• Sonuç bulunamadı

Cümle Başı Edatlarıyla Yapılan Benzetmeler (Těrkegěçler Bĕlen

3.2. Kelime Türleri

4.2.2. Benzetme (Çaġıştıru)

4.2.2.3. Cümle Başı Edatlarıyla Yapılan Benzetmeler (Těrkegěçler Bĕlen

Eserlerden örnekler:

Güya

Tuñġan ölgědegě abaġalar güya siskeněşěp ḳuya. “Buz tutmuş kısımdaki eğrelti otları sanki irkiliveriyor.” [3]

İnsesĕne yatkan ḳar, güya sölgĕ. “Ensesine yatan kar, sanki havlu.” [113]

İşĕk şaku -güya küñĕlnĕ şakuv “Kapı çalmak, sanki kalbi çalmak gibi [141]

Sekundlar güya tamçılar “Saniyeler sanki damla” [156]

… Güya min salḳın ut şarı ĕçĕnde. “…sanki ben, soğuk bir ateş çemberi içindeyim.”

[163]

Güya min bu mizgĕlde dön‛yanıñ kaysıdır polyusı cimĕrĕle başlavın toydım. “Sanki ben bu anda dünyamın bir köşesinin yıkılmaya başladığını hissettim.” [204]

Güya keġaz‛ler tügĕl, e küpten çitlĕkke yabılıp oçu seletĕn yuġaltḳan ḳoşlar idĕ alar… “Sanki kâğıt değil de çoktandır kafeste kalıp uçma kabiliyetini kaybeden kuşlardı onlar.” [236]

Vahit Hakov’un belirttiğine göre; önceki dönemlerde Tatar edebi dilinde “güya”

edatı yerine “sankěm” sözü de kullanılmıştır. XX. yüzyıl başında yazılan eserlerde daha çok bu sözcüğe rastlanıldığını belirtir. XX. yy. başı Tatar edebiyatının en önemli sanatçılarından olan Derdmend ‘in “Heyet” adlı şiirinden alınan örnekte bunu net bir şekilde görmekteyiz.

Sankěm uġıl, ḳız muyın itmekçe ul, kızġan uyıñ, Yögerěşěp, ḳurçaḳ töşěp měnmekte aḳ barmaġına…

140 Oçmaḳ öçěnděr meḫebbet baġına ul ġandelib,

Çeç tarap, közgege karap sankěm ḳanatḳay ḳaġına.159 (Derdmend)

Sankěm sözüne çoğunlukla geleneksel Türk şiir üslubunda rastlanıldığını belirten bilim adamı sonraki dönemlerde bu sözün kullanımdan kalkarak yerine başka sözlerin faydalandığını söyler.160 Çağdaş Kazan Tatar edebiyatının son dönem yazarlarından olan M. Galiyev’in incelediğimiz eserlerinde sankěm sözü ile yapılan benzetmelere rastlanmamıştır.

Güya edatının eş anlamlısı olan eytěrsěñ sözcüğü de Tatar Türkçesi’nde yaygın kullanılır. M. Galiyev’in eserlerinde bunun örneklerini görmekteyiz.

Terezede - kěçkěne gěne kügěmde - eytěrsěñ min ḳoyı ĕçěnnen ḳarıym. “Pencerede, küçücük gökyüzünde, sanki ben kuyunun içinden bakıyorum.” [43]

Eytĕrsĕñ min kĕşĕlerĕ taşlap kitken büten ġasır iline kilĕp çıḳḳanmın. “Sanki insanlar tarafından terk edilen başka bir yüzyılın ülkesine gelmişim gibi.” [169]

Eytĕrsĕñ aḳ keġaz‛lerĕ ḳara pianino fonında barlığın bĕlĕp tınıçlanuv öçĕn yaḳtılıḳ çıġanaġı ġına. “Siyah piyano üzerindeki beyaz sayfalar onun için adeta bir huzur veren bir aydınlık kaynağıydı.” [236]

Eytĕrsĕñ ul ḳlavişlar buylap tügĕl, e şpallar östĕnnen yögĕrĕp ütkenĕne ḳayta idĕ.

