• Sonuç bulunamadı

Teknoloji Kabul Modeli, bir sistemin kullanımını açıklamada en etkili ve çok tartışılan teorilerin başında gelmektedir (Venkatesh ve Davis, 1996: 452; Chen vd., 2002: 707). TKM, kullanıcı olarak bireylerin davranışlarını anlamada ve açıklamada faydalı bir model olarak ele alınmasının yanısıra modelin başka modellerle birleştirilmesi edilmesi, insani ve sosyal faktörlerinde model içinde yer verilerek genişletilmiş bir model oluşturularak kullanılması önerilmektedir (Legris vd., 2003: 191). Çalışmanın bu kısmında araştırmanın temelini oluşturan teorik modelin oluşturulmasında yararlanılan, literatürde Planlı Davranış Teorisi ve TKM kullanılarak gerçekleştirilmiş olan bütünleşik modellerle ilgili yapılan çalışmalara yer verilmiştir. Böylelikle çalışmamıza temel oluşturan modelin nasıl ortaya çıkarıldığı ifade edilmiş olacaktır. Aşağıda bilgi teknolojilerinin kullanımını etkileyen faktörleri bulmak için farklı teorik modeller birleştirilerek genişletilmiş modellerle ilgili bilgiler yer almaktadır.

Taylor ve Todd (1995b), TKM ve PDT’yi birleştirerek gerçekleştirdikleri çalışmada, Hesaplama ve Bilgi Araştırma Merkezini daha önceden kullanan kullanıcıların sistem deneyimlerinin etkisini araştırmışlardır. Sistemi kullanan ve kullanmayan öğrencilerden elde edilen verilerle deneyimli ve deneyimsiz bireylerin bilgi teknolojileri kullanım davranışı anlaşılmaya çalışılmıştır. Oluşturulan birleştirilmiş model deneyimli ve deneyimsiz bireyler için bilgi teknolojileri kullanım niyeti ve kullanımını açıklamış, kullanım niyetini etkileyen faktörlerle ilişkiler anlamlı bulunmuştur.

Brown vd. (2002), bilgisayarlı bankacılık sistemini etkileyebilecek olan etmenleri TKM ve PDT’yi kullanarak bütünleşik bir model meydana getirmişlerdir. Bilgisayarlı bankacılık sistemini kullananlar üzerine gerçekleştirilen bu çalışmada algılanan davranışsal kontrol ve subjektif normlar sistemi kullanma niyetini yüksek oranda açıklamaktadır. Fakat algılanan fayda ve kullanımla ilgili tutum faktörlerinin kullanım niyeti üzerinde etkili olmadığı bulgusu elde edilmiştir.

Venkatesh vd. (2003), tarafından ele alınan bir başka çalışmada teknoloji kabulünün kullanıldığı sekiz farklı model karşılaştırılmış ve bu farklı sekiz modelde yer

alan ortak değişkenler performans beklentisi, çaba beklentisi, sosyal etki, kolaylaştırıcı unsurlar olarak kategorize etmiş ve yeni bir model oluşturmuşlardır. Araştırmacılar oluşturdukları bu modele Birleştirilmiş Teknoloji Kabul ve Kullanım Teorisi (UTAUT) adını vermiştir. İlk olarak, çalışmada dört farklı firmadan veriler toplanmış ve verilerin kullanım niyetini açıklama yüzdeleri sekiz modelle ortaya konulmuştur. Daha sonra oluşturulan yeni modelle kullanım niyeti açıklanmaya çalışılmıştır. Sonuçta oluşturulan yeni modelle niyetin %70’i açıklanmıştır. Bu modelin yöneticiler için yeni teknolojilerin benimsenmesi ve kullanımında yararlanılabilecek önemli bir model olduğu ifade edilmiştir.

Wu ve Chen (2005) çalışmalarında, online vergi ödeme sisteminin kullanım niyetini etkileyebilecek faktörleri PDT ve TKM’yi kullanarak bütünleşik bir model oluşturarak incelemişlerdir. Ayrıca modele güven değişkenini de eklemişlerdir. Belirtilen sistemi kullananların kullanımla ilgili tutumları ve algılanan davranışsal kontrol değişkenlerinin kullanma niyeti üzerinde etkili olduğu, subjektif normların ise anlamlı bir etkisinin olmadığı bulgusu elde edilmiştir. Algılanan fayda, algılanan kullanım kolaylığı ve güven değişkenlerinin ise sistemi kullanmaya yönelik tutumun %59’unu açıkladığı çalışmada ulaşılan sonuçlar arasındadır. Oluşturulan bu bütünleşik modelde güven değişkeninin kullanıma yönelik tutumu en fazla etkileyen değişken olduğu ifade edilmektedir.

