• Sonuç bulunamadı

1.2. TUTUM-DAVRANIŞ İLİŞKİSİNİ AÇIKLAMAYA YÖNELİK

1.2.3. Teknoloji Kabul Modeli

1.2.3.1. Teknoloji Kabul Modelinin Tarihsel Gelişimi

Organizasyonlar içerisinde bilgi sistemleri ve bilgi teknolojilerinin kullanımının hız kazanması ile birlikte kullanıcıların teknolojileri kabulü yoğun ilgi görmeye başlamıştır. Araştırmacılar ve uygulayıcılar kullanıcıların bilgi teknolojilerinin kabul kararını etkileyen faktörleri ortaya koyan çalışmalar üzerine odaklanmışlardır. Özellikle gerekçeli eylem teorisine göre daha az değişken kullanılarak bilgi teknolojilerini kullananların kabul davranışlarını açıklayan teknoloji kabul modeli oldukça popülerlik kazanmıştır. Bu model kullanılarak yapılan araştırmalarda bilgi teknolojileri dışındaki diğer teknolojilerin kullanımı üzerinde de durulmuştur (Lee vd., 2003).

Teknoloji kabul modeliyle ilgili yapılan çalışmaları ve literatürü; başlangıç (giriş), doğrulama (geçerlilik), genişleme ve detaylandırma dönemi olmak üzere dört dönemde ele almak mümkündür (Lee vd., 2003: 754-758; Başgöze, 2010: 24; Öztürk vd., 2011: 196-198).

Başlangıç (Giriş) Dönemi: Bu dönem, Davis vd.’nin (1989) TKM modelini ilk

oluşturmaya başladıkları dönemdir (Başgöze, 2010: 25). Modelde bireylerin teknolojiyi benimsemelerini inceleme, tahmin etme ve açıklamak amacıyla bir ölçek geliştirilmiştir. Literatürde yer alan çalışmalar doğrultusunda ölçeğin soruları belirlenmiş, algılanan fayda ve algılanan kullanım kolaylığını ölçmek için 14 maddelik soru hazırlanmış ve bilgisayar kullanım deneyimi olan 15 kişi ile görüşülerek ön test çalışmaları yapılmıştır (Davis vd., 1989). Bu dönemde model, bilgisayar teknolojileri dışında kelime işlemciler, grafikler, muhasebe programları, e-posta, eğitim, sağlık gibi kullanıcıların bilgi sistemlerini benimsemesine yönelik farklı davranışların açıklanmasında kullanılmış ve tutarlılığı test edilmeye çalışılmıştır (Adams vd., 1992; Öztürk vd., 2011: 198). Yine bu dönemde, TKM ve Gerekçeli Eylem Teorisi arasındaki farklılıkları ortaya koymaya yönelik çalışmalara ağırlık verilmiştir (Davis vd., 1989; Lee vd., 2003).

Doğrulama Dönemi: Bu dönem, TKM’nin güvenilirlik ve geçerlilik

(Başgöze, 2010: 31). Doğrulama dönemindeki araştırmacılar, TKM’nin algılanan fayda ve algılanan kullanım kolaylığı değişkenlerinin doğrulama çalışmalarını başlatmışlardır. Çünkü araştırmacılar güçlü ölçme değişkenlerinin kullanımının araştırmaların değerini arttırdığına inandıkları için farklı teknolojiler, durumlar ve görevlerdeki kullanıcıların benimseme davranışını ölçmede doğru ölçekleri kullandıklarından emin olmak istemektedirler (Lee vd., 2003: 756). Özellikle Adams vd.’nin (1992) farklı bilgi sistemleri üzerine yaptıkları çalışma, bu dönemde öne çıkmaktadır. Sonuçta bu dönemde ele alınan farklı çalışmalarda, TKM’nin güçlü, tutarlı, güvenilir ve geçerli olup olmadığı geniş bir şekilde incelenmiş ve ele alınmıştır.

Genişleme Dönemi: Doğrulama döneminde modelin farklı bilgi sistemlerinde

kullanımının geçerli ve güvenilir olduğu anlaşıldıktan sonra modele farklı dışsal değişkenler eklenmiş ve bu değişkenlerin algılanan fayda ve algılanan kullanım kolaylığı üzerindeki etkileri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Genişleme döneminde eklenen bu değişkenler arasında davranışsal eğilim, davranış, öz yeterlilik, kültür, deneyim, eğitim, cinsiyet, değer, kaygı, eğlence gibi farklı unsurlar yer almaktadır (Agarwall ve Prasad, 1999; Lee vd., 2003: 756-757; Öztürk vd., 2011: 198). Ele alınan bu çalışmalarda orijinal TKM modeli genişletilmeye çalışılmış ve elde edilen araştırma bulguları istatistiki olarak analiz edilip değerlendirilmiştir.

Detaylandırma Dönemi: Bu dönemde TKM modeli kısıtlı olmasından dolayı

eleştirilmiş ve araştırmacılar tarafından zaman içerisinde, modele değişik unsurlar eklenerek açıklayıcı gücünün artırılması için çalışmalar yapılmıştır (Başgöze, 2010: 37). Ele alınan bu çalışmalarda modelin önceki çalışmalarda ortaya çıkan sonuçları sentezlenmiş ve daha önce ortaya çıkan sınırlılıkların ortadan kaldırılması hedeflenmiştir (Lee vd., 2003: 757-758).

