• Sonuç bulunamadı

Tatar Aydınlarının Marsel Galiyev’in Edebi Kişiliği Üzerine Görüşleri

2.2. Marsel Galiyev’in Edebi Kişiliği ve Eserleri

2.2.2. Tatar Aydınlarının Marsel Galiyev’in Edebi Kişiliği Üzerine Görüşleri

hem de üslubuyla. Çok yetenekli yazar. Daha da önemlisi, ilgimi çeken özelliği şu; o, hiç kimseyi tekrarlamıyor, hiç kimseyi izlemiyor. Onun her şeye karşı kendi bakış açısı, kendi yaklaşımı var. Bu dünyanın, yaşamın yeni yönlerini keşfetme yeteneği ve gördüklerine karşı tutumu, saf görüşü ile o, diğerlerinden çok farklı bir yazar ve bu nedenle merak uyandırır. Merak uyandırmak, çok önemli bir meseledir. Ben buna edebiyat tarihinde Taktaş69 üzerinden örnek verebilirim. Onun her seferinde ne söyleyeceğini, hangi yeni kelime ortaya koyacağını bekliyorlardı. İşte, bir yazarın bu kadar merak uyandırması nadir görülen bir olaydır. Bizim edebiyatımızda hayatı boyunca pek çok eser yazmasına rağmen Taktaş kadar dikkatleri üzerine çekemeyen sanatçılar da olmuştur. Eserleriyle ilgi ve merak uyandıran Marsel Galiyev, edebiyatımızda kendine has tarzı ile ayrı bir yer tutar.

Emirhan Yeniki (Tataristan’ın Halk Yazarı) Onun hem coşkulu hem entelektüel hem hüzünlü hem dikenli hem ılımlı kabiliyeti gözlerimin önünde büyüdü, güçlendi ve halkın gönüllerinde kök saldı. Her ne kadar şiirleri, Tatar nazmında güzel bir manzara oluştursa da nesir ve gazetecilikteki

69 Hadi Taktaş (1901-1931) - Tatar Sovyet edebiyatının klasik yazarlarındandır.

32 çalışmalarının ayrı bir değeri vardır. Hangi konuda yazarsa yazsın, saçtığı bereketli tohumlardan her zaman şefkatli fideler filizlenir. Sanki her fide: “Ben Marsel Galiyev’in tarlasındanım” diyerek haber verir. Şairin sevinçleri hüzünlü, üzüntüleri de umutludur.

O, çağdaşlarını ve yazar arkadaşlarını içtenlikle sever. Sevgisine inanmak için ilk önce onlara dokunur, hatta onları çimdikler, bu şekilde dener. Marsel Galiyev’in şiirlerini okuduğumda şunları hissederim:

Gönüllerde, kuşların sesi, Zihinlerde, zamanın kaderi.

Mostay Kerim (Başkurdistan’ın Halk Şairi) Marsel Galiyev'in şiirlerine ayrı bir dünya - İdilli, karaçamlı, yıldızlı, pembe şafaklı, güneşli bir dünya - sığmış. Resim sanatıyla uğraşan bir kişi olarak da o, renklerin ışığını kendi şiirine toplayabilmiş. Onun şiirlerinde; kar beyaz kırlar, yeşil çayırlar, yıldızlı gök kubbeler görülür.

Memleketini anlatırken o; hayali bir genç, yelelerini dağıtıp bozkırda koşan kırpılmış bir tay, ilk kez saf aşk duyguları alevlenen bir âşık, doğduğu toprağın aziz çocuğu…

Beklenmedik tasvirler, canlandırmalar, tutkulu saba rüzgârı memleketine adadığı nesirlerinde güzel bir masal oluverir.