Wu ve Wang (2005), TKM ile yeniliklerin yayılması teorisinden uyumluluk değişkenini alarak birleştirmiş ve ayrıca modele algılanan risk ve maliyet değişkenlerini de ekleyerek bütünleşik bir model oluşturmuştur. Oluşturulan modelde mobil ticaretin kullanımı ve kullanım niyeti üzerinde etkisi olan değişkenler araştırılmıştır. Bu amaçla çalışma online bankacılık, alışveriş, yatırım ve herhangi bir çevrimiçi hizmeti kullanan bireyler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda, algılanan kullanım kolaylığının kullanma niyeti üzerinde doğrudan bir etkisi bulunamazken algılanan fayda aracılığıyla dolaylı etkisi olduğu belirtilmektedir. Yine algılanan risk, maliyet ve uyumluluğun niyet üzerinde etkili değişkenler olduğu, bu değişkenlerden uyumluluğun etkisinin en fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Pedersen (2005), mobil internet hizmetlerinin benimsenmesi yönünde mobil ticaret uygulamalarını ilk benimseyenler üzerinde yaptığı çalışmada APDT’ni

genişleterek yeniden düzenlemiştir. Çalışmada genişletilerek ve yeniden düzenlemeler yapılarak oluşturulan modelde mobil ticaret hizmetlerini ilk kullananlardan elde edilen verilerin iyi uyum değerlerine sahip olduğu, katılımcıların mobil ticaret hizmetlerini kullanmaya yönelik niyetlerinin %49’unun açıklandığı sonucuna ulaşılmıştır.

Benzer şekilde Fu vd.’de (2006) TKM ve PDT’yi birleştirmişler, uyumluluk ve algılanan risk değişkenlerini de modele ekleyerek bütünleşik bir model ortaya koymuşlardır. Vergi ödeme sistemlerinin kullanımı üzerine gerçekleştirilen bu çalışmada, üç farklı vergi ödeme sistemi üzerinde modelin geçerliliği ayrı ayrı incelenmiş ve algılanan faydanın üç vergi ödeme sisteminde de en fazla etkiye sahip olan değişken olduğu bulunmuştur. Ayrıca algılanan kullanım kolaylığı, subjektif normlar, güven, kolaylaştırıcı durumlar ve algılanan risk değişkenlerinin etkisi bazı vergi ödeme sistemleri için yok denecek kadar azdır.

Chen vd. (2007), araba kullanan bireylerin Elektronik Geçiş Ücreti Ödeme Sistemini kullanma niyetleri üzerinde etkili olabilecek unsurları TKM ve PDT’yi kullanarak oluşturdukları bütünleşik modelle test etmişlerdir. Çalışmadan elde edilen bulgular, subjektif normlar, algılanan davranışsal kontrol ve kullanıma yönelik tutumun kullanma niyetini etkilediği, algılanan fayda ve algılanan kullanım kolaylığının da kullanıma yönelik tutum üzerinde pozitif yönlü etkili olduğunu göstermektedir.

Khalifa ve Shen (2008), mobil ticaret kullanıcıları üzerine ele aldıkları çalışmada TKM ve PDT’yi birleştirerek mobil ticaretin kullanımını etkileyebilecek faktörleri tahmin etmeye çalışmışlardır. Ayrıca modele kendine güven değişkenini de eklemişlerdir. Algılanan fayda ve kendine güvenin kullanım niyetini etkilediğini ancak subjektif normlar ve algılanan kullanım kolaylığının niyet üzerinde etkisinin olmadığı sonucuna ulaşmışlardır. Khalifa ve Shen, PDT ve TKM kullanılarak oluşturulan bütünleşik modelin kullanım niyetini iyi bir düzeyde açıkladığını belirtmektedir.

