzey Irak’taki Kürt Güvenlik Bölgesi,” Avrasya Dosyası, C. 3, No. 1, (1995), s. 8-11; Baskın ORAN, “Kalkık Horoz” – Çekiç Güç ve Kürt Devleti, 2. B., Ankara, Bilgi Yayınevi, 1998, s. 51-57.

1. Çok yakın zamanda Kürtlerin yaşadığı bölgeler dâhil, Irak’ın birçok bölgesinde sivil Irak halkına uygulanan ve sonuçları bölgede uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden baskıyı kınar;

2. Irak’tan, bölgedeki uluslararası barış ve güvenliğe yönelik tehdidin ortadan kaldırılmasına katkı olarak bu baskıya derhâl son vermesini talep eder ve aynı bağlamda tüm Irak vatandaşlarının insanî ve siyasî haklarına saygı gösterilmesini sağlayacak açık bir diyalogun gerçekleştirileceğini ümit ettiğini ifade eder;

3. Irak’ın, uluslararası insanî örgütlere, bunların Irak’ın her yerindeki yardıma muhtaç insanlara ulaşmaları için acilen izin vermesi ve bu örgütlerin operasyonları için gerekli tüm kolaylıkları göstermesi konusunda ısrar eder;

4. Genel Sekreterden, Irak’taki insanî çabalarını sürdürmesini ve eğer uygunsa bölgeye derhâl bir heyet göndererek sivil Irak halkının ve özellikle Irak yetkililerinin her türlü baskısına hedef olan Kürtlerin kötü durumu hakkında derhâl bilgi vermesini ister;

5. Aynı zamanda Genel Sekreterden, mültecilerin ve yerlerinden edilmiş Irak halkının kritik ihtiyaçlarını karşılamak için, ilgili BM daireleri de dâhil olmak üzere, tasarrufundaki tüm olanakları kullanmasını ister;

6. Bütün üye devletleri ve tüm insanî örgütleri bu insanî yardım çabalarına katkıda bulunmaya çağırır;

7. Irak’ın Genel Sekreterle bu amaçlar doğrultusunda işbirliği yapmasını talep eder;

8. Konuyu gündemde tutmaya karar verir.”693

Karar, Kürt mültecilerin durumunu uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bir tehdit olarak nitelendirmiştir. Bu anlamda 688 Sayılı Karar, Güvenlik Konseyinin bir devletteki insan haklarının durumunun uluslararası barış ve güvenliği tehdit ettiğini ifade ettiği ilk karar olmuştur.694 Ancak anılan kararda sadece insanî yardımdan bahsedilmektedir. Karar, Kürtlerin korunması için kuvvet kullanılması yetkisini tanımamaktadır.695 Ayrıca kararda Irak’ın egemenliği, ülke bütünlüğü ve bağımsızlığına saygı teyit edilmekte; bununla da yetinilmeyerek BM Antlaşması’nın 2(7). maddesine özel bir atıf yapılmaktadır. Konseyin Kuveyt’in işgali ile ilgili olarak aldığı 678 Sayılı Karar’da Kuveyt hükûmeti ile işbirliği yapan üye devletlere bölgede uluslararası barış ve güvenliği yeniden sağlamak için tüm gerekli araçları

693 Karar, Kuveyt’in işgaliyle başlayan Körfez Krizi’nde o güne dek alınmış kararlar arasında en az destekle kabul edilenidir. Irak, Küba, Yemen ve Zimbabve kararın Irak’ın iç işlerine müdahale niteliği taşıdığını dile getirmişlerdir. Çekimser oy kullanan Çin ve Hindistan temsilcileri de benzer görüşleri ifade etmişlerdir. Konu hakkında bkz. Nigel S. RODLEY, “Collective Intervention to Protect Human Rights and Civilian Populations: The Legal Framework,” ed. Nigel S. RODLEY, To Loose the Bands of Wickedness: International Intervention in Defence of Human Rights, London, 1992, s.

29-30; Nicholas J. WHEELER, Saving Strangers: Humanitarian Intervention in International Society, Oxford, Oxford University Press, 2000, s. 143-144.

694 RODLEY, s. 32.

BM Antlaşması’nın 39. maddesi gereğince, barışın tehdit edilmesi, tıpkı barışın bozulması ve saldırı fiili gibi, Güvenlik Konseyinin Antlaşma’nın VII. Bölümü çerçevesinde kuvvet kullanımı da dâhil önlemleri gündeme getirebileceği gerekçelerdendir. Konsey bu saptamayı yaptığı zaman 41 ile 42. maddeler gereğince barışı tehdit eden devlete karşı kuvvet kullanımını da içeren tedbirler alabilecektir. Ancak tek başına saptamanın yapılması, Konseyin müşterek güvenlik tedbirlerini alması ya da bu tedbirlerin alınması için üye devletlere yetki vermesi anlamına gelmemektedir.

695 Jane E. STROMSETH, “Self-Determination, Secession and Humanitarian Intervention by the United Nations,” Am. Soc’y Int’l L. Proc., Vol 86, (1992), s. 373.

kullanma yetkisi verilmekteydi.696 688 Sayılı Karar’da ise, tüm üye devletlere insanî örgütlerle birlikte insanî yardım çabalarına katkıda bulunmaları çağrısında bulunulmaktadır. “Gerekli araçları kullanma yetkisi” ile “insanî yardım çabalarına katkıda bulunulması çağrısı” arasında yetkilendirme derecesi açısından yaratılan fark açıktır.

