• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM: DOĞUŞ DERGİSİNİN GENEL BİR DEĞERLENDİRMESİ

4.3. Kars, Kars’taki Eserler, Tarih ve Kişilerle İlgili Yazılar

4.3.3. Tarih ile İlgili Yazılar

Dergide, Türk tarihinin uzak ve yakın dönemleriyle ilgili bilgiler verildiği görülmektedir. Tarihimizin yanlış öğretildiği iddia edilmekte, Timur’un zalim biri olarak anlatıldığını ancak onun millî hisleri kuvvetli, adaletli bir lider olduğu anlatılmaktadır. Timur ile ilgili bu görüşü desteklemek için oğullarına bıraktığı ve adaleli olmalarını söylediği vasiyetine yer verilmiştir. Tarihi yazılarda Kars’a ait bilgilere de yer verilmiş, tarihte Kars ve çevresine göç eden ve burada yaşan Türk boyları ve diğer milletler hakkında bilgiler verilmiştir. Yazılarda milli mücadele dönemine ait izlerde görülmektedir. Süreçte yapılan anlaşmalardan, Misâk-ı Milli’nin milletimiz açısından ne kadar önemli olduğundan bahsedildiği görülmektedir. Çarlık Rusya’nın Türkleri milli kimliklerinden uzaklaştırma

çabalarının anlatılarak bu tür kötü niyetli girişimlere karşı bilinçli olunması gerektiği belirtilmiştir. İfade ettiğimiz tüm bu konuların, Türk tarihini, Kars’ın geçmişini aydınlatmada yararlı olacaktır.

“Zalim Temurlenk” başlıklı yazısında Dr. Necmettin, Timur’un bizim okullarımızda, Türk hocalar tarafından hep zalim olarak anlatıldığını söylemiş, onun kendi dönemine göre değerlendirilmemesini eleştirmiştir. Anlatıldığı gibi Timur’un zalim bir kişi olmadığını belirten Dr. Necmettin, onun ok ve kılıcı kadar kalemini kullanmakta da usta olduğunu ifade etmiştir. “Saltanatlar fatihi bahtlı çocuklarıma, cihanın ulu hakanları neslime” diye başlayan “Tüzükâtı Temür”deki ifadelerinden bahseden Necmettin, Timur’un adaleti ısrarla tavsiye ettiğini belirtmiş ve buna istinaden, onun ölüm döşeğinde oğullarına vasiyetinin şu şekilde olduğu bilgisini vermiştir:

“Çocuklarım! Vasiyetlerimi unutmayınız. Her işinizde rehberiniz adalet olsun. Benim gibi uzun zaman hükûmet etmek istiyorsanız kılıcınızı ihtiyat ve iktidarla kullanınız. Dikkat edin! Aranıza fitne ve zıddiyet girmesin. Babanızın bu sözlerini her zaman hatırlayınız.”

Daha sonra Timur ile Beyazid arasındaki mücadeleye de değinen Dr. Necmettin, Timur’un Türk tarihinde; Türkçülük düşüncesinde önemli bir temsilci olduğunu belirtmiştir (Necmettin, 1934: 2-4).

“Tarih ve Cumhuriyet” başlıklı yazısında Zakir Sıtkı, insanlığın başlangıcıyla düşüncelerine uygun yaşayış tarzını bulmaya çalışıldığını, Romalıların M.Ö. 510 yılında cumhuriyet yönetimini kullandıklarını ancak hiçbir milletin Türkler kadar cumhuriyete bugünkü anlamını veremediğini belirtmiştir. Cumhuriyet’in Türkler için en uygun yönetim biçimi olduğunu ifade eden Zahir Sıtkı, Türk hükümdarı Mete’nin en küçük işlerde bile beylerinin görüşünü aldığını, Türklerin yönetimde kadınlara söz hakkı verip fermanlarının altına “hakan ve hatun emrediyor” ifadesi konulduğu bilgisini vermiştir (Cahit Sıtkı, 1934: 7-8).

“Tarihten Açılmamış Sayfalar” başlıklı yazısında Melahat Saim Eroğluer, 197 yılında Roma İmparatoru Serrerus’un İstanbul’u ele geçirip, şehri yaktığını ve halkı kılıçtan geçirdiğini belirtmiştir. 330 yılında Konstantin’in şehre hâkim olup birçok saray ve yapı inşa ettirdiğini söylemiştir (Eroğluer, 1936: 14-15).