Tung vd. (2008), TKM’ne yeniliklerin yayılması teorisinden uyumluluk değişkenini ve ayrıca güven, algılanan finansal maliyet değişkenlerini ekleyerek elektronik lojistik bilgi sisteminin kabulünü etkileyen faktörleri pratisyen doktorların sistemi kullanım niyetleri üzerinde araştırmışlardır. Elde edilen bulgular algılanan fayda, algılanan kullanım kolaylığı, uyumluluk ve güvenin kullanma niyetini pozitif

yönde etkilediğini göstermektedir. Ayrıca algılanan finansal maliyetin niyet üzerinde negatif etkisinin olduğu ifade edilmektedir.

Zhou vd. (2010), mobil bankacılık uygulamalarının benimsenmesi üzerine ele aldıkları çalışmada iş teknoloji uyumu ve UTAUT modellerini birleştirmişlerdir. Zhou vd. performans beklentisi, iş teknoloji uyumu, sosyal faktör ve kolaylaştırıcı unsurların kullanıcıların mobil bankacılık uygulamalarını benimseme davranışı üzerinde; performans beklentisi üzerinde de iş teknoloji uyumunun önemli etkisinin olduğu sonucunu bulmuşlardır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, tek başına UTAUT modeli kullanıcıların benimseme davranışının %45.7’sini, iş teknoloji uyumu modeli tek başına benimseme davranışının %43.3’ünü açıklarken; birleştirilmiş model benimseme davranışının %57.5’ini açıklamaktadır.

Uygun vd. (2012), mobil pazarlama uygulamalarına yönelik tüketici kabulünü etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla TKM, PDT, Kullanımlar ve Tatminler Kuramından faydalanarak mobil pazarlama uygulamalarına ilişkin faktörleri açıklamaya çalışmışlardır. Çalışmada, hem tüketici yönlü hem de teknoloji yönlü bir bakış açısıyla onların mobil pazarlama uygulamalarını kabulünde etkili olan faktörler tespit edilmiştir. Uygun vd. ele almış oldukları bu çalışmada, mobil pazarlama uygulamalarının kabulüne yönelik belirledikleri faktörlerin -algılanan davranışsal kontrol dışında- tamamının mobil pazarlama uygulamalarını kullanmaya yönelik eğilim ve kullanma davranışı üzerinde etkiye sahip olduğunu bulmuşlardır.

Mobil bankacılığın benimsenmesi üzerine Aboelmaged ve Gebba (2013) tarafından yapılan bir diğer çalışmada da TKM ve PDT birleştirilerek bütünleşik bir model oluşturulmuştur. 119 kişi üzerinde gerçekleştirilen çalışmada mobil bankacılığın benimsenmesi üzerinde subjektif normlar ve mobil bankacılığa yönelik tutumun önemli derecede etkisi olduğu, algılanan davranışsal kontrol ve algılanan faydanın mobil bankacılığı benimseme davranışı üzerinde etkisinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca yapılan regresyon analizi sonucunda algılanan faydanın mobil bankacılığa yönelik tutum üzerinde etkili olduğu bulunurken, algılanan kullanım kolaylığının mobil bankacılığa yönelik tutum üzerinde etkisi olmadığı ifade edilmektedir.

Koç ve Turan (2014), Sakarya Üniversitesi tarafından geliştirilen mobil bilgi sistemi uygulamasının kullanımını ve kabulünü öğrenci ve personel üzerinde

gerçekleştirmiş oldukları çalışma ile araştırmışlardır. Koç ve Turan bu çalışmada, mobil hizmetler kabul modelini temel almışlardır. Bu model temelde TKM modelinde yer alan algılanan kullanım kolaylığı ve algılanan kullanışlılık değişkenlerine ek olarak içerik, güven, kişisel öncelikler ve karakteristik değişkenleri eklenerek oluşturulmuştur. Diğer bir ifadeyle, mobil hizmetler kabul modeli TKM’nin genişletilmiş halidir. Araştırmadan elde edilen verilerle yapılan analizler sonucunda; algılanan kullanım kolaylığı, güven ve mobil uygulama içeriği değişkenleri mobil uygulamayı kullanma niyeti üzerinde etkiliyken, kullanıcıların kişisel özellikleri ve karakteristikleri ile algılanan faydanın kullanma niyeti üzerinde etkisinin olmadığı tespit edilmiştir.