“Sanki o, tuşlar boyunca değil de demiryolları kerestesi üzerinden koşarak geçmişine gidiyordu.” [237]

M. Galiyev’in incelediğimiz eserlerinde birden çok benzetme edatının kullanıldığı cümle örneklerine de rastlanmaktadır:

Yözgĕ masḳa kigen sıman. E min, töştegĕ kĕbĕk sarı tös urtasında… “Yüzüne maske takmış gibi. Fakat ben, rüyadaki gibi sarı rengin ortasında…” [29]

… şoma yözĕ üzĕşçen ressam yasaġan Djokondoga oḫşıy sıman. “…onun kusursuz yüzü amatör bir ressam tarafından yapılan Djokondo’yı anımsatıyordu.” [55]

Ozın halat kiyip zeñger yaḳtılıḳ ĕçĕnde torġan Dinara töngĕ Söyĕmbike manarasına oḫşap kitkendey buldı…

159 Derdmend, İse Ciller. Şiġ’ırler. Kazan: Tatar Kitap Neşriyatı. 1980. s.44.

160 Hakov, 1999., s.43.

141

“Uzun elbise giyen Dinara mavi ışık içerisinde bir anda gece vaktindeki Süyümbike minaresine benziyor gibiydi.” [103]

Dinara ağaçlar arasınnan yögĕre, aḳ miraj bulıp elĕ kürĕnĕp kite, elĕ yuġala. Totup alıym digende, ḳullardan dulkın kĕbĕk.

“Dinara, ağaçların arasından koşuyor, beyaz serap gibi bir görünüyor bir kayboluyor. Onu yakalayayım dediğimde, tam yakaladım derken ellerimden su dalgası gibi kayarak ıhlamurlar arasında yok oluyor.[105]

Tañ da minĕm kĕbĕk, davıllı tönnen aynıp, tınıçlanıp uyanġandır sıman. “Şafak da benim gibi fırtınalı bir geceden kendine gelip, sakinleşip uyanmış gibi.” [175]

Anıñ süze eytĕrseñ yadre bulıp arḳama tidi, borılsam, yadre yögerĕme tiyer idĕ kĕbĕk.

“Onun gözü sanki kurşun gibi sırtıma değdi, dönsem o kurşun kalbime geçer gibiydi.” [182]

4.2.2.4. Müstakil Sözlerle Yapılan Benzetmeler (Möstakıyl‛ Süz bĕlen Yasalġan Çaġıştırular)

S. Povarisov; Tatar edebi dilinde pek sık kullanılmamakla beraber oḫşaş, ḫetěrleü, bulıp sözleri ile yapılan benzetmelere de rastlanıldığını ifade eder.161 Vahit Hakov ise Tatar Edebi Tĕlĕ (Stilistika) adlı eserinde bu sözlerle yapılan benzetmeleri “müstakil sözlerle yapılan benzetmeler” olarak adlandırır.162

…kük cisěmě ḳoyaş bulıp ḳabına “bir gök cismi, güneş olup parlıyor” [25]

yoldızlar bulıp tamçılar cěměldiy. “yıldızlar olup damlalar parıldıyor.” [43]

Tik işĕkte ḳızıl ut bulıp gruppa citekçĕsĕ Mira Semenovna’nın ciren çeçlĕ başı kürĕndĕ.

“Yalnız… kapıda kızıl ateş gibi sınıf danışmanı Mira Semenovna’nın bakır saçlı başı göründü.” [48]

161 Povarisov, 1974, s.24.

162 Hakov, 1999, s.44.

142 Yulında ḳalḳan bulıp ölken buın tormasa, yeş‛lĕk ni gĕne ḳırmas idĕ iken. “Genç kuşağın karşısında yaşlı kuşak bir kalkan gibi engel olmasa gençlik neler yapmazdı ki?”

[52]

Anıñ tavışı ġına ayırmaçıḳ bulıp ḫetĕrde ḳabatlana. “Ancak onun sesi özgün bir şekilde hafızamda tekrarlanıyor.” [165]

Bĕr cılı süzge moḫtac ügi bala bulıp monda ḳalasım kilmedĕ. “Güzel bir söze muhtaç üvey bir evlat gibi burada kalasım gelmedi.” [258]

…şeher dön‛yası ḫetĕrde uyılıp ḳalġan töş bulıp toyılır. “…şehir dünyası hafızamda derin bir iz, rüya gibi hissedilecek.” [259]

Fanernı ḳanatḳa oḫşatıp kistĕm. “Kontraplağı kanada benzetip kestim” [190]

