• Sonuç bulunamadı

2.3. ANADOLU SELÇUKLULARINDA ORGANİZASYON KÜLTÜRÜ

3.1.2. Tanzimat Sonrası

Sosyal ve iktisadi gelişmeleri belirli bir tarihte başlatmak çok güçtür. Toplumumuzda çok önemli değişikliklere yol açan Batılılaşma adını verdiğimiz hareketi tarihçiler XIX. Yüzyılın ilk yarısında Tanzimat Fermanı (1839) ile başlatırlar. Batılılaşma çağdaş bir toplum ve hürriyetçi esaslara dayanan bir devlet kurmak için gösterilen çabaların bir ifadesidir.168 Osmanlı toplum ve ekonomisinin kapitalist gelişmenin dışında olmasının en önemli göstergelerinden biride yerli bir burjuva sınıfının olmayışı büyük özel servetlerin engellenişi idi, Tanzimat mal güvenliği gerekçesiyle böyle bir sosyal zümrenin doğuşunu desteklemiştir. Yine zihniyet planında gelişme düşüncesi, gelenek düşüncesinin yerini almıştır. Tanzimat görünüşte bir iç düzenleme olmakla birlikte fiilen Batının Osmanlı sistemini manipüle etmesi ve dolayısıyla etkileyip kendi çıkarları açısından zararsız hale getirme hareketidir.169

XVIII. yüzyıldan itibaren; Osmanlı pazarlarında Avrupa etkinliği artmış, ticari faaliyetlerde yabancılar daha çok rol oynamıştır. Bu arada değişen dünya şartlarıyla karşı karşıya kalan Osmanlı Devleti, batılı manada bir ticaret politikası takip edememiştir. Bunda Avrupa devletlerinin takip ettikleri ticari politikaların Osmanlı düşüncesine ters düşmesinin payı büyüktür. Zira rekabetçi ruh ve kâr, mevcut olan sosyal düzenin yıkılması açısından tehdit edici unsurlar olarak görülmüş; devlet adeta XVIII. Yüzyıla kadar mevcut ticareti koruma görevini yerine getirmiş; zaman zaman rekabeti ve buna bağlı eğilimleri engellemek üzere müdahaleye çağrılmıştır.170

168

Şan Özalp, Yeni Gelişmeler Karşısında İşletme Yöneticileri ve İşletmecilik Eğitimi, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayınları No:100/56, Ankara, 1972, s.48.

169 Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, Dergah Yayınları, İstanbul, 2003, s.136. 170 Ş. Şenel, a.g.e., s.737.

Avrupa’da sanayi devriminin yaşanması, buharlı makinenin endüstride kullanılması ve üretim faaliyetlerindeki bir takım yenilikler, Avrupalıları pazar arayışına yöneltmiştir. Bu pazar arayışı dolayısı ile üretim faaliyetleri en fazla zarar gören ülkeler arasında Osmanlı Devleti ilk sıradadır. Sınaî kapitalizmin başlangıcını ifade eden XIX. Yüzyıl başları, Osmanlı Devleti’nin modern kapitalizm karşısında enerjisini kaybettiği ve tamamen onun etkisi altına girdiği dönemdir. Batılılaşma tarihi, bir anlamda bu etkinin yoğunlaşmasının tarihidir.171 Diğer taraftan Osmanlı toplumunun ribayı ticaretle özdeşleştirmesi sebebiyle özellikle esnaf teşkilatı, ahi örgütlerinin ve dini otoritelerin husumetine hedef olmuşlardır.172 Bu itibarla tüccar toplum nazarında saygınlığa sahip değildir. Ticaret ancak azınlıkların uğraşabilecekleri ikinci sınıf bir uğraştır.173

Osmanlı’daki lonca biçimi örgütlenme, esnafın, sınai üretim ile ticari faaliyetlerini birleştiren özelliğini yansıtır. Daha çok yerel gereksinmeler için üretime yönelik olan bu sınaî yapı Osmanlı pazarının kapitülasyonlar ve liberal dış ticaret anlaşmaları ile Batı’da gelişen kitle üretimine açılması sonucu büyük bir çöküntü geçirdi, yıkıma uğradı. Bu çöküşü hızlandıran en önemli etken, Tanzimat Fermanı’ndan bir yıl sonra imzalanan Türk- İngiliz Ticaret anlaşmasıdır.174 Osmanlı-İngiliz ticaret anlaşması Osmanlı ticaret hayatında dönüm noktası olmuştur. Zira anlaşma yapılan ülkelerin Osmanlı ülkesindeki ticaretleri düşük oranda vergilendirilirken ve perakende ticaret yapma hakkı verilirken, sermayesi, gücü ve tecrübesi olmayan yerli tüccar bunlarla rekabet edememiştir.175