İnternet bankacılığını kullanmayanların benimseme davranışı, kullananların sürekli kullanma davranışı ve kullanıp bırakmış olanların yeniden kullanma niyetlerini inceleyen Wu vd. (2014), PDT ve TKM modellerini birleştirdikleri modele algılanan değer değişkenini eklemişlerdir. Bu çalışma teorik olarak internet bankacılığını bütün müşteri kategorileri bakımından birlikte ele almakta ve açıklamaktadır. Wu vd. yaptıkları bu çalışmada yeniden kullanma niyeti, sürekli kullanma niyeti ve benimseme niyeti olmak üzere üç farklı modeli incelemişlerdir. İlk kurulan modelde yeniden kullanma niyeti üzerinde algılanan faydanın; internet bankacılığına yönelik tutum üzerinde algılanan kullanım kolaylığı ve algılanan değerin anlamlı etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İkinci kurulan modelde sürekli kullanma niyeti üzerinde internet bankacılığına yönelik tutum ve algılanan faydanın; tutum üzerinde algılanan fayda, algılanan kullanım kolaylığı ve algılanan değerin anlamlı etkisinin olduğu bulunmuştur. Ayrıca sürekli kullanma niyeti üzerinde subjektif normlar ve algılanan davranışsal kontrol değişkenlerinin anlamlı etkisinin olduğu, araştırmada elde edilen sonuçlar arasındadır. Son oluşturulan modelde ise benimseme niyeti üzerinde algılanan fayda ve subjektif normların; internet bankacılığına yönelik tutum üzerinde algılanan fayda, algılanan kullanım kolaylığı ve algılanan değerin anlamlı etkisinin olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca birinci modelde internet bankacılığına yönelik tutum yeniden kullanma niyetinin %65’ini, ikinci modelde tutum sürekli kullanma niyetinin %56’sını ve üçünce modelde tutum benimseme niyetinin %62’sini açıklamaktadır.

Doğan vd. (2015), müşterilerin internet bankacılığına yönelik tutum ve davranışlarını açıklamak için teknoloji kabul modeli ve planlı davranış teorisini ilişkilendirerek oluşturdukları modelin internet bankacılığına yönelik tutum ve

davranışların açıklanmasında kullanılabileceğini ifade etmektedirler. Ayrıca araştırmacılar modele algılanan güvenlik riski ve finansal risk değişkenlerini ekleyerek modeli genişletmişlerdir. Araştırma internet bankacılığını kullanan öğretmen ve akademisyenler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular internet bankacılığını kullanmaya yönelik niyetin kullanma davranışı üzerinde; algılanan davranışsal kontrol ve internet bankacılığına yönelik tutumun kullanma niyeti üzerinde; algılanan kullanışlılık ve algılanan kullanım kolaylığının tutum üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca algılanan finansal risk ve güvenlik riskinin tutum üzerinde; kişisel normların tutum üzerinde anlamlı etkisinin olmadığı ulaşılan sonuçlar arasındadır.

Sonuç olarak günümüzde, birçok teorik model bilgi teknolojilerinin kullanımını ve kabulünü etkileyen faktörleri araştırmak için kullanılmıştır (Venkatesh vd., 2003: 425) ve kullanılmaya devam etmektedir. Fishbein ve Ajzen (1975) tarafından insan davranışını açıklamada temel olarak kabul edilen Gerekçeli Eylem Teorisi bu modellerin başında gelmektedir. Ancak bu modelde bireyin davranışını açıklamada iradi kontrolünün olmadığı gerekçesiyle zaman içerisinde eleştirilmiş ve bu eksikliği ortadan kaldırmak amacıyla; Ajzen (1985) tarafından modele algılanan davranışsal kontrol değişkeni eklenerek PDT ortaya atılmıştır. Daha sonra Taylor ve Todd (1995a) tarafından PDT’ye alternatif olarak davranışsal, normatif ve kontrolle ilgili inançlar PDT’ye eklenerek alternatif bir model olan Ayrılmış Planlı Davranış Teorisi (APDT) geliştirilmiş ve bu modelde değişkenler arasındaki ilişki daha açık ve anlaşılır olması için çok boyutlu değişkenlere ayrılmıştır. Diğer taraftan gerekçeli eylem teorisini bilgi teknolojilerinin bireysel kabulü için uyarlayan Davis vd. (1989), TKM modelini öne sürmüştür. Davis vd., TKM’nin kullanıcıların bilgi teknolojilerini kullanımlarını açıklamada ve davranışlarını tahmin etmede güçlü bir model olduğunu belirtmektedir.