Halk şairi Sibġat Hekim'in samimi sohbet anlarında geçen meşhur sözleri aklıma gelir. O, “Şairin halkı için gerekli olup olmadığını anlamak için; onun adını edebiyattan çıkarmak yeterlidir” demişti. Eğer biz bugün Tatar edebiyatından Marsel Gali adını çıkarmış olsaydık, edebiyatımız çok şey kaybederdi. Yüksek zevk kaybolur, dil ustalığı gider, Marcel Galiyev'in şiiriyeti giderdi.

Garif Ahunov (Tataristan’ın Halk Yazarı) Marsel Galiyev, fikir derinliği ile dil inceliğini dengeleyen bir yazardır. Böyle bir ustalık Emirhan Yeniki’nin kaleminde de görülür. Diğer yandan, kişiliğiyle Marsel Galiyev’i devlet sınırlarını aşan, geniş düşünme ve yaşam şekli bakımından Mehdi’ye benzetiyorum. Yazdığı her cümleyi gösterebilmek, okuyucuyu şaşırtabilmek yeteneği her

33 yazara da kısmet olmaz. Muhammet Mehdiyev70 gösterebildi, Marsel Galiyev de gösterebiliyor. Böyle bir yetenek doğuştan gelir. Onun gönlünden çıkan, kaleminden düşen her eser güneş nuru gibi parlıyor. Marsel Galiyev’in her eserinde kendisinden izler görürüz.

Tufan Miñnullin (Tataristan’ın Halk Yazarı) Benim onun bazı resimlerini görmüşlüğüm de var. O, ciddi bir şekilde bu işe asılmış olsaydı iyi bir ressam olurdu, diye de düşünmüştüm. İşte bu özelliği onun Doġalı Yıllar kitabında yer alan nesirlerine tam olarak yansımış. Eserlerinin ana konusunu, çağdaşlarına olan özlem duygusu olarak değerlendirirdim. Bu ise her yazar ve edip için çok gerekli bir özelliktir.

Marsel Galiyev’in eserlerinde, şahıslarına içtenlikle sevgisi hissedilir. O, yaşamı, dünyayı kendisine özgü bir şekilde algılama ve tasvir edebilme yeteneğiyle diğer yazarlardan çok ayrılır. Onun mizahı da samimidir, sevgi ruhu ile yoğrulmuştur.

Onun kahramanları gerçek hayattan alınmıştır. Betimlediği olayları çok farklı yönlerden, etkili ve başarılı bir şekilde değerlendirir. Örneğin; 1991 yılında Özgürlük meydanında olan olayları hatırlatalım. Yazar bunu bir iki cümle ile anlatmış: “…Meydan.

Dualı nakışlı çizmeler… Meydan. Nallı çizmeler…”. Olağanüstü net ve muazzam bir şekilde anlatılmamış mı? Bu olaya bağlı olarak bir başka hikmet dolu ifade göze çarpar:

“… Kendini mutlu sayan kullar iğrendirir…”. Aslında gerçek hayatta onlar gibi kullar az değildir. İşte bunların hepsi de yazarın kendi canlandırdığı şahıslar ve değerlendirdiği evren hakkında fikir yürütürken sorunun kökenine ne kadar derinden baktığını gösterir.

O, tarihle de ilgilenir. Elbette tarihçi değil. Tarihe, edebiyatçı gözüyle bakar. Hem söylemek gerek, birçok tarihi olayları kendince, orijinal şekilde anlatmaya özen gösterir ve başarıya da ulaşır.

Mirḳasıym Gosmanov (Tarihçi, Âlim, Ord.Prof.) Altmışıncı yılların sonunda, Marsel Galiyev’in daha ilk edebi tecrübelerini paylaşmaya başladığı dönemin şahidi olmak bana nasip oldu. Belli bir derecede etkim de oldu galiba. Onun 1979 yılında yayınlanan Yıllar Çalımı “Yılların Vasfı” denen birinci şiir kitabına yazdığım ön sözümde böyle satırlar vardı: “Marsel Galiyev, entelektüel şiir

70 Tataristan’ın halk yazarı, edebiyat âlimi.

34 temsilcisi… O dünya şiirinin en güzel eserlerini kendisine örnek alıp yazmaya özen gösteriyor.” Şükür, yanılmamışım. Şarkı olarak da bestelenen metinlerini hatırlayalım.

