• Sonuç bulunamadı

TANZİMAT DÖNEMİNDE EĞİTİMİN KURUMSALLAŞMASI VE TARİHÇİLİK

OSMANLILARDA EĞİTİM VE OKULLARDAKİ TARİH DERSLERİ

A) TANZİMAT DÖNEMİNDE EĞİTİMİN KURUMSALLAŞMASI VE TARİHÇİLİK

1839’da ilan edilen Gülhane hatt –ı Hümayun yani Tanzimat Fermanı siyasi bir belgedir. Bu fermanda maârife yani eğitime doğrudan doğruya yer verilmemiştir. Fakat, başta dönemin padişahı sultan Abdülmecit olmak üzere Tanzimat’ın devlet adamları ülkeyi felaketten kurtaracak yolun eğitimden geçtiğine inanmışlardır. Bu dönemde eğitim, Avrupa’yı yakalamanın yegâne yolu olarak kabul edilmiştir.

İlerleyen yıllar Tanzimatçıların en başarılı olduğu sahanın eğitim olduğunu kanıtlanmıştır34. Tanzimat adamları zaman içerisinde milli eğitimin önemini kavramışlardır. Tanzimat döneminde daha önceki dönemlerde hiç olmadığı kadar eğitim bilimi üzerine kitaplar yazılmıştır35.

Tanzimat döneminde maarif alnında yeni bir hamlenin başlamasında padişahın rolü büyük olmuştur. 1845’te Sultan Abdülmecit bir gün Bab – ı Âliye gelerek sadrazama ve büyük memurlara milli eğitimin problemleri üzerine çalışılması gerektiğini şu sözlerle anlattı : “sana (sadrazama) ve bütün bakanlara tebaamın refah ve saadeti için lazım gelen tedbirleri itimad – ı tam dairesinde düşünmenizi ve görüşmenizi emrediyorum. Bu yolda ilerleme, din işlerinde olduğu kadar, dünya işlerinde de cahilliğin kaldırılmasına bağlı olduğundan, ilim, fen ve sanat öğretimini sağlayan okulların kurulmasını ön plana alınacak işlerden sayıyorum36.” Padişahın bu sözlerinden sonra maârif alanında daha önemli adımlar atılmaya başlanmıştır. Tanzimat döneminde faaliyette bulunan eğitim kurumlarımızda açıkça bir Fransa etkisi görülür.

34

Murat Akpınar, a.g.e., S. 39.

35

Yahya Akyüz ,a.g.e., S. 137.

36

Tanzimat döneminde eğitim ile ilgili gelişmelerin başında 1846’da “ Meclis-i Maârif-i Umumiye ” nin kurulması gelir37. Eğitim tarihimiz açısından bu kurumun önemi şudur: Osmanlı Tarihinde eğitim işlerinden sorumlu ilk kurumdur. Bu kurum bir karar organı olup, icra yetkisine sahip değildi. 1846’da bu kuruma bağlı bir icra organı olarak “ Mekâtib-i Umumiye Nezareti ” kuruldu. Bu icra organının kurucu şahsı Vak’anüvis yani Tarihçi Esat Efendi olması bizim konumuz açısından olumlu ve önemli bir gelişmedir38. Bundan sonraki dönemlerde, Osmanlılarda eğitime verilen önemin artmasına paralel bir bilim olarak Tarih’ e verilen önemin de artmaya başladığı gözlenmiştir.

Meclis-i Maârif-i Umumiye’nin önemli gayretleriyle 1851’de ülkemizde “ Encümen-i Daniş ” kurulmuştur39. Fransız Akademisi’nden esinlenerek kurulan Encümen-i Daniş’ in belli başlı görevleri şunlardır: ülkede eğitimi yaygınlaştırmak, okullar için gerekli ders kitaplarını telif ve tercüme etmek, sade bir Osmanlıca ile, dil, Edebiyat ve Tarih alanlarında yeni eserler yazmaktır. 1862’den sonra silinip giden bu kurum, her şeye rağmen ülkemize ilmi araştırma zihniyetinin sokulması açısından tarihi önem arz eder. Encümen-i Daniş sergilediği bakış açısıyla ülkemizde Tarih dersine daha bilimsel açıdan yaklaşmıştır.

Yaptığı birçok konuşmada eğitime büyük önem verdiğini vurgulayan Sultan Abdülmecid zamanında 1856 Islahat Fermanı ilan edilir. Tanzimat Fermanında maârif ile ilgili hiçbir madde yer almaz iken Islahat Fermanında ise eğitim öğretim işlerine yer verilmiştir. Islahat Fermanında özel öğretim ile ilgili hükümler yer alırken, Avrupa eğitiminden faydalanılacağı vurgulanmıştır. Fakat bu ferman eğitim ve öğretim alanında köklü yenlikler içermemiştir.

Islahat Fermanı ile gayrimüslimlere kültür bağımsızlığı, okul açma hakkı hatta fazladan Türk okullarına giriş serbestîsi veriyordu40. Bu bakımdan fermanı Türk Eğitim Tarihi yönünden önemli bir aşama olarak görmek mümkün değildir. Bu fermanla ülkemizdeki gayrimüslimlere fazlaca haklar verilmesi ilerleyen dönemde Osmanlı Devleti’nin parçalanma sürecini hızlandırmıştır. Bu fermandaki haklardan

37

Bayram Kodaman, a.g.e., S. 11.