Gerekçeli eylem teorisi, TKM, PDT ve APDT modelleri kullanılarak yapılan çalışmalar bu modellerin hiç birinin bir davranışı sürekli açıklamada ve tahmin etmede tam anlamıyla yeterli ve birbirine göre üstün olduğu sonucunu ortaya koyamamıştır (Davis vd., 1989; Mathieson, 1991; Taylor ve Todd, 1995a; Hansen vd., 2004). Fakat literatürde gerçekleştirilen çalışmalar bütünleşik modellerin kullanımının giderek arttığını ve kullanım niyetini tahmin etmede bütünleşik modellerin daha iyi olduğunu göstermektedir (Taylor ve Todd, 1995b; Brown vd., 2002; Venkatesh vd., 2003; Wu ve

Chen, 2005; Wu ve Wang, 2005; Pedersen, 2005; Fu vd., 2006; Chen vd., 2007; Khalifa ve Shen, 2008; Tung vd., 2008; Zhou vd., 2010; Aboelmaged ve Gebba, 2013; Wu vd., 2014; Doğan vd., 2015). Ayrıca Pedersen (2005), mobil hizmet çalışmalarında benimseme modellerinin genişletilmesi ve modifiye edilmesinin kullanım niyetinin açıklanmasında artırıcı unsur olduğunu belirtmektedir. Yine PDT ve TKM modellerinin birleştirilmesiyle mobil bankacılık uygulamalarını benimseme davranışının açıklanma oranının artırılabileceği belirtilmektedir (Aboelmaged ve Gebba, 2013: 36). Bu nedenle bu çalışmada, yeni bir bilgi teknolojisi hizmeti olan mobil bankacılık uygulamalarının kullanım niyetini ve kullanımını açıklamak için oluşturulacak modelde TKM’den algılanan fayda, algılanan kullanım kolaylığı değişkenleri, PDT’ten öznel normlar, kullanmaya yönelik tutum, algılanan davranışsal kontrol ve kullanma niyeti değişkenleriyle modele sonradan eklenen uyumluluk, algılanan kişisel imaj, algılanan değer ve algılanan güven değişkenleri biraraya getirilerek bütünleşik bir model oluşturularak kullanılması tercih edilmiştir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

MOBİL BANKACILIK UYGULAMALARINI KULLANMAYA YÖNELİK TUTUMLARIN TEKNOLOJİ KABUL VE PLANLI DAVRANIŞ TEORİSİYLE

3.1. ARAŞTIRMANIN PROBLEMİ VE AMACI

Davranışın oluşması, ortaya çıkması ve değişmesi tüketici davranışının bir süreç sonucunda oluştuğunu ifade eder. Bu süreçte ekonomik ve politik unsurlar, sosyo- kültürel (kültür, sosyal sınıf, aile vb.) faktörler, psikolojik (algılama, öğrenme, tutumlar vb.) ve kişisel (yaşam tarzı, değerler vb.) faktörler etkin rol sahibidir (Odabaşı ve Barış, 2006). Bu faktörlerden etkilenen tüketici ihtiyacını karşılamak için alternatifleri değerlendirerek en uygun kararı verir ve satın alma eylemini tamamlamış olur. Pazarlama uygulayıcıları tüketicilerin davranışlarını etkileyen bu faktörlerin bazılarını yönlendirebilirken bazılarını da kontrol edemezler. Örneğin, bireyin bir ürüne karşı tutumu ve algısına yönelik reklamlar aracılığıyla psikolojik faktörler üzerinde etki oluşturabilirler. Sonuçta tüketici davranışı karmaşık bir süreçten oluşmakta ve bu süreçte davranışı gerçekleştiren birey çeşitli uyaranlara maruz kalarak davranışı gerçekleştirmektedir. Bu nedenle onların ne istediği, ihtiyaçlarını karşılayacak ürünlerin satın alınması ve kullanımını ne tür değişkenlerin etkilediğinin tespiti gerekli hale gelmektedir.

