• Sonuç bulunamadı

3.2. Kelime Türleri

4.2.10. Zıt Anlamlılar (Antonimnar)

Dilde anlamdaş veya benzer anlamlı sözler olduğu gibi birbirinin zıttı anlamlı sözler de epeyce vardır. Bunun gibi sözler söylenişleri ve görünüşleri birbirinin zıttı olan sıfatları ve özellikleri bildirirler.182

M. Galiyev, Aḳ Abaġalar hikâyesinde anlatımı güçlendirmek ve fikrini daha etkili kılmak için sık sık antonim sanatından yararlandığı görülmüştür.

Başta barasıñ, barasın: annan soñ, kilgen ĕzlerěñnen kirě ḳaytarsıñ… Önceleri yürürsün, yürürsün, yürürsün; ondan sonra, geldiğin izlerden geri dönersin… [24]

Měne elě de citdileşe barġan mizgělně şayartuġa borası kildě. “İşte şu an, gittikçe ciddileşen durumu espiriye dönüştürmek istiyorum. [24]

Anı irtemĕ-soñmı tufraḳḳa çeçerge kirek. “Eninde sonunda onu toprağa ekmek gerekir.” [30]

Çeçtĕnmĕ, orlıḳ yuḳḳa çıġu beraberĕne üsĕntĕ dön‛yaġa kile. “Ektin mi, tohumun kaybolması (yok olması) sayesinde filiz dünyaya gelir.” [30]

Dimek, ul vaḳıttaġı üsmĕr çaḳtan bügĕngĕ minge kader niçaḳlı üzgerĕş, yuġaltu, tabu. “Demek, o zamandaki yetişkinlik dönemimden bugünkü “ben”e kadar ne kadar değişim, kayıp, buluş.” [30]

İḫtimal, yuġaltḳanımnıñ küz aldında buluı mine ġaciz ite, tınıçsızlıydır… “Sanırım, kaybettiklerimin göz önünde olması, beni acizleştiriyor, rahatsız ediyor…” [30]

182 A.g.e, s.87.

161 Buysınuġa küněkken can irěkke tüze alamınıy. “Boyun eğmeye alışan özgürlüğü kaldırabilir mi ki?” [39]

Ḫatın-ḳız ḫolıḳlı Nig‛met bĕlen ḳatı ḫaraktĕrlı Leniza… “Yumuşak huylu sinsi, kadınsal yaratılışlı Nimet ile sert karekterli Leniza…” [45]

Beysĕz, şul uḳ vaḳıtta beylĕ meḫebbet… “Bağımsız, aynı zamanda bağımlı aşk ...”

[47]

…naçar bulu, naçar, edeplĕ bulu, eybet… “…kötü olmak, kötü; edepli olmak iyi…”

[59]

Anda suġılıp, monda suġılıp… “Oraya buraya uğrayıp” [88]

Ḫezĕr bĕr cirge gĕne kĕrĕp çıġıyḳ ta… “Şimdilik sadece bir yere uğrayalım da…

“[88]

Ḳırmısḳalar kĕbĕk ḳorabız, cimĕrebĕz, tözibĕz. “Karıncalar gibi inşa ediyoruz, yıkıyoruz, diziyoruz.” [94]

Bu, nersenĕñdĕr başlanuvı hem bĕtüvĕ de kĕbĕk idĕ. Güya çeçeknĕñ bĕrĕnçĕ açılġan könĕ, sarġaya başlaġan könĕ de… “Bu, bir şeyin hem başlaması hem de bitmesi gibiydi. Sanki çiçeğin ilk açılmaya başladığı gün; onun solmaya başladığı gün de…”

[108]

Ütken ḫatireler kileçek tormışıma da şulay şaḳıp kilĕp kĕrĕr mikenni? Beḫĕtĕme, ḳayġıma şaḳır… “Geçmiş anılar, gelecek hayatımıza da böyle tıklatarak girer mi acaba?

Mutluluğumun, kederimin kapısını çalar mı…” [146]

Lezzetlenü - kızıḳsız bulıp ḳalu… “zevk almak-ilginçliğini kaybetmek…” [155]

…hem şulay ḳabatlanmıyça ḳabatlana bara. “…böylece tekrarlamadan tekrarlanıveriyor.” [157]

Çınbarlıḳ hem illuziya butala. “Gerçek ve illüzyon karışıyor” [168]

... tışḳı dön‛yadan ayırıp, üz dön‛yañnı icat iterge ĕterĕş yasıy. “…seni dış dünyadan ayırıp, kendi dünyanı oluşturmana mecbur bırakır.” [177]

Ḫıyal bĕlen real‛lek butala başlıy. “Hayalle, gerçeklik birbirine karışıveriyor.”

[179]

162 Vaḳıtlı romannar bĕlen bĕrge miña daimi kĕşĕ de kirek. “Kısa süreli aşklarla birlikte bana bağlı insan da lazım.” [219]

Anıñ şulay ġayretlĕ tavışınnan kinet buşanıp, köçsĕz bulıp ḳaldım. “Onun güçlü sesinin etkisinden aniden gevşeyip güçsüzleşiverdim.” [229]

… aḳ keġaz‛lerĕ ḳara pianino östĕnde … “…Siyah piyano üzerindeki beyaz sayfalar…” [236]

Yeşev ul- ekrĕn-ekrĕn üle baruv. “Yaşam o, yavaş yavaş ölüme yaklaşmak.” [241]

Lekin şul vaḳıtlılıḳta daimi üzĕñnĕ tabarġa kirek! “Ancak bu geçici zaman diliminde kalıcı kimliğini bulman gerek! [257]

Üzĕmnĕ taratıp taşlarġa, yañadan cıyarġa kirek. “Kendimi dağıtıp, yeniden toplamam gerek.” [260]