Havalarda Torna Tavışları “Havalarda Turna Sesleri”, Su Buyınnan Enkey Ḳaytıp Kile

“Su Boyundan Annem Dönüyor”, Közge Moñ “Sonbahar Hüznü” bunlarda insan ruhunun çok çeşitli duyguları yansıma bulmuştur. Açıkçası bunlar klasik şarkılar, geleceğe kalacak şiirler. Eserlerinin konusu şimdi daha da genişledi. Şiir ile nesir iç içe geçmiştir. Bana göre kişilerin edebi portrelerini onun gibi detaylı, nefis bir şekilde tasvir eden sanatçı bizde henüz yoktu. Anlam desen anlam, tasvir desen tasvir… ya dili? Yeni Fatih Hüsni’miz71 galiba o.

Şair, deneme yazarı, nesir yazarı, hicivci olarak, çoğumuza göre kişi ruhunu daha üst seviyede yüceltebilen Marsel Galiyevdir!

Ravil Feyzullin (Tataristan’ın Halk Şairi) Onun çalışmaları insanlara, vatanımıza ve genel olarak bizi çevreleyen her şeye duyulan derin sevginin bir sonucu olarak doğmuş gibidir. Gerçekliğimizi tüm kalbiyle ve ruhuyla sevmeseydi, bu tür dizeler kaleminden tek başına çıkar mıydı?

Akşam şafağı ben babama bakıyorum, Kulak veriyorum her bir sözüne:

Dünya kafesinin gölgeleri, Kırışıklar onun yüzünde.

Eserlerindeki aşırı zarafet, yazarın gönlünün özgürlüğünden geliyor olabilir. İç dünyasındaki hürriyetten kaynaklanan gururlu duygusunu, Marsel Galiyev’in herhangi bir eserinde hissetmek mümkündür. O, böyledir: Secde kıldığı hakikatten, hayran olduğu bir güzellikten kolayca vazgeçebilenlerden değildir. Marsel sevinirse, bütün dünya bayram eder; hüzünlenirse dünyanın sonu gelmiş gibi olur.

Koyaş Timbikova (Yazar, Gazeteci) Marsel Galiyev, hiç şüphesiz yetenekli bir sanatçıdır. Edebiyatımızın, özellikle de bizim kuşağımızın gurur kaynağı. Hangi türde yazarsa yazsın, eserlerini o türle

71Tataristan'ın halk yazarı. Fatih Hüsnü, eserlerinin çoğunda köy hayatını anlatır. Sıradan, basit insanları eserlerinin kahramanı olarak seçer.

35 ilişkilendirerek ortaya koyar. Bu nedenle edebiyatta, özellikle edebi ortamlarda o, oldukça özgürce davranır; hatta bazen biraz kibirli davrandığı dönemleri de olur. Böyle zamanlarda bizim gibileri şair olarak bile görmemeye başlar. Keyfi olmadığı zamanlarda klasikleri bile eleştirmeye cesaret eder. Onun nazarında sanatçılarımızın pek çoğu sadece orta seviye düzeyindedir. Kim bilir, belki de haklıdır!

Son yıllarda Marsel’in başka yetenekli bir tarafı ortaya çıktı. O, harika bir anı yazarıymış. Tatar edebiyatında, onun gibi usta bir şekilde anı yazan henüz olmamıştır.

Hasan Sar’yan, Nebi Devli, Muhammed Mehdiyev hakkındaki yazılarını okuduktan sonra “Nihayet Tatarlarda da anılar yazabilen biri bulundu” diyerek hayran kalışımı hâlâ hatırlıyorum. Daha nelerle şaşırtır acaba diye bekliyorum işte.