Bu gereksinim mobilitenin giderek insan hayatının vazgeçilmez bir parçası haline geldiği günümüzde daha da önem kazanmaktadır. Bu doğrultuda teknolojik yeniliğin önemli olduğu bankacılık sektöründe mobil cihazlarda kullanımı giderek artmaya başlayan mobil bankacılık uygulamalarını kullanan bireylerin davranışlarının yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda incelenmesi zorunlu hale gelmiştir. Dünyada mobil bankacılığın kullanımının giderek yaygınlaşması müşterilere finansal işlemlerin takibi ve yönetimi için büyük kolaylık ve yenilikler sunmaktadır. Bankalarda müşterilerin istek ve ihtiyaçlarında yaşanan bu değişime ayak uydurmak için mobil bankacılık gibi hizmetleri sunmaktadırlar. Dünyanın birçok yerinde mobil bankacılık, bankacılık altyapısı olmayan ya da az olan özellikle uzak ve kırsal alanlarda yaygın bir şekilde kullanılmaktadır (Khraim vd., 2011: 97). Ayrıca gelişmiş ülkelerde mobil bankacılığın yaygın olmasının nedeni ise teknolojinin etkin şekilde kullanılmasıdır.

Belirtilen açıklamalar doğrultusunda çalışmanın ana problemi, "mobil

bankacılık uygulamalarını kullanan bireylerin bir davranışı gerçekleştirmeden önce oluşan niyetlerini ve mobil bankacılık uygulamalarına karşı tutumlarını etkileyen değişkenler nelerdir?" şeklindedir. Bu çalışmayla bir sosyal psikoloji teorisi olan planlı

davranış teorisi (Ajzen, 1985; 1991) ve teknoloji kabul modeli (Davis, 1989) kullanılarak oluşturulan bütünleşik modelle müşterilerin mobil bankacılığa karşı tutumları ve kullanma niyetleri incelenecektir.

Bu kapsamda araştırma için öne sürülen modelde aşağıdaki alt sorulara da cevap aranacaktır. Alt sorular;

• Bir teknolojik hizmet olarak mobil bankacılık uygulamalarını kullanma niyetini etkileyen değişkenler nelerdir?

• Araştırmanın yapısal modelinde öne sürülen ilişkiler doğrultusunda mobil bankacılığa yönelik tutum üzerinde etkili olan değişkenler nelerdir?

• Araştırma kapsamında öne sürülen yapısal model, Türkiye ve İngiltere örneklemlerinde farklılık göstermekte midir?

Bu araştırmanın temel amacı, bireylerin mobil bankacılık hizmetini kullanmaya yönelik tutumları ve kullanma niyetleri üzerinde etkili olan değişkenlerin teknoloji kabul modeli ve planlı davranış teorisi çerçevesinde oluşturulan bütünleşik modelle belirlenmesidir. Bu kapsamda Teknoloji Kabul Modeli ve Planlı Davranış Teorisiyle ele alınacak değişkenlerle bir model ortaya konulmaya çalışılacak; modele teorilerde yer almayan algılanan değer, algılanan güven, algılanan kişisel imaj ve uyumluluk değişkenleri eklenerek model genişletilecek ve öne sürülen bütünleşik modelin geçerliliği İngiltere ve Türkiye örneklemi için test edilecektir. Belirtilen ana amacın dışında kalan alt amaçlar ise;

• Bireylerin mobil bankacılık teknolojisine yönelik algıladıkları fayda, algıladıkları kullanım kolaylığı, algılanan değer, algılanan güven, algılanan kişisel imaj ve uyumluluk/uygunluk düzeylerinin belirlenmesi,

• Bireylerin mobil bankacılık teknolojisine yönelik tutumlarının belirlenmesi, • Bireylerin mobil bankacılık teknolojisine yönelik tutumları, öznel normları ve algılanan davranışsal kontrolün mobil uygulamaların sürekli kullanma niyeti üzerindeki etkisinin belirlenmesi,

• Türkiye ve İngiltere için araştırmanın yapısal modelinin yukarıda belirlenen değişkenler bakımından farklılık gösterip göstermediğini ortaya koymaktır.