Leonardo da Vinçi unaltınçı ġasırda uk neḳ bügĕngĕ velosipedḳa oḫşaş resĕm yasap ḳaldırgan bulġan. “Leonardo Da Vinci XVI. yüzyılda tıpkı günümüzdeki bisiklete benzer bir resim çizmiş.” [81]

Şoma yözĕ üzĕşçen ressam yasaġan Djokondoġa oḫşıy sıman. “…onun kusursuz yüzü amatör bir ressam tarafından yapılan Djokondo’yı anımsatıyordu.” [55]

Tatar Türkçesinde nesnelerin boyutları karşılaştırıldığında ḫetlě, çaḳlı, kader, zurlıġı sözlerinden de faydalanılır. Bu sözlerin kullanıldığı örneklere de M. Galiyev eserlerinde de rastlanır.

çaḳlı “çak-lı”( yapım eki kalıplaşması)163

Mesela; kece oyası çaḳlı "keçi yuvası kadar", minim çaḳlı "benim kadar".

ḫetlě (far. hadd "sınır”+ li "yapım eki kalıplaşması" ) sözcüğü birden çok anlam içerir. 1. karşılaştırma anlamı verir: çıpçık başı ḫetlě, "serçe başı kadar", sinĕñn ḫetlě,

"senin kadar". Örneğin;

Biyĕp torġan uç töbĕ ḫetlĕ gĕne ḳoyaş. “Avuç büyüklüğünde oynayan küçücük güneş.” [97]

163 Tatar Tĕlĕnĕñ Etimologik Süzlĕgĕ, s.403.

143 2.sınırlandırma anlamı verir.164 Örneğin; bakça artına ḫetlě, "bahçe arkasına kadar", tuksan öçke ḫetlě, "doksan üçe kadar". Eserlerden örneker:

Eni, küz ḳarası ḳader gĕne ḳalġaç, min vagonġa kĕrdĕm. “Annem gözle görülemeyecek kadar küçülünce ben vagona geçtim. [211]

Sorı yortlar ışıġınnan, Gri evler gölgesinden Bürêk ḳader êt citeklep, Börk kadar köpek gezdiren,

Ḫanım üte ḳupşı ġına. Şık bir hanım geçiyor. (Ütken Ġasır Buylap Baram) M.Galiyev’in eserinden aldığımız bu dörtlükte; köpek şekil ve boyut yönünden börke benzetilerek, benzetme sanatı yapılmıştır.

4.2.2.5. İki Parçadan Oluşan Benzetmeler

Dilin imkânları pek geniştir. Genellikle söylemde benzetme veya karşılaştırma yapmak için kullanılan sanatların başka bir türü iki parçadan oluşan benzetmelerdir. Bazı durumlarda bu tür benzetmeler metaforlarla da karıştırılabilir. Fakat onlara metafor olarak bakmaktansa benzetme olarak değerlendirmek daha doğru olur. Çünkü orada benzetilen nesnelerin ikisi de verilir. Eserlerden örnekler:

Ḫetěr, yıllar aşa ḳayta torġan izgě maturlıḳ ilě. “Hatıra, yıllar geçtikçe geri dönen kutsal güzellik dünyası” [2]

Abaġalar, dev pal‛malar .“Eğrelti otları, kocaman palmiyeler.” [151]

Ütken ġomĕr ̶ sanavlı kön. “Geçen ömür, sayılı gün” [203]

Vokzal ̶ aşıġuçılar ilĕ. “İstasyon, aceleciler dünyası.” [207]

Anıñ torışı…ezĕr kartina. “Onun duruşu…tam bir tablo.” [212]

Közgĕ. Ḫetĕrsĕz pıyala. “Ayna, hafızasız cam” [241]

Tormış ̶ şavlap alga baruvçı poyızd “Hayat o, hızlıca ilerleyen tren.” [260]

Tön, artınnan ḳara yavlıḳ cilpĕnĕp ḳala ̶ . “Gece, arkasından siyah bir yazma gibi sallanıyor.” [292]

Ey! Tuzan dip kimsêtmeyêk elê, Hey! Zerre deyip aşağılamayalım,

164 Tatar Tĕlĕnĕñ Añlatmalı Süzlĕgĕ, Öç Tomda, Kazan: Tatarstan. Kitap Neşr. 1981, T.3. s.387.