Robert Minnullin (Tataristan’ın Halk Şairi) Daha önce, ebeveynleri hala hayatta iken ot biçme zamanı yaklaşınca Marsel tırpan sapını özler, onun avucu kaşınmaya başlardı. O, eskimiş otobüse binip aceleyle doğduğu köye, Baltaç’a giderdi.

Ot biçme zamanı çok net bir şekilde gözlerimin önünde canlanıveriyor. İşte o, yavaşça kollarını açıp ot biçiyor. Biçilen otlar, düz bir şekilde uzanıveriyor, ayak izleri

“ıslak otların üzerine koyu yeşil bir nakış gibi” işleniyor. Geride bir ateş yanıyor; orada babası, annesi… Bayan amca, parmakları kopmuş sağ elini kaşının üzerine koyarak sabır ve gururla oğlunu izliyor. İklime teyze, ocak üstünde çay demliyor, dumandan kararan alüminyum kulptan, metrüşkeli72, naneli, çilekli çayın hoş kokusu etrafa dağılıyor ve bunun etkisinden at sinekleri bayılıp otların arasına düşüyor. Bu tılsım, çocuk geri dönene kadar devam etsin diye, annesi alüminyum kulpun üstüne Yevtuşenko’nun73 yıpranmış kitabını kapatıyor.

Şairin yazdıklarını anlamak için onun doğduğu yerleri görmek gerek, demiş Goethe.

Memleketini seven, onun her bir köylüsünü felsefeciye dönüştüren sadece iki yazar mevcuttur bizim edebiyatımızda. Onlardan biri Muhammed Mehdiyev, diğeri Marsel Gali. Edebiyatın çeşitli türlerinde kalem oynatmış olsa da; ben onu, her şeyden önce, şair

72 Mor renkli çiçekleri olan bir tür bitki.

73 Yevtuşenko Yevgeniy (1932-2017), ünlü Rus şairi, yazar ve yönetmen.

36 olarak kabul ediyorum. Diğerleri de aynı düşüncede galiba. Her hâlükârda; nesri esnek kullanımı, tasvirli, şiirsel dil ile yazarak kendince yeni benzetmeler kullanması şairliğinden kaynaklanır.

Marsel Gali, edebi yaratıcılığının önemli bir kısmının, nesir türündeki eserleri olduğunu belirtir. Belki haklıdır da.

Rkail Zeydulla (Şair, Tataristan’ın A. Tukay Devlet ödülü sahibi) Ona saygısını sunmak isteyen genç bir yazar arkadaşı, Marsel Galiyev’e güya şunları söylemiş: “Yazamayacağımı hissettiğimde senin eserlerini okuyorum ve ondan sonra tekrar yazmaya devam ediyorum”, demiş. “Böyle bir durumda ben de aynısını yapıyorum" diye cevaplamış yazar. Bunlar, elbette Marsel Galiyev'in karakterine çok uyumlu bir şekilde söylenmiş esprili sözleridir. Fakat biz her şakanın arkasında bir gerçek olması gerekliliğini de çok iyi biliyoruz. Marsel Galiyev ise hayatın ciddiliğinden yaramazlık; yaramazlığından ciddilik bulup yaşayan, yazabilen usta kalem sahibidir. Bu yazara, uzun yıllar boyunca gelişen dilimizin tüm asil niteliklerini koruyarak, kendi gönül süsleriyle zenginleştirerek yüksek bir üslupta yazabilme kabiliyeti verilmiştir. Ana dilimiz gözlerimizin önünde gitgide fakirleşirken elbette Marsel Galiyev ‘in eserlerini de tekrar tekrar okumak gerekir. Dolayısıyla onun eserleri okullarda da yükseköğretim kurumlarında da ciddi bir şekilde öğrenilmeli, geleceğin dil ve edebiyatçılarına, gazetecilerine “Marsel Galiyev dili” denen ders de verilmeli diye düşünüyorum.