Buna rağmen ABD ve Birleşik Krallık Huzur Operasyonu ve Irak’a dikte ettikleri “uçuşa yasak bölgeler” uygulamasını 688 Sayılı Karara dayandırmışlardır.

ABD Başkanı Bush ülkesinin bölgeye kuvvet gönderme kararının 688 Sayılı Karar’a uygun olduğunu ifade etmiş;697 ABD Dışişleri Bakanlığı da 688 Sayılı Karar’ı müdahalenin referans noktası olarak kabul etmiştir.698 Birleşik Krallık Başbakanı Major, güvenli sığınak yaratma amaçlı müdahalenin 688 Sayılı Karar tarafından hukuken olanaklı hâle getirildiğini iddia etmiştir.699 Doktrinde ise, ABD ve müttefiklerinin giriştiği askeri müdahalenin uluslararası hukuka uygunluğu tartışılmıştır.700

Başeren, Türkiye’nin I. Körfez Savaşı sonrasında Kuzey Irak’a düzenlediği sınır ötesi operasyonların hukukî dayanağının da tıpkı Huzur Operasyonu gibi 688 Sayılı Karar olduğunu; operasyonların bizzat Huzur Operasyonu’nun bir parçası olduğunu şu şekilde savunmaktadır:

696 S.C. Res. 678, U.N. SCOR, 45th Sess., U.N. Doc. S/RES/678 (1990).

697 Lawrence FREEDMAN & David BOREN, “'Safe Havens' for Kurds in Post-War Iraq,” ed. Nigel S. RODLEY, To Loose the Bands of Wickedness: International Intervention in Defence of Human Rights, London, 1992, s. 54.

698 Howard ADELMAN, “Humanitarian Intervention: The Case of the Kurds,” Int'l J. Refugee L., Vol 4, No 1, (1992), s. 21.

699 WHEELER, s. 152.

700 Franck’a göre ABD, müdahele etmeden önce BM’den yeni bir yetkilendirme almalıydı. Henkin’e göre, ABD’nin bir başka devletin ülkesinde mülteci kampları kurması ancak Güvenlik Konseyinin izniyle mümkün olabilir. Mevcut Konsey kararlarının bu izni verip vermediği hususu ise tartışmalıdır.

Gerson ise Kürtlere yardımın ABD için yetki sahibi olunan bir alan olmasının da ötesinde bir yükümlülük olduğunu savunmaktadır Anılan görüşler için bkz.

http://www.nytimes.com/1991/04/19/world/after-the-war-legal-scholars-debate-refugee-plan-generally-backing-us-stand.html, (10 Mart 2011).

“Kuzey Irak’ta güvenli bir bölgenin tesisini öngören kararın, bu bölgede emniyetin sağlanmasına ilişkin yetkiye de kaynak olduğunu düşünmek şaşırtıcı olmamalıdır. Bu bölgede, düzenin ve hukukun hakimiyetinin tesis ve sürdürülmesi için kullanılacak yetkinin kaynağı, 688 sayılı Karardır; gene bu karara göre, söz konusu yetkiyi kullanacak olanlar da BM’ye üye devletlerdir. Bu devletler arasında, bölgeye milyonlarca dolarlık yardım yapan Türkiye de vardır. Kuzey Irak’da PKK kamplarının varlığı hukuka aykırı bir durumdur ve bölgede hukukun hakimiyetinin sağlanamamasının bir sonucudur.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzey Irak’ta bu harekatı gerçekleştirirken kullandığı yetkinin hukuksal kaynağı da 688 Sayılı Karardır. Bir başka deyişle ‘Türkiye’nin söz konusu askeri harekatı huzur operasyonunun bir parçasıdır’.

Dolayısıyla Türkiye’nin bu bölgede gerçekleştirdiği harekatı, ülkesi dışında münferiden kuvvet kullanması olarak değil, tıpkı huzur operasyonu gibi, Güvenlik Konseyinin BM Andlaşması Bölüm VII çerçevesinde sahip olduğu yetkiye dayanarak izin verdiği harekat olarak görmek uygun olacaktır...Güvenlik Konseyi sessiz kalmakta ve Türkiye’yi takbih etmemektedir.”701

Başeren’in yorumu tartışmalıdır. Zira 688 Sayılı Kararın BM üyesi devletlere kuvvet kullanma yetkisi tanıyıp tanımadığı tartışması bir yana, eğer anılan kararın

701 BAŞEREN, 1995, s. 232.

kuvvet kullanma yetkisi tanıdığı kabul edilse bile; bu, Iraklı Kürt sivillerin güvenliğini korumak amaçlıdır; yoksa Türkiye’nin güvenliğini değil. Nitekim Türkiye de hukukî gerekçe olarak 688 Sayılı Kararı ileri sürmemiştir. Çelik Operasyonu sırasında 688 Sayılı Kararı anan Türkiye, bunu, eyleminin hukukî dayanağının adı geçen karar olduğunu beyan etmek için değil, Irak’ın ülke bütünlüğünün korunmasına bağlı kalacağının güvencesini vermek için yapmıştır.702