Osmanlı ülkesi içinde bir ilden diğerine sınai ürün satışı %8 oranında vergi ödemeyi gerektirirken, anlaşma İngiliz sermayesine tanıdığı diğer ayrıcalıklar yanında, İngiliz sanayi ürünleri dışalımı %5 ile vergilendiriliyordu. Aynı kolaylık kısa süre içinde diğer batılı ülkelere de tanındı. El sanatları ve küçük ölçekli üretim biçimindeki sanayi, ülkenin dışalım mallarına açılması sonucu, gelişmesi bir yana, yıkıma uğradı.176

171 A. Tabakoğlu, a.g.e., s.135. 172 Ş. Şenel, a.g.e., s.738. 173

Orhan Türkdoğan, Türkiye’nin Sanayileşmesi, Ankara, 1981, s.14 174

Yakup Kepenek, Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2000, s.16. 175 Ş. Şenel, a.g.e., s.741.

Osmanlı İmparatorluk yönetiminin, özellikle 1870’lerden sonra, İngiltere ile ilişkilerinin soğuması, sonuçta 1.Dünya Savaşı’na Almanya ile girmesi, aynı dönemde Japonya’nın Batı ile olan avantajlı konumuna oranla, Osmanlı çağdaşlaşmasının tarihinin, Batı dünyası ile sorunlu ve sıkıntılı olduğunu göstermektedir. Sonuçta, Büyük Britanya’nın, Hindistan’ın Rusya’ya karşı korunması için İstanbul’dan ziyade Tokyo ile işbirliği yapmayı gittikçe tercih etmesi, bu ülkelerin çağdaşlaşma tarihlerinin dış ilişkiler sınırlarını belirlemiştir.177

Osmanlı devletinde en itibar gören işler siyasi ve askeri faaliyetler olmuştur. Devlet kesiminin uğraşıları genelde askeri alanda hizmet veren kuruluşlardır. Yerel sektör ise, el sanatları seviyesinde dağınık ve kapalı aile işletmesi niteliği gösteriyordu. Osmanlı imparatorluğunda ticaret ve sanatın Türk tebaa arasında gelişmemiş olması, Türklerin bu tür işlere sıcak bakmamaları ve toplumsal eğilimden kaynaklanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı İmparatorluğundan geri kalmış bir tarım ülkesi yanında ayakta kalmaya çalışan bir avuç aile işletmesi devralmıştır. Osmanlı sanayisini:

• Devlet sermayesi ile kurulmuş askeri imalat yapan fabrikalar, • Yerli küçük ölçekte imalat yapan özel sektör,

• Tekelci görünümlü yabancı girişimciler olarak üç kesime ayırmak mümkündür.

Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde, ekonomik girişimciler, sanayi devriminden sonra Batıyla daha sıkı ilişki içinde olan ve bilgi alışverişinde bulunan Yahudi, Rum, İtalyan asıllı Türk vatandaşları idi. Bunlar bankerler, ithalatçılar ve genellikle tüccarlardır. İmparatorluk Döneminde bir başka girişimci tipi, askeri amaçlarla yapılan işlerdir. Bu işlerin yabancı uzmanlar aracılığıyla yürütülmüş olması, Osmanlı Paşa ailelerinden gelip, bugün sanayici olarak adlarını sayabileceğimiz insanların sayısının hemen hemen yok denecek kadar az olmasına neden olmuştur.178

177

Selçuk Esenbel, A. Murat Demircioğlu; Çağdaş Japonya’ya Türkiye’den Bakışlar, Simurg Yayıncılık, İstanbul, 1999, s.22.

178 Semra Arıkan, Girişimcilik, Temel Kavramlar ve Bazı Güncel Konular, Siyasal Kitabevi, Ankara,

Tablo-1: 1913-1915 Sanayi Sayımları Türk Sanayisindeki Azınlık ve Yabancı Payları.

MİLLİYET SERMAYE EMEK(%)

TÜRK 15 15 RUM 50 60 ERMENİ 20 15 YAHUDİ 5 10 YABANCI 10 - Kaynak: D.İ.E., 1973, s.143.