Günümüzde gazetede yayınlanan makalelerde kullanılan dilin fakirleştiğini, radyo ve televizyonda sunum yapanların edebi dil normlarından uzaklaştığını görmekteyiz.

Ana dilimizin büyüklüğünü, fırtınalı geçmişinin dünya dilleri arasında ayrı bir melodiye, güzel bir telaffuz şekline sahip olduğunu kendimize kanıtlamak için yazarın yaratıcı sanat dünyasına girmek, kendisinin söylediği gibi, onun sözlerinin nisan yağmurunda yıkanmak gerekir.

Gazinur Morat (Şair, Tataristan’ın Musa Celil ismindeki Cumhuriyet ödülü sahibi) Doġalı Yıllar “Dualı Yıllar”ı o, deneme diye adlandırmış. Aman Allah’ım nasıl bir üslup! O, edebi dilin en yüksek minberine çıkmış tabii. Bu minbere onu; Çadır Dağı,74

74 Çadır Dağ (Çatır Tav): Tataristan Cumhuriyetinin Aznakay ilçesinde bulunan yüksek bir dağdır.

37 memleketi yükseltmiştir. Sözcüklerle muazzam mucizeler yaratmış! Son yıllar nesrinde Tatar dili bu derecede güzel, nezaketli, ahenkli bir şekilde yankılanmamıştı.

Tatar köyünde doğup büyüyen sıradan bir insanoğlu, kozmik yükseklikteki şairler derecesinde fikirler ortaya koyuyor; bu büyük, gizemli, büyülü fikirler güzel bir ahenkle betimlemeler meydana getiriyor. Dilimizin bu saflığından, sesinden nefesler kesiliyor, boğaz düğümleniyor, mutluluk gözyaşları dökülüyor. Bu eserde, özgür fikrin serbest akışı; bu eserde, halkımızın acı kaderi, onun şanlı geçmişi ile gururlanma; bu eserde

“Tatar Fenomeni”nin aslını anlamaya çalışma; bu eserde gönlü etkileyen efsaneler, tarihi olaylar mevcuttur.

Marsel Galiyev; dürüstçe hakikati yazıyor, kişiyi onurlandıran hatıralar paylaşıyor.

Başka bir bakış açısına ne gerek var ki? Benim gözümde Hasan Sar’yan, Röstem Yaḫin, Nebi Devliler, Ravil Feyzullinler daha ilginç, daha anlaşılır, daha heybetli göründüler.

Röstem Yahin hakkındaki o kadar nefis, nezaketli yazıda adeta bestecimizin bizzat özü yansımıştır. Yazar, Yaḫin’in müzik yeteneğinin kökleri hakkında şöyle diyor: "Tatarın geniş dallı ve derin köklere sahip yaşam ağacında sadece kırılan, kömürlenen kaygı-hasret, endişe ve sıkıntı dalları değil; aynı zamanda yukarıya doğru tırmanan güçlü ve sağlıklı fidelerinde hayata olan övgü, sevgi ve mutluluk ruhu da bulunmaktadır. Röstem bey, kendi sanatında kullandığı milli renkleri işte bu dallardan almıştır. Yazarın her kıssasında anlatılan tarih; kanlı, facialı, incitilen, ibretli ve gururlu tarihtir! Tatarların diğer milletlerin maneviyatına ve ilmine olan büyük katkılarıyla gururlanmayalım mı?”

Doġalı Yıllar’ı okuyunca bende onların üslubunu koruyarak güzel bir şekilde Rusçaya aktarıp dünyaya tanıtma isteği oluştu. Tatar edebiyatında nasıl zevkli şahsiyetler olduğunu dünya görsün! Onlar dünyayı dolaşıyor, yeni şeyler keşfediyor, ufukları açılıyor ve bakış açıları gitgide genişliyor!75

Flera Safiullina (Filoloji Doktoru, Profesör)