38

Bayram Kodaman, a.g.e., S. 12. 39

Bayram Kodaman, a.g.e., S. 13. 40

faydalanan azınlıklar bir süre sonra memleketin her tarafında milli ve dini okullar açmaya koyulmuşlardır. Bu okullar zaman içinde misyonerlik yuvası haline dönüşürler. Gayrimüslimler açtıkları bu okullarda müfredatta olsun ya da olmasın gizli bir Tarih eğitimi içerisinde kendi geçmişlerini öğretmeye çalışırlar. Bu durum o dönem için gayrimüslimlerdeki milli tarih şuurunun bizden fazla olduğunu göstermiştir.

Ondokuzuncu yüzyıl ülkemiz eğitim tarihi açısından aksaklıklara rağmen, kurumsallaşma asrı olarak kabul edilir. Eğitimin belirli çevreler ve medrese tekelinden kurtulmasını sağlamak için adı geçen yüzyılda birçok yeni müessese açılmıştır. Bu kurumların oluşumunda reformcu yöneticilerin ön ayak olduğu aşikârdır. Bahsedilen kurumsallaşma döneminde açılan müesseselerden biriside “ Maârif-i Umumiye Nezareti ” olmuştur. Maârif-i Umumiye Nezareti devletin girişimleriyle başında bir nazır(bakan) bulunduğu halde 17 Mart 1857’de açılmıştır41. Sami Abdurrahman Paşa nazırlığındaki kurumun müsteşarlığına ise tarihçi Hayrullah Efendi getirilmiştir42.

Yukarıda bahsedildiği üzere ondokuzuncu yüzyıl ülkemizde eğitimin kurumsallaşma dönemidir. Bu kurumsallaşmada dönemin önde gelen tarihçilerinin etkin rol oynaması kayda değerdir. Meclis-i Maârif-i Umumiye’nin icra organı Mekatib-i Umumiye Nezareti’nin kurucusunun Vak’anüvis Esat Efendi olması, Maârif-i Umumiye Nezareti müsteşarlığına tarihçi Hayrullah Efendi’nin getirilmesi yeni oluşturulan eğitim programları içerisinde Tarih dersine daha fazla yer ayrılmasını sağlamıştır. Fakat şu bir gerçektir ki 1800’lü yıllarda ülkemizde açılan okullarda müfredatlar incelendiği zaman Fen bilgisi derslerine daha fazla ağırlık verildiği görülmüştür. Bu durumun temel nedeni ise, Fen derslerine ağırlık verildiğinde Avrupa ile olan uygarlık yarışında geri kalmışlığımızın aşılacağı düşüncesidir.

Ondokuzuncu yüzyılda eğitim ve öğretime daha ciddi çeki düzen vermek amacıyla 1 Eylül 1869’da “Maârif-i Umumiye Nizamnamesi” yayımlandı43. Kısaca bir eğitim emirnamesi olan bu nizamname özellikle ülkedeki eğitim kurumlarına ait

41

Bayram Kodaman, a.g.e., S. 16. 42

Bayram Kodaman, a.g.e., S. 16. 43

esaslı yenilikler getirmeyi amaçlamıştır. Maârif (eğitim) teşkilatı yönünden nizamnamenin getirdiği yenilikler merkezi teşkilattan ziyade taşra teşkilatı alanında olmuştur. Nizamnamenin içeriği incelendiği zaman eğitim ve öğretime sadece nicelik değil, nitelik kazandırma amacının da olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nizamnamede okullar ve ders programı ile ilgili düzenlemeler yapılırken Fransız sistemi örnek alınmıştır. Nizamnamenin yayımlandığı dönemde Osmanlı Devleti’nin genişliği, nüfusu, iç-dış siyaseti ve en önemlisi mali yönden zayıflığı düşünülürse belirtilen güzel hedeflere varmanın ne kadar güç bir iş olduğu ortaya çıkar. Özetle dönemin şartlarından dolayı “Maârif Nizamnamesi” tam olarak uygulanamamıştır.

198 maddeden oluşan nizamnamenin asıl tarihi önemi ise, Türk maârifinde sistemleştirme ve kanunlaştırma hareketinin ilki oluşundandır44. Maârif Nizamnamesi memleket çapında Sıbyan, Rüştiye, İdadiye Sultani okulları, İstanbul’da ise Darülfünun, Darülmuallimin, Darülmuallimat ve Kız Rüştiyeleri açılmasını öngörüyordu. Devlet ve ülkenin içinde bulunduğu şartlara rağmen bu nizamnameden sonra ülkemizde ve İstanbul’da o güne kadar hiç görülmedik şekilde okul ve benzeri eğitim kurumları oluşturulmuştur.

Maarifte kanunlaştırma hareketinin en önemli belgesi olan maârif – i Umûmiye Nizamnamesi getirmiş olduğu yenilikler özet bir şekilde aşağıda sıralanmıştır45.

1. Modern eğitim sistemi, medrese aleyhine genişledi.

2. Talim terbiye ve tedris denilince modern eğitim anlaşılmaya başlandı. 3. Eğitim ve öğretim dini alanla beraber dünyevi alana da kaydırıldı.

4. Eğitim politikası, plan ve programları devlet tarafından yazılı olarak tespit edildi.

5. kanunların tatbiki için maârif teşkilatı düzenlendi ve genişledi.

6. okulların yapımı ve bu hususta her türlü reform hareketinin yapılması hükümetin yetkisine bırakıldı.

44

Bayram Kodaman, a.g.e., S. 26.

45

7. eğitimde “ikilik” kanunen tescil edilerek medrese ve yeni modern eğitim sahaları birbirinden tamamıyla ayrıldı.

46

Murat Akpınar, a.g.e., S. 49

B) DÖNEMİNDE SIBYAN MEKTEPLERİ VE DERS