Bu dönemde Venkatesh ve Davis (2000), TKM’ye yeni değişkenler ekleyerek Teknoloji Kabul Modeli 2 (TKM2)’yi ortaya koymuşlardır. Bu yeni modele algılanan faydayı etkileyebileceği düşünülen sosyal etki (imaj, gönüllülük, subjektif normlar) ve bilişsel yardımcı süreçler (sonuç gösterilebilirlik, çıktı kalitesi, işe ilgi) değişkenleri eklenmiştir. Böylece Venkatesh ve Davis, algılanan faydanın daha iyi anlaşılmasının, yeni sistemlerin kullanımını ve kullanıcı kabulünü artıracak olan kurumsal aracılığın tasarlanmasına yardımcı olacağını belirtmektedir. TKM2 modeli, çıkış noktası olarak

TKM modelini kullanmaktadır. TKM2’de subjektif normların algılanan fayda üzerinde etkisinin olması, bir sistemi kullanan kişinin kendisi için önemli bir başka bireyin sistemi kullanmasının faydalı olacağıyla ilgili düşüncesine inanması sonucunda, kullanıcının sistemin gerçekten faydalı olduğuyla ilgili algısının oluşmasına yol açabilmesinden dolayıdır. Algılanan faydanın oluşması sonucunda da kişi sistemi kullanma yönünde eğilim gösterebilir. TKM2 modeli, dört farklı organizasyonda dört değişik sistem üzerinde test edilmiştir. Bu sistemlerin ikisi zorunlu, ikisi isteğe bağlı kullanımın olduğu sistemlerdir. Model değişkenleri her bir organizasyon için ayrı ayrı ölçülmüştür. Modele sonradan eklenen sosyal etki ve bilişsel yardımcı süreç değişkenlerinin tamamının algılanan fayda değişkeni aracılığıyla kullanma niyetini etkilediği bulunmuştur (Venkatesh ve Davis, 2000).

Detaylandırma döneminde ele alınan bir diğer çalışma Venkatesh vd. (2003) tarafından ortaya konulmuştur. Çalışmada sekiz teknoloji kullanımı modeli ve teorisi (Gerekçeli Eylem Teorisi, TKM, Motivasyon Modeli, PDT, Kişisel bilgisayarlardan yararlanma modeli, Birleştirilmiş TKM ve PDT, Sosyal Bilişsel Teorisi, Yeniliklerin Yayılması Teorisi) sentezlenerek Birleştirilmiş Teknoloji Kabul ve Kullanım Teorisi (Unified Theory of Acceptance and Use of Technology-UTAUT) modeli oluşturulmuştur. UTAUT modelinde, örgütsel bağlamda teknoloji kullanımı ve kabulünün davranışsal niyetin tahminiyle ilgili kritik faktörleri ve olasılıklar ortadan kaldırılmaktadır. Venkatesh vd., modellerdeki en önemli değişkenleri tespit etmişler ve benzer değişkenleri birleştirerek dört farklı değişken altında bu değişkenleri toplamışlardır. UTAUT’da teknoloji kullanımını etkileyen bu dört değişken performans beklentisi, çaba beklentisi, sosyal etki ve kolaylaştırıcı koşullardır. Performans beklentisi, bir teknolojinin kullanımının tüketiciye sağlayacağı faydanın derecesi iken; çaba beklentisi, tüketicinin teknolojiyi kullanmasıyla ilgili algıladığı kolaylık derecesidir. Sosyal etki, tüketicinin bir teknolojinin kullanımıyla ilgili olarak önemli gördüğü kişilerin düşüncelerini algılama derecesi yani öznel normlardır. Kolaylaştırıcı koşullar ise, tüketicinin bir davranışı gerçekleştirmek için kendisinde sahip olduğu kaynak ve desteği algılama derecesi olarak belirtilmektedir. Modelde performans beklentisi, çaba beklentisi ve sosyal etki davranışsal niyeti etkilerken; kolaylaştırıcı koşullar kullanım davranışını etkilemektedir (Venkatesh vd., 2003: 447-454; Venkatesh vd., 2012: 159).

Detaylandırma döneminde öne çıkan bir diğer çalışma yine Venkatesh vd. (2012) tarafından UTAUT modeline hedonik güdü (hazcı güdü), parasal değer ve alışkanlık değişkenleri eklenerek gerçekleştirilmiştir. Eklenen bu yeni değişkenlerle oluşan model UTAUT2 olarak adlandırılmıştır. UTAUT2 modeline hedonik güdü, parasal değer ve alışkanlık değişkenleri tüketicinin teknoloji kullanımına uydurmak için eklenmiştir. Bu bağlamda modelde hedonik güdü, bir teknoloji kullanarak elde edilen eğlence ya da zevk olarak tanımlanır ve teknolojinin kabulü ve kullanımının belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Modele göre, bir teknolojinin kullanımında tüketiciler genellikle kullanmaktan kaynaklı maliyetleri üstlenirler ve maliyet-fiyat ilişkisi tüketicilerin teknoloji kullanımında önemli bir etkendir. Bu nedenle parasal değer, tüketicinin kullanmaktan kaynaklı algıladığı fayda ve onu kullanmaktan kaynaklı parasal maliyeti arasındaki bilişsel değiş tokuş (bilişsel üstünlük) olarak ifade edilmektedir. Modelde ele alınan alışkanlık ise, daha önce sergilenmiş davranışlar olarak görülür ve bir bireyin davranışı, bireyin kendi davranışının otomatik olabileceğine inandığı ölçüde ölçülmektedir. UTAUT modeline eklenen bu üç değişkenle UTAUT2 modelinde davranışsal niyet %74 ve teknoloji kullanım davranışı %52 oranında açıklanmıştır (Venkatesh vd., 2012: 157-162).