“Boğazlar Konferansı” başlıklı yazıda, Sevr’i kabul etmeyerek bağımsızlığı için mücadele eden Türk milletinin, Lozan’la yürüyüşüne devam ettiğini, Boğazlar Konferansıyla da boğazlarda tamamen Türk egemenliğinin sağlandığını belirtmiştir (İmzasız, 1936: 2-3).

“Kars İli Bölgesinin En Eski Çağlardan Beri Gördüğü Yerleşme, Akın ve Hakimiyetlerin Pek Kısa Bir Çizelgesi” başlıklı yazısında M. Fahrettin Çelik, göç edip Kars ve çevresinde yaşayan Türk boylarından ve diğer milletlerden bahsetmiştir. Yazının, hazırlanmakta olan “Kars Tarihçesi” eserinin bir kısaltması olduğu belirtilmektedir. Ayrıca yazıda pek çok yer adı kullanılmıştır (Çelik, 1939:3-8). Derginin 46. sayısında aynı başlıkla verilen yazıyla konunun işlenmesine devam edilmiş, Kars’ın kendi yerlilerinin Artalardan olduğu ve bu yerlilerin milattan önceki yıllarda boylarına göre; Sırak, Gogar, Faziyen, Alarod ve Taok adlarıyla tanındıkları bilgisi verilmiştir. Daha sonra bu oymak ve boylar ayrıntılı şekilde açıklanmıştır (Çelik, 1939:4-11). 47. sayıda da Kars’a yerleşenlerin listesi açıklamalarıyla verilmeye devam edilmiştir (Çelik, 1939: 6-9).

“Kurtuluş Savaşı Tarihimizde Önemli bir noktanın Aydınlatılması” başlıklı yazısında Yasin Akdağ, Tarhan Toker’in “Kars Siyasi Tarihi” başlığıyla yayınlanan yazısındaki bir yanlışlığı düzeltmek istediğini belirtmiş; Oltu’nun 1918 yılı başında Ermenilerden temizlendikten sonra bir daha işgale uğramadığını, anavatana katılana kadar istiklâlini koruduğunu söylemiştir. Akdağ daha sonra Oltu tarihi hakkında genel bilgiler vermiştir (Akdağ, 1939: 17-19).

“Gümürü Muahedesinin İmzası” başlık yazıda, Çarlık Rusya’nın Petro’dan beri sıcak denizlere inme amacına ulaşmak için yaptığı faaliyetler anlatılmış, Gürcülerin ve Ermenilerin Rusya’nın yanında olup Türklere karşı savaştığı belirtilmiştir. Daha sonra yazıda, Büyük Millet Meclisinin emriyle harekete geçen Türk ordusunun başarısı ifade edilmiş, Gümrü ile Ermeni meselesinin sona erdirildiği söylenmiştir (İmzasız, 1940: 1-2).

“Ulusal Ant (Millî Misak)” başlıklı yazıda, bir devletin yapısına, özüne uygun bir amacı olmadığı takdirde yaşayamayacağı, Osmanlı Devletinin de bu nedenle çöktüğü belirtilmiştir. Milli mücadele döneminden kısaca bahsedilmiş, Atatürk’ün

millete baş olarak seçildiğini ve ona kurtarıcılık ettiği ifade edilmiştir (İmzasız, 1940: 1-2).

“Çarlığın Türkleri Uyuşturma İşi” başlıklı yazıda Muğan, Çarlık Rusya’nın Kars’ta esareti altına giren Türk halkını benliğinden uzaklaştırmak, uyuşturmak için, üç yol izlediği belirtilmiştir. Bunlardan birincisi halktan çok az vergi alıp, halkın kendisini sözde çok rahat hissetmesini sağlayarak onları çalışmaktan uzaklaştırmak, ikincisi Türkiye’ye yakın olmalarından dolayı Ruslardan öç almalarını önlemek için askere alınmamaları, üçüncüsü sansür ve baskı ile Türkleri milli kimliklerinden uzaklaştırmaya çalışmalarıdır (Muğan, 1940: 31-32).

“1853-1856 Yıllarındaki Kırım Savaşı Sıralarında” başlıklı M. Fahrettin Çelik, Kırım Savaşı süreci ve savaşın Kars’a etkileri üzerinde durmuş, bölgenin zamanla yardım alamamaya başladığını, bunun sonucunda Kars’ta açlık ve hastalıkların başladığını belirtmiştir. Yazıda ayrıca Nâkiti’nin süreç etkisinde kalarak yazdığı beyitlere, ağıta, kasidesine yer verilmiştir (Çelik, 1941: 4-9).