4.2.10.1. Karşıtlık (Antiteza)

Ters anlam taşıyan sözcüklerin bir türü Tatar Türkçesi’nde Rusçadaki gibi antitez olarak adlandırılır. Diğer bir ifadeyle; zıtlık düşüncesini birbirine paralel şekilde kullanma antitez düşüncesinin temelini oluşturur. Bu sanat çeşitli zıtlıkları, gündelik hayattaki olayları açık bir şekilde göz önüne getirmeye imkân verir. Nitekim herhangi bir olgu ya da olayı, zıttı ile ifade etmek anlatımı da güçlendirmektedir.183 Örneğin;

Zur kĕçkĕnenĕ yota “Büyük, küçüğü yutar.” [144]

Nindi ḳotokıç faciganĕñ şiġ‛ri birĕlĕşĕ. “Nasıl da dehşetli bir facianın şiirsel bir yansıması.” [163]

Kiñlĕkten yörek ḳısıla. “Ferahlıktan, yüreğim sıkışıyor” [182]

Şomlı süzler efirdaġı bötĕn şatlıḳlarnı uzıp kilgendĕr. “Endişeli sözler, havadaki bütün mutlulukları geçip gelmiştir.” [185]

İkĕbĕznĕñ arada ruḫi yaḳınlıknıñ süngenlĕgĕne, e monnan soñġı aralaşuvnı barı matdi faydalı mönesebetler gĕne totaġaçına açıḳ töşĕngenge… “İkimizin arasındaki ruhi yakınlığın sönmesinden, bundan sonraki iletişimlerin yalnızca maddiyatçı ilişkiler olacağının açıkça anlaşılmasından dolayı” [95]

183 Hakov, 1999, s.76.

163 Antitezler bazen bütün metin içerisinde yayılmaz, kısa bir satır veya paragrafta verilmiş olsa bile olayın genel fikir içeriği ile yakından ilgilidir.

M. Galiyev’in Tuġan Těl şiirinden aldığımız dörtlükte bunun örneğini görmekteyiz.

Yılatasıñ, yuatasıñ, Ağlatırsın, teselli edersin İ tuġan těl, tuġan těl, Ey ana dil, ana dil Kevser sular yuġan těl! Kevser suları yıkayan dil Etkem nigěz taşı ḳuyġan, Babam temel taşı koyan Enkem bişěk ḳorġan těl. Annem beşik kuran dil

Bu alıntıda yer alan yılat- (ağlatmak) ve yuat- (teselli etmek) eylemleri arasında zıtlık bulunmaktadır.

M. Galiyev’in Öç Mizgěl şiirinde anlamı güçlendirerek, etkiyi arttırmak adına antitez örneklerinin şiirin geneline yayıldığını görmekteyiz.

I

Küpěrden ul yögěrěp kěne çıḳtı, Köprüden o koşarak çıktı, Almaları ḳaldı ḳoyılıp. Elmaları kaldı dökülüp

Yaġımlı tañ şundıy tınıç idě. Alımlı seher vakti o kadar huzurluydu

Kükě tavışları Guguk kuşu sesleri

Nindi yaḳın idě… Nasıl yakındı

Tuḳtalmadı, - Durmadı,

Ez sanar dip ḳurıḳtı buġay. Az sayar diye korktu galiba.

II

Küpěrden ul salmak ḳına çıktı, Köprüden o yavaşça çıktı

Saķlap ḳına totıp, Dikkatlice tutup

Töyěnçěgě tulı yazmışın. Bohçası dolu kaderini

Yaġımlı kön şundıy tınıç idě, Güneşli gün çok huzurluydu.

Kükě tavışları nindi yaḳın idě… Guguk kuşu sesleri nasıl yakın idi…

164

Tuḳtaldı da, Durdu ve

Ey sanadı, ey sanadı, ey sanadı. Ey saydı, ey saydı, ey saydı.

III

Tayaġı bělen kiñeşleşěp kěne, Değneği ile anlaşarak, Küpěrden ul bik aḳrın çıḳtı. Köprüden o yavaşça çıktı.

Yaġımlı kiç şundıy tınıç idě, Alımlı akşam o kadar huzurluydu.

Kükě tavışları nindi yaḳın idě… Guguk kuşu sesleri nasıl yakındı…

Tuḳtalmadı, - Durmadı,

Küp sanar dip ḳurıḳtı buġay… Fazla sayar diye korktu galiba…

Eylemin yapılışı sırasındakı durumunu ifade etmek için kullanılan yögěrěp- aḳrın, ez-küp kelimeleri arasında zıtlık vardır. Günün belirli vakitlerini ifade eden tañ-kön-kiç kelimeleri arasında da tezatlık söz konusudur.

Antitezler, retorik sorular (istifham sanatı) ve davetler ile birleştiğinde gerçeği tasvirleme duygusal yönden daha da yükselir.

M. Galiyev’in “Dala Doġası” adlı şiirinden alınan bölümde bunun örneğini görebiliriz:

Uçaġı süngen devěrněñ Ateşi sönen devrin

Köllerěn ḳaġasımı? Küllerini silkelesek mi? (Dala Doġası)

Antitezler, günlük hayattaki olayları daha açık ve net düşünme yeteneği kazandırmakla beraber gerçeği doğru anlamlandırmada da yardımcı olurlar. Antitezler, fikrin mantıksal yönden gücünü arttırarak göz önüne getirmede büyük rol oynarlar.

M. Galiyev‛in Ġalemi Uy adlı şiirden alınan kısımda bunun örneğini görmekteyiz:

Kěmge yazġan kürü bu dön’yanıñ Kime nasip olur bu dünyanın Evvelênde tuġan aḫırın?.. Evvelinde yaratılan ahirini?..

165